Faruk Nafiz ÇAMLIBEL şiirleri

Faruk Nafiz Çamlıbel - Şarkımız
Kırılır da bir gün bütün dişliler ,
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim.
Gökten bir el yaşlı gözleri siler,
Şenlenir evimiz barkımız bizim.
Yokuşlar kaybolur , çıkarız düze,
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze.
Sapan taşlarının yanında füze,
Başka alemlerle farkımız bizim.
Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman;
Görürler, nasılmış , neymiş kahraman!
Yer ve gök su vermem dediği zaman,
Her tarlayı sular arkımız bizim.
Gideriz, nur yolu izde gideriz,
Taş bağırda, sular dizde, gideriz
Bir gün akşam olur , biz de gideriz,
Kalır dudaklarda şarkımız bizim...
 
Başım düşmüş dizine, gözlerim seni bulmuş
Alnımdan öpeceğin günü düşünüyorum.
Ben o gün bir dalgayım, körfezinde durulmuş
Ben o gün ocağında kül bağlamış bir korum..


Yalnız ela bir gözü yazacak mısralarım
Yalnız siyah bir saçı elim tel tel sayacak
Benden evvel hatıran varsa senin ağlarım
Benim senden sonrası ömrümce olmayacak


Ne senden gayri kimsem, ne benden gayri kimsen
Sen benden umacaksın, ben senden umacağım
Kollarımda gözünü açacaksın benim sen
Ben senin dizlerinde gözümü yumacağım..
 
Faruk Nafiz Çamlıbel - Veraset
ninem beşyüz altına satılmış bir esirdi
dedem beşyüz altını sayan bir derebeyi
köpek kanı kurt kanı biri birine girdi
ikisinden meydana çıktı bir kurt köpeği


iki zıt cevheri var nabzımda vuran kanın
biri elpençe duran, öteki durduranın
duygum sana taparken düşüncem bir hayvanın
sırtında, bir kadınla, aşar karşı tepeyi


ben ninemden muhabbet dedemden kin almışım
çini bir kase kadar başkadır için dışım
elini öpmek için yalvarsa da bakışım
ısır diye tepinir gözlerimin bebeği.
 
Faruk Nafiz Çamlıbel - Melek-Ül-Mevt

Hangi ceylan seni kesmiş de çocukken memeden,
Hangi kaplan sana süt vermiş öz annen yerine?
Üç yüz evlik köyü takmış saçının tellerine,
Sürüyorsun bu mezarlıkta için titremeden.


Seyre çık, sevdiğim,akşamları kurbanlarını;
Yarıyor kalbini herkes sana göstermek için.
Ah, o taş kalbine bir gün heyecan vermek için
Yedi köy halkı sebil etti bu yıl kanlarını.


Bir çiçek rikkati sinmiş de ipekten tenine,
Sonra göğsünde çelikten mi dövülmüş bu yürek?
Sen köyün derdine bigane yaşarken,gülerek,
Gömüyor can veren evladını yüzlerce nine.


Bir ölüm meltemi halinde eserken nefesin,
Ömrü bir dal gibi aşıklarının,sallanıyor;
İhtiyarlar yanıyor, körpe çocuklar yanıyor;
Sen köyün sıtmalı bağrında cehennem mi,nesin?


Hangi ceylan seni kesmiş de çocukken memeden,
Hangi kaplan sana süt vermiş öz annen yerine?
Üç yüz evlik köyü takmış saçının tellerine,
Sürüyorsun bu mezarlıkta için titremeden.
 
Faruk Nafiz Çamlıbel - İnme

Bir gün,

Uzak bir yolculuktan sonra, nefes nefese,

Kalbimin çarpışını sofranda sayacağım.

Ömrümü vermek için ağzından çıkan sese

Kapını sol elimle aralıklayacağım...

Yabancı bir fısıltı söyleyecek adını,

Tanıdığım bir gülüş kıvrılacak içerde.

Vurur vurmaz duvara kapının kanadını

Karşımda ürperecek halı, sedir ve perde.

Korkma!

Sana ne dil uzatır ne de el kaldırırım,

Gözümü kan bürümüş diye benden çekinme:

Nasıl birden düşerse bir ağaca yıldırım

Beni baştaan aşağı çarpar o lahza inme.

Sakın kalkma köşenden, ısıttığın yerde dur,

Yine öpsün o dudak... Sarsın o kol belini!

Eşiğinde canımla ödüyorsam ne olur

Bir kadına inanmış olmanın bedelini? ...
 

Yeni Mesajlar

Geri
Üst