İsmail Sarıgene Şiirleri..

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
Adını hasretin koyduğu bir romanın
En ıslak cümlesinden sesleniyorum sana.
Uzaklığımı unut ey yar.
Aldığın her nefes kadar yürü bana.
...Ve Şükret Elif miktarı.
Bir dua miktarı sev beni.
İçine, ta yüreğinin en derinine işle beni.
Beyaz duvağına değil,
En ağrılı sancına ilmekle yüreğimi
Siyahına nakşet tuzu eksik yaralarımı..

Evet küçüktüm ben.
Sevdayı sende görünce adın miktarı büyüdüm.
Büyüdükçe harflerin gölgelerinde
Gittiğim her yolu sana yordum.
Ve yol oldum sana varılan.
Cümleleri ta senli anlattığı yerden vurdum.
Sonunda yüreğimi büküp
Kalem oldum sana yazılan.

Senin geçtiği her satırımınn acı kokan yanına
Ben bir mutluluk kipini serpiştirdim.
Günahı boyuna her bir siyaha,
Ben bir beyaz umut cümlesini çizdim.
Yan yana yürüyemesek de,
Sevdanın içinde sırt sırta duran iki harf olduk biz.
Sonra büyüdük..
Sonra sevdaya büküldük.
Acıya yük,
Mutluluğa atfedilmiş bir söz’dük.

Evet imkansızdık..
Biraz da günahkar.
Sesimizin en tok yanında yaktık acıyı.
Savaşın tam yenilgiyle sonuçlanacağı bir yerde
Göz göze geldik.
Cümleye nokta vurmaya ramak kala
Biz sevdaya omuz veren’dik.
Eksik yanlarımızı kapatmaya çalışmadık.
Acıya ağladık,
Günaha bir beden ayarladık.
Ama sevdadan geriye hiçbir adım atmadık.

Bazen sustuklarımızdan anlamlı cümleler adadık
Ölü harfler mezarlığına.
Bazen de konuştuklarımızdan acıyı ayıkladık
Mutluluğumuzun en ıslak safına.
Zaman aleyhimize olsa da
Tüketmedik sevdayı.
Tükenmedik,
Uzaklığımız ilişse de bize
Hiçbir zaman bükmedik boyunumuzu.

Hep gecenin üçüne kuruluydu sesimiz.
Geceye nefeslerimizi ördük.
Sesimin senli yanıyla seni anlatırken
Ben sana nufüz ediyordum.
Sen ise siyahın en tekil yanından kaçıp
Yüreğimin en ıslak yerinde
Umuda gülümsüyordun.

Evet büyüdük şimdi.
Demlendik sevda çaydanlığında.
Ağzına kadar dolu bir cümlenin ucundan
Küçük bir umudu paylayıp
Büyük bir mutluluğu içtik.
Sevdanın bir yanına sen dudağını dayadın,
Bir yanına da ben..
Kana kana içerken nefeslerimizi,
Yüreklerimizi sevdaya muska diye asıyorduk.

Şimdi elimizde bir fırça.
Birbirimizin eşgallerini çiziyoruz.
En masum yanımızdan kanatıp siyahı,
Bir beyaz kağıdın içine
Adlarımızı sırt sırta veriyoruz.
Bir mektuba konu oluyoruz sonra.
Giriş cümlesinde ben,
Gelişme bölümünde sen..
Sonuç kısmında biz..

Yalnızlığa üryan doğan,
Acıya isyan kusan
İki yüreğe bir cümlelik mezar yeter değil mi sevgili.
Gel adını yanaştır adıma.
Sırt sırta durmayı bilmeyen yüreklerimize
Kemiklerimizin yan yana durmasını bağışla.
Kentinin bir sinemasında
Romantik bir filmi izleyemesek te
Bırak adlarımızın telif haklarını
Sevdaya miras bırakalım..

Yalnızlığa doğan
Sevdada büyüyen yüreğine selam olsun sevgili..
Adımı da,
Soyadımı da sana bağışladım sevgili..
Helal olsun…
Helal olsun..
Helal olsun..

Helal-i hoş olsun seni sevmelerimin.
Çünkü hayatın en içten yanında sevdim seni.
Umudun en ıslak zamanında seviyorum seni.
Ve de mutluluğun en imkansız safında
Seveceğim seni.
İyi ki varsın sevgili..
Ben varken yalnız değilsin.
 

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
Ne çabuk unuttun ekranın karşındaki sağ elimin sol yüreğicigine denk kısmındaki sana gülüşlerimi..Delice özlemin arifesinde kavusmanın bayramına eriştim derken " Giden" diye anılmak ne acı..Ben yokluğunun sebeblerini araştırken sen beni yin...e gitti biliyorsun..Ben sana gitmek icin gelmedim ki..

Herşeye gögüs germişken sesini kaybettim bir deniz kıyısında. Vapurların delice sesleriyle gideremedim sesinin yüreğime denk gelen yangını. Uzattıkça ellerimi bir yokluk karşıladı beni. Gecemde yoktun, gündüzümde..Sadece sana geldigim yollarda duyduğum cam kenarı özlemlere tutunup ayakta kalabildim..

Kaç kez aradım, kaç kez yokladım seni..Ne geceme yıldızları serdin ne de varlıgına dair bir işaret verdin..Yoktun..Gözlerin kayboldu ilk önce..Sonra sesin..Gurbet kuşlarını emanet ettin bana..Oysa oysa..Rüzgarlı bir tepede ölümü hediye eyleyecektik gönlümüze..

Sen giden diye seslensen de bana...
Ben mor bir tesbihin etrafında sana sesleniyorum..,
Sesini ver bana.
 

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
Yaralarını Yâr Edindim Ey Yâr

Terli bir toprağı avuçladım da geldim
Eteklerinin dalga vuran kıyısına.
Parmak uçlarımdan
Rengarenk balonları özgürlüğüne saldım da
Kırıklarına kol kanat olmaya geldim.
Geldim işte.
Seni ölüme kavuşturmadan
Yaralarına yar olmaya geldim.
Kapındayım ey yar.
Aç en kanamalı sayfanı.
Aç ta;
Susuz dudaklarımı dayayayım
Kapanmaz dediğin yaralarına.

Yıldızları geceden kopardım da göç eyledim sana.
Gecenin en karanlığına
Koynumdan bir mum alevi bıraktım.
Saçlarına takılı bahar dallarından
Bir nefesi kendime yontup
Düştüm gözlerinin en agrılı bakışına.
Bir iskeleye dayanmış sırtına
Dualarımın rica minnetini kabul etmeyip
Bitmek bilmeyen sancılarına
Şeker ilaçlarımı yetiştiremedim ya.
En ıslak yanımı deştim işte.



Gecenin üçüne kurulu bir masalın
Mutluluğa en yakın yanıydın sen.
Bir ekin tarlasında kaybettiğim canımın
Yongasına düşen bir umudun tek hayatıydın sen.
Ve ben
Çulsuz bir sayfanın
Taşralı ayağına yatırılmış koca bir yanılgısıydım.
Ta ki sen gelene kadar.
Ta ki sen umuda gebe kalana kadar.

Geldin…

Yaralarını yâr edindim ey yâr.
Mutluklarımı ise sana gelin ettim.
Korkma artık.
Sancıların da benim.
Varlığın da…

Sen öldün mü bana kimse zarar veremez.
Çünkü ben de seninle öleceğim..
Ve de ölmeliyim..
 

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
Benim Hiç Denizim Olmamıştı Gözlerine Yaslandıgım

Başıma çökmüş bir akşamın sığlığında uğradım gözlerinin enginliğine.
Rengi nedir diye bile bakmaktan korktuğum gözlerinin avuçlarına bıraktım cocukluğumu.
Sen konuştukça ben büyüdüm sana.
Birkaç dakika yanında olmanın kattığı umut deryasına bıraktım Suna boylu yangınlarımı.
Kaç gündür sesinin renginden düşecek haberleri beklerken
ben sen oldum.
Saçlarındaki beyazlara dayadım çamurdan yüreğimi.
Her arayana sen diye koşarken
sesinden yoksun düştü içimdeki nehir.
Susadı dışımdaki çember daraldı gökyüzü…
Oysa ki sen benimle aynı gökyüzünün altında yaşamaktaydın..
Fark edemedim sezemedim..
Meğer sen bana ben kadar yakınmışsın.
Yabancı dursa gözlerin gözlerime
şimdiye kadar dudak kenarlarından kovulmadı çocukluğum..
Sende – şimdilik – sessizce büyümeye devam ediyorum.
Kim bilir birkaç gün sonra öleceğim dudaklarında..
Sahi ölmek dedin de; ben senin yüreğinde kaç gün yaşabileceğim ?
Çünkü bu yürek hiçbir deniz de yaşatılamadı..
Şimdi diz çöktüm çocukluğumun başına bir denizin maviliğini bekliyorum…
Çünkü benim hiç denizim olmadı bur terli coğrafyada..

Evet benim yüreğim şehrim gibi çoraktır..
İçi yangınlardan olma
dışı yalnızlıklardan doğma bir yaranın tam ortasına düşmüş ceninim.
Keza kim bilir senin yazgında imlası bozuk bir cümlenin gırtlağına yazılmıştır.
Şimdi uzandım Suna boylu rüzgarın koynuna..
Ayak dibimde şiddeti yalnızlıktan ibaret bir deprem büyürken
ben senin gözlerinin avlusunda ömrümü huzura sıvamaktayım.
Az sonra koşacaksın ya bana…
Saçlarının arasına sevda alfabesini çözüp beni gözlerinin denizine kavuşturacaksın ya..
Guslettim sensiz geçen ömrümü
değmese de bir yürek bu kurak toprağa yine de terimle yıkadım..
kapındayım beni gözlerinle buluştur.
Beni de kabul et gözlerinin avlusuna..

Bilmem dikkat ettin mi gözlerimin toprağa olan aşkını…
İçimdeki çocukluğunun büyümemeye olan inadını..
Sen sorma sakın..
Boşa tüketme nefesini..
Morg sessizliğine dönmüş yüzüm tüm soruların cevabıdır.
Başım toprağa dik açılardan vurulsa da ben sen kadar yalnızım..
Küçüğüm senden biliyorsun lakin sana yetişmek isteyen ayaklarıma cevap ver.
Sakın dur deme bana..
Sakın herkesin dediği gibi – sen çok iyisin ama üzgünüm bana geçe kaldın – masallarını vurma yüzüme..
İlla benim ol demiyorum sana..
Ama gitme sende gözlerimin içine bakıp yalnızlığın musallasına yatırma..
Öldürme beni hayat ver nabızlarından süzülmüş bir avuç suydan..
Sakın karanlık bırakma beni..
Sevda alfabesini çökmüşken başıma bir mum uzat yanağıma..
Bir nefes bırak cocukluğuma…
 

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
  1. Cellâdım Olsun Gözlerin
    Ateşlere gebe kalmış
    Temmuz' un avuçlarında
    Yokluğunun karları üşütüyor tenimi.
    Ne zaman ölümsüz sevdamızın
    İnce belli yokuşuna yönelsem
    İki yüzlü ayazlar büküyor dizlerimi.
    Bir yudum umuda tutunmuşken
    Hüznün pusulasız yollarında
    Kaybediyorum ılık nefesimi..
    Ve düşerken bıçağın sırtına
    Al kanlara seriyorum
    Yüreğimin taze çiceklerini.

    Gül desenli çığlıklarımı
    Tahta beşiklerde yükleyip
    İnce dudaklarında solmayı istiyorum.
    Yangınları sırtlanıp
    Ilık nefesinde közlenmeyi diliyorum.
    Közlendikçe bağrım;
    Yıldızlar serilecek ellerine
    Karanfiller gülümseyecek gözlerine.
    Karanlığın suratına tokat gibi
    İnen sıcak gülüşünü görünce
    Hançeri dudaklarından öpeceğim.
    Öptükçe hançeri
    Baharların ayak uçlarına serileceğim.
    Yüreğinin cellatlığında
    Gözlerini son kez görüp
    Canımı kanlı pusulara teslim edeceğim.

    Şimdi beni öldü bilme yar.
    Bulutlara uzanıp
    Yağmurlara gebe kaldığımı düşün.
    Bir şafak vakti
    Saçlarına Cennetin güllerini ekmeye
    Geleceğimi düşün.
    Şimdi yollarda olduğumu
    Yüreğine koştuğumu farzet.
    Geldiğimde
    Cennetin kollarında
    Sevdamızı soluyacağımızı düşün.

    Şimdi derin bir nefes çekip
    Kör bıçak gibi gözlerini sapla yüreğime.
    Tüm ışıkları söndürüp
    Karanlığı giydir üzerime.
    Gelecekse ölüm;
    Senin ellerinden gelsin.
    Sona erecekse ömrüm;
    Senin gözlerinde sona ersin.
    Sus ne olur.
    Cellâdım olmuşken gözlerin
    Ellerinden gelen soğuk ölümü
    Fakir yüreğim " onur " bilsin.
 

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
Canına " Canımı Koymuşken Her Gece Gözyaşımda Islanmak Sevdanın Bana Son Ödülü Mü?

Yağmurların işgalindeki kentimin isimsiz caddelerinde
senin ayak izleri aradığım geceden yazıyorum yine.
Yine seni düşünüyorum
yorgun günün suskun zamanlarında..
Yalnızlığını yudum yudum içip
hasretini giydiriyorum uykusuz gözlerime..
Sensizlikte kimi zaman sesi kısılmış rüzgarın koynuna girip dağınık saçlarını tarıyorum
kimi zaman da kirpiklerime acılarını serip
kangrenleşmiş sancılarını yüreğimle sarıyorum.
Bulutların ardına sobelenmiş
yağmur tanelerine sensizliği asıp
dua dua gözlerinden kurak toprağa düşmeyi diliyorum..
Yokluğunu kanatıp üzerime deviriyorum
sensiz gecen günlerin fırtınalı zamanlarını.
Gittiğinde ardında yavaş yavaş solmaya yüz tutmuş bedenim yalnızlığında bir yudum gülüşünle yaşattım.
Ama sensiz hallerimi hiç bilmedin.
Kanayan gözlerimi
titreyen ellerimi hiç görmedin..
Kirpiklerimden süzülüp
ayak uçlarına düşen kan rengine bürünmüş
gözyaşlarımı ellerinle silmedin.
Her damlasına imkansız sevgini mühürlediğin
çığlıklarımı hiç duymadın.
Bir bilseydin bir görseydin
bende kanayan seni;
yarınlarımı varlığınla müjdeler miydin sevgili ?

Mevsimsiz yağmurların koynuna girip gitmiştin.
Gidişinden sonra tek cümlelik vedaları giyinip
satır satır yokluğunu ördüm yılların üzerine..
Sensizliğe doğduğum her günde
kurşun gibi ağır ayrılığını bana vermiş olduğun
en güzel hediye bildim.
Gittin ama ben senden kalan tek şeyi;
-gül kokulu adını -
sol göğsümde canım diye taşımaya devam ettim
ama sen bende yaşayan seni
sen hiç bilmedin..
Pervasızca akan gözyaşlarımı ellerimle toprağa gömüp titreyen sesimle adını avazım çıktığı kadar haykırdım sağırlaşan gecelerde..
Bir kez bile duymadın.
Eğer duysaydın;
sıcak sesini üşüyen tenime örterdin biliyorum.
Gittiğin günden beri uykusuz gözlerime
“ sıcak gülüşlerini “ örtmedin.
Satır aralarına gözyaşlarımı katık eyleyip
tel tel sana yanarken;
sen geç kalmışlığımı vurdun yılların kanayan suratına. Yetinmeyi bilen yüreğime
“ sevdim” kelimesini hediye eyleyip
aramıza zamanı ördün.
Ben yalnızlığın dikenlerini dudaklarımda kanatırken
sen suskunluğu bana reva gördün.
Sessiz vedaların lügatinden tüm kelimeleri çalıp
yokluğunu sürdün dudaklarıma.
Ben yüreğimle “sana “ kanarken
sen hep “ yalnızlığıma “ sustun…

Bir sonbahar günü
sesinden düşen fakir kelimelerimi
şehrimin eskicilerinde bol keseden harcanır buldum.
Seninle geçen günlerimden kalma sıcak tebessümlerimi
siyah-beyaz fotoğraflarda tozlanırken buldum.
Senden bana kalan tek hatırayı
senle beni “ biz “ yapan bu sevdayı
miadı dolmuş paralar gibi
haram ellerde görmek bana reva mı sevgili ?
Acılarına bedenini adayan bu cana
solmaya sürgün edilmiş bir kağıt mendil değerini biçmek
bana kestiğin son eza mı sevgili ?
Sus ne olur.
Daha fazla acıtma dudaklarımı.
Daha fazla kanamasın dudaklarım dudaklarında..
Sus ne olur.
Sen beni yaşarken solgun dudaklarına gömdün
oysa ben senin için gözümü kırpmadan ölümlerden ölüm beğendim.
Off...
kelimelerim ayak uçlarımda can veriyor.
Yokluğun ise dudaklarımda sana kanıyor.
Ve mavi düşlerimizin tek tanığı
hayallerimizde büyüttüğümüz
adına şiirler yazdığım Elif kızımız var ya
her gece sana ağlıyor
firari uykularımın dar omuzlarında.
Bak gidişinle bir tek ben ağlamıyorum sevgili...

Artık benden giderken nadasa bıraktığın gülüşlerim
sonbahara yenik düştü sevgili.
Aynalar kırıldı
gidişine ördüğün sebeplerin kuru deryâlarında...
Hayatında siyah-beyaz fotoğraf öte geçemeyen yüreğimi artık kör bıçağın keskin yüzüne emanet ettim sevgili..
Dilediğin kadar özgürsün artık.
Kanatlanabilirsin omuzlarından artık..
Ellerini çek dudaklarımdan
ve yüreğini ıslak kirpiklerimden..
Akarsa aksın yüreğim ayak uçlarına.
Aşarsa aşsın bentleri.
Turnalarını alıp katar katar göçebilirsin hatıralarımdan artık. Merak etme ardından tek bir kelime etmem.
Gidişine sebepler de uydurmam.
Tüm suç benim sevgili..
Yarım bedenimle benim ne haddimle sevmeler..
Ben yamalıyım…
Ben ölüme sevgiliyim…
Kanatlarım kırık
gönlüm acıya katık iken ne haddime sevmeler benim..
İşte kaybettiklerimin arasına adını ekledin.
Ekledin diyorum çünkü
beni yüreğinden gönderen sendin sevgili..
Ayrılmadık seninle;
benden giden sendin…
Ben hep aynı yerde
bıraktığın yerde seninleyim sevgili..

Oysa sana dair ne hayallerim vardı bir bilsen.
Hepsi dizlerinin dibinde çürümekte birer birer..
Adımı bile silmişsin dudaklarından
kök saldığım denizleri gözyaşlarınla tutuşturup yakmışsın. Artık yalnızlığım kanıyor kelimelerin ucunda..
Sana çıkan tüm adreslerim kırıldı aynalarda.
Birbimizin sesinde ısındığımız gecelere ne oldu sevgili ? Hatırlar mısın bilmiyorum;
seninle konuşurken bir çocuk gibi susardım.
Sanki ilk defa seninle konuşuyormuşçasına
her nefesimde sesim titrerdi ahizenin diğer tarafında..
Sabah ezanına tanık eden gecelerimize
Elifimizi alıp gezindiğimiz düşlerimize ne oldu sevgili ? Yaşadığın hayattan daha acımasız mı davrandım sana ?
Ya da her günahım için bedeninden bir parça kopardım yoksa ?
Bu yalnızlığı
bu kan ter içindeki karanlığı hak etmek için
ne kötülüğüm oldu sana ?
" Canına " canımı koymuşken
her gece gözyaşımda ıslanmak
sevdanın bana son ödülü müydü yoksa ?

Senden hiçbir zaman ayak uçlarıma
tenini sermeni istemedim ki .
Beyaz duvaklar içinde
yamalı ömrüme gelmeni dilemedim ki senden..
Ben sesinden akan bir yudum sevgi
yüzünde doğan bir dirhem gülüş diledim hep..
Nefesinden bir nefes
sesinden sıcak bir sesti senden istediklerim..
Ben senden ağır aksak yürüyen ömrüme
“ ömrünü “ isteseydim eğer
her şeyini ellerinle yıkıp
dizlerimin önüne çökmeni isterdim sevgili..
Ya da tüm varlığını
geleceğimin vadesiz hesabına yatırmanı isterdim.
Oysa ben senden acılarıma merhem olsun diye gözlerini yarınlarıma bir umut olsun diye bir dirhem nefesini diledim sevgili ..
İstediklerim çok ise sevgili
diyecek tek bir sözüm yok..
Her harfine kurban olduğum adına
dik başımı eğip
bir ömür boyu susmayı yeğlerim..

Uykusuz geçen her gece
adını yüreğime harf harf mühürledim.
“ Sevdim “ kelimesine gizlenmiş suskunluğuyla
savaştım durdum ..
Avazım çıktığı kadar yalnızlığına haykırdım durdum.
Sesimi yitirdim kimi zaman
kimi zaman da benliğimi serdim hasretin kör dudaklarına. Ama hiçbir zaman sensizliğin dibinde
senden vazgeçmedim sevgili..
Kimliği belirsiz ayazların ayak dibine sürülsem de
yine türkü türkü senin gözlerini diledim.
Hani Cenneti sakladığım o gözlerin var ya
işte o gözlerinde ölmeyi diledim sevgili..

Adım gibi eminim;
hiçbir zaman yüreğimin baharlarına esmeyecek kokun. Ruhunu savaşlara sürüp hiçbir zaman hüviyetime gülümsemeyecek uğruna adaklar adadığım mutluğun...
Bırak uzatma ellerini yüklerime.
Ben senin acılarını sırtımda taşır
günahlarına her gün yüreğimle bedeller öderim.
Eğer yalnızlığından korkuyor olsaydım
üç günlük ömrümle tazelenmiş acılarına
yüreğimle sırt çıkmazdım.
Üzerimdeki kulluk emanetine gözüm gibi baktığım gibi
senin acılarına kendi acılarım gibi bedeller öderim sevgili..
Olur da bir gün tüm olmazları yenip
bana ve kızımızın yanına gelmek istersen;
alnı toprak kokan rüzgarları
ıslak saçlarına bağlayarak gel sevgili.
Gözlerinde bestelenmiş güz türküleriyle çal kapımızı. Dudaklarına ölümümü mühürleyip
günahlarına seril gönül defterime..

Şimdi yokluğun tam ortasında
yalın ayak yürüyorum yalnızlığıma..
Attığım her adımda sen kanıyorsun
her soluğumda ise hatıralar…
Hiçbir zaman bilmeyeceksin
adının her bir harfine binlerce kez öldüğümü.
Hiçbir zaman görmeyeceksin
dudaklarının arasına kefensiz gömüldüğümü.
Bu yazıyı okuyup her zaman gibi susacaksın.
Ben her satırına gözyaşlarımı mühürlerken
sen kanayan dudaklarınla adımı bir kez bile sayıklamayacaksın.
Dört duvar arasında ben yalnızlığımda
yavaş yavaş ölürken
sen yaşanmışlıkların hatrına yirmidört saatinden
en fazla on saniyeni ayırıp
ellerin telefon numarama uzanmayacak.
Sıcak sesini ahizeye dayayıp tek cümlelik
“ iyi misin “ sorusunu bile sormayı düşünmeyeceksin.
Haklısın sevgili
gittiğin günden beri yaşayıp yaşamadığım
senin umrunda değil..
Haklısın
sen baharlara layıksın.
Boşver sen
aldırma gözyaşlarımla yazdığım bu sitemlere.
İmkânın varsa yazdıklarımı yırt at bir kenara.
Biliyorum hayata kaldığın yerden devam edeceksin.
Devam etmelisin de.
Senden bana kalan;
siyah- beyaz bir anı
tozlanmış birkaç satır ve hayallerde
" sensiz " kalan Elif adında kız çocuğu…
Beni boşver be sevgili.
Ne zaman sevdaya dair gülen bir resmim olmuş ki
senin yüreğinde tozlanmayayım.
Hani vefasız birisinin gidişini sana anlatıp bana
“ bu yürek yaşamalı “ diyen sen bile gitmişken
artık bir kez bile yüzüm güler mi benim.
Ağlama ne olur.
Gittiğin günden beri yeterince ağladım
sensiz kalan “ bize “
hayallerde " sensiz kalan “ Elifimize..
Ben yalnızlığa yamalıyım…
Ben hiçbir zaman gözlerinde siyah- beyaz
hatıra olmaktan öteye geçemedim ki sevgili..
Bırak kanasın gözpınarlarım
bırak bedenimde yarım kalsın sevdalarım..
 

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
BİR BAŞKAYDI SENİN ŞEHRİNDE SENİ SEVMEK


Bilmediğim koca bir şehir.
Yalınayak kalmış suretlerin
Vapur sesiyle uyanan yarı uykulu bir kent.
Baktığım her iki yakanın başında
Senin siluetini giyinmiş kalabalıklar.
Her vapur, seni bana getirmekte,
Her otobüs, yüreğini bana taşımakta.
Ne vakit bir bulut görsem başımın üstünde
Senin yüzündeki renkleri çizdi gökyüzüne.
Kalabalıktı ayak izleri..
Sesler birbirine karışmış.
O nihavent sesini kalabalıklarından seçebiliyor,
Sonbahar hüznü gözlerini
Sicim sicim yağmurun altında bile
Gözlerindeki ışıktan tanıyabiliyordum.

Bir başkaydı senin şehrinde seni sevmek.
Senin ayak izinde
Yüreğime binlerce alfabeye gebe kalmak.
Senin şehrinin ışıklarında,
Temize çekmek yüreğimin kırsallığını.
Ve mavi bir fırçaya sarılmak
Gözlerinin sevdaya aç yanında.

Bir başkaydı senin gözlerinden denizi izlemek.
Haritalardan indirip
İçimin karasal iklimine serpiştirmek maviyi.
Denize ayaklarımızı salıp
Her dalgada ıslanmak
Ve birbirimizin güneşinde kurulanmak..

Kayıp bir alfabe.
İmla hatası bol bir lugat.
Soğuk bir demir parçasından alıntılanmış dudaklarımda
Sen’li bir hayatın en taze cümlesi yanıyor tel tel.
Söndürdükçe mum alevini,
Daha da kor hal alıyor içimin sen yanı.
Karıncalınıyor parmak ııçlarım.
Yazmaya devam ettikçe seni
Büyüyorum bir alfabenin altında.
Köklerimde bir özne belirliyor.
Hayatın en sevdalı yanında yaşanmak için.

Zamana inat,
Kavuşması ertelenmiş iki söz,
Özlemi belirgin iki yürektik biz.
Çatısız bir evin
Yıldızlara sarılı duvağına
Sarılmış iki harf.
Sırt sırta..
Yana yana..
Umuda yanarken
Mutluluğun kıyısında sevdaya adak iki kurban
İki hecelik gülüş,
Siyaha ithaf edilmiş.

Farklı iki şehir
Sevdaya kutsanmış.
Yan yana iki cümle
Mutlulukta sırt sırta birbirine dayanmış.
Ve adları silinmiş
İki kahraman..
Ve ölümü kavuşma addeden
İki yabancı tende
Tek yürek olan bir sevda..
Sen..
Ben.
Sen ve ben..
Yan yana..
Sırt sırta..

Ey sevgili,
Geceyi giyindim üzerime.
Karanlığı da çaldım yüzüme..
Sen yıldızları giy de
Yüzünün ay parçasını sür yüreğime.
Ve yıldızları ser gözlerimin iki perdelik yanına.

Harflerin ellerimde darağacı diye salladığında
Ben yüreğimin sesini iyice kıstım.
Sustum en derin yerimden.
Sen sustuğum yerden konuşuver beni.
Bir nihavent şarkının
En işveli notasında öpüver
Kahvesi bol yüreğimi.

“ İlk tanıdığım güne..
Yıldızları serdiğimiz geceye “



7 Şubat 2010

Mavi bilyeli adam
 

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
VARLIĞINA SEVDALANAN NEFESİM

25516475845020231300.png



Gözlerinden bir kent kuruyorum
Ayakları çıplak çocukluğuma.
Her sokağına adının bir harfini veriyorum.
Baktığım her kapı sana açılmakta.
Gökyüzüne saçlarından salıncaklar kuruyorum sonra.
Ne zaman yorgunluğa yenik düşse bedenim,
Nefesinin deryasına yatıyorum gençliğimi.
Kana kana seni içiyorum uzuvlarıma.
Ve tazelendikçe umutlarım,
Sevdana kök salıyor körpe düşlerim.
Adını yavaş yavaş hecelese de kekeme dudaklarım,
Sonbahar rengi duvağını
Alnı ortasından öpüyor işte.

Nefesinden bir dem alıp
Kuraklığıma bir nazlı bahçe kuruyorum.
En kısır yanımdan bir toprak parçasına
Gülüşlerinden umutlar serpiştiriyorum rastgele.
Yeşeren ve filizlenen her söze bakıp
Sana bir kez daha sevdalandıkça
Sen yürek seceremde tek bildiğim söz olarak kalıyorsun.
Adından başka her harfi düşman biliyorum.

Tali bir yol oluyorum zamanın elinde.
Dünden kalma ayak izini
Gönlüme nazar boncuğu diye asıp
Sesinin havaya karıştığı yerde
Ben bir bulutun eteğine yapışıyorum.
Nefesinde saklı bir damla mutluluk istifade etmek için
Fiyakalı bir kavgaya tutuşuyorum.
En alışık yerimden yumruğu yesem de
Yüreğinden bir damla sevdayı nasipleniyorum.
Küçüklüğünden,
Uzaklığından şikayet etmeden,
Sevdandan bir harfin şükrüne duruyorum bir kuşluk vakti.
Bir dudağımda duayı,
Bir dudağımda adını ıslayıp
Mutluluk safında Elif’e niyet ediyorum.

Harflerin ellerimde hazır kıta beklediği,
Mürekkebin bir nehir yatağı aradığı bir anda
Senli bir cümle olmayı başarıyorum.
Harf harf yürüyorum sana.
Her adımda sevdana düşüyor mürekkebin.
Sonra da bir fakir yüreğin ekmeği
Bir mintan umuda çiziyorsun beni.
Ve en sonunda bir hüzzam şarkının
Nefesi en zor notasında delice sarılıyorsun bana.
Yüreğimin en alt çekmecesini açıp
Ses olup mavi bir yolculuğa bırakılıyoruz.
Sonra bir cümleye diz çöküp
Sevdanın en ağır işçisi oluyoruz.
…..
Söylesene varlığınla sevdalanan nefesim,
Hangi cümlenin ağırlığı yüreğine denk gelir ?
Hangi bahar taşıyabilir ki yüzüne sirayet etmiş çicekleri ?
Ve hangi renk gözlerinin hayat dolu yanını yansıtabilir ki ?

Sus ve cevap verme..
Suskunluğun sevdamın en büyük cümlesi sevgili.
Sende alınan bir nefes,
Gönül terazimde koca bir ömür.

“ Aramızdaki yolların uzaklığına aldanma.
Bir nefes kadar yakınız.
Hayat iki dudağımızın arasında.
Tıpkı sevdanın kanımızda yol aldığı gibi..”
Varlığına,
Sevdana,
Nefesine eyvallah..
Eyvallah..

02 Şubat 2010
 

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
BEN SENİ BİR ROMANA KONU EDERKEN/SEN BENİ KENDİNE BAĞIŞLA



“ Yine uyanamadım masalına.
Uykularımdan uyanıp
Sesimle örtemedim üzerini..
Bağışla beni..
Bağışla ey sevgili ”

Kayıptı düşlerim.
Hain pusuda şehit verdim yüreğimin yarısını.
Uzaktı mesafelerim.
Kalabalık sanırken etrafımı
Hep yalnızlığa çıkıyordu adımlarım.
Rolleri çalınmış bir hayatın içinde
Unuttum sevdadan umduklarımı.
Karanlıktı perdelerim.
Umudun bir penceresine yıldız kümelerini serdim.
Nefes aldıkça,
Hayatlandım acının en dar safında..

Yalnızlıktı rolüm.
Adıma istiflenmiş tüm rolleri
Ustaca oynadım ben.
Acının repliklerini hiçbir zaman es geçmedim.
Hüzne koynumu açıp
Yataklığına soyundum sonbahar sancılarının.
Tüm cephelerde tek başıma ben savaştım.
Kazanır zannederken
Bir siyah’a bulandı hükmüm.

Sonra sen geldin.
Bir Mayıs gecesi düştün içime.
Yıldızları şahit bildik sevdamıza.
Orta yaş sancılarımı susturamadıkça
Sen taze ömrünü sürüyordun acılarıma.
Eriyordum takvimlerin gölgesine.
Bana istinad edilmiş tüm suçlarını kabullenip
Kan ter içinde sana koştum.
Gecenin en karanlık yerinde
Gözlerinin aydınlığına boyadım beyaz duvağımı.
Sen bana hayat derken,
Ben senin şiirlerinden acıya düşüyordum.

Kadehime düşen nihavent sesimden
Geçiyordum taze çocukluğuna.
Islak mektuplarına işlenmiş
Özlemlerin düğümlerini çözüp
Yağıyordum içine sağnak sağnak.
Ve dua dua içinde sen oluyordum sevgili.

Sesimi kapayıp
Çantamın içinde sakladıkça seni,
Daha da büyüyordun içimde
Oysa sen bana ait değildin.
Bir ömür kadar uzaktı dudakların.
Yüreğinin en eyvallah’ından öpsem
Islak bir günaha kazınacaktı adım.
Oysa senin ölümünü görüp
Yokluğunda ölmektense
Varlığında ölmeyi diledim gözlerime.
Ve sen bir romana konu olurken
Ben sana bir hayatı bağışladım..
Gel dudaklarıma,
Kana kana iç beni sevgili.

Uykundan feragat edip
En güzel masalını istemiştim senden.
Uyanamadım yine.
Sesimle gelemedim.
Üstünü örtemedim nihavent nefesimle.
Ölü gibiyim sevgili.
Kütük gibi bedenim..
Sancılarım revaçta.
Acılarımı yüreğimden ayıklayıp
Bir dinlensem
Söz verdiğin en güzel masalı dinleyeceğim sesinden.
Ne olur üzme kendini,
Sesimle yüreğini uyandıramadım diye
Sen beni “ kendine “ bağışla ne olur.

Bilirim ki;
Suskunluğum sende koca bi ömür.
Ve bil ki ey sevgili;
Seni konuş(a)madığım,
Adını an(a)madığım her bir an,
Benim ölüme senden önce kavuşmamdır.

Eyvallah yüreğine.
Eyvallah en güzel masalın sahibi sesine..

“ Her bir harfin bende bir Cennet sayfası.
Her nefesin acılarıma bağışlanmış yüreğimin en büyük duası..”





4 Mart 2010
 

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
BENİM ADIM AŞK'TI SOYADIM SEN

72626910784533621510.jpg




Günahı boyuna aşk’larda yenik düştü ıslak gülüşüm.
Tövbesi çoktan zulalanmış bir acıya soğuk bir hançer değdi.
Kan sızdı gözlerimin beyazına.
Ve bir sonbahar ölümü yüreğime mübah kılındı.
İçimdeki kız çocuğu kürtaja zorlandı ama ben pes etmedim
Çünkü benim adım aşk’tı .
Soyadım sen…

Ölüm bana gelen yolları yakınlaştırırken,
Ben bir masal bir peydahladım düşlerimin en beyaz kenarından..
Sırf bu yüzden kirletildi yüzüm..
Katli vacib oldu cesedimin..
Cümlelerim bir sabah ezanı sonrası defnedildi..
Harf harf düştüm sayfalardan..
Ama yine bitmedim..
Bitirmedim sevgimi..
Çünkü benim adım sevdaydı..
Soyadı sen…

Zulm ile usanmadı ki hasret ile yontulsun gönlümün yaraları..
Aşkın en kör halinde yakalandı çocukluğum..
Kaç kez vakitsiz sobeledik siyah’a..
Kaç kez gebe kaldık sonbahara..
Ama hiç kaçmadık yüzümüzün günaha çalan yanından..
Ve hiç pişman olmadık bedenimize biçilen cezadan..
Eğilmedik..
Ve eğmedik başımızı..
Eğirmedik boynumuzu..
Çünkü biz tek yürektik..

Zordu ever ama ellerimiz ellerimize değmese de..
Aşk’a yeltendi yüreklerimiz..
Aynı gökyüzüne bakmasa da gözlerimiz,
Aynı bulutların eteklerine bağladık rengarenk balonlarımızı..
Musalla soğuğunu gözlerimize
Ölmeyi yüreğimize dikip uzattık çocukluğumuzu falakaya..
Düştük, yaralandık..kanadık
Ama bitmedik..
Erimedik..
Vazgeçmedik..
Dimdik..Ne bir eksik ne bir fazla..
Biz bir’dik..
İki nefesli tek yürektik..

Gözlerin aşk’tı,
Yüreğin özlem..
İşte bu yüzdendir nehirlerin tersine akışı..
Hatırla ey çocukluğum,
Senin hiç rengarenk balonların oldu mu gökyüzüne saldığın ?
İtiraf et ilkokul çağım,
Ceplerin hiç mavi bilyelerle dolup yüreği taştı mı ?
Sus tüketme nefesini..
İşte bu yüzdendir yüzündeki tek fiskenin örtülü kalışı..
Adın aşk’tı senin..
Soyadı acı…

Evet zordu seni ölümden caydırmak..
Ve siyahtan ayırmak..
Kaç tabut taşıdı bu omuzlar ?
Kaç defne şahit oldu bu gözler ?
Ve kaç kez suçüstü yakalandı suçsuzluğum..
Ve mutsuzluğum kaç kez rehin alındı….
Şimdi sesimi kısıp senin ölüme koşusunu izlemememi istiyorsun..
İzin vermeyeceğim..
Diri diri yüreğini,
Eze eze gözlerini gitmene yol vermeyeceğim..
Ya ez geç beni..
Ya da bir Elif miktarı yaşa..

Şimdi kapat yaralarının gözeneklerini kadınım..
Yetmedi mi daha acılarını tuzda basıp basıp kanatmaların ?
Bitmedi mi kendine kiralık katil aramaların ?
Sevdayı çıkarıp kendi cellatlığına soyunmaların..

Hadi yedi harfe sığdırdığım Cennetim..
Lehçesini kaybetmiş bir millet gibi diz çökme acıya..
Kırıp belini, iki bölme umudunu..
Kısıp sesini kurda kuşa azık ettirme bir lokma mutluluğunu..

Karanlığına inat gözlerinin ışığında yürüme devam et..
Bir Elif miktarı gülümse sen..
Acı bize ilişse de,
Er geç bu iki yürek,
Yıldızlar gözlerimize aşkı hediye edecek..
Elbet bir gün..
Bir gün bu iki yürek mutluluğa erişecek..
 

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
BANA KİMSE SEN GİBİ SARILMADI...

Günlerden Cuma.
Vakit ise gecenin en dar zamanı.
Ve ben senli bir sabaha niyetleniyorum
Şehrimin dört peronlu otogarından.
Kuraklığımı omuzlarıma ilmekleyip
İskarpin ayakkabılı çocukluğumu
Bir otobüs yolculuğuna yoruyorum.
Biliyorum sana gelirken
Sırt ağrılarım nüksedecek otobüs koltuklarında.
Hasretinde susuzluğum azacak,
Şekerim dudaklarımın kuruluğuna meyledecek.
Ama pes etmeyeceğim.
Üzüm bahçelerinden geçerek sana geleceğim sevgili.
Gecenin tüllerini uyandırmadan.
Karanlığı ürkütmeden.
Yıldız yıldız gözlerine serileceğim sevgili.
Perdelerin güneşe kavuşmadan
Ben sana kavuşacağım.
Sana kavuşunca
Aydınlığa bir şiir daha karalayacağım
Gözlerinin en derin yerinden.

Bağışla sevgili.
Sana haber vermeden aldığım
Taze poğaçalar için.
Ve de seni beklerken
Sıcaklığını muhafaza edemediğim için.
Affet sevgili affet.
Sınırlı bir zaman dilimin içinde
Bir bardak çayın tadında kaybolacağım gözlerinde.
Bir fincan huzur saklı sesinden,
Bir miktar umut hakkı hayatından söz edeceğiz.
Senden dinleyeceğim kendimi.
Sonra da ben saçlarına dolanan
Bir şiirimi okumaya başlayacağım tok sesimden.
“ Ben Sana Hayat Dedim “ şiirimi
Kulağına fısıldayacağım sevgili.
Olur da bir satırı es geçmeyeyim diye
Avuç içlerime yazılı şiirimden sufleler alacağım.
Sonra seni dansa kaldıracağım.
Gökyüzü şahidimiz olacak.
Sonra kum saatini alacağım ellerinden.
Özlemlerin dökülecek gözlerinden tel tel.
Biraz ağlayacağız yağmura özenip
Bulut bulut akıtacağız bozkır kirpiklerimizi.
Biraz da gülümseyeceğiz güneşi kıskandırırcasına.
Ve tüm bunları yaparken
Ellerimi ellerinden hiç ayırmayacağım.
“ Bana kimse senin gibi sarılmadı “
Sözüne nispet yaparcasına deliler gibi sarılacağız.

Dilimden düşmeyen eskimemiş bir şarkısın sen.
Sessizliğime hayat olan ses,
Her an içime dolan nefessin sen.
Özledikçe büyüyen,
Büyüdükçe mutluluğa kök veren bir hayatın
İki nefesli bir sevda türküsüyüz biz.
Sen ve ben.
İki beden tek bir yürek.
Aynı cümleyi giyinmiş iki sevdalıyız biz.

Tenlerimizi tenlerden ayrırken
Yüreklerimiz hiçbir veda sözcüğüne yer vermeyecek.
Kavuşmaya ayarlı kum saatinden
Hep sevdamız akacak aramıza örülü hasrete.
Yazılan her bir şiir,
Sevdamızın şahitliğine soyunacak..
Sana gelirken ki uğradığım her durak
Kavuşmamızın bir tezahürü olacak sevgili.
 

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
SANA MUCİZEM DİYEMEDİM/ÜZGÜNÜM

36462767583139229461.jpg


Mucize” ye en yakın gerçektin sen
Lakin sana “ mucize “ diyemedim / üzgünüm
Ey gözlerindeki hayat sağnağı ile beni mutlu eden “ mutluluk;

Musalla soğuğu ellerimden tut.
Mesken bildiğim yüreğinden beni kovmalarına izin verme.
Sakın bırakma beni.
Avuçlarından salma beni uçurumlara.
Hiçim diye bir de dipsizliğe mahkum olmayayım.
Adını baş harfine sığınmış gövdemi yakmalarına göz yumma.
Aydınlığı senin gözlerin olan gökyüzümü kapama karanlığa.
Tut gözlerimden. Çengelle yüreğimi yüreğine.
Hayatın sınırlarına kurduğum çizginin ölüme taşmasına izin verme.
Kanbur sırtımla sınır ihlalinde bulunan yüzümü doğrulara çevir.
Kalabalıkların arasındaki azınlık halimi isminle kalabalıklaştır.
Köklerime sarıl çünkü üşüyorum.
Korkularıma cesaretinle güç ver.
Ezikliğime inat sen gökyüzüne götür
Bana reva görülen acılara inat sen beni mutlulukla adlandır.
Sonra da kanatlandır tüm gurbet kuşlarımı.
Biliyorum sana anlatacak o kadar çok cümlem var ki.
Anlatamıyorum çünki bir mucizeyi sözcüklere sığdırmaktır nankörlüktür.
Evet anlatmaya çalıştım.
Sana sözcükler aradım durdum ama bulamadım.
Seni cümlelerle anlatamadım / üzgünüm.
En sonunda sustum çünkü sen mucize” ye en yakın gerçektin.
Sana “ mucize”m “ diyemedim / özür dilerim.

Güzelliğe en fazla yakıştırdığım,
Adıma adına yanaştırdığım;

Küçük sevinçler getir bana.
Sevdamızla büyütelim sonra.
Umuda kanat çırpsın kanatlarımız.
Mutsuzluktan mutluluklar doğuralım.
Çirkin gördüklerimizde bile güzellikler bulalım.
Unutulmuşluğa ait ne varsa hatırlayalım.
Sen biraz ben ol, ben de sen…
Mutluluk için kaçak şehirler besleyen nehirlere yataklık edelim.
Sonsuzluğa göç edelim. Bir Mayıs sabahına düşsün aşktan çaldıklarımız.
Bir masala benzetilse de biriktirdiklerimiz, sevdanın en halindedir gülüşmelerimiz.
Öyküsüzlüğümüze düşülen dipnotlara aldırmadan büyüyecek sevdamız.
Aştan çalıp sevdaya mayaladığımız ne varsa gülümsesin artık.
Özenle istiflediğimiz tebessümler cicek versin.

Sığlığıma dua genişliği veren kadın,

Gözlerimizde büyütüğümüz kaçak kentlere aldırma sen.
Yasaklanmış, sorgulanmış yarınlarımıza dön yüzünü.
Adresimiz yok bu dünyada. İzimiz de.
Ama sakın korkma hüviyetimiz yeter bu sevdayı dünya”ya ispat etmek için.
Duraksı, çatısız düşlerimizden düşürülsek de yılmak yok.
Sağır olsa da bu dünya bize, sesli harflerimizle yaşayalım sevdamızı.

Sen; umudum..
Sen; sonsuzluğum..
Sen, umut bulduğum..
Sen, mutlulukla dolduğum..
Ve ben,
Sana ait bir cümle.
Her harfi kitap olan…

Sen ve ben,
Yani biz;
Hangi tanıma sığarız biz ?
Hiç miyiz ya da düş müyüz ?
Yok yok…
Sus pus muyuz yoksa yok muyuz ?
Hayır hayır..
Biz sevdanın mucizeye en yakın haliyiz..
Unutma sevgili;
Gün gelir kahraman”lar da ölür..
Gün gelir masal da biter..
Ama biz bitmeyiz..
Biz birer masal kahramanı değiliz.
Biz mucizeye en yakın gerçeğiz..
Sen ve ben BİZ”İZ..
Sen yaşarken ben ÖLEMEM..
Ben ölsem de sen beni “ bende “ YAŞATIRSIN..

Şimdi içimden sana “ mucize “ demek geçti..
Lakin di-ye-mi-yorum..
Neden diyemediğimi sen bilirsin sevgili..
Üzgünüm..
Sana “ mucize/m “ diyemedim..

Sığlığıma dua genişliği katan kadın,

“ Seni seviyorum… “
 

TheLastMohikan

Tecrübeli Üye
Elit Üye
Üye
Apple Sever
Adım
Serkan
Meslek
Güvenlik
Konum
İstanbul
Cihaz
iPhone 15 Pro
Katılım
11 Haz 2018
Konular
260
Mesajlar
1,066
Tepkime puanı
340
Puanları
2,089
Yaş
36
Yaralarıma Basacak Tuz Kalmadı''Gidişinin Arifesinde''



Cebinde sakladığın suskunluğun depreşti yüreğimin iç denizlerinde. Bir sancı, bir yokluk bu kadar soğuk mu olur. Kan revan ellerim. Oysa benim ellerim gül kokardı..Ayaklarım toz toprak..Oysa benim ayak izlerim hep maviye benzerdi. Cümlelerim çırılçıplak kalmış, bağdaş kurdum yaralarımın en rüzgarlı tepesine..Hani seninle bir çınar ağacına isimlerimizi kazıyacağımız rüzgarlı tepe vardı ya..hatırladın mı..Sonra denize bakıp bakıp gözlerimizin rengine boyayacaktık tüm bulutları..

Yaralarıma basacak tuz kalmadı / gidişinin arifesinde..

Sen belli etmesen de bir gidiş hazırlığı seziyorum dudaklarında. Bana dair kurduğun cümleler yok etrafımda..Yıldızlar göğümden çekilmiş. Perdeler, cam kenarı özlemler yok avuç içi terlemelerinde..Ben sana sıfat bulamazken sen beni bir gidiş cümlesinin belirtisiz öznesine bırakıyorsun beni..

Gitme diye cümleler kurmayacağım sana.. Çünkü sana ne kadar cümle kursam da ikna edemedim seni. Tıpkı sana siyahı yakıştıramadığım halde siyahı üstüne bürünmekten çekinmediğin gibi. Tıpkı senin gözlerine baharı layık gördüğüm halde içinden sonbaharı silemediğim gibi.. Bıraktım artık...Sadece bir sorunun cevabını arıyorum gözlerinde..O benden gizlediğin perdelediğin gözlerinden...Soruyorum sana;

Ellerimizde diktiğimiz güllerin,
Yüreğimizde büyüttüğümüz Elif'in
Katili olmamı istiyorsun benden ?

Suskunluğunun orucunu bir cümle ile aç ta söyle bana..Kimin katili olacağım ben..Senin mi yoksa kendimimin mi...
'Sustuğun yer o kadar büyük ki..'
Yaralarımı bölüp bölüp yapıştırdıkça kapanmıyor suskunluğun..

Dudaklarına bağladığın tüm sorguları çöz de gel artık..
Ya da yaralarıma basacak tuzları iade et bana...
Yoksa içimdeki tüm susmaları ilmekleyeceğim boğazıma.

Mart 2009
İsmail SARIGENE
 
Geri
Üst