- Adım
- Öznur
- Cihaz
- iPhone 11
- Katılım
- 13 Haz 2018
- Konular
- 1,107
- Mesajlar
- 5,271
- Çözümler
- 14
- Tepkime puanı
- 4,610
- Puanları
- 3,064
- Yaş
- 39
- Konum
- Türkiye
Aşıların hayat kurtarıcı etkileri, araştırmacıları, yaşamı tehdit eden diğer hastalıklardan da kaçınabilme noktasında yeni tip aşıların geliştirilmesinde çalışmaya teşvik etti.
19. yüzyılda çiçek virüsü aşısının hayatımıza girişinden günümüzdeki grip aşılarına kadar, aşılar; milyonlarca insanın, dünyanın en ölümcül hastalıklarına karşı bağışıklık geliştirmesine yardımcı oldu.
Aşılar sayesinde, bulaşıcı pek çok hastalık –su çiçeği ve çocuk felci (polyo) gibi– artık yayılım göstermiyor. Aşıların bu hayat kurtarıcı etkileri, araştırmacıları, yaşamı tehdit eden diğer hastalıklardan da kaçınabilme noktasında yeni tip aşıların geliştirilmesinde çalışmaya teşvik etti. İşte, aşılar sayesinde artık endişelenmenize gerek kalmayan 6 bulaşıcı hastalık.
Tamamen Ortadan Kaldırılan İlk Bulaşıcı Hastalık: Çiçek
Çiçek hastalığı, hava yoluyla kolaylıkla yayılabilen variola ismi verilen bir virüsün sebep olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Virüse enfekte olmuş insanların vücutlarında ve yüzlerinde, ilerleyen aşamlarında yara kabuğu bağlayan döküntülere dönüşen büyük noktalar halinde kaşıntılı kızarıklıklar oluşur. İçeride ise, virüs bağışıklık sistemine saldırır ve hızlı bir şekilde ölüme sebep olur.
Hastalık 17 yüzyılda ölümcül bir salgın haline gelmiş ve virüse yakalanmış her 10 insandan 3’ünün ölümüne sebep olmuştur. 1796 yılında, bir doktor olan Edward Jenner, virüsün benzer, daha az istilacı bir türünün enjeksiyonu alınırsa insanların çiçek hastalığına karşı bağışıklık kazanabileceğini keşfetti. Jenner’in deneyleri, dünyanın ilk aşısının geliştirilmesinin yolunu açtı.
Gelecek yüzyılda aşılar gelişmiş ülkelerde rutin bir uygulama haline geldi. Bilinen son vaka, 1977 yılında Somali’de kaydedildi ve 1980 yılında, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) çiçek hastalığının tamamen ortadan kaldırılan ilk hastalık olduğunu duyurdu. Hastalık, Dünya çapında %100 oranında üstesinden gelinmiş hala tek hastalık olma özelliğine sahip.
Çocuk Felci Hayat Boyu Devam Eden Sakatlıklar Bıraktı
Çocuk felci, enfekte bir insanın beynini ve omuriliğini istila ederek felce neden olabilen viral bir enfeksiyondur. Hastalığa yakalanan her dört kişiden biri gelip geçici grip benzeri semptomlar geliştiriyordu. İki ila beş gün boyunca; boğaz ağrısı, ateş, yorgunluk, mide bulantısı, baş ağrısı ve karın ağrısı şeklinde devam eden semptomlar, daha sonra kendiliğinden geçiyordu. Fakat çok küçük bir yüzdede felç ve solunum bozukluklarını da içeren ciddi etkiler görülüyordu.
Hastalık kendi kendilerine nefes almalarını engellediği için enfekte bazı çocuklar, haftalar boyunca dev makineler olan yapay solunum cihazları içerisinde kalıyordu. NPR’ye göre, yalnızca 1952 yılında, ABD’de 3000 çocuk, çocuk felcinden dolayı hayatını kaybetti.
Çocuk felcinden kaynaklı ölümler, o kadar yaygın hale gelmişti ki; şirketler yeni doğanların ebeveynlerine çocuk felci sigortası satıyorlardı. Polyovirüs, genç nüfus arasında hızla yayılmaya başlamıştı. Ağız yoluyla yayılan virüs, halka açık yüzme havuzları ve günlük bakım merkezleri gibi yerlerde kolayca yayılabiliyordu.
İlk kez 1955 yılında yapılan bir aşı ile, çocuk felci oranları hızla azalmaya başladı. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, bu yıl (Mart 2019 itibariyle) yalnızca üç ülkede (Nijerya, Pakistan ve Afganistan) aktif çocuk felci vakası kaydedildi.
Bulaşıcı Bir Bakteriyel Enfeksiyon: Difteri
Difteri, 20. yüzyılın başlarında yayılmaya başlayan ölümcül bir hastalıktı. CDC verilerine göre, 1921 yılında 206.000 insan difteri enfeksiyonundan etkilendi ve hastalık, o yıl, yaklaşık 15.520 insanın ölümüne yol açtı.
Difteri, enfekte insanlarda ilk olarak boğaz ağrısı, halsizlik ve salgı bezlerinde şişkinliğe neden olur. Ardından, gri renkli bir mukus boğazların arka kısmını sarmaya başlar. Eğer ki bakteri kan dolaşımında yeterli süre geçirirse; enfeksiyon, kalıcı sinir hasarına ve kalp yetmezliğine neden olan toksinler üretebilir.
Hastalık, enfekte bir insanın hapşırması, öksürmesi ya da tükürüklerinin kaldığı yüzeyler ve nesneler aracılığıyla yayılır. Bu nedenle, birbirine çok yakın yaşayan insanlar, özellikle de nüfus yoğunluğunun fazla olduğu şehirlerdeki insanlar, 1990’ların başlarında büyük oranda hastalığa yakalanıyordu.
1920 yılında üretilen difteri aşısı ile, doğal salgınlar büyük oranda azalmıştır. Bununla birlikte CDC’ye göre, hastalık, küresel anlamda tehlike arz etmeye devam etmektedir. 2016 yılında, ülkeler Dünya Sağlık Örgütü’ne yaklaşık 7.100 difteri vakası bildirmiştir, ancak özellikle de insanların aşıya erişiminin mümkün olmadığı, gelişmemiş ülkelerde, vaka sayısının bildirilenden çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
CDC, çocuklara dört doz difteri aşısı yaptırılmasını ve ardından tam koruma sağlamak için her 10 yılda bir de bağışıklık güçlendirici aşı yaptırılmasını öneriyor.
Çocuklarda Ağrılı Şişkin Bir Yüze Sebep Olan Kabakulak
Kabakulak, Rubulavirus ailesinin üyesi olan paramiksovirus isimli bir virüsün sebep olduğu bir solunum yolu hastalığıdır. Pek çok virüste olduğu gibi, bu virüs de tükürük yoluyla yayılır. CDC verilerine göre, kabakulak aşısının geliştirilmesinden önce, ABD’de her yıl yaklaşık 186.000 vaka kaydediliyordu.
Kabakulak hastalığına yakalanan kişi; ağrılı, şişmiş tükürük bezleri geliştirir. Çene bölgesinde oluşan şişlik, yemek yemeyi zorlaştırır, bu da hastaların kendilerini daha zayıf hissetmelerine neden olur. Kabakulak, genellikle ölümcül değildir ancak bazı hastalarda, işitme kaybı gibi hayat boyu devam eden komplikasyonlar görülmüştür. Hastalığa yakalanan genç erkeklerin yaklaşık yüzde 20 ila 30’u şişmiş testis geliştirme riski altındadır ve bu da hassasiyet azalması ve doğurganlık sorunlarına neden olur.
1967 yılında kabakulak aşısı programının uygulanmaya başlanmasından sonraki yıllarda, ABD’de kabakulak vakaları %99 oranında azalmıştır ve bugün, yılda yalnızca birkaç yüz vaka kaydedilmektedir.
Deride Döküntü, Yüksek Ateş ve Ciddi Uzun Vadeli Komplikasyonlar: Kızamık
Kızamık, aynı zamanda rubeola olarak da bilinen; solunum sistemi ve diğer organları etkileyen bir hastalıktır. Virüse enfekte olmuş bir kişi; vücudun her yerinde görülen kırmızı noktalar halinde döküntüler ve grip benzeri semptomlar olan yüksek ateş, gözlerde kızarıklık ve burun akıntısı geliştirir.
Eğer ki enfeksiyon ciddi düzeyde olursa, hastalık; körlük, beyin hasarı ve hatta ölüme bile sebep olan ciddi komplikasyonlar ortaya çıkarır.
1950lerin sonlarında henüz aşısı geliştirilmemişken, her yıl tahminen 3 milyon insan kızamığa yakalanıyordu. Komplikasyonlardan kaynaklı yaklaşık 48.000 insan hastaneye kaldırılıyor ve her yıl yaklaşık 400-500 kişi hayatını kaybediyordu.
Kızamık, bir virüsün sebep olduğu oldukça bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık o kadar bulaşıcıdır ki, eğer enfekte bir kişi bile varsa, etrafındaki kişilerin %90’ına kadarı korunmazlarsa enfekte olurlar. Enfekte bir kişinin öksürmesi ya da hapşırmasıyla kısa sürede hava yoluyla sağlıklı insanlara da bulaşır. CDC’ye göre, kızamık virüsü, enfekte insanın ortamdan ayrılmasından sonraki 2 saat boyunca virüs havadaki varlığını koruyabiliyor. Dolayısıyla, enfekte birinin bulunduğu bir odada bulunursanız virüse yakalanmanız neredeyse kaçınılmazdır. Tüm semptomların gelişmesi bir veya iki hafta sürebileceğinden, çoğu kişi hastalığa yakalandığının ilk etapta farkına bile varmaz.
CDC, 2000 yılında ABD’nin kızamıktan kurtulduğunu duyurmuştu. Özellikle de son yıllarda Dünya çapında yürütülen aşı karşıtı kampanyalar nedeniyle; normalde 2-doz MMR aşısı (çocuklarda kızamık, kızamıkçık ve kabakulağa karşı bağışıklık geliştiren aşı) sayesinde tamamen önlenebilen kızamık, yeniden tehlikeli bir salgın haline geldi.
Doğum Kusurlarına ve Beyin Hasarına Neden Olan Kızamıkçık
Alman kızamığı olarak da bilinen kızamıkçık hastalığının semptomları, kızamık hastalığının semptomlarına oldukça benzerdir ancak biraz daha hafiftir. Enfekte kişilerde, genellikle, kırmızı döküntüler, gözlerde pembeleşme ve düşük seviyede de olsa ateş yükselmesi görülürken, enfekte insanların neredeyse yarısında hiçbir semptom görülmez bile.
1964 yılında, ABD’de yaklaşık 12,5 milyon insan kızamıkçığa yakalanmış ve yine bu yıl içerisinde yaklaşık 11.000 kadında; rubella virüsünden kaynaklı düşük vakası ya da ölü doğum görülmüştür. Enfekte annelerin çocukları; işitme kaybı, gelişme bozuklukları, katarakt ve kalp yetmezliğiyle doğmuştur.
1960’ların sonlarında uygulanan kızamıkçık aşısı programı neticesinde, 2015 yılında The New York Times gazetesi kızamıkçığın ABD’den silindiğini duyurmuştu. Dünya Sağlık Örgütü, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde hastalığın dünya çapında yok edilmesini hedeflemektedir.
bilimfili
19. yüzyılda çiçek virüsü aşısının hayatımıza girişinden günümüzdeki grip aşılarına kadar, aşılar; milyonlarca insanın, dünyanın en ölümcül hastalıklarına karşı bağışıklık geliştirmesine yardımcı oldu.
Aşılar sayesinde, bulaşıcı pek çok hastalık –su çiçeği ve çocuk felci (polyo) gibi– artık yayılım göstermiyor. Aşıların bu hayat kurtarıcı etkileri, araştırmacıları, yaşamı tehdit eden diğer hastalıklardan da kaçınabilme noktasında yeni tip aşıların geliştirilmesinde çalışmaya teşvik etti. İşte, aşılar sayesinde artık endişelenmenize gerek kalmayan 6 bulaşıcı hastalık.
Tamamen Ortadan Kaldırılan İlk Bulaşıcı Hastalık: Çiçek
Çiçek hastalığı, hava yoluyla kolaylıkla yayılabilen variola ismi verilen bir virüsün sebep olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Virüse enfekte olmuş insanların vücutlarında ve yüzlerinde, ilerleyen aşamlarında yara kabuğu bağlayan döküntülere dönüşen büyük noktalar halinde kaşıntılı kızarıklıklar oluşur. İçeride ise, virüs bağışıklık sistemine saldırır ve hızlı bir şekilde ölüme sebep olur.
Hastalık 17 yüzyılda ölümcül bir salgın haline gelmiş ve virüse yakalanmış her 10 insandan 3’ünün ölümüne sebep olmuştur. 1796 yılında, bir doktor olan Edward Jenner, virüsün benzer, daha az istilacı bir türünün enjeksiyonu alınırsa insanların çiçek hastalığına karşı bağışıklık kazanabileceğini keşfetti. Jenner’in deneyleri, dünyanın ilk aşısının geliştirilmesinin yolunu açtı.
Gelecek yüzyılda aşılar gelişmiş ülkelerde rutin bir uygulama haline geldi. Bilinen son vaka, 1977 yılında Somali’de kaydedildi ve 1980 yılında, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) çiçek hastalığının tamamen ortadan kaldırılan ilk hastalık olduğunu duyurdu. Hastalık, Dünya çapında %100 oranında üstesinden gelinmiş hala tek hastalık olma özelliğine sahip.
Çocuk Felci Hayat Boyu Devam Eden Sakatlıklar Bıraktı
Çocuk felci, enfekte bir insanın beynini ve omuriliğini istila ederek felce neden olabilen viral bir enfeksiyondur. Hastalığa yakalanan her dört kişiden biri gelip geçici grip benzeri semptomlar geliştiriyordu. İki ila beş gün boyunca; boğaz ağrısı, ateş, yorgunluk, mide bulantısı, baş ağrısı ve karın ağrısı şeklinde devam eden semptomlar, daha sonra kendiliğinden geçiyordu. Fakat çok küçük bir yüzdede felç ve solunum bozukluklarını da içeren ciddi etkiler görülüyordu.
Hastalık kendi kendilerine nefes almalarını engellediği için enfekte bazı çocuklar, haftalar boyunca dev makineler olan yapay solunum cihazları içerisinde kalıyordu. NPR’ye göre, yalnızca 1952 yılında, ABD’de 3000 çocuk, çocuk felcinden dolayı hayatını kaybetti.
Çocuk felcinden kaynaklı ölümler, o kadar yaygın hale gelmişti ki; şirketler yeni doğanların ebeveynlerine çocuk felci sigortası satıyorlardı. Polyovirüs, genç nüfus arasında hızla yayılmaya başlamıştı. Ağız yoluyla yayılan virüs, halka açık yüzme havuzları ve günlük bakım merkezleri gibi yerlerde kolayca yayılabiliyordu.
İlk kez 1955 yılında yapılan bir aşı ile, çocuk felci oranları hızla azalmaya başladı. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, bu yıl (Mart 2019 itibariyle) yalnızca üç ülkede (Nijerya, Pakistan ve Afganistan) aktif çocuk felci vakası kaydedildi.
Bulaşıcı Bir Bakteriyel Enfeksiyon: Difteri
Difteri, 20. yüzyılın başlarında yayılmaya başlayan ölümcül bir hastalıktı. CDC verilerine göre, 1921 yılında 206.000 insan difteri enfeksiyonundan etkilendi ve hastalık, o yıl, yaklaşık 15.520 insanın ölümüne yol açtı.
Difteri, enfekte insanlarda ilk olarak boğaz ağrısı, halsizlik ve salgı bezlerinde şişkinliğe neden olur. Ardından, gri renkli bir mukus boğazların arka kısmını sarmaya başlar. Eğer ki bakteri kan dolaşımında yeterli süre geçirirse; enfeksiyon, kalıcı sinir hasarına ve kalp yetmezliğine neden olan toksinler üretebilir.
Hastalık, enfekte bir insanın hapşırması, öksürmesi ya da tükürüklerinin kaldığı yüzeyler ve nesneler aracılığıyla yayılır. Bu nedenle, birbirine çok yakın yaşayan insanlar, özellikle de nüfus yoğunluğunun fazla olduğu şehirlerdeki insanlar, 1990’ların başlarında büyük oranda hastalığa yakalanıyordu.
1920 yılında üretilen difteri aşısı ile, doğal salgınlar büyük oranda azalmıştır. Bununla birlikte CDC’ye göre, hastalık, küresel anlamda tehlike arz etmeye devam etmektedir. 2016 yılında, ülkeler Dünya Sağlık Örgütü’ne yaklaşık 7.100 difteri vakası bildirmiştir, ancak özellikle de insanların aşıya erişiminin mümkün olmadığı, gelişmemiş ülkelerde, vaka sayısının bildirilenden çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
CDC, çocuklara dört doz difteri aşısı yaptırılmasını ve ardından tam koruma sağlamak için her 10 yılda bir de bağışıklık güçlendirici aşı yaptırılmasını öneriyor.
Çocuklarda Ağrılı Şişkin Bir Yüze Sebep Olan Kabakulak
Kabakulak, Rubulavirus ailesinin üyesi olan paramiksovirus isimli bir virüsün sebep olduğu bir solunum yolu hastalığıdır. Pek çok virüste olduğu gibi, bu virüs de tükürük yoluyla yayılır. CDC verilerine göre, kabakulak aşısının geliştirilmesinden önce, ABD’de her yıl yaklaşık 186.000 vaka kaydediliyordu.
Kabakulak hastalığına yakalanan kişi; ağrılı, şişmiş tükürük bezleri geliştirir. Çene bölgesinde oluşan şişlik, yemek yemeyi zorlaştırır, bu da hastaların kendilerini daha zayıf hissetmelerine neden olur. Kabakulak, genellikle ölümcül değildir ancak bazı hastalarda, işitme kaybı gibi hayat boyu devam eden komplikasyonlar görülmüştür. Hastalığa yakalanan genç erkeklerin yaklaşık yüzde 20 ila 30’u şişmiş testis geliştirme riski altındadır ve bu da hassasiyet azalması ve doğurganlık sorunlarına neden olur.
1967 yılında kabakulak aşısı programının uygulanmaya başlanmasından sonraki yıllarda, ABD’de kabakulak vakaları %99 oranında azalmıştır ve bugün, yılda yalnızca birkaç yüz vaka kaydedilmektedir.
Deride Döküntü, Yüksek Ateş ve Ciddi Uzun Vadeli Komplikasyonlar: Kızamık
Kızamık, aynı zamanda rubeola olarak da bilinen; solunum sistemi ve diğer organları etkileyen bir hastalıktır. Virüse enfekte olmuş bir kişi; vücudun her yerinde görülen kırmızı noktalar halinde döküntüler ve grip benzeri semptomlar olan yüksek ateş, gözlerde kızarıklık ve burun akıntısı geliştirir.
Eğer ki enfeksiyon ciddi düzeyde olursa, hastalık; körlük, beyin hasarı ve hatta ölüme bile sebep olan ciddi komplikasyonlar ortaya çıkarır.
1950lerin sonlarında henüz aşısı geliştirilmemişken, her yıl tahminen 3 milyon insan kızamığa yakalanıyordu. Komplikasyonlardan kaynaklı yaklaşık 48.000 insan hastaneye kaldırılıyor ve her yıl yaklaşık 400-500 kişi hayatını kaybediyordu.
Kızamık, bir virüsün sebep olduğu oldukça bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık o kadar bulaşıcıdır ki, eğer enfekte bir kişi bile varsa, etrafındaki kişilerin %90’ına kadarı korunmazlarsa enfekte olurlar. Enfekte bir kişinin öksürmesi ya da hapşırmasıyla kısa sürede hava yoluyla sağlıklı insanlara da bulaşır. CDC’ye göre, kızamık virüsü, enfekte insanın ortamdan ayrılmasından sonraki 2 saat boyunca virüs havadaki varlığını koruyabiliyor. Dolayısıyla, enfekte birinin bulunduğu bir odada bulunursanız virüse yakalanmanız neredeyse kaçınılmazdır. Tüm semptomların gelişmesi bir veya iki hafta sürebileceğinden, çoğu kişi hastalığa yakalandığının ilk etapta farkına bile varmaz.
CDC, 2000 yılında ABD’nin kızamıktan kurtulduğunu duyurmuştu. Özellikle de son yıllarda Dünya çapında yürütülen aşı karşıtı kampanyalar nedeniyle; normalde 2-doz MMR aşısı (çocuklarda kızamık, kızamıkçık ve kabakulağa karşı bağışıklık geliştiren aşı) sayesinde tamamen önlenebilen kızamık, yeniden tehlikeli bir salgın haline geldi.
Doğum Kusurlarına ve Beyin Hasarına Neden Olan Kızamıkçık
Alman kızamığı olarak da bilinen kızamıkçık hastalığının semptomları, kızamık hastalığının semptomlarına oldukça benzerdir ancak biraz daha hafiftir. Enfekte kişilerde, genellikle, kırmızı döküntüler, gözlerde pembeleşme ve düşük seviyede de olsa ateş yükselmesi görülürken, enfekte insanların neredeyse yarısında hiçbir semptom görülmez bile.
1964 yılında, ABD’de yaklaşık 12,5 milyon insan kızamıkçığa yakalanmış ve yine bu yıl içerisinde yaklaşık 11.000 kadında; rubella virüsünden kaynaklı düşük vakası ya da ölü doğum görülmüştür. Enfekte annelerin çocukları; işitme kaybı, gelişme bozuklukları, katarakt ve kalp yetmezliğiyle doğmuştur.
1960’ların sonlarında uygulanan kızamıkçık aşısı programı neticesinde, 2015 yılında The New York Times gazetesi kızamıkçığın ABD’den silindiğini duyurmuştu. Dünya Sağlık Örgütü, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde hastalığın dünya çapında yok edilmesini hedeflemektedir.
bilimfili