- Adım
- Devrim
- Meslek
- Güvenlik
- Cihaz
- iPhone 13 Pro Max
- Katılım
- 9 Haz 2018
- Konular
- 1,193
- Mesajlar
- 4,650
- Çözümler
- 20
- Tepkime puanı
- 5,473
- Puanları
- 2,564
- Yaş
- 48
İlk olarak Aristo'nun, Politika adlı eserinde bahsettiği sosyolojik fenomen. terimi açıklamak için Francis galton'ın ingiltere Plymouth’da bir çiftçi festivalinde tanık olduğu o meşhur hikaye anlatılır.
Festivaldeki yarışmaların birinde, sahneye çıkarılan bir öküzden kaç kilogram kızıl et (kesilip derisi yüzülen ve kemiklerden sıyrılmış et) çıkacağı sorulur. Yarışma sonunda öküzün kesileceği ve en yakın tahminde bulunan çiftçiye büyük ödül verileceği vadedilir. Daha sonra yarışmaya katılan yaklaşık 800 çiftçinin tahminleri teker teker yazılı halde toplanır ve öküz kesilir. Hikayenin kalan kısmında ödülü kimin kazandığı anlatılmaz. Çünkü hikayenin çarpıcı kısmı şudur; yarışmaya katılan 800 küsür çiftçiye ait tahminlerin ortalaması, kesilen öküzden çıkan kızıl et ağırlığına inanılmaz derecede yakındır. Üstelik olasılık kuramlarına aşina olanların daha iyi anlayacağı üzere ortalama alınırken ağırlıklı ortalama değil aritmetik ortalama alınmıştır. Her bir çiftçinin tahmini "eşit ağırlıkta" kabul edilip aritmetik ortalaması alınınca sonuç olasılık dağılımında %1'lik dilime girmeyi başarmıştır.
Francis Galton buradan şu sonuca varır;
"Sıradan çiftçilerin ortak aklı, konunun uzmanlarının bireysel aklından daha üstündür".
Evet büyük kitleler bir araya gelip aklıselim kararlar alıp çok büyük başarılar elde edebilirler ki bugün temsili demokrasi diye adlandırdığımız sistemin ham maddesi-özü belki de budur. Lakin! Francis Galton'ın atladığı önemli bir faktör yada değişken vardı. Kalabalıkların bilgeliği, kalabalığı-kitleyi oluşturan bireylerin karar alırken kitleye mensup diğer bireylerin kişisel görüşlerinden etkilenmemeleri halinde başarılı sonuçlar elde ediyordu. Başka bir deyişle kolektif aklın isabetli kararlar alabilmesi, kitleyi oluşturan bireylerin birbirinden habersiz kararlar almasına bağlıydı. Çok daha sonra yapılan sayısız sosyolojik ve psikolojik deney bize gösteriyor ki kitleyi oluşturan bireyler etkileşim içinde oldukları zaman çok yanlış ve tehlikeli kararlar alabiliyorlar.
Alıntı: Ekşi Sözlük
Festivaldeki yarışmaların birinde, sahneye çıkarılan bir öküzden kaç kilogram kızıl et (kesilip derisi yüzülen ve kemiklerden sıyrılmış et) çıkacağı sorulur. Yarışma sonunda öküzün kesileceği ve en yakın tahminde bulunan çiftçiye büyük ödül verileceği vadedilir. Daha sonra yarışmaya katılan yaklaşık 800 çiftçinin tahminleri teker teker yazılı halde toplanır ve öküz kesilir. Hikayenin kalan kısmında ödülü kimin kazandığı anlatılmaz. Çünkü hikayenin çarpıcı kısmı şudur; yarışmaya katılan 800 küsür çiftçiye ait tahminlerin ortalaması, kesilen öküzden çıkan kızıl et ağırlığına inanılmaz derecede yakındır. Üstelik olasılık kuramlarına aşina olanların daha iyi anlayacağı üzere ortalama alınırken ağırlıklı ortalama değil aritmetik ortalama alınmıştır. Her bir çiftçinin tahmini "eşit ağırlıkta" kabul edilip aritmetik ortalaması alınınca sonuç olasılık dağılımında %1'lik dilime girmeyi başarmıştır.
Francis Galton buradan şu sonuca varır;
"Sıradan çiftçilerin ortak aklı, konunun uzmanlarının bireysel aklından daha üstündür".
Evet büyük kitleler bir araya gelip aklıselim kararlar alıp çok büyük başarılar elde edebilirler ki bugün temsili demokrasi diye adlandırdığımız sistemin ham maddesi-özü belki de budur. Lakin! Francis Galton'ın atladığı önemli bir faktör yada değişken vardı. Kalabalıkların bilgeliği, kalabalığı-kitleyi oluşturan bireylerin karar alırken kitleye mensup diğer bireylerin kişisel görüşlerinden etkilenmemeleri halinde başarılı sonuçlar elde ediyordu. Başka bir deyişle kolektif aklın isabetli kararlar alabilmesi, kitleyi oluşturan bireylerin birbirinden habersiz kararlar almasına bağlıydı. Çok daha sonra yapılan sayısız sosyolojik ve psikolojik deney bize gösteriyor ki kitleyi oluşturan bireyler etkileşim içinde oldukları zaman çok yanlış ve tehlikeli kararlar alabiliyorlar.
Alıntı: Ekşi Sözlük