Kısa yazılar

DeliTurK 

Living is to resist
Admin
Kurucu
Yönetici
Apple Expert
Katılım
9 Haz 2018
Konular
1,171
Mesajlar
4,533
Daha fazla  
Tepkime puanı
4,989
Puanları
2,199
Adım
Devrim
Meslek
Güvenlik
Cinsiyet
Erkek
Cihaz
iPhone 13 Pro Max
Gün içerisinde onlarca insanla karşılaşıyoruz. Bazen kendi içimizde değerlendiriyor, yakın olduklarımıza ise yüz yüze eleştirilerde bulunuyoruz.

Kimi eleştirilmekten çok eleştirmeyi sever. Tahammülü yoktur kendi hatalarının başkası tarafından söylenmesine.

Kimi kendini geliştirmek adına başka bir ağızdan dinler kendini ve tamamlar eksik yönlerini.

Son zamanların modası da “mutluyum” mesajı vermek sanırım.

Sıkça rastlıyoruz mutluluğunu ispat etmek isteyen insanlara.

Manevi bir doyumsuzluk ve tatminsizlik içerisinde oradan oraya savrulup, etrafındaki insanlara katacak bir değerden uzak sürekli ispat çabasındalar ne yazık ki.

Kendilerini kanıtlamak yolunda türlü saçmalıkların içinde yer alıyorlar mesela. Lafınızı yarıda kesip, anlattığını her şeye karşı kendi hayatı ile alakalı bir şey sunmaya hazırlar.

Cümlelerinin içinde sıkça “ben” kelimesine rastlamak mümkün.
Veya her gün yaşadığınız çok doğal bir şeyi kendileri yaptıklarında abartarak yansıtmaları olası.

Mutlu görünen mutsuzlar!

Zamanı nasıl geçireceklerini bilmeyen, türlü saçmalıklara yönelen eksik mutluluklar.
Halbuki hayatımızdaki eksikleri gidermenin en güzel yolu sadelik ve gelişim.

Eğer kendinizden eminseniz neden yaşantınızı başkalarına kanıtlama çabası içinde olacaksınız ki?

Sahip olduğunuz bilgiyi paylaşın. Bulunduğunuz yaşama yep yeni bir değer katın. Uzmanların bile öneri listelerinde yer alıyor; ayda bir kere çocuk yuvalarını yada huzur evlerini ziyaret edin.
Okuduğunuz kitaplara sürekli yenilerini ekleyin.
Bir fincan kahvenin yanındaki eşsiz sohbetin güzelliklerini yaşayın.
Hiçbir şey mi yapamıyorsunuz?
Mütevazı olun. İnsan sadeleştikçe, içindeki kavga dindikçe hafifliyor.
Kendinize acımasız olmayın.
Sevin yaşamı ve yaşamın sunduklarını.
Ama önce kendiniz için! Kimseye ispatlamak için değil.
Rolde değil öz de mutluluğu yakalayın.
 
Rastlantı Yoktur Neden Vardır

İstemek Vermeseydi
Vermek İstemezdi
İstemek sonsuz ve sınırsızdır...

Allah sizin ve bütünün hayrına olan her duanıza ve her çağrınıza muhakkak icabet eder...

"İstemek"ten vazgeçmeyin... Bütüne ait bir parça olduğunuzu unutmayın. Siz de herkes gibi yaratanın yeryüzündeki suretisiniz. Farkında olsanız da olmasanız da, yaratanla her an temas halinde olduğunuzu bilin.

Düşünceleriniz ve duygularınızla yaydığınız kesintisiz enerji dalgaları, sizin hiç farkında bile olmadığınız dualarınızdır.

Her zaman sizin ve bütünün hayrına olmak arzusu içinde niyet edin. Allahın yasalarına ve onların kusursuz işleyişine güvenin. Akışa teslim olun. Tevekkül edin.

İstediğiniz hayatı yaşamak için önünüzde dikilip duran tek engel sizsiniz. Kendi önünüzden çekilin. Kendi mucizenizi hayatınıza çekmek için kendinize izin verin...
 
Sabah uyanıp camdan baktım öylesine. Ne kadar aynı her şey. Ne kadar da dün bıraktığımız yerde. Oysa neler değişiyor yaşantılarımızda an be an. Neler yitip gidiyor…

Yerini dolduramadıklarımız, kendimizi avutmalarımız kalıyor geriye sadece.

Her an bir şeyler değişiyor ömrümüzde. Ama etrafta her şey yerli yerinde. Köşedeki kaldırımdan tutunda, az ileride yer alan çeşmeye varıncaya dek bu kadar aynı dün ile.

Bazen diyorum insan olmak dünyadaki en zor iş belki de. Ne bir eşya kadar aynıyız, ne diğer canlılar kadar özgür. Acılarımızın tutsağıyız mesela. İçimizden atamadığımız yaşanmışlıkların esiri.

Unutmuyoruz olanı biteni. Bir tek uyku da ara veriyoruz içimizdeki sancılara, sonra devamı başlıyor uyanınca.

Dünyaya geliş nedenimizi arıyoruz aslında. Ne için burada olduğumuzu anlamaya çalışıyoruz. İstemediğimiz şeyler yaşıyoruz elimizde olmadan.

Zamana bırakıyoruz, yeniden başlamak için bir neden arıyoruz.

Bir amaca bağlanıyoruz çoğu kez. Daha sıkı tutunabilmek için bir amaca.

Kendimizi büyütüyoruz zorunlu olarak. Yaşadıkça öğreniyor, öğrendikçe yaş alıyoruz.

Şimdi dışarıda yağmur var. Bulutlar aynı geçen sene ki gibi gri. Yağmur yine aynı kararlılığıyla ıslatmakta.

Ya biz?

Biz aynı mıyız geçen onca aydan, zamandan sonra?

Neler biriktirdik mevsimler geçtikçe içimizde? En çok kimi özledik, neyi bekledik, neden gittik?

Kim bilir…

Düzen aynı düzen. Kişilerin yaşadıkları değişiyor sadece.

Ve her geçen gün aranırmış diyenler haklı çıkıyor kendince yine.
 
Elvedasız gidişlere kızarım ben hep.
Hani o gidenin kalanı Allah’a emanet edişi vardır ya, her ayrılık öyle olmalıdır benim gözümde. Son bir bakış, son söylenen bir söz, son dinlenen şarkı, son içilen çay yudumları…

Sonlarda ilkler kadar önemlidir insanın hayatında. Akılda kalır, acıtır. Ve hatta bazen kanatır.

Kalan giden küçülene dek bakar ardından. “Kendine iyi bak” ile sonsuzluğa uğurlanmıştır. Ama yoluna gitmeden yine de bakar sevdiği kaybolana dek.

Gidense tercihlerini yapmış, kararını vermiş, cebinde kalan noktayı geride bıraktığına armağan etmiştir.

Ve onu emanet etmiştir en güvendiğine. Ne bir tanıdığa ne de bir arkadaşa; sadece Allah’a emanet etmiştir.

Yine de önemlidir vedalar, en az başlangıçlar kadar.

Kimisi habersiz gider, düşünceye bırakır, merakla yıpratır.

Ne önemi vardır iki kelime etmenin, ne değeri vardır karşındakine ifade etmenin.

En acısı da tek kalemde silinmektir.

Hesapsız, sorgusuz, yanlışsız, sebepsiz.

İnsan kendine her kaldığında yerine ulaşmayacak uzun cümleler kurar gidenin ardından.

Nedenler kemirir içini, öfkeler tüketir yüreğini.

Her şey unutulup mazi olur, habersiz giden hayatın bir köşesinde hep soru işareti gibi durur.

Bir gün hiç umulmadık bir anda rüyanda belirir. Anlatmadığın ne kadar rüyan varsa baş rolünde o vardır. Uykudan uyanırsın gün boyu unutamazsın. Tam unuttum dersin tekrar bir rüyada görüverirsin.

Belki yıllarca içinde kalacaktır, unutamazsın.

Giden soru işareti bıraktıysa kalana, yıllarca unutulmak istemediğindendir aslında.
 
Geri
Üst