Fazıl Hüsnü Dağlarca şiirleri

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

Doğumu: (26 ağustos 1914)
Vefatı : (15 Ekim 2008 )


Büyük Şâir.26 Ağustos 1914 İstanbul’da doğdu. Yarbay Hasan Hüsnü Bey’in oğludur. İlköğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan’da, ortaöğrenimini Tarsus ve Adana ortaokulları ile Kuleli Askerî Lisesi’nde yaptı (1933). HarbOkulu’nu bitirerek (1935) uzun yıllar subaylık yaptı. Onyüzbaşı iken kendi isteği ile ordu`dan ayrıldı. Çalışma Bakanlığı İş Müfettişi olarak sekiz yıl çalıştı (1952-1960). İstanbul’da (Aksaray’da) Kitap Kİtabevi’-ni açtı (1959), yayımcılık yaptı. Türkçe adlı aylık bir dergiyi 43 sayı çıkardı (1960-1964). Kitabevini kapattıktan sonra kendini sadece sanatına verdi.
Fazıl Hüsnü‘nün ilk yazısı (hikâye) ortaokulda öğrenci iken Yeni Adana gazetesinde çıktı (1927). şiir olarak yayımlanan ilk eseri de İstanbul dergisinde yer alan Yavaşlayan ömür’dür(1933). Varlık dergisinde çıkan şiirleri ile tanınmaya başladı. Yayımlanan ilk kitabı da Havaya Çizilen Dünyâ’dır (1935). Bu kitapta âşık tarzında, ölçülü, kafiyeli şiir denemeleri vardır. Beş yıl sonra çıkan Çocuk ve Allah adlı kitabında edebi şahsiyetini bulduğu görülür. Bu eserle birlikte Dağlarca şiirinin çizgisini, tekniğini ve temasını bulmuş olur. Düşünce, destan, sosyal olaylar ve çocuk temalarını yalın bir dil ve etkili bir an*latımla işler. Fazıl Hüsnü Dağlarca biçime, sembollere, ses güzelliğine önem verir. Destan denemeleri (Üç Şehitler Destanı, İstiklâl Savaşı, İnönü’ler, Yedi Mehmetler vb.) çok başarılı olmuştur. Atatürk ve onun inkılâplarını şiirleriyle yorumlayan ve savunan
şâirlerimızdendır.

Toplumculuğunun temelinde insana ve insan hayatına saygı yatan Dağlarca, bu yüzden hiç bir edebî akım ve kişiden etkilenmeden kendi kozasını örer. Çok yazan ve üreten bir şair kimliğiyle, bağımsız kalarak hiçbir şairden etkilenmemiş, hiçbir akımın etkisinde kalmayarak şiirlerini yazmıştır. Onun sanat anlayışını şu cümlesi özetler:

Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir.

Büyük Şair 94 yaşında ( 15 ekim 2008 ) Zatürre tedavisi gördüğü hastanede vefat etmiştir.

İlk baskı yıllarına göre şiir kitapları:

1. Havaya Çizilen Dünyâ (1935)
2. Çocuk ve Allah (1940)
3. Daha (1943)
4. Çakırın Destanı (1945)
5. Taş Devri (1945)
6. Üç Şehitler Destanı (1949)
7. Toprak Ana (1950)
8. İstiklâl Savaşı- Samsun’dan Ankara’ya (1951)
9. İstiklâl Savaşı- InÖnüler (1951)
10. Sivaslı Karınca (1951)
11. İstanbul- Fetih Destanı (1953)
12. Anıtkabir (1953)
13. Âsû (1955)
14. Delice Böcek (1957)
15. Batı Acısı (1958)
16. Mevlânâ’da Olmak-Gezİ (1958)
17. Hoo’lar (1960)
18. özgürlük Alanı (1960)
19 Cezayir Türkü`sü (Fransızca, İngilizce ve Arapça tercümeleri ile birlikte, 1961)
20. Aylam (1962)
21. Türk Olmak (1963)
22. Yedi Memetler (1964)
23. Çanakkale Destanı (1965)
24. Dışardan Gazel (1965)
25. Kazmalama (1965)
26. Yeryağ (1965)
27. Vietnam savaşımız (ingilizce’si ile, 1966)
28. Kubilay Desta*nı (1968)
29. Haydi (1968)
30.19 Mayıs Destanı (1969)
31. Vietnam Körü (1970)
32. Hiroşima (Fransızca, İngilizce tercümeleri ile, 1970)
33. Malazgirt Ululaması (1971)
34. Kınalı Kuzu Ağıdı (1972)
35. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1973)
36. Horoz (1977)
37. Hollandalı Dörtlükler (1977)
38. Nötron Bombası (1981).

Çocuklar için şiirleri:

1. Açıl Susam Açıl (Üsküp, 1967)
2. Kuş Ayak (1971)
3. Arkaüstü (1974)
4. Yeryüzü Çocukları (1974)
5. Yanık Çocuklar Koçaklaması (1976)
6. Balina ile Mandalina (1977)
7. Yaramaz Sözcükler (1979)
8. GÖz Masalı (1979)
9. Yazıları Seven Ayı (1980)
10. Kaçan Ayılar Ülkesinde (1982)
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
AĞIR HASTA


Üfleme bana anneciğim korkuyorum
Dua edip edip, geceleri.
Hastayım ama ne kadar güzel
Gidiyor yüzer gibi, vücudumun bir yeri.

Niçin böyle örtmüşler üstümü
Çok muntazam, ki bana hüzün verir.
Ağarırken uzak rüzgarlar içinde
Oyuncaklar gibi şehir.

Gözlerim örtük fakat yüzümle görüyorum
Ağlıyorsun, nur gibi.
Beraber duyuyoruz yavaş ve tenha
Duvardaki resimlerle, nasibi.

Anneciğim, büyüyorum ben şimdi,
Büyüyor göllerde kamış.
Fakat değnekten atım nerde
Kardeşim su versin ona, susamış.
 
Son düzenleme:

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
AF AKŞAMI


Af buyruğuyla açılmıştı hapishane kapısı
Taşıyordu koca burunlar tıraşlı enseler kara çeneler
Dizleri eğri omuzları çarpılmış sırtlar çıkık dökülüyordu
Vakitlere kapanmış büyük karanlıklardan
Taşıyordu vay dökülüyordu vay
Yırtık pis bitli çirkin
Sokağı dolduruyordu terli can uğultusu

Geçiriyordu avucunu şaşkınlıkla saçından saçından
9 yıl yatmış

Kolunda anası kucağında yavrusu
Doldurmustu kapının önünü kalabalık
Kimi ta dağ köylerinden koşmuş
Kimi ta denizlerden
Bir özlem sarmış bağrı ölümden yüce
Sevgiyle arıyorlar parçalarını
Heybelerinde ekmek destilerinde su

Bir türlü inanamıyordu sokaklara sokaklara
20 yıl yatmış

Gönüllere sığmaz olmuş kavuşmak duygusu
Öyle sarılır ki geçmişe
Erir göğsü göğsünde tutuklunun
Pişmanlık kavaklar tarlalar davarlar için
Pişmanlık gemilere düğünlere ırmaklara
Pişmanlık beşiklerden kağnılardan sessiz
Yerce gökçe değil insan dolusu

Çılgınca kucaklıyordu hepimizi hepimizi
5 buçuk yıl yatmış

Taşar içerde kalanların sorusu
Çubuk demirler arkasından maviliğe
Hem esenliğe ermiş hem yaşlı yelcek
Bir yurt türküsü yeniler karanlığı
Zaman yeğnik değildir yeğniktir
Dön de gör ananı belleyecek
Boş koğuşlar kurmuş pusu

Sönük gözü aydınlıkla büyüyordu büyüyordu
8 yıl yatmış

Çıkınlarda gecenin binlerce gecenin uyunmamış uykusu
Bir yorgunluk çökünce yürünmüş yeryüzünden
Kalabalıkta dağılır birer ikişer özgür
Doğuya batıya kuzeye güneye özgür
Yüreklerinde bir çığ
Yaşamak sevinci vay
Yaşamak korkusu

İnmeli yani sıçrıyordu havaya havaya
17 yıl yatmış

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 
Son düzenleme:

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
AKDENİZ ACILIYDI XI


Denizin sakladığı bir şey var
Sevmek der kimi,
Kimi unutulmak.

Peki neden üşütür hep
Bu ağustos gecesinde
Karanlığın büyüklüğü?

Beni düşünme, dedindi ayrılırken
Düşünmüyorum ki
Düşüncem sende kalmış.

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
AKDENİZ ACILIYDI XIX


De bana nasıl öldürebilir kişi kendini
Sevgiyçin.
Sonra nasıl düşünebilir deniz deniz
Sonra nasıl sever?

Güzellikle çirkinlikle ilgin yok
Büyüksün
Ve varsın her oluda
Buğdaydan yalıma dek.

Duy gecenin üstünden
Seni düşündükçe
Öyle yaslıyım ki
Yeryüzünün bütün sevgilerine gülüyorum.

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
AKDENİZ ŞİİRLERİ


Sen Deniz Gök,
Bir an dursanız uykuda
Büyür bir yosun geceye karşı.

Tedirgin olur ölüler
Bir an yaslansanız karanlığa,
Sen Deniz Gök.
---------------------
Dalarım engine
Ki yaşadığım
Anladığımdır.

Roma´yla Kartaca´nın arasında
Yüzer, sevgi sevgi
İstanbul.

Böler bir kuş düşüncemi ikiye
Maviden
Yarıda kalır içki.
---------------------
Dersin ki
Ellerimize değecek
Yıldızlar
Büyüyecek büyüyecek de.

Dersin ki
Bir aydınlığı var
Sevgililer için,
Karanlık sessiz de.

Dersin ki
Uyuyamıyorum
Yalnızız
Gece, mavi de.
---------------------
Sessizdi yeryüzü
Yeryüzünde biricik Akdeniz vardı
Akdenizde
Yalnız ikimiz.

Beni seviyor musun dedim,
Yumdu gözlerini uzaklığa,
Tam sorulacak an, diye gülümsedi,
Tam sorulacak yer.
---------------------
Bir kocaman yeşil bir kocaman boz
Yellerde
Çarpar birbirine çarpar enginlere dek.

Dalgaların ucunda yıldızların ucu
Her köpük bir fırtına
Her köpük bir evren.

Su deniz su gök gizlenebilir
Seni sevdiğim
Gizlenemez.
---------------------
Havaya da yalıma da ağaca da benzer ama
En çok suya benzer
Sevgimiz.

Morluğun acısı var sonu yok
Karışır yaşamımıza
Kendiliğinden.

Herkes ölünce toprak olurmuş
Hayır hayır
Bizim su olacağımız besbelli.
---------------------
Akdeniz enginlerde kararmaktadır
Ama
Ben
Öyle maviyim ki.

Akdeniz bir gitmişlikle eski, uzak,
Ama
Ben
Sahibi gibiyim yıldızların.

Akdeniz seni bir daha yaratamaz
Ama
Ben
Seni bir daha sevebilirim.
---------------------
Deli gibi bir gürültu, ansızın,
Yırtılırcasına yarılır sessizlik,
Düşünür Akdeniz.

İşte uçaklar geçer havalarından
Kalır mavilik üstünde apak izleri,
Akdeniz anlar ve sever.
---------------------
Denizdir,
Her akşam üstü
Bütün düşüncelerde
Gelip gider.

Seninle
Acısı
Uzunluğu
Aksi.

Ve gece yarısıdır bu masmavi şey,
Senin
Uzaklarda
Unuttuğun sessizlik.
---------------------
Duymuştun
Bu türküyü
Çok eskiden de.

Bu türküyle anlarsın yelden
Yeşilden
Kadırgaların dibindeki sessiz yosunları.

Bu Akdeniz dalgalarında bu türküde sen
Varsın ışıl ışıl
Ve yoksun biraz.
---------------------
İyice düşün bu bütün yaşamamızdır.

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
ALLAHA VE BİZE DAİR


Allah ne kadar büyüktür,
Ekinlere güneş verir çocuğum.
Beni mavi sabahlara devreder,
Mavi güller gibi uykum.

Allah ne kadar büyüktür,
Kuşlar gönderir dallarımıza.
Karanlıklar kalbe dolduğu vakit,
Nasibi terk ederiz bir yıldıza.

Allah ne kadar büyüktür,
Yol verir gemimize denizler üstünden.
Garip sonsuzluklar duyarız
Sular akarken, bulutlar yürürken.

Ve Allah ne kadar büyüktür çocuğum,
Şükrolsun ruhumuz şimdi.
Nihayetsiz asırları içinde
Bizi tesadüf ettirdi.

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
ASU


Suçu büyüktü Âsû´nun göklerecek
Taş atmıştı güneşe doğru
Bilinmeyen türküsünde
Bilinmeyen çağından

Açtı uykusuzdu sayrıydı
Dolmuştu şeytanların soluğu derisine
Kötü bir ışık
Ve mavilikte duruşu çarpık ağaçların

Sövmüş Tanrısına sövmüş
Âsû Âsû
Yakılacak yakılacak
Âsû Âsû

Doymuşlar bir ilk zaman içinde
Ki sürer sıcaklığı karın karın
Kartalla doymuşlar yılanla doymuşlar
Doymuşlar yellerle yıldızla yalazla

Var olmanın yeğnikliği alna çizilmiş
Kötü ruhlar uyusun türlü boyalar içre
Ve ta masallara uzanır
Dudakların kızıl süsleri

Agaç, davulların seslerinden
Âsû Âsû
Yeşiller allar sarılar
Âsû Âsû

Halay çeker korku
Uzak kuşakların acısına karışık
Yontulmuş taşlarda susar
Güçsüz yumuşaklığı etin

Büyünün kara kanını üfler boynuzlara
Toprakta kök
Açık bir esrikliktir apaçık bir uykudan
Ve avın kurtuluşu işte

Kişinin gücü Tanrının büyüklüğüne
Âsû Âsû
Yankılanır dağdan dağa insandan insana
Âsû Âsû

Devrilmiş gözleri ak
Patlamış ürküden göğsü
Bütün oba ateş bütün oba ölüm
Bütün oba çırılçıplak

Açlığı uykusuzluğu sayrılığı tükenmez ama
Düşer elleri
Yaşaması parlamaz ama Âsû´nun
Ölüsü parlar

Aydınlık yitiverir yeryüzü yalnızlığından
Âsû Âsû
Seni senin karanlığın sever ancak
Âsû Âsû

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BOYALAR


Yeşil çalışkandır,
Kırmızı yaramaz,
Sarı uykucu,
Ak yıkanmış,
Kara korkak.

Ben erkenden
Anaokuluna giderken
Yeşil gibiyim.

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BU ELLER MİYDİ?


Bu eller miydi masallar arasından
Rüyalara uzattığım bu eller miydi.
Arzu dolu, yaşamak dolu,
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.

Bilyaların aydınlık dünyacıkları
Bu eller miydi hayatı o dünyaların.
Altın bir oyun gibi eserdi
Altın tüylerinden mevsimin rüzgarı.

Topraktan evler yapan bu eller miydi
Ki şimdi değmekte toprak olan evlere.
El işi vazifelerin önünde
Tırnaklarını yiyerek düşünmek ne iyiydi.

Kaybolmus o çizgilerden
Falcının saadet dedikleri.
O köylü çakısının kestiği yer
Söğüt dallarından düdük yaparken...

Bu eller miydi kesen mavi serçeyi
Birkaç damla kan ki zafer ve kahramanlık.
Yorganın altına saklanarak
Bu eller miydi sevmeyen geceyi.

Ayrılmış sevgili oyuncaklardan
Kırmış küçücük şişelerini.
Ve her şeyden ve her şeyden sonra
Bu eller miydi Allaha açılan !

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BİR MEMET DAHA


Topraktan mı çıktı yarı toprak bir yaratık,
Gökten mi indi yarı gök bir kartal.
Bir Memet daha var oldu o sıra,
Tepenin doruğunda kalpağı al.

Bir Memet olduğu besbelli,
Saçları başakta, gözleri çiçekte.
Elleri ayakları öylesin kocaman,
Yüzü altı Memet´in yüzüne öylesin benzemekte.

Vardı üç adımda masalcana,
Ağzi duman tüten makineliye, dev.
Kabzeyi kavrar kavramaz basti tetiğe
Fışkırdı namludan sonsuz bir alev.

Allah Allah, şaştı bütün dağlar, bütün gök,
Şaştı dost düşman.
Bu kimdir, bu kaçıncı Memet´tir,
Ölülerde dirilerde dondu kan.

Görsen efsane, görmesen efsane,
Duysan efsane.
Uzak mıdır bayraktan düşen,
Yakın mıdır ne?

Bir parıltı bir parırıtı tarihten,
Tanrıca dik.
Yurdun ulusun kutsal gücü,
Bu yedinci Memet, Memetçik.

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
ÇAKIRIN DESTANINDAN


-Vuzuh, el ve ayak halinde
onu rahatsız ediyordu.

Karar vermişim, öleceğim,
Büyük sular arasında, korkusuz.
Nur ile, uzak yazılar ile,
Bir muska gibi boynumda kalacak,
Bu husus.

Senelerce evvel, tohumların mavi zamanından evvel,
Karar vermişim, gece kuşlarının müsaadesinde,
Etrafıma boş ve büyük kadehler dizeceğim.
Ve seyredeceğim onları sultanlar gibi;
Kurumuş ölülerin içmek hevesinde.

Havadan hafif ve bazı kadınlardan daha eski,
Çırılçıplak doğduğumuza dair;
Cihan boyunca, şehirlerle, dağlarla devam eden,
Vaktin nebatlarla sallanan güzelliği,
Bir yadigarlik ki bilinir.

Aklın zina olduğu yerde,
Taşlar, odunlar gibi yavaş.
Tarihin beyaz ve aydınlık havasından,
Karar vermişim, öleceğim,
Büyük hayvan iskeletleriyle sırdaş.

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
ÇANAKKALEDE ÖLÜM


Sen ölüm,
Evlerde pissin ama,
Dağlarda iğrençsin.

Sen ölüm,
Birinin adı silinir de,
Adın geçer ancak.

Sen ölüm,
Eli tutmaz olur da, gözü görmez olur da
Tutarsın, görürsün oralarda ancak.

Sen ölüm,
Ülkelerde kötüsün ya
Ülkelerarasıi daha çirkinsin.

Sen ölüm,
Sayrılıklardan sonra gelirsin peki,
Şu dev gibi, su dipdiri gençlerle işin nedir?

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
CEZAYİR TÜRKÜSÜ


Ya Allah
Ya Allah derim ki
Titrerim
Kara sesimden
Ya Allah.

Ya su
Akar da aydınlığın uzak anılarımdan
Şırıldar yüreğimde ünlü korsanların dalgaları.
Yüce sultanlarin kılıçları parlar yüzümde
Ya su, anlıyor musun?

Burası Cezayir, ya çöl,
Develerin binlerce yıl taşıdığı, atalardan,
Sevgi,
Us,
Kişiliğim ya çıngırak.

Yıldızlar kötü olacakların üçgenlerinde
Yok etmiş üç yönü.
Yedi yönü var etmiş mutsuz kişiliginde yıldızlar,
Ama uyukluyorum işte
Ya dönence, ağlamak dururken.

Ya hurma, tadın yok gayri,
Nice saklasan yalnızlığı
Koyu yeşilliğini büyütsen nice,
Yitmiş güzelliğimiz
Ya hurma, elim ayağım acı.

Nasıl haykırıyor çiğnenmis kumlar, duyuyor musun?
Ya ana kalk
Ya kadın yürü
Ya oğul koş
Bir anlamın gereken kurtuluşuna.

Kurt iskeletlerince çirkindirler şimdi,
Ölülerim vurulmuşlar alınlarından,
Düşmüşler Akdenize doğru.
Özgürlükleri kalmamış artık
Al benim ölülerimi, ya gece.

Ya toprak ko beni gideyim gideyim,
Varmışların ardına öcül öcül.
Ve küçücük ve eski ve yırtık bayraklar arasından,
Ya gök
Al beni.

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
ÇOCUK KUŞ


Bir kuştu,
Allı allı bir kuş.
Her tüyüne bir çiçek bağladılar
Uçmadı o.
Bir kuştu,
Mavili mavili bir kuş.
Her tüyüne bir boncuk bağladılar
Uçmadı o.
Bir kuştu,
Yeşilli yeşilli bir kuş.
Her tüyüne bir çocuk kordelası bağladılar
Uçtu o.

Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
SÖYLE SEVDA İÇİNDE TÜRKÜMÜZÜ


Söyle sevda içinde türkümüzü,
Aç bembeyaz bir yelken
Neden herkes güzel olmaz,
Yaşamak bu kadar güzelken?

İnsan, dallarla, bulutlarla bir,
Ayrı maviliklerden geçmiştir
İnsan nasıl ölebilir,
Yaşamak bu kadar güzelken?


Fazıl Hüsnü Dağlarca
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
ÇİRKİN


Çirkin, yavrum, dudaklarındaki kızıllık,
Kansız doğaya karşı.
Uyurken memleket ve evren uzaktan,
Uyurken bir hücre, hücreler içinde,
Eksi.

Çirkin, bu satışlar,
Yüzde yirmi, yüzde otuz.
Geçer anların tadı içerden ;
Anılar ve sevgiler, çarşılar üstünde, uçar.
Yeniden var oluruz.

Sürünür ovalar yaslı ve boşuna,
Çirkin şimdi, yükselmiş güzellik.
Ve kaçar yaşamanın ölçülerinde; yeni, uzun;
Bir avuçluk, bütün dokunduklarımız,
Bir ellik.

Okulumuz, bahçelere, hesaplara dönmüş,
Çirkin.
Sonsuz ormanlığı rahatlığın, yüce uzamışlığı erdemliliğin,
Dağlarda ve sokaklarda.
Tedirgin.

Yalanla, gerçeklerin sırrına varmış,
Oyunla karışmış, ölmüşlerin akıllarına;
Çirkin, mahkemelerde bir avukat.
Gelir bilinmeyen yönlerin namussuz hoşluğu,
Körlerden ve topallardan daha sakat.

Çirkindir, uzayan erkek vakitlere göre,
Gece yarısı.
Ağrıyan kemiklerle, uzaklıklara gizlenmiş,
Acımakla değil, korkunçluğuyla büyük,
Yıldızlar yıldızlar ve yukarısı.

Çirkin değil midir, dolarken nesillerin hayırsızlığına,
Yavaş yavaş.
Ninelerin çarpılmış yüzünde,
Kabul edilmemiş duasında gelinlerin,
Tarihlerden bir savaş?

Bir ekmek kavgası duyulur ta böceklerden,
Uluyan ağaçlar, susan makineler sesi.
İgrenç hendeseleri gövdenin, bürünür düşlere;
Gezegenler arasindaki uygarliga karsi,
Çirkin, doymuşların ve doymamışların nefesi.

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
ZAMAN PARILTISI


Karanlıklarda, gündüzlerin arkasındayım,
Bitmiş ikinci dünya savaşı, uğursuz ve kahraman,
Uzakta esir uluslar türkü söyler,
Türklügümün farkındayim.

Bir soluk gelmekte karşı gezegenlerden,
Vakt içinden inmektedir gölgeler.
Toprak üzerinde, atmosferler üzerinde
Soğuyan gecemin farkındayim.

Biçimler, evlere, eşyalara rahatça sığmış,
Var olmuş var olmayan.
Biçimler sonsuzluğa yaklaşmış,
Aklımın farkındayim.

Ne ağaçlar uzanmış mevsimlerimce
Ne yıldızlar gerçek, aydınlığım kadar.
Aşkla kımıldayan küçücük ışıklar uçusur içimde yön yön,
Yaşadığımın farkındayım.


F.H.D


YALNIZLIĞIM


Ilık bir su gibidir içimde yalnızlığım,
Yalnızlığım, ruhumda uzak bir ses gibidir.
Her sabah ufuklardan mavi şarkılar gelir,
Ve her sabah ürperir içimde yalnızlığım

Güneşim aydan sarı, yarınım dünden zorsa,
Sarsın artık ömrümü tunç kandillerin isi
Üşüyen ellerimden tutmalıydı birisi,
Eğer benim gözlerim onları görmüyorsa.

Bir camın arkasında açılıyor güllerim,
Havuzum pırıl pırıl... yıkar bakışlarımı.
İşler temiz ziyalar suya nakışlarımı;
Ruhumun dünyasından eser tahayyüllerim

Rüya rüzgarlarında bir yaprak yalnızlığım
Düşüncem bir neydir ki ürperir perde perde
Belki bu mısralarım esecek gönüllerde
Fakat herkese uzak kalacak,yalnızlığım.

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
YALNIZCA


Çiçeğim, bu yaşamak değil
Tek tek
Ne geceler bir şeye benzer, ne yollar böyle
Tek tek

Kuzular meler mi ıssızlıklarda
Kuş uçar mı
Kavaklar sallanır mı hiç
Tek tek

İşte görüyorsun doğar yavaşça
Büyür
Çoğalır yıldızlar
Tek tek

İşte görüyorsun kıyılarda
Başlar maviden
Kaplar mor dalgalar denizleri
Tek tek

Çiçeğim, olmaz ki dağlar dağ
Sular su
Ölümler ölüm karanlıklarda
Tek tek


F.H.D


TENHA..

Ben öleceğim, kimse seyretmesin,
Güneş ve düşünceler içinde.
Soyunacağım elbiselerden ve hatıralardan,
Bir semalar sessizliğinde.

Asude ve mahzun ellerimle,
Nasibimi bir kenara bırakıp.
Eski şarkılar söylerken,
Dağlarda ateşler yakıp.

Kimse seyretmesin, aşk ve sonsuzluk,
Garip mezarlıklar -arasından gideceğim.-
Kokulu sularla yıkanarak
Karanlıklarda zevk edeceğim.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
SULAR BİZDEN AKILLIDIR


Sular bizden akıllıdır, daha evvel görür akşamı,
İner havadan önce, karanlığa,
Büyük bir balık gibi ortadan silinir,
Kaçışırken hayvanlar dağa.

Sular bizden akıllıdır, memnun olur,
Sadece ağaçlardan.
Başka insanlardan değil,
Bizi yalniz bırakan.

Sular bizden akıllıdır, uyumaz,
Açar maviliğe, iri gözlerini.
Ve bekler bir ölüm sırrı içinde,
Kendi hayatının yerini.


F.H.D


SİVASLI KARINCA


Koca Kızılırmak köpüre köpüre
Akıyordu,
Bir telgraf direği dibinde,
Zamanlar kadar telaşsız ve köpüksüz,
Yürüyordu,
Sivaslı bir karınca.

Karşı kıyıdan parlak,
Kişniyordu,
Atlar doru doru,
Atların şarkısından ayrılmış,
Yürüyordu,
Atların mesafesini anlamaz.

Sesi, adımlarının sesi, memnun ve bahtiyar,
Duyuluyordu,
Kahraman.
Bir açlığın ayaklarınca aziz,
Yürüyordu
Yeryüzünden.

Rahat gidişinden belli,
Biliyordu,
Dağı, suyu, otları, lezzetle.
Başka karıncalardan kopmuş,
Yürüyordu,
Başka karıncalara.

Gayretle, çalışmakla, yorulmazlıkla,
Benziyordu,
Afrika'dakine, Çin'dekine, Paris'tekine,
Kara toprağın alnı üstünde, kara,
Yürüyordu,
Alın yazısından daha hür.

Yoktu fikirlerden, davalardan haberi,
Yürümüyordu,
Rüyası hiç.
Buğday tanesi üzre,
Yürüyordu,
Sivaslı bir karınca.
 
Geri
Üst