- Adım
- Gökhan
- Cihaz
- iPhone 11
- Katılım
- 13 Haz 2018
- Konular
- 477
- Mesajlar
- 1,366
- Çözümler
- 3
- Tepkime puanı
- 1,863
- Puanları
- 2,464
- Yaş
- 35
- Konum
- Türkiye
Ekonomik kriz süresince adnı sık sık duyduğumuz konkordato, batık durumdaki şirketlerin borçlarını karşılayabilecekleri koşullar dahilinde ödemek için alacaklılarıyla yaptıkları anlaşma anlamına geliyor. Peki bunun ne gibi bir iyi tarafı olabilir?
makro ekonomide dengeleyici faktörler (stabilizers) vardır. bunlar, ekonomideki konjonktürel dalgalanmayı azaltırlar. işsizlik maaşı ekonomi resesyondayken durumun daha da kötüleşmesini engellerken, artan oranlı gelir vergisi ekonomi şaha kalktığı zaman bir nebze büyümeyi aşağı çeken unsurdur örneğin.
ekonomi kitaplarını ezberleyerek okuyan birçok insan karşı çıkacaktır ancak şahsi kanaatim konkordato da ekonomiyi dengeleyen unsurlardan birisidir. sebebini açıklamak isterim:
tanım
konkordato bilindiği üzere ülkemizde iflas erteleme kurumunu ikame eden bir uygulamadır. konkordato ilan ettiğinizde, hakkınızda yürütülen takipler durdurulur, banka hesaplarınıza haciz tatbik edilemez veya rehinle temin edilmiş taşınmazlar için icrada satış süreci yürütülemez. kısacası, işletmenin faaliyetlerini devam ettirmesi için uygun bir ortam sağlanır.
ahlaki açmaz (moral hazard)
birçok insan konkordato ilan eden firmaların tası tarağı toparlayıp kaçabilmek için bu uygulamaya katıldığını düşünüyor. ancak dolandırıcılık yapmak için konkordato epey pahalı bir yöntem. ilan ve tescil masraflarını geçtim, konkordato komiserinin aylık 8bin lira maaşını bu süreç boyunca firma öder. hatta bu süreç kayyumluk, konkordato komiserliği gibi bir iş sahası dahi yaratmıştır. ayrıca, minareyi çalan kılıfını hazırlar. “bi masa bi kasa” diye tabir edilen bir firma ile çalışıyorsanız, çekip gitse ruhunuz duymaz zaten. konkordatoya gerek yoktur. üretici firma ile çalışıyorsanız da, firma ortaklarının gidip villa, arsa, arazi almaktansa işine yaptığı bir ton yatırımı göz ardı etmek, onlara dolandırıcı gözüyle bakmak bu ülke sanayicisine hakaret kabilindedir.
işletmelerin batış süreci
ülkemizde firmalar, sermaye yetersizliğinden ötürü yüksek kredi stokları ile işlerini döndürdükleri için, küçüklü büyüklü birçok bankaya mecburdurlar. işte o küçük bankalar veya faktoring şirketleri, piyasada yaşadığınız en ufak sıkıntı (çek yazılması, senet protestosu, icra vb.) sonrası tepenize biner ve kredilerini geri isterler. artık günümüzde sistem üzerinden tüm finansal kayıtlar izlenebildiği için bunu gören diğer alacaklılar da paçanıza yapışır. dolayısıyla, sıyrıklarla atlatabileceğiniz bir sıkıntıyı atlatamaz, batarsınız. düşenin maalesef dostu olmaz ülkemizde.
konkordato ilan etmiş olan firmadan, etmese dahi zaten az sayıdaki şanslı alacaklı alacağını tahsil edebilecektir. bırakın yaşasın o yüzden.
eğer yaşarsa şunlar olacak
1. çalıştırmış olduğu işçileri kısmen de olsa çalıştırmaya devam edecek ve onlara gecikmeli de olsa maaşlarını ödeyecek. o işçiler aldıkları maaşlarla harcama yapıp ekonomiye katkıda bulunacaklar.
2. firma, mal aldığı firmalardan mal almaya devam edecek. dolayısıyla onlara da gecikmeli olsa da ödeme yapmaya devam edecek. o firmalar da faaliyetlerine devam edecekler böylece.
3. batan firmalar artarsa o sektörde sadece çok güçlü olanlar kalacak ve sektör monopol veya oligopol piyasaya dönüşecek. dolayısıyla ürünün marketlerdeki veya piyasadaki fiyatı artacak. karayolu seyahat firmaları gibi...
4. firmanın üretimini yaptığı malı veya hizmeti ülke içerisinde sağlayan yoksa o mal bir süre sonra ithal edilmek zorunda kalınacak. yumurta ve tavuk gibi…
5. firma batmamayı başarırsa, bu krizden tecrübe kazanacak. bu batmayan firmalardan bir tanesi yüzyıl ayakta kalacak ve siz de ülke olarak yüz yıllık bir firmaya sahip olmakla övünebileceksiniz. nestle gibi…
o yüzden bırakınız yaşasınlar. (laissez faire, laissez vivre)
makro ekonomide dengeleyici faktörler (stabilizers) vardır. bunlar, ekonomideki konjonktürel dalgalanmayı azaltırlar. işsizlik maaşı ekonomi resesyondayken durumun daha da kötüleşmesini engellerken, artan oranlı gelir vergisi ekonomi şaha kalktığı zaman bir nebze büyümeyi aşağı çeken unsurdur örneğin.
ekonomi kitaplarını ezberleyerek okuyan birçok insan karşı çıkacaktır ancak şahsi kanaatim konkordato da ekonomiyi dengeleyen unsurlardan birisidir. sebebini açıklamak isterim:
tanım
konkordato bilindiği üzere ülkemizde iflas erteleme kurumunu ikame eden bir uygulamadır. konkordato ilan ettiğinizde, hakkınızda yürütülen takipler durdurulur, banka hesaplarınıza haciz tatbik edilemez veya rehinle temin edilmiş taşınmazlar için icrada satış süreci yürütülemez. kısacası, işletmenin faaliyetlerini devam ettirmesi için uygun bir ortam sağlanır.
ahlaki açmaz (moral hazard)
birçok insan konkordato ilan eden firmaların tası tarağı toparlayıp kaçabilmek için bu uygulamaya katıldığını düşünüyor. ancak dolandırıcılık yapmak için konkordato epey pahalı bir yöntem. ilan ve tescil masraflarını geçtim, konkordato komiserinin aylık 8bin lira maaşını bu süreç boyunca firma öder. hatta bu süreç kayyumluk, konkordato komiserliği gibi bir iş sahası dahi yaratmıştır. ayrıca, minareyi çalan kılıfını hazırlar. “bi masa bi kasa” diye tabir edilen bir firma ile çalışıyorsanız, çekip gitse ruhunuz duymaz zaten. konkordatoya gerek yoktur. üretici firma ile çalışıyorsanız da, firma ortaklarının gidip villa, arsa, arazi almaktansa işine yaptığı bir ton yatırımı göz ardı etmek, onlara dolandırıcı gözüyle bakmak bu ülke sanayicisine hakaret kabilindedir.
işletmelerin batış süreci
ülkemizde firmalar, sermaye yetersizliğinden ötürü yüksek kredi stokları ile işlerini döndürdükleri için, küçüklü büyüklü birçok bankaya mecburdurlar. işte o küçük bankalar veya faktoring şirketleri, piyasada yaşadığınız en ufak sıkıntı (çek yazılması, senet protestosu, icra vb.) sonrası tepenize biner ve kredilerini geri isterler. artık günümüzde sistem üzerinden tüm finansal kayıtlar izlenebildiği için bunu gören diğer alacaklılar da paçanıza yapışır. dolayısıyla, sıyrıklarla atlatabileceğiniz bir sıkıntıyı atlatamaz, batarsınız. düşenin maalesef dostu olmaz ülkemizde.
konkordato ilan etmiş olan firmadan, etmese dahi zaten az sayıdaki şanslı alacaklı alacağını tahsil edebilecektir. bırakın yaşasın o yüzden.
eğer yaşarsa şunlar olacak
1. çalıştırmış olduğu işçileri kısmen de olsa çalıştırmaya devam edecek ve onlara gecikmeli de olsa maaşlarını ödeyecek. o işçiler aldıkları maaşlarla harcama yapıp ekonomiye katkıda bulunacaklar.
2. firma, mal aldığı firmalardan mal almaya devam edecek. dolayısıyla onlara da gecikmeli olsa da ödeme yapmaya devam edecek. o firmalar da faaliyetlerine devam edecekler böylece.
3. batan firmalar artarsa o sektörde sadece çok güçlü olanlar kalacak ve sektör monopol veya oligopol piyasaya dönüşecek. dolayısıyla ürünün marketlerdeki veya piyasadaki fiyatı artacak. karayolu seyahat firmaları gibi...
4. firmanın üretimini yaptığı malı veya hizmeti ülke içerisinde sağlayan yoksa o mal bir süre sonra ithal edilmek zorunda kalınacak. yumurta ve tavuk gibi…
5. firma batmamayı başarırsa, bu krizden tecrübe kazanacak. bu batmayan firmalardan bir tanesi yüzyıl ayakta kalacak ve siz de ülke olarak yüz yıllık bir firmaya sahip olmakla övünebileceksiniz. nestle gibi…
o yüzden bırakınız yaşasınlar. (laissez faire, laissez vivre)