Yelken Sporunun Tarihi

1714121909995.png
Yelken sporunun tarihini anlatabilmek için öncelikle yelkenin ve yelkenciliğin başlangıç noktasına dönmek kaçınılmazdır. Yani yalnızca motorlar ve ağır makinalar kullanılmadan doğa gücüyle hayatı devam ettirdiğimiz eski dönemlere... Yelkenin gelişimi ve zamanla amacının nasıl değiştiğini gelin birlikte inceleyelim.

Tarihsel gelişim içerisinde karayolu ulaşımına alternatif arayan insanoğlu su ve denizle tanıştı. Büyük olasılıkla ilk deniz ulaşımı da yüzen bir ağaç gövdesi üzerinde durarak gerçekleşen bu ilk tanışma sonrasında, ağaç gövdeleriyle yapılan sallarla başladı.

Yelkenin Doğuşu​

Ağaç gövdesi üzerinde deniz taşımacılığının başlamasından kısa bir süre sonra insanoğlu doğanın büyük gücü rüzgâra hükmetmesini öğrendi. Böylelikle suyun kaldırma gücünü rüzgar ile yöneterek kullanacak yelkenler tasarlandı. İlk yelkenli tekne, bir kütüğün içi oyulup üzerine bez eklenerek inşa edildi. Kullanılan bu yelkenlerin kare şeklinde olması, yapılan ilk teknelerin, rüzgarı sadece arkadan alarak yol almasına olanak sağlıyordu. Günümüzde tasarlanan yelkenler ise rüzgara karşı 45 derecelik açıyla gidebilmeyi mümkün kılıyor.

Yelken ve yelkenli teknelerin ilk kullanım tarihi kesin olarak bilinmiyor. Arkeolojik bulgular, ilk denizci ulusların Fenikeliler ile Mısırlılar olduğunu, bunların da MÖ 10. yüzyıldan itibaren yelken kullandıklarını gösteriyor. Buna en büyük dayanak ise arkeologların yaptığı kazı ve incelemelerde mağara içinde bulunan yelkenli tekne çizimleri.
1714121909995.png


Dünya toplumları uzun mesafelere deniz yolu ile seyahat etmek için binlerce yıl boyunca yelkenli gemiler kullandı. Nil ve Amazon gibi büyük nehirlerde; Akdeniz, Atlantik ve Pasifik gibi büyük deniz ve okyanuslarda rüzgar gücü pedal ve küreklerde kullanılan kas gücüne tek alternatif oldu. Dünyanın birçok yerindeki yerel topluluklar, rüzgardan yararlanmak ve uzun mesafelere yolcu ve yük taşıyacak gemiler yapmak için kendi çözümlerini geliştirdiler. Bunlardan bazıları günümüze kadar ulaşan eşsiz tekne modellerinin oluşmasının temelini attı.

Osmanlıların İpek ve Baharat yollarını kontrol etmeye başlamasıyla batıda Hindistan’a gidecek yeni yollar aranmaya başlandı. Bu yol deniz yolu olacaktı. Ancak Akdeniz’in sakin sularında yol alan gemiler, okyanus seyrine uygun değildi. Orta Çağın sonlarına doğru kıç bodoslamasındaki dümenin geliştirilmesiyle gemicilikte büyük ilerleme sağlanarak daha uzun yol alabilen büyük gemiler inşa edildi.

Yorumlar

Görüntülenecek yorum yok.
Geri
Üst