LİSE BİYOLOJİ TÜM DERS NOTLARI

  • Konbuyu başlatan Damla 
  • Başlangıç tarihi
  • Mesaj 41
  • Görüntüleme 3K
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,096
Mesajlar
5,095
Puanları
2,599
Daha fazla  
Yaş
39
Adım
Öznur
Cinsiyet
Kadın
Cihaz
iPhone 11
İNORGANİK MADDELER

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ

İNORGANİK BİLEŞİKLER

  • Su
  • Asit
  • Baz
  • Tuz
  • Mineraller
ORGANİK BİLEŞİKLER
  • Vitaminler
  • Enzimler
  • Yağlar
  • Proteinler
  • Karbonhidratla
  • Nükleik asitler
İNORGANİK BİLEŞİKLER:Canlıların kendi vücudunda üretemeyip dışardan hazır olarak aldıkları bileşiklere denir

A. Su: Ortalama bir insan vücudunda %65-70 oranında su bulunmaktadır. Su bitkilerin de bu % 95’e kadar çıkmaktadır
Özellikleri
1.Sindirime yardımcı olur
2.Vücut ısısının dengede tutulmasını sağlar
3.Vücuttaki Zaralı maddelerin dışarıya atılmasının sağlar
4.Suyun akışkan özelliğinden dolayı moleküllerin bir yerden başka bir yere taşınmasını sağlar.

B. Mineraller:Hücreleri karbonhidrat, yağ ve protein gibi organik bileşikler ile vücuda alınan inorganik tuzlardır.
Özellikleri:
1.Mineraller enzimlerin yapısına katılarak katalizör görevi yapar.
Katalizör:Kimyasal tepkimelere girerek tepkimenin daha kısa sürede ve daha az kullanılmasını sağlayan proteinden oluşmuş kısımdır.
2.Eksikliklerinde bir takım rahatsızlıklar ortaya çıkar.
Ca eksikliğinde ›Çocuklarda kemik erimesi yaşlılarda raşitizm.
P eksikliğinde› kemiklerde ve dişlerde yumuşama.
Fe eksikliğinde› anemi
iyot eksikliğinde ›guatr.
3.Mineraller kanın ozmotik basıncının dengede tutulmasını sağlar.
4.Kas kasılmasında sinirsel uyartıların iletilmesinde görev alır.
5.İyon konsantrasyonunu sağlar.
 
KARBONHİDRAT

MONOSAKKARİTLER
¦Hücre zarından geçerler
¦Hidrolize uğramazlar
¦Kan ve doku sıvısında bulunurlar
¦Karbonhidratların yapıtaşlarıdır
¦Fotosentezin ilk ürünleridir
¦Hücrede depolanmazlar
¦Riboz ve deoksiriboz nukleik asitlerin yapısına katılırlar
¦Suda çözünürler
¦Protein ve yağlarla bileşik oluşturabilirler
¦Enerji verici olarak kullanılırlar
¦Yapılarında glikozit bağı bulunmaz
¦Benedikt çözeltisiyle ısıtılırsa kiremit kırmızısı renk verirler
Örn:Glikoz,Galaktoz,Fruktoz,Mannoz,Ksiloz,Arabinoz
DİSAKKARİTLER
¦Hücre zarından geçemezler
¦Sindirim enzimlerinden etkilenirler
¦Bitki ve memelilerde depolanabilir-memelilerde laktoz bitkilerde sukroz
¦Suda çözünürler
¦Kanda bulunmazlar.Sütte bulunurlar
¦Yapısında glikozit bağı vardır
Örn:Maltoz,Laktoz,Sukroz
Glikoz + Glikoz ----------Mal toz + Su
Glikoz + Früktoz ----------Sukroz + Su
Glikoz + Galaktoz ----------Laktoz + Su
POLİSAKKARİTLER
¦Hücre zarından geçemezler
¦(n)kadar glikozun birleşmesinden oluşurlar.
¦Sindirim enzimleriyle hidrolize edilirler.
¦(n-1)kadar su harcanır.
¦Kanda bulunmazlar.
¦Hayvanlarda ve bakterilerde glikojen bitkilerde nişasta olarak depolanır
¦Selüloz bitkilerde çeper maddesi olarak kullanılır.
¦Bitki ve hayvanlarda sentezlenebilir.
¦Selüloz bazı tek hücreliler hariç diğer canlılar tarafından sindirilemez.
Çeşitleri
1- Nişasta: Lügolle mavi renk verir.
2- Glikojen : lügolle kahve rengi verirler.
3- Selüloz: lügolle boyanmazlar.
4- Pektin
5- Kitin
Polisakkaritlerin Genel Özellileri

Nişasta

¦N kadar glikozun dehidrasyon undan oluşur.
¦Olayda n-1 kadar H2O oluşur.
¦Olayda n-1 kadar glikoz bağı kurulur.
¦Bitkilerde depo karbonhidrattır.
¦Suda çözünmez.
¦Hücre zarından geçemez.
¦Sentezleri hücre içinde olur.
¦Hidrolizlerinde n-1 kadar su harcanır.
¦Hidrolizleri hücre içinde ve hücre dışında olabilir.
¦Lu gol ile mavi , mor rengi verir.
¦Amilaz enzimi ile maltoz a yıkılırlar.
¦Kanda görülmez.
Selüloz
¦n kadar glikoz dehidrasyonu ile birleşmesinden oluşur.
¦Olayda n-1 kadar ters glikoz bağı oluşur.
¦Olayda n-1 kadar H2O açığa çıkar.
¦Sentezleri hücre içinde gerçekleşir.
¦Hayvanlarda bazı bakteriler ve birkaç omurgasız hariç hidroliz enzimleri bulunmaz.
¦Bitkilerde yapı karbonhidrattır. Hücre çeperini oluşturur.
¦Suda çözünmezler.
¦Lugol ile boyanmazlar.
Glikojen
¦N kadar glikozun dehidrasyon ile birlaşmesinden oluşur.
¦Olayda n-1 kadar H2O açığa çıkar.
¦Olayda n-1 kadar glikozit bağı kurulur.
¦Sentezleri karaciğer ve çizgili kas hücrelerin de gerçekleşir.
¦Hayvansal depo karbonhidrattır.
¦Suda çözünür.
¦Hücre zarından geçemez.
¦Sentezleri Hücre içinde gerçekleşir.
¦Hidrolizinde n-1 kadar su harcanır. Olay hücre içinde ve hücre dışında gerçekleşebilir.
¦Lugol ile kahverengi rengini verir.
¦Kanda görülmez.

Görevleri
¦Canlılarda enerji verici madde olarak kullanılır.
¦Bitki , mantar ve bazı bakterilerin hücre çeperi esas maddesini oluşturur.
¦Hücre zarlarında protein ve yağlarla bileşikler oluşturarak tanımlayıcı ve tanıyıcı maddeler olarak görev yaparlar.
¦DNA , RNA , ATP , FAD , NAD gibi önemli organik maddelerin yapılarına katılırlar.
 
YAĞLAR


Özellikleri

  • Suda erimezler.
  • Eter , alkol , aseton gibi organik çözücülerde erirler.
  • C ve O oranından fazla olduğundan enerji verimide fazladır.
  • Hücre zarından geçemezler.
  • 1 mol gliserol 3 mol yağ asidin dehidrasyon ile birleşmesinden oluşur.
  • Sentezlerinde 3 ester bağı kurulur.
  • Sentezlerinde 3 mol H2O açığa çıkar.
  • 3 mol H2O ile hidrolize edilirler.
  • Yağların hidrolizi lipaz ile gerçekleşir.
  • Sudan III ile kırmızı renk verirler.
  • Bitki ve hayvan hücrelerinde depolanabilirler.
  • Hücre zarlarının esas yapısını oluştururlar.
Çeşitleri
  • Nötral yağlar : Depo ve enerji verici olarak görev alır.
  • Fosfolipid : Hücre zarının temel maddesidir.
  • Glikolipit : Hücre zarı ve sinir hücrelerinde bulunur.
  • Steroidler : Vit-D , bazı hormonlar , safra tuzları , kolesterol , eterik yağ , kauçuk vb.. maddelerin oluşumunu gerçekleştirerek canlılar düzenleyici görev alırlar.
  • Kolesterol:Hayvanlarda hücre zarında ve derinin yapısında bulunur.Diğer steroid lerin oluşumunda rol alır.
Görevleri
  • Enerji kaynağı olarak kullanılırlar.
  • Hücre zarı yapısına katılırlar.
  • Bazı hormonların yapısını oluştururlar.
  • A,D,E,K vitaminlerinin emilimini sağlarlar.
  • Isı kaybını önlerler.
  • Organ ve vücudu mekanik etkilerden korur.
  • Göç eden ve kış uykusuna yatan canlıların besin ve su (metabolik su ) kaynağıdır.
 
PROTEİNLER


Özellikleri

  • N(Aminoasit)’in dehidrasyonu ile birleşmeleri ile oluşur.
  • Yapımında en az 1 çeşit aminoasit bulunur.
  • Yapımında en çok 20 çeşit aminoasit bulunur.
  • Sentezlerinde n-1 kadar H2O açığa çıkar.
  • Hücrede ribozom larda sentezlenir.
  • Hücrelerde kullanılan karakter çeşidi kadar protein bulunur.
  • Hidrolizinde n-1 kadar H2O açığa çıkar.
  • Yapısında n-1 kadar peptid bağı bulunur.
  • Globülar (küresel) proteinler enzimler ve hormonlar suda çözünür. Lifli proteinler hücre zarı kes ve derideki yapısal proteinler suda çözünmez.
  • Biuret çözeltisi ile mor renk , nitrik asit ile sari renk verirler.
  • Hücre zarından geçemezler.
  • Kan ve doku sıvısında bulunurlar.
  • Her canlının proteini kendine özgüdür. Ancak canlılarda kullanılan ortak proteinlerde vardır. ÖRN : Solunum enzimleri
  • Benzer proteinlerde amino asitlerin sayısı , dizilişi , sırası ve tekrarlanışı aynıdır. Farklı proteinlerde farklıdır.
  • Yapısında peptid , hidrojen bağı ve disülfit bağları vardır.
Amino Asitler
  • Suda çözünürler.
  • Hücre zarından geçerler.
  • Sindirim enzimlerinden etkilenmezler.
  • Bütün amino asitlerde değişen sadece radikal gruptur.
  • A.asitlerin amino grubu asit, karboksil grubu baz özelliktedir. Bu nedenle 7-Kuvvetli asitler karşısında baz, kuvvetli bazlar karşısında asit gibi davranır.
  • Kanda ve doku sıvısında bulunurlar.
  • Peptid bağları :A.asitlarin amino grubu ile karboksil grupları arasında kurulur.
Molekül er yapıları:

Proteinlerde çeşitlilik

  • Amino asit sayısı.
  • Amino asitlerin çeşidi .
  • Amino asitlerin dizilişi.
  • Amino asitlerin tekrarlanışı.
  • Amino asitlerin birbirlerine oranı.
Denaturasyon
Proteinler DNA’daki kalıtsal şifreye göre sentezlenir. Bu şifre proteinin amino asitlerinin sayısı , sıralanışı dizilişi ve tekrarlanışını belirler. Amino asitlerin birinin sayısı sırası değişirse farklı proteinler ortaya çıkar. Kalıtsal bilgideki değişmeler proteinlerde değişmeye yol açar.Proteinlerin ilk sentezlendiklerinde sahip oldukları primer yapı fonksiyonel değildir.Primer yapıdan oluşan zayıf hidrojen bağları ve disülfit ile protein boyut kazanarak fonksiyonel olan sekonder , tersiyer ve kuaterner yapılar oluşur.Zayıf hidrojen bağlarının yüksek ısı , asit , yüksek basınç gibi etkilerle bozulmasına dolayısı ile fonksiyonun kaybedilmesine neden olur. Bu yapının bozulması olayına denaturasyon adı verilir.

Görevleri
  • Yapısal görevi : Hücre zarı , organel , kas hücrelerinde aktin miyozin flamentleri gibi yapıları oluşturur.
  • Enzim görevi : Biyokimyasal reaksiyonları katalizler.
  • Taşıma görevi : Hemoglobin vücutta O2 ve CO taşır.
  • Tanıma görevi : Hücre zarındaki özel proteinler moleküllerin tanınıp hücreye alınmasında rol oynar.
  • Hormonal görev : Hormonların yapısını oluşturarak vücutta yaşamsal olayların düzenlenmesinde rol oynar.
  • Savunma görevi : Antikorlar halinde vücudun savunmasında rol alır.
  • Enerji kaynağı : Gereksinim duyulduğunda enerji kaynağı olarakta kullanılır.
  • Osmotik basıncın korunmasında : Kanda bulunan proteinler kan ile doku sıvısı arasında osmotik basıncın ayarlanmasını sağlayarak madde alış verişinde rol oynar.
  • Dokularda fonksiyonel yapı olarak : Kaslarda aktin ve miyozin , bağ dokusunda fibroblastların oluşturduğu lifler , sinir dokusunda nöronlar.
  • Akseptör olarak : Klorofil ve ışık akseptörleri .
  • Koruma : Yılan zehiri gibi.
 
ENZİMLER

Canlılarda Hücrede gerçekleşen biyokimyasal reaksiyonlar dış ortamdaki reaksiyonlara göre
  • Daha hızlı
  • Düşük ısıda
  • Dar PH derecesinde gerçekleşir.
Hücredeki biyokimyasal reaksiyonların gerçekleşmesini sağlayan biyolojik katalizör olan enzimlerdir.
Enzimlerin görevleri
  1. Reaksiyon hızının canlı için yeterli olması
  2. Reaksiyonun başlaması için gerekli aktivasyon enerjisinin düşürülmesi
  3. Reaksiyon oluşurken açığa çıkan enerjinin canlıya zarar vermeyecek düzeyde tutulması
Enzim çeşitleri
Basit enzimler : Sadece proteinden oluşmuş enzimler . ÖRN: Bütün sindirim enzimleri , üreaz
Bileşik enzimler : Protein olan esas kısım ve protein olmayan organik veya inorganik yardımcı kısımlardan meydana gelir.
Protein kısım : Apoenzim
Yardımcı kısım :
Organik ise koenzim(vitaminler)
İnorganik ise kofaktör(Ca,K,Na) Apoenzimle koenzim (kofaktör) ‘in oluşturduğu yapıya holo enzim denir.
ENZİMLERİN ÖZELLİKLERİ
  • Her enzim özel bir substratı etkiler.
  • Substratın yüzey artışı enzim etkinliğini artırır.
  • Her enzim özel bir kofaktör (koenzim) le çalışır.
  • Bir kofaktör (koenzim) birden çok enzimin yardımcı kısmı olabilir.
  • Her hücre kendi enzimini kendi üretir.
  • Her hücrede kimyasal reaksiyon çeşidi kadar enzim çeşidi vardır.
  • Enzimler reaksiyonları hızlandırırlar veya yavaşlatırlar.
  • Enzimler tepkimeden değişmeden çıkarlar. (harcanmazlar) ve tekrar tekrar kullanılırlar.
  • Enzimler hücre dışında da etkendirler.
  • Enzimler protein yapıdadırlar. Proteinlerin yapısını bozan her şey (PH, Isı vb.) enzimin yapısını da bozar.
  • Enzimatik reaksiyonlar çift yönlüdür.
  • Enzimler belirli bir PH değerinde aktifleşirler. ÖRN: Pepsin , PH=2 , Tripsin PH=8,5
  • Her enzim bir gen tarafından kontrol edilir.
  • Enzimler tek veya takımlar halinde çalışırlar.
  • Bazı enzimler inaktif olarak üretilir. Aktivatörlerle aktif hale getirilir.
HCL
ÖRN : Pepsinojen -------------- Pepsin​
  • Bazı maddeler (metal iyonları ve zehirler) enzimlerin aktif bölgeleri ile birleşip onları etkisiz hale getirir.
  • Birleşik enzimlerde substratı tanıyan protein kısmıdır. Bağlanma ve etkinlik ise kofaktör (koenzim) ile gerçekleşir.
ENZİMATİK REAKSİYONLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
ISI

Düşük Isı : Kinetik enerji azalır. Reaksiyon yavaşlar.Dönüşümlüdür.
Yüksek Isı : Enzimlerin protein olan yapısını bozar.Dönüşümsüzdür.
PH
Asitler ve bazlar enzimlerin hızını yavaşlatır. Enzimlerin en etkin olduğu PH değeri 7 dir
  • Enzimin yapısını bozarlar.
  • Substratın yapısını bozarlar.
  • Enzim koenzimin (kofaktör) ayrışmasına neden olurlar.
  • Enzimle substrat arasına girerek birleşmeye engel olurlar
  • Ancak bazı enzimler farklı PH derecesinde aktif olurlar.
ÖRN : Pepsin ------------- PH = 2
Tripsin --------------PH = 8,5 gibi
ENZİM MİKTARI
Belli oranda substrat bulunan ortama enzim ilave edildikçe reaksiyon hızlanır ve en hızlı noktada substrat bitince reaksiyon durur.
SUBSTRAT MİKTARI
Enzim miktarı sabit tutulup substrat miktarı arttırıldıkça reaksiyon hızlanır. Enzimlerin doygunluk anından sonra belirli hızla devam eder ve biter.
SUBSTRAT YÜZEYİ
Enzimler substrata dış yüzeyden etki ederler yüzey arttıkça enzim etkinliği artar.
Not: Enzim miktarıda artarsa
AKTİVATÖR VE İNTİBİTÖR
Aktivatörler Vitamin,hormon,safra tuzu vb)
İnhibitörler Ağır iyonlar,toksinler,zehir vb)
 
DNA



Nucleik asitlerin hücre hayatı için önemi
A-Oswgld Avery’nin yaptığı çalışmalar ve sonuçları
lisebiyoloji-dna.jpg

  • Kapsülsüz pneumococlar farelerde hastalık oluşturmaz.
  • Kapsüllü pneumococlar farelerde hasalık oluşturur.
  • Kapsüllü pneumococlar ısıtılıp öldürülürse hastalık oluşturmaz.
  • Isıtılıp öldürülmüş kapsüllü pneumococlarla canlı kapsülsüz pneumococlar birlikte farelerde hastalık oluşturur.
  • Ölmüş kapsüllü pneumococların özütü ile canlı kapsülsüz pneumococlar birlikte farelerde hastalık oluşur.
Açıklama: 5. çalışma sonunda ölen farelerin kanında kapsüllü pneumococlara rastlanması öldürülen kapsüllü pneumococların özütündeki
DNA’ların kapsülsüz pneumococlara geçerek onları kalıtsal değişime uğratmış ve kapsül oluşturup hastalık meydana getirmelerine neden olmuştur.
Sonuç:DNA Kalıtsal karerkterlerin oluşumunu belirler

B-Bakteriofajlar üzerine yapılan çalışmalar:
Not:
Virüsler; yönetici molekül (DNA veya RNA) ve protein kılıftan oluşmuş canlılardır.Sitoplazma , organel ve enzim sistemleri yoktur. Obligat endoparazitler dir. Canlılıklarını, konukçu hücre içinde özel üreme gerçekleştirerek gösterirler.
Bakteriofaj ın hayat devri:
  • Virüs bakteri hücresi zarına tutunur ve protein kılıfta bulunan proteinler ile tanımlanır.
  • Bakteri zarıdan virüs DNA’sı bakteri sitoplazmasına enjekte edilir. Protein kılıf dışarıda kalır.
  • Virüs DNA’sı bakteri sitoplazmasında kendini eşleyerek sayısının artırır.
  • Transkripsiyon ve translasyondan oluşan proteinler kılıflar oluşarak yeni virüsler meydana gelir.
  • Bakteri hücresi parçalanır virüsler etrafa yayılarak yeni hücreleri enfekte ederler.
lisebiyoloji-dna%20(4).jpg

Açıklama:Virüsten bakteri sitoplazmasına giren sadece DNA’dır. Bakteri sitoplazmasında Virüs DNA’sı hem kendini eşler hem de virüse özgü olan protein kılıfların oluşumunu sağlar.
Sonuç: a) DNA uygun koşullarda kendine benzer yeni DNA’ların oluşumunu sağlar.
b) DNA özgün karakterlerin oluşumunu sağlayan proteinlerin sentezlenmesini sağlar
DNA’nın Moleküler yapısı
lisebiyoloji-dna%20(5).jpg

1-Fiziksel yapı: Wilkins; X-ışınım kırınım deseninden DNA molekülünün çift zincirli ve sarmal yapıda olduğunu belirtmiştir.
2-Kimyasal özellikleri: Chargaf DNA’nın hidrolizi sonunda molekülün ;Adenin,Timin,Guanin , Sitozin nucleotidlerden oluştuğu ve bunlar arasında değişmez oranların bulunduğunu belirtmiştir.
Buna göre: a) A=T b)G=C c)A+G=T+C
3-Molekül modeli: Watson ve Crick DNA molekülümün fiziksel ve kimyasal özelliklerinden faydalanarak molekül modeli öne sürmüşlerdir.
Modele göre:
  • DNA molekülü çift zincirden oluşmuştur.
  • İki zincir zayıf hidrojen bağları ile bir arada tutulurlar.
  • İki zincirde karşılıklı olarak A-T ve G-C bulunur.
  • Adenin ile Timin arasında ikili Guanın ile Sitozinin arasında ise üçlü zayıf hidrojen bağları bulunur.
  • Molekül ip merdivene benzer. Basamakları organik bazlardan bağlantıları ise deoksiriboz ve fosforik asitlerden meydana gelir.
  • İki zincir birbirine ters olarak bulunur.
  • Molekül sarmal yapıdadır.
DNA’nın kendini eşlemesi


Meselson ve sthal bakterilerde yaptığı çalışmalarda DNA molekülünün kendini yarı korunumlu olarak eşlediğini belirtmişler ve Watson-Crick molekül modeli geniş geçerlilik kazanmıştır.
Çalışmalar:
1-Bakteriler N15 içeren ortamda ard arda üretilerek DNA’larının N15 içermesi sağlanmış. Ağır azot (N15) içeren bakterilerin DNA’sı normal azot (N14) içeren DNA’lara göre %1 oranında artmıştır.
Normal azotlarla ağır azotlar ultrasantrufüje tabii tutulurlarsa ağır azot içeren DNA’lar deney tüpünde daha altlarda bantlaşma meydana getirirler.
2-Ağır azotlu DNA’lara sahip bakteriler normal azotlu ortamda bir kez mitozla çoğaldıktan sonra oluşan yeni bakterilerin DNA’ları analiz edildiğinde bantlaşmanın normal DNA ile ağır DNA moleküllerinin arasında görülür. Bu DNA’ların melezdir. Zincirlerinden biri ağır azot içerirken diğerinin normal azot içerdiği görülür.
3-Melez DNA içeren bakteriler normal azot içeren ortamda bir kez daha mitozla üretilip DNA’ları incelendiğinde bakterilerden %50 sinin melez DNA, %50 sinin ise normal azot içeren DNA taşıdığı görülür.
lisebiyoloji-dna%20(7).gif

Normal azotlu ortamda ağır azot içeren DNA’ların kendini yarı korunumlu eşlemesi.

1.mitoz bölünme ile %100 melez DNA’lar oluşur
2.mitozda %50 melez %50 normal DNA’lar meydana gelir
3.Mitozda %75 normal % 25 melez DNA lar meydana gelir.

DNA molekülünün kendini eşlemesi ile ilgili bağıntılar
lisebiyoloji-dna%20(8).jpg

a)Her mitoz bölünmede DNA miktarı 2n kadar artar. (n=Bölünme sayısı)
Örnek: 3 bölünme sonucu 23 = 8 DNA molekülü meydana gelir.( Bir DNA molekülünde iki DNA zinciri vardır. 3 bölünme sonunda toplam 16 DNA zinciri oluşur.). 2n . 2 = Bölünmeler sonunda oluşan DNA zincir sayısıdır.3 bölünme sonunda oluşan toplam DNA zinciri = 2 3 . 2 =16 bulunur.
b)Farklı Besi ortam ortamlarında mitoz geçiren hücreden oluşacak yeni hücrelerdeki hibrid DNA molekülü sayısı bölünme sayısı ne olursa olsun her zaman 2 dir.
(Hibrid=)Melez DNA sayısı = Farklı besi ortamında bölünmeye başlayan hücre sayısı . 2 bağıntısı ile bulunur.
Örnek1: Bir hücreden 3 bölünme sonunda oluşacak melez DNA sayısı nedir:
Yanıt 2 dir
Örnek1: Bir hücreden 5 bölünme sonunda oluşacak melez DNA sayısı
nedir: Yanıt 2 dir
Örnek1: 5 hücreden 3 bölünme sonunda oluşacak melez DNA sayısı nedir:
Yanıt 2.5=10 bulunur
Soru: Ağır azot içeren 2 bakterinin normal azot içeren ortamda 3 kez mitoz geçirdiği varsayılırsa .
1-Oluşan DNA moleküllerinde melez sayısı nedir?
2-Oluşan DNA moleküllerinde Melez/Normal= ve Normal/Toplam DNA = oranları nedir.
Yanıt: 1-Melez DNA sayısı bir hücre için 2 iki hücre için 2.2= 4 bulunur.
2-Bir hücre için toplam DNA 23 = 8 bulunur.İki hücre için toplam DNA=
2.8=16 bulunur. 16 DNA nın 4
Tanesi melez olduğuna göre. 16-4=12 normal azotlu DNA vardır.
Melez/Normal=4/12=1/3 bulunur.
Normal/Toplam DNA=12/16=3/4 bulunur
DNA molekülü ile ilgili bazı önemli genellemeler
  • Bir türün hücrelerindeki DNA miktarı aynıdır.
  • DNA miktarı türlerde farklılık gösterir.
  • Eşeyli üreyen canlılarda mayozla oluşan gametler türe özgü DNA nın ½ sini taşır.
  • -Hayvanlarda somatik hücreler 2n, üreme hücreleri n kromozom taşırlar.
  • -Bitkilerde somatik hücreler 2n, endosperm 3n, üreme hücreleri n kromozom taşırlar
  • Eşeyli üreyen canlılarda tür DNA’sının sabit kalması Mayoz ve Döllenme ile gerçekleşir.
  • Bölünen hücrelerin değişik evrelerinde DNA miktarı değişir.
  • Her türün DNA niteliği ve niceliği özgündür.
  • DNA molekülünün farklılığı
  • Nucleotid sayısı
  • Çeşit oranı
  • Nucleotid dizilişi
  • Tekrarlanma şekli
  • Kendini eşler ve RNA sentezlenmesine kalıplık eder.
  • DNA’ daki protein sentezinde rol oynayan anlamlı bölgelere gen denir
  • Suda çözünmez.
  • Tek çeşittir.( Yapı ve görev olarak )
  • Genetik bilgi nucleus DNA’ sı ile taşınır.
  • Eukaryot hücrelerde kalıtsal DNA histamin ve protamin molekülleriyle çevrilidir.
  • Prokaryotik hücrelerin DNA’sı ve eukaryot hücrelerde Mitokondri ve kloroplast DNA’ ları çıplaktır.
  • Yapısında C , H , O , N , P bulunur.
  • DNA’ nın en küçük işlev birimine kod (Triple) denir.
Kromozom DNA molekülü DNA zinciri Gen Kod
  • DNA’ nın eşlenmesini r3 / r2 hacim / yüzey ) oranının büyümesi uyarır.
DNA ‘ nın Görevleri
  • Hücrede hayatsal olayları kontrol eder.
  • Kalıtsal bilgiyi yeni nesillere aktarır.
  • Genlerin yapısını oluşturur.
  • Yaşamın ( Enzim , Protein sentez bilgisi ) sırrını taşır.
DNA İle İlgili Bağlantılar
  • A = T ve G= C
  • Purin = Primidin
  • Toplam nucleotid = A+T+G+C
  • 2’li hidrojen bağı = A=T
  • 3’lü hidrojen bağı = G=C
  • Toplam nucleotid . ½ = Purin veya primidin
  • Nucleotid sayısı = Pentoz (deoksiriboz) = (Fosforik asit) n+4
  • Toplam H bağı sayısı = 2’li H bağı x 2 + 3’lü hidrojen bağı x 3
  • Toplam H bağı sayısı = Toplam nucleotid + Guanin
 
RNA

Eukoryatik hücrelerde nukleus , mitekondri , kloroplast , ribozom , sitoplazmada bulunur. Prokaryotik hücrelerde ise ribozom ve sitoplazmada bulunur.. Yapıtaşları Adenin ,Guanin ,Urasil ve Sitozin’ dir.

Hücrelerde yapı ve özellik bakımından 3 tip RNA vardır
1-m-RNA ‘nın Özellikleri

  • DNA üzerinde sentezlenir. Sentezine kalıp ödevi sadece tek zincir yapar diğeri tamamlayıcıdır.
  • Tek zincirdir. Düz zincir halindedir.
  • Anlamlı üçlü nucleotid dizisine kodon denir.
  • Yapısındaki kodon sayısı en az sentezlenecek proteindeki aminoasit sayısı kadardır.
NOT : Alyuvarlarda DNA olmadığından yönetici molekül rolünü sentezlenmiş RNA’ lar yürütür. Ayrıca bazı yönetici molekül ve kalıtsal bilgileri taşıyıcı molekül RNA’ dır.
NOT : m-RNA’ nın okunması evrenseldir. Hayvansal protein sentezinde görev alan bir m-RNA bitki hücresine konursa yine hayvansal protein sentezler.
  • m-RNA belirli bir protein sentezi için özelleşmiştir.
  • m-RNA aynı tip proteinin sentezinde defalarca kullanılır. İhtiyaç bitince nucleotidlerde yıkılır.
  • RNA çeşitleri içinde oran olarak en az olanıdır. %5
  • Yapı özellikleri evrenseldir. Okunması da evrenseldir. (Transkripsiyon ve Translasyon)
  • Nucleotid dizilimi genin tersi tamamlayıcı dizinin aynısıdır. (Timin yerine Urasil bulunur.)
  • Sentezlenen m-RNA da gen bölgesinin ½ kadar nucleotit bulunur.
  • Okunması AUG veya GUG ile başlar UAA , UAG , UGA kodon ları ile sonlanır .
  • Bazı virüslerde kalıtsal bilginin saklanması ve yeni nesillere taşınmasını sağlar .
  • Hücrelerde o an için var olan m-RNA çeşit sayısı
  1. Hücre Karakteri
  2. Aktif Gen Sayısı
  3. Sentezlenecek Protein Çeşit Sayısı na bağlıdır.
  • Bir türün farklı hücrelerinde var olan m-RNA çeşit sayısı farklıdır.
  • Kalıtsal bilgi (Sentezlenecek proteindeki a .a . sayısı , çeşidi , yeri , sıralanışı) m-RNA’ da ki nucleotit dizilişine göre belirlenir.
  • Kalıtsal bilginin hücrede kullanılması m-RNA aracılığıyla gerçekleşir.DNA ‘nın anlamlı nucleotit dizisi (Gen) den aldığı şifreye uygun olarak protein sentezine kalıplık eder.
  • Yapısında zayıf H bağları bulunmaz.
2-r-RAN’ nın Özellikleri
  • Ribozom ların yapısında bulunur.
  • Nucleusta sentezlenir.
  • Sitoplazmada toplam RNA nın %80 ‘i kadardır.
  • Her çeşit proteinin sentezinde rol oynarlar.
  • Defalarca kullanılırlar.
  • Yapısında zayıf hidrojen bağları vardır.
  • Protein sentez bilgisinin adım adım okunmasında rol oynarlar.
  • m-RNA ve t-RNA nın ribozom lara bağlanmasını sağlar.
3-t-RNA’ nın Özellikleri
  • En küçük (en az nucleotit içeren) RNA dır.
  • Çözünür RNA dır.
  • Belirli bir amino aside özelleşmiştir.
  • Protein çeşidine özelleşme göstermez.
  • Değişik protein sentezinde defalarca kullanılır.
  • Amino aside özelleşme anti kodonla bağlantılıdır.
  • Hücrede en az 20 çeşit t-RNA vardır. En çok 61 olması beklenir.
  • Toplam RNA’ nın % 15’ ini oluşturur.
  • Toplam 70 nucleotitden oluşmuştur.
  • Yapısında zayıf H bağları bulunur.
RNA’ nın DNA ya Benzer Özellikleri
  • DNA üzerinde sentezlenmesi.
  • Organik baz olarak Adenin , Guanin , Sitozin in bulunması.
  • Fosfodiester bağlarına sahip oluşu.
  • m-RNA hariç zayıf hidrojen bağları bulunuşu.
  • İnterfazda sentezlenmesi.
  • Kalıtsal özelliklerinin oluşması ve yaşamsal olayların gerçekleştirilmesi.
  • Nukleus kloroplast ve mitekondri de bulunuşu.
RNA’ nın DNA dan farklı Yönleri
  • Tek zincir oluşu.
  • Timin yerine urasil bulundurması.
  • Sitoplazma ve ribozomlarda bulunması.
  • İşlevi bitirdikten sonra yıkılması. (Hidrolizle)
  • Daha küçük molekül yapıda olması.
  • Kendini eşleyememesi.
  • Yapı ve görev olarak 3 çeşit olması.
  • Bölünme hariç her zaman sentezlenirler.
Nucleik Asitlerin Yaşam İçin Önemi
  • En ilkelden (virüs) en gelişmiş canlıya kadar hapsinde vardır.
  • Hücrenin en önemli ve en büyük organik molekülleridir.
  • Hücredeki hayatsal olayları ( sentez , yıkım , hücre bölünmesi vb.) kontrol eder.
  • Kalıtsal özelliklerin yeni hücrelere (nesillere) taşınmasından ve saklanmasından görevlidir.
  • Yapı ,işlev ve fonksiyonları evrenseldir. (Bütün hücrelerde aynıdır.)
NOT
1-Evrimsel gelişimde önce RNA sonra DNA etkinleşmiştir.
Kanıtları:
• Santral doğmanın merkezinde yer alması
• Tek zincir olması
• Bütün canlılarda bulunması
• Kalıtsal bilginin saklanması ve yaşamsal olayların yürütülmesi
2-DNA da G-C çifti sayısının A-T çifti sayısından fazla oluşu denaturasyona dayanıklı olmasının nedenidir. Çünkü daha çok hidrojen bağı içerir.
3-Organik bazlar (Örn : Adenin ) DNA , RNA’ nın yanı sıra ATP , NAD , FAD , NADP’ ninde yapısında yer alırlar.
 
VİTAMİNLER

Genel özellikler

1-Hücre zarından geçebilirler
2-Sindirim enzimlerinden etkilenmezler
3-Kanda görülürler
4-Vücudumuzdaki yaşamsal olayları denetlerler
5-Karaciğerde A ve Deride D vitaminleri (öncül maddelerden) üretilebilir
6-A-D-E-K vitaminleri yağda çözünür ve vücudumuzda biriktirilir
7-B-C vitaminleri suda çözünür vücudumuzda biriktirilmez. Vücudumuzda en çok eksikliği görülen vitaminlerdir.
8-Bazıları Işık bazıları ısıdan etkilenebilir.
9-İnsan A ve D vitamini hariç diğer vitaminleri dışarıdan hazır olarak almak zorundadır
10-Yeterli gün ışığı almayan bölgelerde D vitamini yetersizliği görülür
Not:Çeşitli biyokimyasal olaylarda varlığı gereken ve vücut tarafından sentez edilmediği için besinlerle alınması gereken organik bileşiklerdir. Vitaminler yağda ve suda çözünmeleri bakımından sınıflandırılırlar ve adlandırılmaları alfabetik olarak yapılır.Yağda çözünenler:A-D-E-K ve Suda çözünenler B-C.Vitaminlerin besinlerle yeterli alınmaması bazı sağlık sorunlarına yol açar.
Tiamin(B1)
• Suda kolay çözünür
• Kaynatmaya karşı dayanıklıdır
• pH değişimine hassastır
• Karaciğer,maya ve hububatta çok bulunur
• Karbonhidrat metabolizmasında rol oynar
• Karbonhidrat ve proteinlerden yağların sentezi için gereklidir
• Sinir dokusunun oksijen alma yeteneğini artırır
Yetersizliği
• Mide ve barsak bozuklukları meydana gelir
• Barsaklarda iltihaplanma ve kabızlık görülür
• Alyuvarlarda pentoz fosfat birikimi olur
• Beriberi (Kalp damar sistemi hastalığı,sinirsel bozukluklar,kas zayıflğı ve halsizlik ) görülür
Riboflavin(B2)
• Suda kolay çözünür
• Işığa dayanıksızdır
• Sakatatlarda, yumurta,süt peynir,maya,tahıllar ve yeşil yapraklı sebzelerde çok bulunur.
• Solunum reaksiyonlarında görevli enzimlerin yapısına katılır
• Gelişim üzerine etkisi fazladır
• Hemoglobin sentezinde rol oynar
Yetersizliği
1. Deri ve sindirim kanalı mukozasında bozukluklar oluşur
2. Gözde sklera ve korneada damarlaşma görülür
Niyasin
• Suda olay erir
• Hava ve sıcağa dayanıklıdır
• NAD ve NADP nin oluşumunu sağlar
• Karaciğer,et,balık,buğday ve çavdarda bulunur.
Yetersizliği
(Yetersizlik tek taraflı ve mısırla beslenmelerde görülür)
1. Sinir ve sindirim sistemi bozuklukları
2. Pellegra (Deri kurur ve sertleşir) görülür
B6 (Pridoksin,H vitamini)
• Suda ve alkolde erir
• Işığa ve u.v radyasyona karşı hassastır
• Amino asit ve potasyumun hücrelere taşınmasında rol alır
• Bitkisel ve hayvansal besinlerde bolca bulunur
• yetersizliği görülmez
Pantotenik asit
• Koenzim-a nın yapısına katılır
• Karbonhidrat protein ve yağ metabolizmasında rol alır
• Karaciğer böbrek ve yumurta sarısında bulunur
Yetersizliği
1. El ve ayaklarda karıncalanma
2. Gündüz ayakların üşümesi ve gece ısınması
Biotin
• Tuzlu suda erir
• Bitkisel ve hayvansal besinlerde bolca bulunur
• Karbonhidrat ve yağ metabolizmasına katılır
• Yetersizliği görülmez
B9 (Folik asit)
• Suda az çözünür
• Alkali ortamlarda kolay çözünür
• Amino asit metabolizmasında rol alır
• Hızlı bölünen hücreler için gereklidir
• Kan hücrelerinin oluşumunda B12 ile birlikte rol alır
• Mayalarda ve yeşil sebzelerde bol bulunur
Yetersizliği
1. Gelişmenin yavaşlaması
2. Aneminin görülmesi
B12
• Yüksek yapılı bitki ve hayvanlar tarafından sentezlenemez
• Mikroorganizmalar sentezler
• Çok az miktarlarda etkendir
• Amino asit ve protein metabolizmasında etkendir
• B9 vitamini ile beraber hızlı bölünen hücreler ve kan hücreleri yapımı için gereklidir
Yetersizliği
1. Anemi görülür
2. Sinir hücrelerinde bozulmalar görülür
C vitamini
• Bazı omurgalı ve insanlar için önemlidir.(Bazı yüksek yapılı hayvanlar ve bitkiler sentezleyebilir.
• Isıya dayanıksızdır
• Biyokimyasal reaksiyonlarda rol alır
• Yeşil sebze ve limongillerde bol bulunur
Yetersizliği
1. Skorbüt (Diş eti ve diğer organlarda gelişen kanama ) hastalığı gelişir
2. Dişler ve damaklarda yapı bozukluğu gelişir.(Bu durum hücresel yapı olan mükopolisakkaritlerin yapı bozukluğundan kaynaklanır.)
A vitamini
• Besilerle beta karoten veya A vitamini şeklinde alınır
• Gözde bulunan pigmentlerin yapısına katılır
• Omurgalıların görme olaylarında gerçekleşen biyokimyasal olaylar için gereklidir
Yetersizliği
1. Fotofobi (ışığa duyarlılık) gelişir
2. Gece körlüğü
3. Göz yaşı oluşturamama ve korneada sertleşme
4. Solunum,urogenital yollarda ve ciltte sertleşme,
5. Diş bozuklukları
D vitamini
• Hormon gibi davranan vitamindir
• Bitki ve hayvansal besinlerde bulunur
• Ca metabolizmasında etkendir
• Barsaklardan Ca emilimini kolaylaştırır
• Kan Ca seviyesinin ayarlanmasında etkendir
• İnsan ve diğer memeliler D vitamini öncül maddelerini sentezleyebilirler.Bu maddeler deride u.v etkisi ile D vitaminine dönüşürler.
Yetersizliği
1. Raşitizm (Kemik gelişiminde görülen bozukluk) görülür
2. Yetişkinlerde osteomalazi (Kemik yumuşaması) görülür
E vitamini
• Bitkisel ve hayvansal besinlerde yaygın olarak bulunurlar
• Antioksidan olduğu düşünülmektedi
• Yetersizliğine raslanmamaktadır
• Laboratuar çalışmalarında yetersizliğinde farelerde karaciğer kalp ve damar hastalıkları ve kısırlık görülmüştür.
K vitamini
• Besinlerde yaygın olarak bulunur
• İnsanlarda ince barsaklarda microorganizmalar tarafından üretilir
• Yetersizliğine raslanmaz
• Karaciğerde protrombin yapımında gereklidir
• Kanın pıhtılaşmasında rol alır
 
HÜCRE

Hücre zarı özellikleri ve görevleri

  • Hücreyi çepe çevre kuşatır
  • Yağ-protein ve karbonhidrattan oluşur.Temel yapı yağdır.
  • Hücreye şekil verir
  • Hücreyi dış etkilerden korur
  • Bazı organelleri oluşumunda rol alır(E.R.,Golgi, vb.)
  • Madde alış verişini kontrol eder
  • Hücrelerin birbirini ve kimyasalları tanımasını sağlar.
  • Çok hücrelilerde hücrelerin birbirine bağlanmasını sağlar
Not:Hücre ve organel zarlarında özel enzimler,pigmentler,elektron taşıma sistemi ve taşıyıcı proteinler yer alır.
Hücrelerin yaşamlarının devamı bulundukları ortamdan ihtiyaç duydukları maddeleri alması ve bu ortama metabolik artıklarını vermesine bağlıdır.
Maddelerin sitoplazmik ortam ile dış ortam arasında alış verişinde hücre zarı engelini aşmak gerekir . Hücre zarları seçici geçirgendirler . (Organel zarları da ( E.R. , Golgi , Lizozom , Mitekondri , Kloroplast vb.) seçici geçirgendir.) Bitki , mantar ve bakterilerde ayrıca çeper ve kapsül engeli de bulunur.
Hücre Zarına Bağlı Oluşumlar
A-Hücre Çeperi
  • Hücre zarı dışında cansız yapıdır.
  • Temel yapı selüloz olup değişik bitkilerde lignin , suberin , pektin de birikebilir.
  • Az esnek ve dayanıklıdır. Turgor oluşumuna neden olur.
  • Hücreye şekil vererek dış etkilere karşı korur.
  • Yüksek bitkilerde geçitler bulundurur.
  • Bitki , mantar ve bakterilerde bulunur.
  • Pinositoz ve fagositoza engeldir.
  • Bitkilerde destek oluşumunu sağlayan en önemli yapıdır
  • Hücre bölünmesinden sonra frogmaplastın gelişmesiyle oluşur.
  • Geçirgendir.
  • Bitki , mantar ve bakterilerde bulunur.
B-Glikokaliks
  • Hayvansal hücrelerde bulunur.
  • Hücre zarının dış kısmında bulunan karbonhidratlarca oluşturulur.
  • Pinositoz ve fagositoza engel değildir.
  • Hücrelerin birbirini ve salgıları tanımasını sağlar.
  • Virüs reseptörleri olarak iş görür
  • Bu yapılarda meydana gelen anormallikler kanserleşmeye neden olur.
  • Hücreye antijen özellik kazandırır.Kalıtımın kontrolü altındadır Örn: Kan grupları
  • Oluşumunda golgi etkendir
C-Kapsül
  • Bakterilerde bulunur.
  • Peptidoglikan yapıdadır
  • Bakteriyi olumsuz koşullara karşı korur.
  • Bakterilerin tutunma kapasitesini arttırır.
  • Virüslerin girişini , pinositoz ve fagositozu engeller.
ORGANELLER
1-Endoplazmik Retikulum :

  • Nukleus zarı , golgi ve salgı kofulları oluşumunda rol oynar.
  • Hücre bölünmesinde ortadan kalkar bölünme sonunda tekrar oluşur.
  • Hücrede asidik ve bazik tepkimeleri birbirinden ayırır.
  • Taşıdığı ribozomlarla enzimatik salgıların oluşumunda rol oynar.
  • Hücre zarı ile nukleus zarı arasında tek katlı zardan oluşmuş tüplü lamelli yapıdır.
  • İyon depolanmasında rol oynar.
  • Yağ özellikteki salgıların üretildiği yerdir.
  • Madde ve iyonların hücre içinde taşınımında rol oynar.
  • Prokaryot , yumurta , embriyonik ve alyuvar hücrelerinde bulunmaz.
  • Granüllü ve granülsüz olarak iki çeşittir.
A:Granülsüz E.R. :
  • *Üzerlerinde ribozom taşımazlar.
  • *Protein olmayan salgıların üretiminde rol oynar.
  • *Karaciğer , ovaryum , testis , böbrek üstü bezlerinde çok bulunur.
B:Granüllü E.R. :
  • *Üzerlerinde ribozom taşırlar.
  • *Nukleus yakınında bulunur.
  • *Proteinsel ve enzimatik salgıların üretilmesinde rol oynar.
  • *Protein sentezi hızlı olan hücrelerde çok bulunur.
2- Peroksizom :
  • Tek katlı zardan oluşurlar.
  • Protista , mantar , bitki ve hayvan hücrelerinde bulunur.
  • Özellikle karaciğer , kas , böbrek hücrelerinde bulunur.
  • İçlerinde katalaz enzimi taşırlar.
Katalaz Enzimi : Hücrede metabolizma sonucu oluşan zehir etkili H2O2 ‘ yi H2O ve O2 ‘ye çevirir.

Katalaz
2 H2O2 2 H2O + O2
3-Golgi Aygıtı :
  • Olgunlaşmış eritrosit ve sperm hücreleri ile prokaryot hücrelerde bulunmaz.
  • Tek katlı zardan oluşmuş yassı keseler şeklindedir.
  • Tomurcuklanma ile içleri salgılarla , enzimlerle dolu keseler oluşturur.
  • E.R.’ larda üretilen salgıların depolanması ve paketlenmesinde rol oynar.
  • Selüloz , nişasta , glikojen ,glikoprotein,lipoprotein sentezinde rol oynar.
  • Hücre zarı yapısına katılan protein ve yağlara karbonhidrat eklenmesinde rol oynar.
  • Salgı yapan hücrelerle çok gelişmiştir. (Tükürük , mukus bezleri vb.)
  • Bitki hücresinde fragmoplast , hayvan hücresinde glikokaliks oluşumunda rol oynar.
  • Lizozomların oluşumunda rol oynar.
4- Lizozom :
  • Tek katlı zardan oluşmuş kese şeklindedir.
  • İçlerinde kuvvetli sindirim enzimleri taşırlar.
  • Pinositoz , fagositoz yapan hücrelerde çok bulunur. Alyuvarlarda bulunmaz.
  • Dışarıdan hücreye alınan besinlerin sindirimini sağlar.
  • Hücrede işlevini kaybetmiş organel ve yapıların sindirimini sağlar.
  • Dışarıdan hücreye giren bakteri ve toksinleri sindirerek etkisiz hale getirir.
  • Spermin yumurtayı döllemesinde rol oynar. Döllenmenin oluşumunu sağlar.
  • Hücre ölümünde hücre içeriğini sindirerek çürümeyi hızlandırır. (Otoliz)
  • Bazı canlılarda başkalaşımda rol oynar. (Kurbağada larval organların yok olması)
5-Ribozom :
  • Yapısında r-RNA ve protein bulunur.
  • Nukleus ta meydana gelir.
  • Hücrede protein sentezini gerçekleştirir.
  • Protein sentezi fazla olan hücrelerde çok bulunur.
  • Bağımsız metabolizmaya sahip bütün hücrelerde görülür.
  • Olgun alyuvarlarda bulunmaz.
  • Sitoplazma , E.R. zarında , nukleus zarı , mitekondri ve kloroplastlarda bulunur.
  • Sitoplazmada serbest olan ribozom larda yapısal proteinler üretilir.
  • Zar sistemine bağlı ribozomlar da enzimatik proteinler üretilir.
  • Prokaryot ve eukaryot hücrelerin ortak organelidir.
6-Sentrozom :
  • Dokuz adet ipliksi proteinin silindirik organizasyonuyla oluşur. İki sentroil den oluşur.
  • Silindirik protein ipliklerin ortasında kendine özgü matrix vardır.
  • Nukleus yakınında bulunur.
  • Sil ve kamçı oluşumu ve hareketinde rol oynar.
  • Bazı protista , ilkel bitkiler ve hayvansal hücrelerde bulunur.
  • Yumurta ve alyuvar hücrelerinde bulunmaz.
  • Hücre bölünmeden önce kendini eşler.
  • Yapısında DNA olduğu varsayılmaktadır.
  • Zigot sentrozomu sperm hücresinden alır.
  • hücreden hücreye kalıtlanır
7- Mitokondri :
  • İki katlı zardan meydana gelmiştir. Dış zar düz , iç zar kıvrımlıdır.
  • İç zar kıvrımlarına krista denir. Üzerinde solunum enzimleri taşır.
  • O2 ‘ li solunum yapan bütün eukaryotik hücrelerde bulunur. Alyuvarlarda bulunmaz.
  • Enerji ihtiyacı fazla olan hücrelerde sayısı fazladır. (Karaciğer , kas sinir , böbrek h.)
  • İç zarın içi matrixle doludur. Matrixle DNA , RNA , ribozom özel proteinler bulunur.
  • Mitokondri de solunumla üretilen ATP hücrenin bütün yaşamsal olaylarında kullanılır.
  • Mitokondri ler bölünmez tomurcuklanma ile çoğalırlar.
  • Döllenme sonunda oluşan zigotta yumurtaya ait mitokondri ler bulunur. (Eşeyli üreyen canlılarda mitokondri ler anneden alınmıştır. Sentrozom ise babadan alınmıştır.)
  • Mitokondri zarları ileri derecede seçici geçirgen zardır.
NOT: O2’li solunum yapan bakterilerde mitokondri yerine mesezom bulunur.
NOT : O2’ solunum
Enzim
C6H12O6 + 6 O2 ------------- 6CO2 + 6H2O + 38ATP​
9-Plastidler :
A) Kloroplast:
  • İki katlı zardan oluşmuştur.
  • Bazı protista ve bitkilerde bulunur.
  • İç zar içinde özel plazma olan stroma ve üzerinde klorofil bulunan granumlar bulunur.
  • Stromada kendine özgü DNA , RNA , ribozom , protein ve mineraller bulunur.
  • Protoplastlardan veya leucoplastlardan gelişir.
  • Hücrede bölünerek sayısını artırabilir.
  • Işık enerjisini ATP enerjisine çevirerek organik madde sentezi gerçekleştirir. (Üretilen ATP hücredeki diğer yaşamsal olaylarda kullanılmaz.)
  • Bitkinin toprak üstü ışık olan genç kısımlarda bulunur.
  • İşlevlerini kaybedince kromoplasta dönüşür.
  • Bitkilerde fotosentez gerçekleştiren organeldir.
NOT : Fotosentez
Işık
6 CO2 + 6 H2O ---------------- C6H12O6 + 6 O2
kl .​

B-Kromoplast :
  • Bitkinin toprak altı ve toprak üstü kısımlarında bulunabilir.
  • Fotosenteze yardımcıdırlar.
  • Vitamin sentezinde rol oynarlar.
  • Likopin (kırmızı) , karoten (turuncu) , ksantofil (sarı) ,rengi oluşturan pigment taşırlar.
  • Meyve , çiçek ve yapraklarda renk oluşumunu sağlarlar. Üremeyi kolaylaştırır.
C-Leukoplast :
  • Işık almayan toprak altı depo yapılarda bulunur. Renksizdirler.
  • Işık alınca kloroplasta dönüşürler.
  • Fotosentezde oluşan glikozun nişasta halinde depolanmasını sağlarlar.
10 Kofullar :
  • Hücre zarı , E.R. ve golgi den meydana gelirler.
  • Tek katlı zara sahiptirler.
  • İçlerinde su , tuz , alkoloid , karbonhidrat ve diğer organik molekül bulundururlar.
  • Kofullar sahip oldukları içerikle osmoz olayında etkili olurlar.
  • Yaptıkları işe göre 4 (dört) çeşit koful vardır.
A-Besin Sindirim Kofulu
  • Bazı protista ve akyuvarlarda görülür.
  • Endositoz la besin alınmasıyla oluşur.
  • Koful içeriği lizozom enzimleriyle sindirilir.
  • Sindirim artıkları eksositozla dışa atılır.
B-Boşaltım Kofulu
  • Tatlı sularda yaşayan tek hücrelilerde görülür.
  • Hücreye giren fazla suyu dışa atarak hücreyi hemolizden korur.
C-Salgı Kofulu
  • Golgi tarafından oluşturulur.
  • İçinde özel salgı maddeleri taşır.
  • Salgı yapan hücrelerde çok gelişmiştir.
D-Depo Kofulu
  • Bitki hücrelerinde oldukça büyüktür.
  • Bitkilerde koful zarına tonoplast denir.
  • Su , hava ve artıkların depolanmasında rol oynar.
  • Genç hücrelerde küçük , yaşlı hücrelerde büyüktür.
 
METABOLİZMA


Metabolizma
:hücrede gerçekleşen biyokimyasal reaksiyonların tümüdür.
A-Anabolizma
biggrin.gif
ış ortamdan alınan veya hücredeki reaksiyonlar sonucu oluşan basit moleküllerden hücrenin ihtiyaç duyduğu kompleks veya diğer moleküllerin sentezlenmesidir.
Örnek:Protein,RNA,Fotosentez,Kemosentez vb.

B-Katabolizma:Dış ortamdan alınan veya hücrede daha önce üretilip işlevlerini kaybetmiş kompleks moleküllerin enerji üretimi veya yapıtaşı üretimi için daha basit moleküllere parçalanmasıdır.
Örnek:Hücre içi ve dışı sindirim,O2 li ve O2 siz solunum
ATP(Adenozintrifosfat):
Yapısı:

atp.JPG

  • Adenin nucleotid
  • Riboz
  • 3(Üç) fosforik asit
Özellikleri:
  • Yapısında iki yüksek enerjili fosfat bağları bulunur
  • Canlının tüm yaşamsal olaylarında kullandığı enerji kaynağıdır
  • Kolayca başka enerji formlarına dönüştürülebilir.(Elektrik,ısı,kimyasal bağ ,osmotik,ışık vb.)
  • Bütün reaksiyonlara katılabilir
  • Her hücre kendi ATP sini kendi sentezler
  • Hücrede sitoplazma,mitokondri ve kloroplastlarda sentezlenir
  • Hücre yaşamsal olaylarında sitoplazmada veya mitokondride üretilen ATP kullanılır
  • Kloroplastlarda sentezlenen ATP organik madde sentezi ve kloroplastlardaki diğer yaşamsal olaylarda kullanılır
  • Yüksek enerjili son fosfat bağının kopması ile ortama 7300 cal enerji verilir.
Hücrelerde ADP nin sistemden enerji alarak kendine bir fosforik asit bağlayıp ATP haline gelmesine fosforilasyon denir.
Fosforilasyonda kullanılan enerji kaynağına göre 4 (Dört) tip fosforilasyon vardır.
1-Sübstrat düzeyde fosforilasyon
:
a-Bütün canlılarda görülür
b-Sitoplazmik solunum enzimleri kullanılarak organik maddelerin yapısında bulunan bağ enerjisinin ATP enerjisi haline dönüşmesidir
atp1.JPG

2-Oksidatif-fosforilasyon:
a-Oksijenli solunum enzimi bulunduran canlılarda gerçekleşir
b-Organik maddeler oksijenli solunum enzimleri ile inorganik yapılara dönüştürülürken açığa çıkan H lerin O2 ye aktarılırken gerçekleşir
c- e.t.s. görev alır
atp2.JPG

3-Foto-fosforilasyon
a-Klorofil taşıyan canlılarda gerçekleşir.
b-Klorofil ve e.t.s etkisi ile güneş ışık enerjisinin dönüşümü ile gerçekleşir
c-Enzim görev almaz
atp3.JPG

4-Kemosentetik-fosforilasyon:
a-Oksidasyon enzimi taşıyan bakterilerce gerçekleştirilir
b-İnorganik maddelerin (H,Fe,N,NH3 vb.) oksidasyon enzimleri ile oksitlenmesi ile açığa çıkan kimyasal enerji ile gerçekleşir
atp4.JPG


Canlılar dünyasında iki yöntemle ATP üretimi gerçekleşir.
A-Substrat düzeyde ATP sentezi

Enerji veren egzergonik reaksiyonlarda enerji düzeyi yüksek moleküller kullanılarak, enzimler aracılığı ile ADP nin (enerji düzeyinin yükseltilmesi) ATP ye dönüştürülmesi. Bütün canlılarda görülür.
B-Kemiosmoz yöntemi (Proton pompası) ile ATP sentezi
Zarla ayrılmış iki ortam arasında oluşturulan H+ yoğunluk farkına bağlı olarak ATP sentezlenmesi .Bu yöntemle ATP sentezi ni üçe ayırabiliriz
kemiosmoz.png

atp%20sentetaz.JPG

biyoloji%20(120).gif


1-Bakterial ATP sentezi
arkebakteri.png

eubakteri.png

2-Kloroplast ATP sntezi (Foto-fosforilasyon):
kloroplast.png

3-Mitokondrial ATP sentezi( Oksidatif-fosforilasyon):
mitokondri.png

Bütün canlılar güneşin ışık enerjisini kullanırlar.Işık enerjisinin canlıların kullanabileceği enerji formuna dönüşmesinde fotosentez ve solunum mekanizmaları rol alır.
KEMİOSMOTİK ATP ÜRETİMİ
Karakter
Archaea
Mor bakteri
Kloroplast
Mitokondri
Enerji kaynağı
Işık
Işık
Işık
NADH
Pompa
Bacteriorhodopsin
Bakteriyel photosystem, sitokrom-b / c
Photosystems I ve II, b sitokrom / f
Kompleksleri I, III ve IV
Ürünler
ATP
ATP
ATP, NADPH, oksijen
ATP, su


ATP nin önemi
  1. ATP de, fosfat gruplar arasındaki yüksek enerjili bağ kararsız yapıda olup kolayca hidrolize olabilir.
  2. Bu hidrolizi yaklaşık 7.3 kCal enerji açığa çıkar.
  3. Bu enerji hücresel faaliyetleri için kullanılır.
  4. ATP hidroliz geri çevrilebilir bir reaksiyondur.
  5. ATP ,ADP’nin bir inorganik fosfat grubu P (i) bağlanması ile sentezlenir.
  6. Bu bir yoğunlaşma reaksiyonu olup yaklaşık 7.3 kCal enerji gerektirir.
  7. Bu yoğunlaşması reaksiyon için gerekli enerji; Katabolik tepkimeler ve redoks reaksiyonlarından gelir.
  8. ATP sentetaz hem hidroliz ve ATP sentezini (Yoğunlaşma) katalizler.
  9. ATP gerektiğinde kullanmak için ideal bir enerji kaynağıdır.
ATP evrensel enerji kaynağı molekülü olarak kabul edilir.

Nedenleri:

1. Tüm hücrelerde ATP’nin varlığı
2. Birçok metabolik (Katabolik veya anabolik) hücresel faaliyetlerinde ATP kullanımı
3.Hücrelerin ATP açlık etkisi – hücrelerde ATP sentezlenmez ise canlılık durur.
4. Farklıda olsa ATP sentezine yönelik aktivitelerin bütün canlılarda olması
5. Bütün canlılarda aynı ATP (prokaryotik ve ökaryotik hücreler) aynı veya farklı olaylarda kullanılır
 
MADDE ALIŞ-VERİŞİ

Madde Alış-Verişi

Hücrelerin Bulundukları Ortamla Yaptıkları Madde Alış Verişi
Hücrelerin yaşamlarının devamı bulundukları ortamdan ihtiyaç duydukları maddeleri alması ve bu ortama metabolik artıklarını vermesine bağlıdır.
Maddelerin sitoplazmik ortam ile dış ortam arasında alış verişinde hücre zarı engelini aşmak gerekir . Hücre zarları seçici geçirgendirler . (Organel zarları da ( E.R. , Golgi , Lizozom , Mitekondri , Kloroplast vb.) seçici geçirgendir.) Bitki , mantar ve bakterilerde ayrıca çeper ve kapsül engeli de bulunur.

Zarların geçirgenlikleri üzerine etkili faktörler
  • Elektriksel uyarı : Sinir , Kas hücreleri
  • Mekaniksel – Kimyasal uyarı : Sinir , Kas hücreleri
  • Hormonlar : Sinir , Kas , Salgı hücreleri
  • İntraselular sıvıda Ca fazlalığı : Sinir hücreleri
  • Nörotransmiter maddeler : Sinir , Kas , Salgı hücreleri
Maddelerin zardan geçiş hızları farklıdır. Bunun nedenleri
1-Maddelerin özellikleri
2-Zar yapısındaki farklılıklar (zar bileşenleri)
3-Kolaylaştırıcı ve engelleyici dış faktörlerin etkisiyle
Örnekler :
  • Permaz glikozun zardan geçişini hızlandırır.
  • İnsülin zarların glikoza ilgisini (geçişini) arttırır.
  • Mitekondri zarı ileri derecede seçici geçirgendir.
  • Bakteri zarında K ve Ca iyonları hızla geçerken mayada geçiş yoktur.
  • Bazı hormonlar maddelerin zarlardan geçişini uyarır.
  • Mekanik ve elektriksel uyaranlar zarlardan madde geçişini uyarır.
  • Bazı iyonlar zarlardan madde geçişini uyarır.
Hücreler diş ortamla gerçekleştirdikleri madde alış verişi şu şekillerde gerçekleşir
A)Pasif taşıma
B)Aktif taşıma
C)Endositoz-ekzositoz
A)Pasif Taşıma
Maddelerin enerji harcamadan yoğunluk farklarından dolayı hücre zarından doğrudan geçmeleridir.
Çeşitleri :
  • Difüzyon
  • b)Ozmos
  • Kolaylaştırılmış Difüzyon
  • Diyaliz - Filtrasyon
I-Difüzyon
Maddelerin çok yoğun ortamlardan az yoğun ortamlara kendi kinetik enerjileri ile yayılmalarına denir.
özellikleri
  • Maddeler çok yoğun ortamdan az yoğun ortama hareket ederler .
  • Geçişme moleküllerin kinetik enerjisiyle gerçekleşir.
  • Ortamlar arasında zar gerekmez.
  • Zarın veya hücrelerin canlı olması gerekmez.
  • Hücre enerji harcamaz.
  • Geçişme iki ortam arasında madde yoğunluğu dengeleninceye kadar devam eder.
  • Metabolik zarlardan etkilenmezler.
  • Difüzyon hızı madde konsantrasyonu ile doğru orantılıdır.
Difüzyon Hızına Etki Eden Faktörler
  • Zardaki por sayısı .
  • Basınç farkı
  • Geçişen molekül büyüklüğü.
  • Elektriksel yük
  • Sıcaklık.
  • Yağda çözünme ve çözme yeteneği
  • Konsantrasyon farkı.
  • Difüzyon yüzey genişliği
II-Osmoz :
Yarı geçirgen zarla çevrilmiş iki ortamda suyun çok olduğu yerden az olduğu yere zarı geçerek yayılmasına (geçişmesine) denir.
Özellikleri
  • Hücre ve cansız ortamlarda olabilir.
  • Enerji harcanmaz.
  • Geçişme suyun çok olduğu ortamdan az olduğu ortama doğrudur
  • Geçişme az yoğun ortamdan çok yoğun ortama doğrudur.
Hücreler Bulundukları Ortamlara Göre
A) İzotonik ortam : OB = TB Su giriş ve çıkışı olmaz
B) Hipotonik ortam : OB > TB Olursa su emilir
C) Hipertonik ortam : OB < Olursa su verilir
  • Geçişme iki ortam yoğunluğu dengeleninceye kadar devam eder.
  • Geçişme hava basıncı veya turgor basıncıyla engellenebilir.
  • Su molekülleri osmotik basıncın fazla olduğu yere doğru hareket ederler.
  • Ortamda çözünmüş maddelerin zara yaptığı basınçla oluşturdukları emme kuvvetine osmotik basınç denir.
  • Osmotik basınç arttıkça emme kuvveti artar.
  • Osmotik basınç birim hacimde çözünmüş madde miktarına bağlıdır.(doğru orantılıdır)
  • Osmotik basınç plazmoliz olmuş hücrede fazla , Turgor olmuş hücrede azdır.
  • X kadar polisakkarit ten çok X kadar monosakkarit osmotik basıncı daha çok artırır.
Geçişme hızı bazı faktörlere bağlıdır.
  • Zardaki por sayısı
  • Geçişme yüzeyi
  • Isı
  • Yoğunluk farkı (madde konsantrasyonu)
  • Yağda çözünme ve çözme yeteneği
  • Basınç farkı . (İle doğru orantılı olarak hız artar.)
III-Kolaylaştırılmış Difüzyon :
Yağda çözünmeyen maddelerin geçişme şeklidir. Enerji harcanmayıp hücre zarındaki özel proteinlerin kontrolünde gerçekleşir.
Su ve yağda erimeyen maddeler (Glikoz , galaktoz vb.) hücre zarından geçişleri zar yapısında bulunan özel taşıyıcı proteinlerle gerçekleşir.
Özellikleri
  • Canlı hücrelerde gerçekleşir.
  • Hücre zarındaki özel taşıyıcı proteinler görev alır.
  • Enerji harcanmaz.
  • Madde taşınımı yüksek konsantrasyondan düşük konsantrasyona doğrudur.
  • Taşıyıcı protein miktarı difüzyon hızını etkiler.
  • Aynı taşıyıcı protein birden çok maddenin taşınımında rol oynar.
  • Difüzyon hızı madde konsantrasyonu ile doğru orantılı değildir. Bir noktadan sonra (taşıyıcıların doygun hale gelmesi) hız dengelenir ve sabit hızla devam eder.
Kolaylaştırılmış basit difüzyona benzer özellikleri
  • Enerji harcanmaz.
  • Her hücrede görülebilir.
  • Kinetik enerji kullanılır.
  • Madde taşınımı yüksek konsantrasyondan düşük konsantrasyonlara doğrudur
Kolaylaştırılmış difüzyonun aktif taşımaya benzer yönleri
  • Taşımada proteinlerin görev alması.
  • Doygunluk evresinden sonra geçişme hızının sabit kalması.
  • Canlı hücrelerde gerçekleşmesi.
  • Belirli maddelere özgü olması.
IV-Diyaliz ve Filtrasyonun özellikleri
  • İki ortam arasında basınç farkı vardır.
  • Madde geçişi yüksek basınçlı ortamdan az basınçlı ortama doğrudur.
  • Su ve suda çözünmüş maddelerin geçişidir.
  • Geçişme seçici geçirgen (biyolojik) zarlarda görülür.
  • Birim zamanda geçen madde miktarının bağlı olduğu faktörler.
  • Zardaki por sayısı
  • Zarın geçirgenliği
  • İki ortam arasındaki basınç farkı
  • Geçişme yüzeyi
Not:Porlardan geçemeyecek kadar büyük moleküller geçiş yapamaz.
B)Aktif Taşıma :
Enerji harcanarak maddelerin seçici geçirgen zardan az yoğun ortamlardan çok yoğun ortamlara taşınmasıdır.
Özellikleri
  • Canlı hücrelerde gerçekleşir.( Bağırsak , Böbrek , Sinir hücreleri)
  • Enerji harcanır.
  • Enzimler görev yapar.
  • Enzim yapısını bozan faktörlere duyarlıdır. (Yüksek ısı , PH , İnhibitör)
  • Metabolizma hızına duyarlıdır. ( O2 azlığı , Düşük ısı vb.)
  • Aynı sistem birden çok maddenin geçişinde rol alabilir.
  • Sistem belli maddelere özgüdür.
  • Madde alınımı enzimlerin doygunluk anından itibaren sabit hızla devam eder.
  • Madde iletimi düşük yoğunluklardan yüksek yoğunluklara doğrudur.
  • Aktif taşımanın hızı soğuk , PH farkı , O2 azlığı , inhibitör lerle engellenir.
Aktif taşıma geçen madde miktarındaki azalma nedenleri
  • O2 azlığı olabilir.
  • İnhibitörler olabilir.
  • Isı artışı olabilir.
  • PH değişikliği olabilir.
  • Madde azalması olabilir.
Aktif taşımada sabit taşıma hızının nedenleri ise
  • O2 fazlalığı olabilir.
  • Isının 0 C den 35 C yükselmesi olabilir.
  • Aktivatör olabilir.
  • Zaman olabilir.
C)Endositoz ve eksositoz:
Özellikleri:

  • Canlı hücrelerde gerçekleşir.
  • Enerji harcanır.
  • Hücre çeperi taşımayan hücrelere özgü madde alış verişidir.
  • Madde alış verişinde sitoplazma ve dış ortamdaki maddenin yoğunluk farkı önemli değildir.
  • Hücre zarından geçemeyen maddelerin alış verişidir.
  • Bakteri, mantar ve bitkilerde görülmez.
  • Bazı protista (Amip, öglena, paramesyum vb.)larda ve hayvansal organizmaların bazı hücrelerinde görülür.
  • Organel zarlarındada görülür.
a)Endositoz:
1-Fagositoz: Katı maddelerin hücreye alınış şeklidir
2-Pinositoz: Sıvı ve sıvıda çözünmüş besinlerin alınış şeklidir
b)Ekzositoz:
Hücre içi sinidrim artıkları ve bazı metabolik ürünlerin hücre dışına atılım şeklidir.
 
MİTOZ BÖLÜNME

Kalıtsal yapı

  1. Moneralar hariç diğer canlılarda kalıtsal yapı kromozomlar halindedir.Moneralarda ve sitoplazmik kalıtımda rol alan organel kalıtsal yapıları DNA halindedir.​
  2. Moneralar hariç bütün canlılarda nucleusta bulunur.Moneralarda ve sitoplazmik kalıtımda rol alan organel kalıtsal yapıları plazmada yer alır.​
  3. Hücrelerde canlı türüne özgü kromozom sayısı bulunur.Örnek:İnsanda=46, Güvercin=16,Sirke sineği=8 vb.​
  4. Hücrelerdeki kromozomlar çiftler halindedir.Bu çiftlerden biri anneden biri babadan gelir.Bu kromozom çiftlerine homolog kromozom denir.​
  5. Canlılardaki kromozom çeşit sayısına takım sayısı denir ve n ile gösterilir.Örnek:İnsanda n=23, Güvercinde n=8, Sirke sineğinde=4 vb.​
  6. n sayısı hücrelerdeki kromozomların yarısıdır ve canlı türüne göre değişir.Örnek:İnsanda n=23, Güvercinde n=8, Sirke sineğinde=4 vb.​
  7. Normalde eşeyli üreyen canlıların hücrelerinde iki takım (2n) kromozom bulunur ve bu hücrelere diploid hücreler denir.Örnek:İnsanda:Epitel hücresi 2n=46, Kas hücresi 2n=46,Karaciğer hücreleri 2n=46 vb.​
  8. Üremede rol alan hücreler bir takım kromozom taşırlar ve bu hücrelere haploid hücre denir.Örnek:Sperm , Ovum , Makrospor , Mikrospor , spor gibi hücreler bir takım kromozom taşırlar ve haploid hücre olarak adlandırılırlar​
  9. Bazı canlıların hücreleri bir takım kromozom taşır.Bu tür canlılara haploid canlılar denir.Örnek:Erkek arılar.Tohumsuz bitkilerin gametofitler (Eğrelti,karayosunu vb.) , Bakteriler vb canlılar.​
  10. Haploid canlılar gametlerini mitoz bölünme ile oluştururlar.​

A)Monoploid hücreler

1-n sayıda kromozom taşırlar.
2-Mayoz bölünme ile meydana gelirler.
3-Erkek arı spermi ve çiçeksiz bitkilerde gametler mitoz bölünme ile oluşurlar.
4-Erkek arılarda ,çiçeksiz bitkilerde ve bakterilerde olduğu gibi vücudu oluşturabilirler.
5-Sadece mitoz bölünme geçirebilirler.

B)Diploid hücreler
1-2n kromozom taşırlar.
2-Mitozla oluşurlar.
3-Mitoz veya mayoz bölünme geçirebilirler
4-Vücudu oluşturan hücrelerdir.

Not:Bazı hücrelerde ve bazı canlıların vücudunu oluşturan hücrelerin kromozom durumları 3n ,4n gibi fazla sayıda takım içerebilir bu duruma poliploidi denir. Çoğu kültür bitkisinde durum böyledir.

HÜCRE BÖLÜNMESİ
Bir hücre inter faz veya bölünme evresinde görülür.
İnter faz evresi bazı hücrelerde çok kıssa sürer. Örnek bakteri hücrelerinde 20 dakikadır. Bazı hücrelerde ise çok uzun sürer. Örnek sinir hücrelerinde ömür boyudur. Bu evrede hücreler kendilerine özgü yaşamsal olaylarını yürütür.
Bunlar:
1-Madde alış- verişi
2-Anabolik ve katabolik reaksiyonlar
3-Organel oluşumu
4-Çok hücrelilerde dokusal işlevler
5-Büyüme ve farklılaşma
6-DNA ve RNA sentezi
Ancak ileri düzeyde özelleşen kas sinir vb. hücrelerde büyüme ve farklılaşma yoktur.Bölünme yeteneği olan hücrelerin interfazında görülen en önemli olay DNA sentezidir . Bölünebilen hücrelerde gerek interfazda ve gerek mitozda değişik olayların gerçekleştiği alt evreler vardır.Bunlar:
1-İnterfazda: G1 – S – G2 evreleridir.
2-Bölünme (Mitoz): Profaz – Metafaz – Anafaz – Telofaz evreleridir.
Hücrelerde büyüme iki şekilde görülür :
1-Sitoplazmik büyüme (Hacimsel büyüme olup r3 şeklinde gerçekleşir.)
2-Hücre zarı büyümesi (Alansal büyüme olup r2 şeklinde gerçekleşir.)
Sitoplazma ve hücre zarındaki bu dengesiz büyümeden dolayı hücrelerde şu sorunlar oluşur.
1-Nucleus yetersizliği görülür.
2-Madde alış verişinde yetersizlik görülür.
3-Hücre zarının parçalanma tehlikesi oluşur.
Hücreler bu sorunları bölünerek çözerler .Bölünme öncesinde hücrelerde bir takım değişiklikler görülür.
Bölünmeye hazırlanan hücrelerde görülen değişiklikler şunlardır:
1-Diğer hücrelerle bağlantılarını çözer.
2-Dış yüzey çıkıntılarını kaybeder.
3-Fazla miktarda su alarak şişer.
Hücreleri bölünmeye yönelten temel etkenler şunlardır:
1-Yüzey hacim oransızlığı.
2-Nucleus sitoplazma oransızlığı.
3-İç bölünme faktörleri (Sitoplazmik faktörler.)
4-Nucleus emri. (Oldukça zayıf ihtimal)
5-Hormonlar ve kanserojen maddeler. (Örnek:Bitkilerde sitokinin hormonu, İnsanlarda ostrojen hormonu.)
Hücre bölünmesi tek hücrelilerde çoğalmaya neden olurken, çok hücrelilerde büyüme ,yenilenme ve onarılmayı sağlar.İnterfaz evresinde görülen bazı önemli olaylar vardır.Bölünme yeteneği olmayan
hücrelerde bu evrede bölünme ile ilgili olaylar hariç diğer bütün olaylar görülür.

Bölünebilen hücrelerde interfazda görülen olaylar şunlardır:
1-Bazı organellerin sayısı artırılır. Örnek: Mitokondri, sentrozom vb.
2-Yapısal ve işlevsel proteinlerin oranı artırılır.
3-Bölünmede görev alacak enzimler sentezlenir.
4-ATP sentezi artarak yedeklenir.
5-DNA sentezi gerçekleşir.
6-Bu evrede DNA molekülü aktif olup hücredeki yaşamsal olayları kontrol eder.

A-İnterfaz
1-DNA molkülü
2-DNA + Protein
3-Kromatin yapı
4-Kromatinin kendini eşlemesi ile oluşan kardeş kromatidler
5-Kromozomal yapı

a) G1 evresi:
1-Metabolik olaylar yoğun bir şekilde sürer.
2- Madde alış verişi , sentez ve yıkım reaksiyonları , organel yapımı, RNA sentezi ve dokusal işlevlerin en üst düzeyde devam ettiği evredir.
3- En uzun evredir.Bu evrede bölünebilen hücrelerde büyüme gerçekleşir.
4- Bölünme yeteneklerini kaybeden hücreler yaşam ve faaliyetlerini bu evrede gerçekleştirirler. Örnek:Kas ve sinir hücreleri bu evrede varlıklarını sürdürürler.
5-Bu evrede hücrede kromozom yapısı 2n2c dir. ( takım sayısı 2. Kromatin sayısı ise2 dir.)
b) S evresi:
1-DNA’ nın eşlendiği ve kromatin sayısının iki katına çıktığı evredir.
2-Protein sentezinin en yoğun şekilde gerçekleştiği evredir.
3-Sentrozomların eşleşmesi emri bu evrede verilir.
4-Bu evrenin sonunda hücrenin kromozom yapısı 2n4c dir.(Takım sayısı 2, kromatid sayısı ise 4 tür.)

c) G2 evresi:
1-Bölünme ile ilgili enzimler sentezlenir.
2-Organel sayısı artırılır.
3-DNA sentezi durmuştur ancak RNA sentezi devam eder.
4-Sentrozomların sentezi bitmiş ve oluşan sentrozom çifti zıt kutuplara hareketlenir.
5-Bu evredeki hücrenin kromozom yapısı 2n4c dir.

B-Mitoz bölünme evreleri
Hücre bölünmesi iki ayrı hücre kısmının bölünmesi ile gerçekleşir:
1-Karyokinez: Çekirdek bölünmesi.
2-Sitokinez: Sitoplazma bölünmesi. Sitokinez olayı bitki ve hayvanlarda farklı şekillerde gerçekleşir.
a)Hayvanlarda: Ortadan boğumlanarak gerçekleşir.
b)Bitkilerde: Orta lamel oluşumu ile gerçekleşir.
a) Profaz
1-Nucleus zarı ve endoplazmik retikulum zarı erir.
2-Kromozomlar kısalır ve kalınlaşır.
3-Sentrozomlar zıt kutuplara hareket eder.
4-Nucleolus kaybolur.
5-Kutuplardan merkeze iğ iplikleri oluşur.
b)Metafaz
1-Kromozomlar iyice kısalıp kalınlaşırlar.
2-Kardeş kromatidler sentromerler vasıtası ile bir arada tutulurlar.
3-Kromozomlar ekvatoral düzlemde yanyana dizilirler.
4-Kromozomlar sentromerleri ile iğ ipliklerine tutunurlar.
c)Anafaz
1-İğ ipliklerinin kasılma ve gevşeme hareketleri ile kardeş kromatidleri bir arada tutan sentromeri parçalar.
2-Kardeş kromatidler birbirinden ayrılır ve zıt kutuplara taşınır.
c)Telofaz
1-Kromozomların hareketi bitmiştir.
2-Kromozomlar helixlerini çözerek kromatin iplikler haline döner.
3-Nucleolus (Çekirdekçik) şekillenir.
4-RNA ve protein sentezi başlar.
5-İğ iplikleri kaybolur.
6-Nukleus zarı oluşmaya başlar ve endoplazmik retikulumlar şekillenir.
7-Hücrede yaşamsal olaylar yeniden başlar.
8-Sitokinez gerçekleşir ve bölünme sonlanır.
A) Mitoz (Normal) bölünme
Nucleus zarı kaybolarak gerçekleşir. Bir karyokinez ve birde sitokinez görülür.
Genel özellikleri:
1-Bir hücreden iki hücre oluşur.
2-n, 2n, 3n, vb. gibi farklı kromozom sayısına sahip hücrelerde görülebilir.
3-Hem somatik hücrelerde hemde gametlerde görülebilir.
4-Kalıtsal çeşitlilik oluşturmaz ve oluşan bütün hücreler yapı ve özellik olarak aynıdır.( fenotip ve genotip olarak aynıdır.)
5-Bir karyokinez birde sitokinez görülür.
6-Sadece kardeş kromatidler zıt kutuplara çekilir.
7-Bir hücre ard arda defalarca mitoz geçirebilir.
8-Eşeysiz üreme, yenilenme-onarılma ve büyümenin temel mekanizmasıdır.
9-Eşeyli üreyebilen monoploid canlılarda (Erkek arılar,Eğreltiler,Karayosunları vb.)Gametleri oluşturur.
B)Amitoz bölünme
Nucleus zarı kaybolmadan gerçekleşir.Bir karyokinez ve birde sitokinez görülür.
Genel özellikleri:
1-Nucleus zarı kaybolmaz.
2-Kalıtsal materyal ve sitoplazma eşit şekilde dağılmaz.
3-Hızlı gerçekleşir.
4-Kanser, akyuvarlar ve protistalarda gerçekleşir.
C)Çoğa bölünme
Genel özellikleri:
1-Nucleus zarı kaybolmadan gerçekleşir.
2-Oldukça hızlı gerçekleşen bir bölünme şeklidir.
3-Bir hücreden kısa sürede onlarca yeni hücre oluşur.
4-Çok miktarda nucleus bölünmesi (Karyokinez) olmasına karşı sitokinez görülmez.
5-Ana hücrenin parçalanması ile oluşan yeni nukleuslar etraflarına bir miktar sitoplazma alarak çok miktarda yeni hücreler oluştururlar.
Örnek: Plazmodiumlarda sporlanma, Çiçekli bitkilerde Makrospordan embriyo kesesinin (8 nucleuslu) meydana gelmesi verilebilir.

D) Fıssyon bölünme
Bakterilerde görülen gerçek anlamda mitoz özellikleri taşımayan bölünmedir. Çekirdek bölünmesi olmayıp sadece DNA eşlenmesi ve ardından sitokinezle gerçekleşen bölünme şeklidir.
Mitoz bölünmenin evrimsel önemi
1-Kalıtsal devamlılığı sağlar.
2-Yararlı kalıtsal özelliklerin günümüze kadar gelmesini sağlar.
 
MAYOZ BÖLÜNME

A)Mayoz-1 evreleri:
Mayoz bölünme homolog kromozomların ve kardeş kromatidlerin ayrılmasını sağlayan ardışık iki bölünme bütünüdür. Homolog kromozomların ayrılmasına neden olan birinci evreye Mayoz-1 evreleri denir.
a)Profaz-1
1-Sentroiller kutuplara hareket eder.
2-Nucleus zarı ve e.r. zarları erimeye başlar.
3-İğ iplikleri oluşmaya başlar.
4-Kromozomlar kısalıp kalınlaşmaya başlar. Ancak profaz-1’ de Mitoz profazında ve profaz-2 ‘de görülmeyen bazı özgün olaylar ve kromozomların özel davranışları vardır. Bu nedenle profaz-1 kendi içinde beş alt evrede incelenir.​
I)Leptoten:
1-İnce ve uzun iplikler halinde olan kromatinler kısalıp kalınlaşırlar.
2-Nucleolus (Çekirdekcik) varlığını sürdürür.
II)Zigoten:
1-Homolog kromozomlar yanyana gelerek çiftler (Bivalent yapı) oluştururlar.
2-Eşleşme bütün kromozom çiftlerinde görülür.
III)Pakiten:
1-Kromozomlar iyice kısalıp kalınlaşır.
2-Eşleşen homolog kromozomlar bu evrede birbirleri ilke iyice kaynaşırlar ve bu evrede hücrenin kromozom sayısı n gözükür.
3-Evrenin sonunda her kromozom çiftinde dört kromatid görülür ve bu yapıya tetrad denir.Hücrede görülen tetrad sayısı n kadardır.
4-Bu evrede homolog kromozomların kardeş olmayan kromatidleri arasında gen alış verişi görülür bu olaya krossing-over denir.
5-Kardeş olmayan kromatidler arasındaki çakışma noktalarına kiyazma denir.
6-Uzun kromozomlarda görülen kiyazma sayıları daha çoktur.​
IV)Diploten:
1-Tetrad oluşturan kromozomlar birbirlerini iterek ayrılmaya başlarlar.
2-Ancak krossing-over bölgelerinde kiyazmalarla bağlantılarını sürdürürler.
V)Diakinez:
1-Kromozomlar daha fazla kısalırlar.
2-Homolog kromozomlarda bağlantı sadece uca yakın yerlerde kalır.
3-Çekirdek zar kaybolur.
4-Nucleolus (Çekirdekcik) kaybolur.
5-İğ iplikleri oluşmuştur.
6-Dişilerde eşey ana hücreleri gerçekleşen mayoz bölünmenin bu evresinde hücreler uzun süre kalırlar. Bölünmenin bundan sonraki evreleri ovulasyondan sonra devam eder.
b)Metafaz-1
1-Homolog kromozomlar (Tetradlar halinde) ekvatoral plak üzerinde karşılıklı dizilirler.
2-Her kromozom sentromeri ile iğ ipliklerine tutunurlar
c)Anafaz-1
1-Homolog kromozomlar iğ iplikleri ile zıt kutuplara doğru çekilirler.
2-Kardeş kromatidleri bir arada tutan sentromerler parçalanmamıştır.
3-Kiyazmalar kromozomların ucuna doğru kayarak ortadan kalkar.
4-Anne ve babadan gelen kromozomların kutuplara taşınması rasgele olur buda çeşitlilik nedenidir.

d)Telofaz-1
1-Kromozomlardaki helixler çözülür.
2-Nucleus zarı belirginleşir.
3-Sitokinezle iki hücre oluşur.
4-Oluşan hücrelerin kromozom yapısı n2c dir.
5-Erkeklerde sekonder spermatositler oluşur.
6-Dişilerde ikincil oosit ve birinci kutup hücresi meydana gelir.
7-Mayoz geçiren bazı hücrelerde nucleus zarı oluşmaz ve kromozomlar helixler çözülmez.
Ara interfaz:Nucleolus görülmez,DNA ve RNA sentezi görülmez. Hücredeki hazırlıklar tıpkı önceki interfazın devamı gibidir.
B)Mayoz-II evreleri
Kardeş kromatidlerin ayrılmasını sağlayan ikinci bölünme evrelerine Mayoz-2 evreleri denir. Mayoz interfazında görülen olaylar mitoz interfazı ile aynıdır.
a)Profaz-II
1-Birinci bölünmede oluşan iğipliklerine dik olarak iğ iplikleri oluşur.
2-Oluşmuşsa nucleus zarı kaybolur.
3-Helixlerini çözen kromozomlar tekrar helixlerini oluşturur.
b)Metafaz-II
1-Kromozomlar ekvatoral düzlemde yanyana dizilirler
2-Kromatidler sentromerleri ile bir aradadır
3-Kromozomlar sentromerleri ile iğ ipliklerine tutunurlar
c)Anafaz-II
1-İğ ipliklerinin itme ve çekme hareketi ile sentromerler parçalanır.
2-Birbirinden ayrılan kardeş kromatidler zıt kutuplara gider

d)Telofaz-II
1-Kutuplara çekilen kromatidler helixlerini çözerek kromatin iplik haline geçerler
2-Nucleus zarı oluşur.
3-İğ iplikleri kaybolur
4-Sitokinezle iki toplam dört hücre oluşur.
5-Oluşan hücrelerde ana hücrenin yarısı kadar kromozom dolayısıyla DNA vardır
6-Oluşan hücrelerdeki kalıtsal materyal hem profaz-1 de gerçekleşen krossing-over hemde metafaz-1 deki homolog kromozomların diziliminin rasgele olmasından dolayı farklıdır
7-Oluşan hücreler erkekte spermatid, dişilerde ise oosit denir

Mayoz Bölünmenin temel özellikleri:
1-Sadece 2n kromozomlu hücrelerde görülür.
2-2n kromozomlu hücrelerden n kromozomlu 4 hücre oluşur.
3-iki karyokinez ve iki sitokinez görülür.
4-Eşey ana hücresi ve spor ana hücrelerinde görülür.
5-Bölünme sonunda gamet ve sporlar oluşur.
6-Kalıtsal çeşitlilik nedenidir.Oluşan hücreler kalıtsal olarak birbirinden farklıdır.
7-Eşeyli üremenin temel mekanizmasıdır.
8-Mitoza göre daha ileri bir özelliktir
9-Hem homolog kromozomlarda hemde kardeş kromatidlerde ayrılma görülür.
10-Sinaps, tetrad ve krossing-over görülür.
11-Mayoz geçirmiş hücre tekrar mayoz geçiremez ancak mitoz geçirebilir.
Notlar...
Mayozun evrimsel önemi:

1-Krossing-overle kalıtsal çeşitlilik sağlar
2-Kromozom sayısını yarıya indirerek, döllenme sonunda türe özgü kromozom sayısının sabit kalmasını sağlar.​
Mayoz bölünme ile oluşan yapılar:
1-Sperm 2-Ovum 3-Makrospor 4-Mikrospor 5-Spor
Mayoz bölünmenin görüldüğü hücreler:
1-Sperm ana hücresi (Hayvanlarda)
2-Ovum ana hücresi (Hayvanlarda)
3-Spor ana hücresi (Çiçeksiz bitkilerde)
4-Makrospor ana hücresi (Çiçekli bitkilerde)
5-Mikrospor ana hücresi (Çiçekli bitkilerde)
6-Zigot (Su yosunlarında)
Mayoz bölünmenin görüldüğü yapı ve organlar:
1-Testis 2-Ovaryum 3-sporangium 4-Anterler 5-Tohum taslağı (Ovaryum)
 
SOLUNUM REAKSİYONLARI

Enerji Dönüşümleri

Metabolizma:hücrede gerçekleşen biyokimyasal reaksiyonların tümüdür.
A-Anabolizma
biggrin.gif
ış ortamdan alınan veya hücredeki reaksiyonlar sonucu oluşan
basit moleküllerden hücrenin ihtiyaç duyduğu kompleks veya diğer moleküllerin
sentezlenmesidir.Protein,RNA,Fotosentez,Kemosentez vb.
B-Katabolizma
biggrin.gif
ış ortamdan alınan veya hücrede daha önce üretilip işlevlerini
kaybetmiş kompleks moleküllerin enerji üretimi veya yapıtaşı üretimi için daha basit moleküllere parçalanmasıdır.Hücre içi ve dışı sindirim,O2,li ve O2 siz solunum
ATP(Adenozintrifosfat)
Yapısı:
1-Adenin nucleotid 2-Riboz 3- 3(Üç) fosforik asit
hucre-solunum%20(1).jpg

Özellikleri:
  • Yapısında iki yüksek enerjili fosfat bağları bulunur
  • Canlının tüm yaşamsal olaylarında kullandığı enerji kaynağıdır
  • Kolayca başka enerji formlarına dönüştürülebilir.(Elektrik,ısı,kimyasal bağ,osmotik,ışık vb.)
  • Bütün reaksiyonlara katılabilir
  • Her hücre kendi ATP sini kendi sentezler
  • Hücrede sitoplazma,mitokondri ve kloroplastlarda sentezlenir
  • Hücre yaşamsal olaylarında sitoplazmada veya mitokondride üretilen ATP kullanılır
  • Kloroplastlarda sentezlenen ATP organik madde sentezi ve kloroplastlardaki diğer yaşamsal olaylarda kullanılır
  • Yüksek enerjili son fosfat bağının kopması ile ortama 7300 cal enerji verilir.
Fosforilasyon: Hücrelerde ADP nin sistemden enerji alarak kendine bir fosforik asit bağlayıp
ATP haline gelmesine denir.
hucre-solunum%20(2).jpg

Enerji
ADP+P -------------- ATP
(Fosforilasyon)
Fosforilasyonda kullanılan enerji kaynağına göre 4 (Dört) tip fosforilasyon vardır.
1-Sübstrat düzeyde fosforilasyon:
  • Bütün canlılarda görülür
  • Sitoplazmik solunum enzimleri kullanılarak organik maddelerin yapısında bulunan bağ enerjisinin ATP enerjisi haline dönüşmesidir
2-Oksidatif-fosforilasyon:
  • Oksijenli solunum enzimi bulunduran canlılarda gerçekleşir
  • Organik maddeler oksijenli solunum enzimleri ile inorganik yapılara dönüştürülürken açığa çıkan H lerin O2 ye aktarılırken gerçekleşir
  • e.t.s. görev alır
3-Foto-fosforilasyon
  • Klorofil taşıyan canlılarda gerçekleşir.
  • Klorofil ve e.t.s etkisi ile güneş ışık enerjisinin dönüşümü ile gerçekleşir
  • Enzim görev almaz
4-Kemosentetik-fosforilasyon:
  • Oksidasyon enzimi taşıyan bakterilerce gerçekleştirilir
  • İnorganik maddelerin (H,Fe,N,NH3 vb.) oksidasyon enzimleri ile oksitlenmesi ile açığa çıkan kimyasal enerji ile gerçekleşir
Bütün canlılar güneşin ışık enerjisini kullanırlar.Işık enerjisinin canlıların kullanabileceği enerji formuna dönüşmesinde fotosentez ve solunum mekanizmaları rol alır.
Fotosentez Solunum
Işık -------ATP-------- Glikoz --------- ATP ------------- ( Biyolojik iş)

Biyolojik iş: Isı,elektrik,osmotik basınç,kimyasal bağ,ışık, mekanik,aktif taşıma vb.
OKSİJEN VE HAYAT
Not: Fotosentezden önce (ozon oluşmadan) organik madde sentezi için gerekli enerji u.v , şimşek , yıldırımlarla gerçekleşirken , fotosentezde madde sentezi için gerekli enerji güneşin görünür ışınları (450-760n.m) ile gerçekleşir.Ozon bu ışınların geçişine engel değildir.
Not: Bugün yaşayan bütün canlılar (Kemosentetik ler hariç) ihtiyaç duydukları organik besini ve oksijeni fotosentezden karşılarlar.
O2 nin önemi:
A-Ozon oluşumunu sağlar.
B-Oksidatiffosforilasyonla yüksek ATP üretimi sağlar.
Not:Oksijen aynı zamanda öldürücü olabilir. Obligat-anaerop bakteriler buna
örnektir. Atmosferde O2 oranının artması solunumu engeller. Canlılar O2 nin bu olumsuz etkilerinden sahip oldukları enzimlerle korunur.

Ozon oluşumu fotosentezle başlamıştır.
hucre-solunum%20(3).gif

Enerji
O2--------- O+O (Stratosferde) Oluşan O daha yükseklere çıkarak O2 ile
birleşir ve ozon (200 n.m Küçük güneş ışınları)oluşur.
Enerji(200-300 n.m)
O+O2--------- O3 + Enerji -------------- Azotlu bileşikler.
(Ozon)
Ozonun önemi:
A-Zararlı U.V ışınları tutarak karasal yaşamın başlamasına nede olmuştur. Buda
canlıların sayı ve çeşitliliklerinde artmaya neden olmuştur.
B-İlkel atmosferde organik madde sentezi bitmiş ve canlılar için organik madde
sentez biçimi olarak fotosentez önem kazanmıştır.

Oksijenli solunum ve solunum kat sayısı:
O2 li solunumda organik moleküldeki (C6H12O6) C ve H ler koparılır. Karbon
molekülden CO2 olarak ayrılırken , H ler dışarıdan alınan O2 ile birleşerek H2O
olarak ayrılır. Bu nedenle glikoz yıkımında CO2 in ayrılımında izlediği yola
karbon yolu, su ve ATP oluşumum ile sonuçlanan H ayrılışınada H yolu denir.
Oksijenli solunumda e.t.s H yolunda görev alır.
Solunum tipleri
A-Oksijensiz solunum (Fermantasyon.)

1-Gerçek fermantasyon:

Enzim
C6H12O6 -------------2C2H5OH + CO2 + 2ATP
Glikoz Etil alkol
2-Oksidatif fermantasyon:
Enzim
C2H5OH + O2 ---------------CH3COOH + H2O+ ATP
Etil alkol Asetik asit
B-Oksijenli solunum:
Enzim + ets
C6H12O6 + 6O2 --------------------6CO2 + 6H2O + 38 ATP
Glikoz

O2 siz SOLUNUM
  • Bazı bakteri ve mayalarda temel enerji üretim biçimi olmakla beraber, Bitki ve bazı hayvanlarında özel durumlarda başvurduğu enerji üretim biçimidir.
  • Glikoliz ve fermantasyon olmak üzere iki evrede gerçekleşir.
  • Glikolizde temel amaç enerji üretimidir. Fermantasyonda ise temel amaç glikoliz sonucu oluşan artık ürünlerin hücreye zarar vermesinin önlenmesidir.
  • Glikoliz bütün canlılarda ortaktır.Fermantasyon ise canlının kullandığı enzime göre oluşum biçiminde ve son ürünlerde farklılıklar görülür.
  • Fermantasyon son ürüne göre adlandırılır;Alkolik,Laktik asit,Asetik asit vb.
  • Fermantasyonda O2 kullanılmaz ancak asetik asit fermantasyonunda O2 kullanılır.
hucre-solunum%20(4).gif

Oksijensiz solunumun evreleri
A-Glikoliz (Oksijensiz ve oksijenli solunum)

Bütün solunum tipleri glikolizle başlar. Glikoliz bağımsız metabolizmaya sahip
bütün hücrelerde görülen bir reaksiyondur. Genel özellikleri:
  1. Sitoplazmada gerçekleşir. (Mitokondri ye ihtiyaç yoktur.)
  2. Enzimatik reaksiyonlar dizisidir.
  3. Bir mol glikozun reaksiyona girmesi için ; İki mol ATP (Aktivasyon enerjisi
  4. için) harcanır.
  5. Bir mol glikozdan ;
    • İki mol piruvat
    • Dört mol ATP
    • İki mol NADH2 , açığa çıkar.
  6. O2 li ve O2 siz solunumların ortak özellikleridir.
  7. Temel amaç enerji üretimidir.
hucre-solunum%20(5).jpg

B-Fermantasyon
  • Sitoplazmada gerçekleşir
  • Enzimatik reaksiyonlardır
  • Temel amaç glikolizde açığa çıkan son ürünlerin hücreye zarar vermesini
önlemektir
  • Kullanılan enzime göre son ürünler değişir
  • Son ürüne göre adlandırılması yapılır
  • Bakteri ,mantar ve omurgalılarda çoğunlukla çizgili kaslarda görülür
hucre-solunum%20(6).jpg

Fermantasyon için gerekli koşullar:
1-Uygun ısı
2-Gerekli enzimler
3-Organik madde(Glikoz vb.)
4-Biyokimyasal ortam (Sitoplazma)
Fermantasyonda açığa çıkanlar:
1-Son ürün (Alkol,Aseton vb.) 2-ATP 3-CO2 4-Isı
Oksijenli solunum
Oksijenli solunum üç kademede gerçekleşir.
1-Glikoliz: (Sitoplazmada gerçekleşir)

Enzim
Glikoz ------------ 2Piruvat + 2ATP+ 2NADPH2
2-Kreps döngüsü: (Mitokondri matriksinde)
Enzim
Piruvat ------------ 3CO2 + 4NADH2 +1FADH2 + ATP (Bir pürivat için)

3-Oksidatiffosforilasyon: (Mitokondri krista zarlarında)
e.t.s

NADPH2 + 1/2 O2 ---------------- H2O + NAD+ 3 ÂTP
e.t.s
FADH2 +1/2 O2 ------------------ H2O + FAD + 2 ATP
Glikoliz
Oksijensiz solunumdaki glikolizle aynı temel özellikler gösterir.
hucre-solunum%20(7).jpg

hucre-solunum%20(8).gif

Kreps döngüsü
Özellikleri
  • Eukaryotlarda mitokondride , prokaryotlarda sitoplazmada mesezom denen zar kıvrımlarında gerçekleşir
  • Pirüvatla başlar
  • Mitokondriye geçen her piruvata karşılık
    1. 3 CO2 , (substrat düzeyde)
    2. 1 ATP,
    3. 1 FADH2 ve 4 NADH2 oluşur.
  • Enzimatik reaksiyonlardır
  • Isı,PH,aktivatör ve inhibitörlerden etkilenir.
  • O2 varlığında gerçekleşen reaksiyonlardır.
  • Diğer organik moleküllerin solunum reaksiyonuna katıldığı evredir.
hucre-solunum%20(9).jpg


hucre-solunum%20(10).jpg

hucre-solunum%20(11).gif

Oksidatif fosforilasyon
özellikleri

  • Mitokondri zarları (Bakterilerde mesezom denen zar kıvrımlarında gerçekleşir
  • Kemiosmozla ATP sentezi gerçekleşir
  • Piruvat tan ayrılan H lerin O2 ye aktarımıdır
  • NAD,FAD,CoQ,Sitokromlar ve O2 görev alır
  • NAD+ ile taşınan her 2H çiftine karşılık e.t.s de 3 ATP sentezlenir
  • FAD+ ile taşınan her 2H çiftine karşılık e.t.s de 2 ATP sentezlenir
  • 1 Glikozun yıkımından e.t.s üzerinden toplam 34 ATP sentezlenir
  • 1 Glikoz için e.t.s de O2 ye aktarılan H lerden 24 H2O üretilir
hucre-solunum%20(12).jpg



Solunumda enerji üretim aşamaları
hucre-solunum%20(13).jpg

Solunum aşamaları ilişkileri
hucre-solunum%20(14).jpg

Değişik organik moleküllerde oksijen kullanımı ve enerji üretimi durumu
CO2
Solunum kat sayısı: R.Q=---------- Sonuç kullanılan maddeye göre değişir.
O2
CO2
Karbonhidratlarda RQ =---------- =1 olur.
O2
6CO2
Örnek: Glikoz (C6H12O6) için: RQ=------------ = 1
6O2
CO2
Yağlarda RQ = ----------- = X X > 1 çıkar,.buda daha fazla oksijen tüketmek
demektir O2

Yağlarda oksijen oranı az olduğu için solunumda yağların yıkımı için çok O2
kullanılır ve diğer organik maddelere oranla daha fazla ATP üretilir.
36 CO2
Örnek: Oleik asit (2C18H34O2) + 51 O2 =-----------= 0,7
51 O2
CO2
Alkol vb maddelerde RQ=--------- = X X<1 çıkar . Çünkü alkollerde oksijen oranı fazladır. O2


4CO2 4
Örnek: C4H4O8 + O2 =--------------= --------= 4
O2 1
hucre-solunum%20(15).jpg

hucre-solunum%20(16).jpg

Solunum hızına etki eden faktörler:
1- Isı 2 - O2 yoğunluğu 3- PH
4 -CO2 miktarı 5-Ket vurucular (Zehirler) 6 - Uyaranlar.
Solunum hızı
Bitkilerde ; farklı organ ve dokularda solunum hızları farklıdır. Bitkisel
organlarda solunum hızı şu şekilde sıralanır: Yaprak – Kök – Gövde. Doku
olarak en hızlı solunum kambiyumda görülür.

Bitkilerde solunum hızını artıran faktörler.
1-Köklenme
2-Yaralanma
3-Tohum ıslanması
4-Tomurcuklanma
Oksijenli ve oksijensiz solunumun ortak özellikleri
1-Glikoliz evresi ile başlamaları
2-Glikozun aktivasyonu için ATP kullanılması
3-Reaksiyonlar sonunda ATP sentezlenmesi
4-Isının açığa cıkması
5-CO2 nin açığa çıkması (Laktik asit fermantasyonu hariç)
6-Substrat düzeyde fosforilasyonun gerçekleşmesi
7-Enzim kullanılır
Oksijenli solunumu Oksijensiz solunumdan ayıran farklar
1- O2 kullanılması
2- H2O nun açığa çıkması
3- e.t.s nin görev alması
4- Oksidatif fosforilasyonun gerçekleşmesi
5- Glikozun CO2 ve H2O ya kadar parçalanması
6-Yüksek ATP üretimi (Bir glikozdan 38 ATP)

Deneyler
Deney:1

Işıklı ortamda bitkiler dış ortamdan aldıkları CO2 ve H2O ile besin sentezlerken
dış ortama verdikleri O2 ile diğer canlıların yaşamlarını devam ettirmelerini
sağlar.
hucre-solunum%20(17).jpg

Deney:2
Fotosentez için CO2 gereklidir. BaOH sisteme giren havadaki CO32 nin
emilimini sağlayarak bitkiye CO2 ulaşımını engeller. Kurbağanın bulunduğu
ortamdaki KOH ise kurbağa solunumunda oluşan CO2 nin tutulmasını
sağlayarak Ortamdaki CO2 yok olmasına neden olur. Böylece bitkinin
fotosentez yapması önlenir.Bir süre sonra O2 oluşmadığı için hem bitki hemde
hayvan ölür
hucre-solunum%20(18).jpg

Deney:3
Canlılar solunum olayında CO2 açığa çıkarırlar. Ortamda bulunan CO2 akseptörü
olan KOH solunumla ortaya çıkan CO2 yi tutarak ortamda basınç azalmasına
neden olur. Böylece cıva sistem içine doğru hareket eder.
hucre-solunum%20(19).jpg

Deney:4
Düzenekteki fenol kırmızısı b,ir süre sonra sarı renge dönüşmesinin nedeni
solunum olayı ile canlıların dış ortama CO2 vermeleridir. CO2 ayracı olan Fenol
kırmızısı CO2 ile karşılaştığında sarı renk alır.
hucre-solunum%20(20).jpg

Deney:5
Şekildeki düzenekte KOH dış ortamdan alınan havadaki CO2 yi tutarak sisteme
girişini engeller ve ışık olmasına rağmen sadece sistemdeki CO2 oranında
fotosentez yapılır. Sistemde basınç azaldığı için Civa ok yönünde hareket eder.
hucre-solunum%20(21).jpg


Deney:6
Çimlenen tohumlar solunum yaparlar.Sistemde BaOH dış ortamdan sisteme
giren CO2 yi tutar.Böylece tohumların bulunduğu kaba asla CO2 ulaşamaz.
Ancak CaOH ın bulanması tohumların solunum sonucu ürettikleri CO2 den
kaynaklanır.
hucre-solunum%20(22).jpg

Deney:7
Çimlenen tohumlar ortamdaki O2 yi azaltırlar ve ortamın basıncı azalır ve civa ok
yönünde harake eder.
 
FOTOSENTEZ

Enerji Dönüşümleri (Fotosentez-Solunum)

Organik evrim teorisine göre ilkel atmosferde yer alan CO2, H2O, H2,NH3,CH4, vb. gibi moleküller şimşek,yıldırım ve u.v ışınların etkisiyle basit organik moleküller haline dönüştü. (Atmosferde oksijen yoktu.)
Şimşek+Yıldırım
CO2+H2O+H2+NH3+CH4-------------------Basit organik moleküller
O2’siz atmosfer
Oluşan organik maddeler yağmur suları ile karaya taşınıp , ısı ve u.v etkisiyle karmaşık kompleks moleküller haline dönüştüler.
(Karada) ısı+U.V
Basit organik moleküller ---------------------Karmaşık organik maddeler.
O2’siz atmosfer
Yer kabuğunda oluşan komplex maddeler yağmur suları ile denizlere taşındı. Denizlerde u.v etkisiyle komplex moleküllerden sayısız ve karmaşık reaksiyonlarla ilk canlılığın temeli atıldı ve ilkel hücreler (Koaservat) oluştu.
(Denizlerde) ısı+U.V+Enzimsel maddeler
Komplex organik maddeler ------------------ İlkel hücre (Koaservat)
O2’siz ortam
İlk canlı oksijensiz ortamda oluşmuştur. İhtiyaç duyulan organik maddeler cansız ortamda inorganik koşullarda sentezlenmekte ve bol miktarda bulunmaktadır. İlkel hücre ihtiyacı olan enerjiyi ortamdaki organik moleküllerden oksijensiz solunumla elde etmekteydi. Bu mekanizma günümüze kadar gelmiştir.(Fermantasyon)
İlkel hücre
Organik madde------------------ Basit organik ve inorganik madde+Enerji
Enzim
Not:Bu yöntemle elde edilen enerji ilkel hücreler için yeterlidir.İlkel hücrelerden bazıları sahip olduğu enzimlerle kendi organik maddelerini inorganik maddelerden üretebilme yeteneğine sahip oldular. Bunun en ilkel şekli kemosentezdi zamanla fotosentez gelişti.

İleri hücre formları
İnorganik maddeler---------------------- Organik maddeler
Kemosentez ve Fotosentez
Fotosentezin ortaya çıkışıyla:
1-O2 üretimi sağlanarak ozon (O3) oluşumu gerçekleşmiştir. Ozon U.V ışınlar atmosferin üst katmanlarında tutmuş, böylece canlılar önce deniz (su) yüzeyine sonra karaya çıkışını sağlamıştır.
2-O2 üretimi ile O2 li solunumum başlamasına olanak tanımış , enerji üretiminin artması ile canlıların fizyolojik karakterlerinde artmaya ,özelliklerinin çeşitlenmesine, sayılarının ve çeşitlerinin artmasına neden olmuştur.
3-Oksijenin yüksek oksidasyon yeteneği nedeni ile; O2 yi etkisizleştirip kullanımını sağlayan enzim taşımayan canlıların hızla azalmasını ,O2 yi kullanabilen canlıların ise hızla çoğalarak sayılarının artmasını sağlayan doğal seleksiyonu başlatmıştır.
4-O2 nin üretimi ile inorganik ortamdaki organik madde üretimi engellenmiş , fotosentez canlılar için en önemli organik madde üretim mekanizması olmuştur.
Not: Fotosentezden önce (ozon oluşmadan) organik madde sentezi için gerekli enerji u.v , şimşek , yıldırımlarla gerçekleşirken , fotosentezde madde sentezi için gerekli enerji güneşin görünür ışınları (450-760n.m) ile gerçekleşir .Ozon bu ışınların geçişine engel değildir.
Not: Bugün yaşayan bütün canlılar (Kemosentetik ler hariç) ihtiyaç duydukları organik besini ve oksijeni fotosentezden karşılarlar.
Ortamda, aşağıdaki yapılardan biri varsa, fotosentez gerçekleşir.
Klorofil-Kloroplast-Özümlem parankiması-Parankima dokusu-Yaprak-Bitki
lisebiyoloji-fotosentez.jpg


Fotosentezin özgün olayları
  • 6CO2 + 6H2O -----(Işık/Klorofil)-----------C6H12O6 + 6O2
  • Kloroplastta gerçekleşir.
  • Fotosentetik ototroflarda görülür.
  • Hammaddeler CO2 ve H2O dur.(Bakterilerde H ve H2S kullanılır)
  • Ürünler glikoz ve O2 dir.(Bakterilerde O2 yerine S oluşur)
  • Işıkta gerçekleşir.
  • Anabolik reaksiyonlarıdır.
  • Hidrojen akseptörü NADP dir
  • İnorganik madde organik maddeye dönüşür.
  • Işık enerjisi kimyasal bağ Enerjisine dönüşür
  • Fotofosforilasyon la ATP sentezi yapılır.
  • Klorofil ve su elektron kaynağıdır.(Bakterilerde H ve H2S, elektron ve H kaynağı olarak rol alır)
  • Elektronların son alıcısı klorofil ve NADP dir.
  • Canlıda ağırlık artışı olur.
  • Sentezlenen ilk ürünler karbonhidratlardır.
Bakteriyel fotosentezin özellikleri
  • Sitoplazmada gerçekleşir
  • Klorofiller sitoplazmik zar katlanmaları olan tilakoidlerde yer alır
  • H ve elektron kaynağı olarak H2 veya H2S kullanılır
  • Işık gereklidir
  • Yan ürün olarak O2 oluşmaz
  • Anaerobiktirler
Protista ve bitkilerde gerçekleşen fotosentezin özellikleri
  • Kloroplastlarda gerçekleşir
  • Klorofiller kloroplastlardaki granalarda yer alır
  • H ve elektron kaynağı H2O dur
  • Yan ürün olarak O2 oluşur
  • Işık gereklidir
Fotosentezin evreleri:
A-Işık evresi reaksiyonları
a-Devirli fotofosforilasyon:
Özellikleri:

  • Işık varlığında gerçekleşir
  • Granalarda gerçekleşir
  • Enzim görev almaz
  • Elektron kaynağı klorofildir
  • e.t.s ye aktarılan her elektrona karşılık 1 ATP sentezi gerçekleşir
  • Klorofilden e.t.s ye aktarılan elektronlar yine aynı klorofil tarafından tutulurlar
  • Bu seride sadece karanlık evrede kullanılmak üzere ATP sentezi gerçekleşir
lisebiyoloji-fotosentez%20(1).jpg

b-Devirsiz fotofosforilasyon:
Özellikleri:

  • Işık varlığında gerçekleşir
  • Granalarda gerçekleşir
  • Enzim görev almaz
  • Elektron kaynağı PS1,PS2 ve H2O dur
  • İki, pigment sistemi görev alır
  • Suyun iyonizasyonu ve O2 nın oluşumu bu döngüde gerçekleşir
  • Karanlık evrede kullanılacak ATP ve CO2 nin redüklenmesinde kullanılacak H ler bu evrede üretilir. (ATP ve NADPH2 ler üretilir)
  • Ps1 ve Ps2 nin dört kez indirgenme - yükseltgenme olayına karşılık sistemde 3 ATP,2 NADPH2 ve 1 O2 sentezlenir
lisebiyoloji-fotosentez%20(2).jpg

lisebiyoloji-fotosentez%20(19).jpg


lisebiyoloji-fotosentez%20(18).jpg

Genellemeler:
-Işık evresi reaksiyonlarında ihtiyaç duyulanlar:

1-Işık 2-ADP+Pi 3-NADP 4-Klorofil 5-H2O 6-e.t.s
-Işık evresi reaksiyonlarında açığa çıkanlar:
1-ATP 2-HADPH2 3-O2

B-Karanlık evre reaksiyonları:
Özellikleri:

  • Kloroplastlarda stroma da meydana gelir
  • Enzimler rol alır
  • Isı,Ph,Substrat miktarı,İnhibitör ve aktivatörlerden etkilenirler
  • CO2 nin kullanıldığı evredir
  • 1 CO2 için bu evrede ışık evrelerinde üretilen 3 ATP ve 2 NADPH2 kullanılır(1 glikoza karşılık 18 ATP ve 12 NADPH2 kullanılır)
  • e.t.s rol almaz
  • CO2 yakalayıcısı olarak Ribuloz difosfat (Pi-5C-Pi) rol alır
  • Işığa ihtiyaç duyulmaz
  • Glikoz,sukroz,nişasta,a.asit,gliserol vb. organik maddelerin üretildiği evredir
Fotosentezin şematize edilmesi
lisebiyoloji-fotosentez%20(17).jpg

Fotosentez reaksiyonlarında elde edilen ürünlerdeki C,H ve O kaynakları aşağıdaki gibidir.
6CO2 + 6H2O ------------ C6H12O6 + 6O2
CO2: Glikozdaki C ve O kaynağıdır
H2O: Glikozdaki H ve serbest kalan O2 kaynağıdır

lisebiyoloji-fotosentez%20(24).gif

lisebiyoloji-fotosentez%20(23).gif


Fotosentezle ilgili grafik ve deneyler
Fotosentez: Fotosentez reaksiyon hızını etkileyen faktörler:
1-Işık 2-Klorofil 3-CO2 4-H2O 5-Isı
1-Işık faktörü
  • Temel enerji kaynağıdır.
  • Işık evresinde rol oynar.
  • Dalga boyu ve şiddeti önemlidir.
a) Işığın dalga boyu:Fotosentez dalga boyunun 400-750 nm olduğu aralıkta gerçekleşir. Klorofil tarafından mor ışık daha fazla soğurulur ancak fotosentezin reaksiyon hızı kırmızı ışıkta fazla yeşil ışıkta en az değerdedir
lisebiyoloji-fotosentez%20(16).jpg

PS1,PS2 yükseltgenmesinde ve H2O nun iyonizasyonunda farklı dalga boylarında ışığa ihtiyaç olduğu için fotosentezin hızı beyaz ışıkta daha fazladır.
b) Işığın şiddeti: Belirli bir ışık şiddetine kadar reaksiyon hızı artar.
lisebiyoloji-fotosentez%20(15).jpg

lisebiyoloji-fotosentez%20(14).jpg

Ancak ışık şiddeti güneş(ışık) ve gölge bitkilerinde fotosentez reaksiyon hızı üzerine etkisi farklıdır

lisebiyoloji-fotosentez%20(13).jpg


Not:Işığın fotosentez için gerekli enerji kaynağı olmakla beraber klorofilin sentezi içinde ışığa ihtiyaç vardır.
Mg
Öncül madde-----Porfirin---------Mg-porfirin (Karanlıkta gerçekleşir.)
( Fe , Enzim )
MG-porfirin-------------Öncül-klorofil------------------Klorofil
Işık
Klorofil sentezi (Kısaca)
Enzim / Işık
( C , H , O , N ) + Mg ---------------------- 1 mol Klorofil
Fe katalizör
lisebiyoloji-fotosentez%20(12).jpg

2-CO2 faktörü
  • Karanlık evre reaksiyonlarında görev alır.
  • Glikozun yapısına katılır.
Atmosferde % 0,03 oranında bulunan karbondioksit % 0,3 ‘e kadar artırınca reaksiyon hızı artar CO2 nin miktarını daha fazla artırmak reaksiyonu hızlandırmaz.
lisebiyoloji-fotosentez%20(11).jpg

lisebiyoloji-fotosentez%20(10).jpg

3-Isı faktörü
  • Karanlık evre reaksiyonlarında etkendir.
  • Optimal ısı 35 derecedir. (Türe göre değişir.)
  • Fotosentezin enzimatik reaksiyonlardan olması nedeniyle ısıya karşı duyarlıdır.
lisebiyoloji-fotosentez%20(9).jpg

4-Su faktörü
  • Güneşten gelen fazla ısının terleme ile uzaklaştırılmasında görev alır.
  • Karbondioksitin redüklenmesinde kullanılan H lerin kaynağıdır.
  • Atmosferin O2 kaynağıdır.
  • Devirsiz fotofosforilasyon da kullanılır.
  • Enzimatik reaksiyonların gerçekleşmesi için gerekli ortamı oluşturur.
Not:Fotosentez reaksiyonlarında etken olan faktörler için minimum yasası geçerlidir. Buna göre reaksiyon hızı faktörlerden en zayıfı tarafından belirlenir.
A-Etken madde miktarı – reaksiyon hızı arasındaki ilişki.
  • H2O-CO2 Reaksiyon hızını belirleyen ortamda en az bulunan faktördür.
  • Işık şiddeti-CO2 Yukarıdaki grafiğe göre reaksiyon hızını belirleyen faktör ortam ışık şiddetidir
  • Işık şiddeti-Isı
lisebiyoloji-fotosentez%20(8).jpg

Not:Fotosentezde açığa çıkan yan ürünler
H2O O2
H2S S
H2 Yan ürün yok

Elektron ve H kaynağı Ortama verilen yan ürün
CO2 yakalayıcılar
KOH , NaOH , Ba(OH)2 , Ca(OH)2
Fotosentezin Hızı
a)Kütle artışı
b)Oluşan O2 miktarı
c)Kullanılan CO2 miktarı ile ölçülür.
Fotosentezde e. t.s (enerji seviyelerine göre.)
1-Ferrodoksin
2-Plastokinon (Flavoproteinler)
3-Sitokrom
Bu sistem elemanları belirli enerji düzeyindeki elektronları yakalar ve enerji seviyelerini düşürerek bir sonraki elemana aktarırlar.Bu esnada serbest kalan enerji ile sistemde ADP+Pi nin ATP ye dönüşümü sağlanır
Fotosentez Şartları
  • CO2 ve H2O gerekir
  • O2 açığa çıkar ( H2O kullanılırsa )
  • Işık karşısında olur
  • Klorofilli hücrelerde gerçekleşir
  • Nişasta meydana gelir
DENEY 1 :Fotosentezde CO2 gerekliliği

Yukarıdaki kurulu düzende sods ilave ediliyor. (soda içinde CO2 var.) CO2 eklenince gaz çıkışı fazlalaşıyor. Çıkan gaz O2 dir. Aynı deney şayet kaynatılmış soğutulmuş suda yapılırsa gaz çıkışı gözlenmez eğer suyuniçine CO2 içeren su ilave edilirse gaz çıkışı artar
Sonuç: CO2 fotosentez için gereklidi
lisebiyoloji-fotosentez%20(22).gif

DENEY 2 :Fotosentezde CO2 gerekliliği
Bu deneyde kavanozun içindeki kısım lügolle boyanmaz. Nedeni CO2 ten yoksun olup
fotosentez yapamamasıdır.
Sonuç: fotosentez için CO2 gereklidir

lisebiyoloji-fotosentez%20(7).jpg

DENEY 3 :Fotosentezde ışık şiddetinin etkisi
Bu deneyden ; fotosentez için ışığın gerekli olduğunu çıkarıyoruz. Işık miktarı arttıkça çıkan kabarcık miktarı artar. Bu artış belli bir seviyeyekadar olur. Çünkü bu olay yapraktaki enzim miktarı ve klorofil miktarı ile de ilgilidir.
Sonuç:Işık şiddetinin artışı belli oranda fotosentezin hızını artırır.
lisebiyoloji-fotosentez%20(8).jpg

DENEY 4 :Fotosentezde CO2 kullanılır O2 açığa çıkar
Bu deney düzeneğini düzenli kurarsak bir süre sonra bitki ölür.Çünkü giden havaya CO2 ve O2 vardır.O2 gerekli değildir.Fotosentez sonucu elde edilen O2 miktarı kullanılandan fazladır.Fakat giren havadaki CO2 ve
solunumla ortaya çıkan CO2 ortamda bulunan KOH ve Ba(OH)2 tarafından yok edildiği için fotosentez yapılamaz.
lisebiyoloji-fotosentez%20(6).jpg

DENEY 5:Fotosentezde O2 açığa çıkar
Deney tüpü içinde birikerek kibrit alevinde parlayan gaz O2 olduğu anlaşılır
lisebiyoloji-fotosentez%20(21).gif

DENEY 6:Fotosentezde klorofil gerekliliği
Sardunya yaprağı 7-8 saat gün ışığı aldıktan sonra klorofilleri saydamlaştırılarak lügolle boyandığında sadece önceden yeşil olan kısımlarının mavi-mor renge boyandığı görülür.Klorofil taşıyan yeşil bölgelerde gerçekleşen fotosentezle nişasta sentezlenmiştir
lisebiyoloji-fotosentez%20(5).jpg

lisebiyoloji-fotosentez%20(20).gif

DENEY 7:Fotosentez için ışık gereklidir
Saksı çiçeğinin bir yaprağının yarısı ışık geçirmeyen nesne ile kapatılarak 7-8 saat ışıkta tutulur daha sonra bitkiden kesilerek saydamlaştırılır ve üzerine lügol dökülür renk değişimi gözlenir. Sonuçta açık kalan bölgenin mavi-mor renge boyandığını kapalı kısmın ise boyanmadığını görürüz
lisebiyoloji-fotosentez%20(4).jpg

DENEY 8:Fotosentezde organik madde (Nişasta) sentezlenir
Saksı çiçeğinin bir yaprağının yarısı ışık geçirmeyen nesne ile kapatılarak 7-8 saat ışıkta tutulur daha sonra bitkiden kesilerek saydamlaştırılır ve üzerine lügol dökülür renk değişimi gözlenir. Sonuçta açık kalan bölgenin fotosentez sonunda nişasta sentezlediği için mavi-mor renge boyandığını kapalı kısmın ise boyanmadığını görürüz bu durum burada fotosentez gerçekleşmediği ve nişasta sentezlenmediğini gösterir.
 
KEMOSENTEZ

Fotosentez ve Kemosentez
Derin deniz sıcak su delikleri etrafında biyolojik toplulukların keşfi heyecan verici bir bilimsel olaydır. Dev tüp solucanları, büyük kum midyeleri ve karidesler ile güneş ışığının ulaşmadığı ekosistem deniz bilimi çalışmalarında yeni bir alan açtı. Bu topluluklar neredeyse diğer deniz toplumlarından tamamen izole yaşar ve yeryüzünde canlılar için enerji kaynağı güneşle hiçbir temasları yoktur.
Fotosentez ; Bitkilerin organik madde (glikoz) üretmek için güneş enerjisini kullanımı sürecidir. Bitkiler yaprakları aracılığıyla havadan güneş ışığı ve karbon dioksit ,kökleri aracılığıyla topraktan su absorbe,ederek,yaşamın devamını sağlayan glikoz ve oksijen üretirler.
Tüm fotosentetik organizmalar karbon dioksit ve sudan glikoz ve oksijene üretmek için güneş enerjisi kullanır.
fotosentetik formül:
6CO 2 + 6H 2 O -> C 6 H 12 O 6 + 6O 2

Fotosentez bitki, protista ve bazı bakterilerde, yeterli güneş ışığının ulaştığı her yerde oluşur – yer yüzeyi, sığ suda, hatta buzun iç kısmında.
Kemosentez:bakterilerin organik besin (glikoz) üretmek için güneş ışığı yerine enerji kaynağı olarak kimyasal maddeleri kullanarak gerçekleştirdiği bir biyo-sentez olayıdır.. Kemosentez derin denizde güneş ışığının ulaşmadığı hidrotermal bacalar ve metan sızıntıları etrafında gerçekleşir. Kemosentez sırasında bakteriler deniz tabanında veya midye ve tüp solucanı gibi hayvanlar içinde(Endosimbiyoz), yaşar.Bu bakteriler su ve karbon dioksit den glikoz yapmak için gerekli enerji hidrojen sülfür ve metan kimyasal bağlarından üretir. Saf sülfür ve kükürt bileşikleri yan ürün olarak oluşur.
Kemosentetik organizmalar, glikoz üretmek için, farklı türler farklı yollar kullanarak kimyasal reaksiyonlarda üretilen enerji kullanırlar.
Karbon dioksit ,hidrojen sülfür ve oksijen kullanarak şeker, kükürt ve su üretilir:
Kemosentez kimyasal denklemi
CO 2 + 4H 2 S + O 2 -> CH 2 0 + 4S + 3H 2 O

Diğer bakteriler sülfür azaltılması veya metan oksitleyici tarafından organik madde olun. Kemosentetik bakteri toplulukları sıcak karada, fay ve hidrotermal deliklerin çevresinde, denizde, metan sızıntılar, balina leşleri ve batık gemiler çevresinde bulunmuştur.
HİDROJEN SÜLFİD KEMOSENTEZ VE SONUÇLARI -
A- 6{CO2}+6{H2O}+3{H2S}›C6H12O6+3{H2SO4}
B- CO2+O2+4{H2S}›CH2O+4{S}+3{H2O}
Kemosentez çeşitleri

1. Demir bakterileri: FeCO3 (Demir karbonat)ı oksitleyerek enerji sağlarlar. Bu enerjiyle de şeker, yağ ve protein gibi maddeler sentezlerler.
4FeCO3 + 6H2O -------------> 4Fe(OH)3 + 4CO2 + 58 kcal
2. Kükürt bakterileri: H2S’yi oksitler ve çıkan kimyasal enerjiyle de kendilerine glikoz sentezlerler.
H2S + 02 --------------> H20 + 2S + 122 kcal
2S + 302 -------------> 2H2SO4 + 286 kcal

3. Hidrojen bakterileri: H2’yi oksitleyerek enerji sağlarlar.
H2 + O2 › H2O + 68 Kcal
4. Azot bakterileri, N bileşiklerini oksitlerler.
Nitritleşme
2 NH3 + 3O2 › 2 HNO2 + 2 H2O + 158 Kcal
Nitratlaşma
2 HNO2 + O2 › 2 HNO3 + 43 Kcal
 
KOLONİLER
  • Bölünme sonucu oluşan tek hücreli organizmaların müsilaj madde içinde bir arada kalmaları ile oluşur
  • Protistalarda daha çok kamçılılarda görülür
  • Tek ve çok hücreliler arasında geçiş formu oluşturur
  • En basiti Gonium en gelişmişi Wolvox’tur
Gonium kolonisi
  • 4-6 hücreli koloniledir
  • Hücreler arası iş bölümü yok
  • Hücre koloniden ayrılıp bağımsız yaşayabilir
Pandorina Kolonisi
  • 8, 16 veya 32 li hücre kolonileri şeklinde olabilir
  • Her hücre bireysel yeteneklerini korur.
  • Özelleşme ve iş bölümü yoktur.
  • Koloni dağılacak olursa hücreler yaşamlarına bağımsız olarak devam edebilir.
Volvoks Kolonisi
  • 1000 - 3000 arası hücreden oluşan koloniler şeklinde bulnurlar
  • Hücreler bağımsız olmayıp aralarında sitoplazmik bağlantılar taşır.
  • Hücreler arasında farklılaşmalar görülür.
  • Hücreler arasında farklılaşma ve işbölümü görülür.
  • En dış kısımda yer alan hücreler korunma, beslenme (fotosentez) ve kamçıları ile koloninin hareketinden,
  • En iç kısımda yer alan bazı hücreler de üremeden sorumludur.
  • Ön arka kavramı gelişmiştir
  • İlk ölüm ve ceset oluşumu görülür
  • İlk vücut ve üreme hücresi farklılaşması görülür
  • Dokulaşma yoktur.
Wolvox kolonisi üç tip hücreden oluşur:
a) Dış ön kısımdaki hücreler: Küçük , kloroplastlı, kontraktil koful taşıt, kamçılı ve büyük göz lekeleri var. Beslenme, hareket ve bakterinin korunmasını sağlarlar.
b) Dış arka kısımdaki hücreler :Büyük , kloroplastlı, kontraktil koful taşıt, kamçılı ve küçük göz lekeleri var. Beslenme, hareket ve bakterinin korunmasını sağlarlar.
c) İç kısımdaki hücreler: Koloni içine göçen akra kısımdaki büyük hücrelerdir. Kamçısızdır.Kontraktil koful ve göz lekeleri vardır. Hem eşeyli, hem de eşeysiz üremeyi gerçekleştirirler.
Organizasyon olarak çok hücrelilik
Çok hücreli canlılarda canlıyı meydana getiren her bir hücre belirli bir işi daha iyi yapabilmek için özelleşmiş, bu sırada bazı genel yeteneklerini kaybetmiştir. Özelleşmiş hücreler bir araya gelerek dokuları oluşturur.
Özelleşmenin Faydaları:
  • Daha az enerji harcayarak daha kısa sürede, daha verimli iş
  • Büyüklüğün artması ile korunma şansının artması
  • Uygun olmayan durumlarda hayatta kalma şansının artması
Özelleşmeden Doğan Bazı Sorunlar ve Çözümleri
  • Çok sayıda hücrenin oluşturduğu kütlenin taşınması – Destek ve hareket sistemi
  • İçerdeki hücrelerin çevre ile bağlantılarını yitirmeleri nedeniyle besin alımı – Sindirim sistemi
  • Hücresel solunum için gerekli oksijenin alınması ve oluşan CO2 ve H2O’nun atılması – Solunum
Sistemleşme
  • Su ve atık madde atımı – Boşaltım sistemi
  • Hücreler arası madde taşınması, güvenlik ve savunma – Dolaşım sistemi
  • Üreme - Üreme sistemi
  • Sistemler arası ilişkiler, çeşitli dengelere ait ayarlar, – Endokrin sistem
Duyarlılık, ani ve hızlı ve ortak tepki – Endokrin
 

BİTKİSEL DOKULAR

Sürgen Doku ve Özellikleri

  • Sürekli bölünen hücrelerden oluşur.
  • Hücreleri ince çeperli , bol sitoplazmalı , küçük , iri çekirdekli , koful hiç bulunmaz veya küçük ve az sayıdadır.
  • Hücreler arası boşluk bulunmaz.
  • Bitkide kök , gövde ucu , tomurcuk ve yaprak uçlarında bulunur,ayrıca dikotiledon ve ağaçsı bitkilerin gövdesinde yer alır.
  • Vegetatif üremede filiz oluşumu bu doku tarafından gerçekleştirilir.
Kökenlerine Göre İkiye Ayrılır
A-Pirimer Meristem:
Bitkilerde ömür boyu var olan ,kök ,gövde ve yaprak uçlarında bulunan dokudur.
B-Sekonder meristem:Sadece dikotiledon’larda bulunur. Değişmez dokuların bölünme yeteneği kazanarak oluşturdukları dokudur. Kök ve gövde ucunda meristem dokudan oluşan hücreler zamanla farklılaşarak değişmez doku hücreleri haline gelirler. Büyüme konisi adı verilen bu bölgelerde meristemdoku gövdede koruyucu yapraklar kökte ise kaliptra tarafından dış etkilere karşı korunur.
Büyüme bölgelerinde hücresel farklılaşmalarla üç farklı katman oluşur.
Bunlar dıştan içe doğru
1-Dermatogen -------------- Epidermis
2-Periblem ------------- Kabuk
3-Pelerom ------------- Merkezi silindir
lisebiyoloji-bitkiseldoku%20(11).jpg

Sekonder meristem değişmez doku hücrelerinin yenden bölünme yeteneği kazanmasıyla oluşur. Kambium ve mantar meristemi kök ve gövdede kalınlaşmayı sağlar.Kambium sürekli bölünerek içe doğru ksılem , dışa doğru floemi oluşturur. Ağaçsı bitkilerdeki yaş halkalarının nedeni budur.
lisebiyoloji-bitkiseldoku%20(5).gif

Değişmez Dokuların Özellikleri
  • Meristem hücrelerinin özelleşmesiyle oluşurlar.
  • Hücrelerde büyüme , koful oluşumu , sitoplazma azalması , çeper kalınlaşması , hücreler arası boşlukların oluşumu görülür.
  • Bölünme yeteneklerini kaybetmişlerdir.
  • Bazıları ölüdür.
lisebiyoloji-bitkiseldoku%20(12).jpg

A) Koruyucu Doku
a-Epidermis

  • Hayvanlardaki epitel dokuya karşılıktır.
  • Bitkilerde genç dal , yaprak ve genç kökleri çevreler.
  • Tek sıralı hücrelerden oluşur. Hücreler canlıdır.
  • Hücre arası boşluk yoktur.
  • Kloroplast taşımazlar.
  • Dışa bakan yüzlerinde çeper kalınlaşır ve kalın kütikula birikmiştir.
  • Kökte sitoplazma az , kofullar büyüktür.
  • Transpirasyonun kontrolü,gaz alış verişinin kontrolü,topraktan suyun emilimi,genç yapıların fiziksel-kimyasal-biyolojik olumsuzluklardan koruması gibi önemli görevleri gerçekleştirebilecek yapı ve özelliklere sahiptir.
lisebiyoloji-bitkiseldoku.jpg

Koruyucu sisteme ait özelleşmeler:
  • Stomalar
  • Salgı,örtü,koruma,tırmanma tüyleri
  • Emme tüyleri (Kökte)
  • Kutiküla-mum 5-lentisel
lisebiyoloji-bitkiseldoku%20(6).gif

lisebiyoloji-bitkiseldoku%20(1).jpg


Kök Epidermisin Özellikleri:
  • Dışa bakan çeperleri incedir.
  • Stoma taşımazlar.
  • Hücreler büyük koful taşırlar.
  • Hücrelerin osmotik değeri fazladır.
  • Emici tüyler taşırlar.
  • Kütikula birikimi görülmez.
  • Dış ortamla madde alış verişini engellemezler
Gövde Epidermisinin Özellikleri:
  • Dışa bakan çeperleri kalındır.
  • Stoma içerirler.
  • Hücrelerde küçük kofullar bulunur.
  • Savunma , tırmanma , korunma ile ilgili tüyler taşırlar.
  • Dışa doğru bakan çeperde kütikula birikir.
  • Dış ortamla madde alış verişi stomalarla yapılır.
b-Periderm
  • Ağaçsı bitkilerin kök ve gövdesinde bulunur.
  • Epidermisin parçalanmasıyla oluşur.
  • Çok sıralı hücrelerden oluşur.
  • Dış yüzeyde mantar kambiumundan oluşan mantar hücreler vardır.
  • Mantar hücreleri ölüdür. Hücre çeperi suberin biriktirmiştir.İçleri hava ile doludur.
  • Stoma yerine lentiseller bulunur.
lisebiyoloji-bitkiseldoku%20(7).gif


B) Parankima Dokusu
  • Hayvanlardaki bağ dokusuna özdeştir.
  • Hücreleri canlı , bol sitoplazmalı , küçük kofuldur.
  • Diğer dokular arasını doldurur.
  • Hücre çeperleri incedir.
  • Yaraları onarır.(Regenerasyon yeteneği fazladır.)
  • Bölünme yeteneklerini korurlar.
Yaptıkları Görevlerine Göre
  • Özümleme Parankiması: Kloroplast taşırlar,fotosentez yaparlar,yaprak , tomurcuk gibi genç yapılarda bulunur.
  • Havalandırma Parankiması: Bataklık ve sulak alan bitkilerinde boşluklarında O2 birikimi sağlar.
  • İletim Parankiması: İletim demetlerin etrafını çevirip iletim demetleri ile diğer hücreler arası madde taşır.
  • Depo Parankiması: Kök ve gövdede bulunur. Fotosentezle oluşan organik maddeleri depolar
lisebiyoloji-bitkiseldoku%20(2).jpg

C) İletim Dokusu
  • Bitkilerde toprak üstü organlarla toprak altı organlar arasında madde iletimini sağlar.
  • Hayvanlardaki dolaşım sistemine özdeştir.
  • Hücrelerinde kloroplast taşımazlar.
  • Kök ucundan , yaprak ucuna kadar devamlılık gösterir.
  • Bitkilerde destek dokusuna yardımcıdır.
lisebiyoloji-bitkiseldoku%20(8).gif


lisebiyoloji-bitkiseldoku%20(9).gif

Yaptıkları iş ve özelliğine göre iki grupta incelenir.
a-Ksilem:
  • Hücrelerde sitoplazma ve çekirdek yoktur.
  • Silindirik hücrelerde enine çeperler kalkmış kılcal damarlar oluşmuştur.
  • Yanal çeperleri kalınlaştırmıştır.
  • Topraktan kökle emilen su ve suda emilmiş maddeleri yaprak ve gövdeye taşır.
  • Taşıma tek yönde olur
Ksılem elemanları:
  • Trakeitler
  • Trakeler
  • Parankima
  • Sklerenkima
1-Trake : Su taşırlar , ölüdürler , enine çeperler yoktur , silindir ve tüpler şeklinde dizilirler.
2-Trake id : Ölü bağımsız hücrelerdir. Su taşırlar destek dokusu görevide görürler.
NOT :Açık tohumlularda yalnız trake idler bulunur.
3-Ksilem parankiması : Canlı hücrelerdir , besin depolamak ve kısa iletimler yaparlar.
4-Ksilem sklerenkima sı : Destek görevi gören çeperleri kalınlaşmış ölü hücrelerdir.
b-Floem :
  • Silindirik canlı hücreden oluşur.
  • Sitoplazma taşırlar ancak olgunlaştıklarında nukleuslarını kaybederler.
  • Büyük kofulları vardır.
  • Enine çeperleri kalbursu yapı kazanıştır.
  • Yaprakta oluşan organik bileşikleri köklere , kökte üretilen azotlu maddeleri yapraklara taşırlar.
  • Taşıma çift yönlüdür.
Floem elemanları:
  • Kalburlu hücreler
  • Arkadaş hücreleri
  • Parankima
  • Sklerenkima
1-Floem hücreleri : Büyük geçitli , canlı , uzun hücrelerdir. Organik madde taşırlar.
2-Arkadaş hücreleri : Yuvarlak köşeli , bol sitoplazmalı , büyük nukleuslu yardımcı hücrelerdir.
3-Floem parankiması : İnce , uzun , ince çeperli besin depolayan nişastaca zengin hücrelerdir.
4-Floem sklerenkima sı : Çeperleri kalınlaşmış ve odunsulaşmış destek görevi gören ölü hücrelerdir.

NOT : İletim demetleri arasında kambium varsa ( dikotiledon’larda ) açık demet , kambium yoksa ( monekotiledon’larda ) kapalı demetler meydana gelir.


D) Destek Dokusu
  • Omurgalılarda iskelet sistemine özdeştir.
  • Turgorla beraber bitkiye destek ve direnç kazandırır.
  • Çeperleri kalınlaşmış hücrelerden meydana gelmiştir.
  • Hem canlı hemde ölü hücreler görev alır.
Bulunduğu yer ve görevlerine göre iki çeşittir.
a-Kollenkima :
  • Hücreler canlı bol sitoplazmalı ve çekirdeklidir.
  • Bazılarında kloroplast bulunur.
  • Bitkilerde genç ve büyüyen kısımlarda bulunur.
Hücre çeperi kalınlaşmasına göre ikiye ayrılır.
1-Köşe kollenkima sı : Tütün, Kabak , Begonya gibi
2-Levha kollenkima sı : Adaçayı , Mürver gibi
b-Sklerenkima :
  • Hücrelerinde sitoplazma ve çekirdek yoktur.
  • Tüm çeper kalınlaşmıştır.
  • Kök , gövde ve yaprak sapında bulunur.
Yapısal özelliğine göre ikiye ayrılır.
1-Sklerenkima lifleri : Keten , Kenevir gibi
2-Taş hücreleri : Armut , Ayva gibi


E) Salgı Dokusu
  • İri çekirdekli bol sitoplazmalı canlı hücrelerden oluşur.
  • Tek veya gruplar halinde bulunabilirler.
  • Metabolizmaları sonucu özel salgılar oluştururlar.
  • Salgılar bitkide çeşitli görevlerin gerçekleşmesinde rol oynar.
    • Tozlaşmada: Bal özü ve kokulu maddeler. (Çiçeklerde)
    • Çürümeden koruma: Reçine (Çamlarda)
    • Korunma: Yakıcı salgılar. (Isırganda)
    • Beslenme: Sindirim öz suyu. ( Böcekgillerde)
    • Yaralanan kısmı onarım: Süt. (Kauçuk,Sütleğen , Haşhaş)
Salgılar ya bitki dışına atılır.
1-(Dış salgı)(nektar,Sindirim öz suyu)yada özel hücre ve kanallarda depolanır.
2-(İç salgı) (Hormon , Kauçuk , Protein , Glikozitler vb.)
 
HAYVANSAL DOKULAR

A-Epitel Dokusu

lisebiyoloji-dokular.jpg

  • Hücreler arası madde yok denecek kadar azdır.
  • Kan damarı içermez.
  • Bölünme yeteneğine sahip hücrelerden oluşur.
  • Hücreleri oldukça farklı görevler üstlenmiştir.
  • Beslenme ve solunum bağ dokusu aracılığı ile yapılır.
  • Hücrelerinde yaptıkları işe göre özelleşmeler görülür. (Sil, Microvillus, Salgı vb. )
lisebiyoloji-dokular%20(1).jpg

Kökeni : Epitel dokusunda ektoderm ,endoderm ve mezoderm orijinli olanların bulunması ile diğer dokulardan ayrılır.
1-Ektoderm Orijinli : Deri epidermisi , Kornea epiteli , Ter , Meme bezleri ve Sinir sistemidir.
2-Endoderm Orijinli : Sindirim kanalı epiteli , Karaciğer , Pankreas ve Mide bezleridir.
3-Mezoderm Orijinli : Böbrek , Erkek ve Dişi üreme kanalları epiteli , Kan ve lenf damarları epitelidir
lisebiyoloji-dokular%20(2).gif

Organizmadaki Görevleri :
  • Emme (Absorbsiyon)
  • Salgılama (Sekreksiyon)
  • Taşıma (Transport)
  • Kasılma (Kontraksiyon)
  • Boşaltım
  • Koruma
  • Duyu
Epitel Dokunun Görevlerine Göre Çeşitleri :
1) Örtü epiteli
lisebiyoloji-dokular%20(3).jpg

2) Salgı Epiteli
lisebiyoloji-dokular%20(4).jpg

3) Duyu Epiteli
lisebiyoloji-dokular%20(22).jpg

4) Kassel Epitel
kasselepitel.jpg

a-Örtü epiteli Sınıflandırılması ve Organizmada Bulunduğu Yerler :
1-Tek Tabakalı Yassı Epitel :
Difüzyon ve filtrasyonun olduğu yerlerde görülür. Bunlar
Akciğerler Alvoler odalar , Kan damarlarının içi , Kılcal kan damarları , Bowman kapsülü , Henle kulpunun ince kanal bölgesidir.

2-Tek Tabakalı Kulak Epitel : Örtü korumanın yanı sıra böbrek tubullerinde salgılama ve emme işlevide görür. Bunlar Tiroid , Ovaryumda , Tükürük bezi , Karaciğer ,ve pankreas salgı kanalları Omurgasızlarda deri bu epitelle örtülüdür.

3-Tek Tabakalı Silindirik Epitel : Salgıların salınması ve besinlerin emiliminde rol oynar. Bunlar midenin kordiya bölgesinden anüse kadar sindirim kanallarını döşer.Sil taşıyan silindirik hücreler, uterus , ouidukt , akciğer bronşları , omuriliğin merkezi kanallarında bulunur. İşlevi yüzeydeki sıvı ve partiküllerin hareketini sağlamaktır.

4-Yalancı Çok Katlı Epitel : Yapısında bulunduğu yere göre mukus salgılayan hücrelerle , silli hücrelerde bulunur. Salgıbezlerinin büyük kanallarında , Paratroid bezde, erkek uretrasında bulunur. Silli olanları trake ve bronşlarda gözyaşı bezinde bulunur.Görevi solunum kanallarına giren toz ve mikroorganizmaları makusla yakalayıp sillerle dışarı itmektir.

5-Çok Katlı Yassı Epitel : Koruma işlevi yürütür. Ağız , Özefagus , Epislatis , Vagina , Anüs , ve konjuktivada bulunur. Deride bulunan (epidermis te) keratin ize olur.Omurgasızlarda üst deri tek katlı epitelden oluşurken omurgalılarda çok katlıdır.
b-Salgı Epiteli Sınıflandırılması ve organizmada Bulunduğu Yerler :
Epitel dokudan özelleşen salgı bezleri organizmada enzimlerle sindirimin gerçekleşmesi ,mukoz ile organlarda nemin ve kayganlığın sağlanması , hormonlarla yaşamsal olayların denetlenmesinde rol oynar. Kurbağa ve solucan derisindeki mukoza deride nemliliğin devamını böylece solunumu olanaklı kılar. NOT : Eklem bacaklılarda epidermis kitin , CaCO3 ve Ca (PO4)2 katılımıyla sertleşir ve organizmanın dış iskeletini oluşturur
1-Dış Salgı Bezleri : Tükürük , ter , yağ , gözyaşı , böbrek ve sindirim kanalı bezleri ,ürogenitel sistemin duvarlarındaki bezler örnektir.
2-İç Salgı Bezleri : Hipofiz , epifiz , tiroit , paratroit , adrenal bez , timüs , eşey bezleri örnektir.
3-Karma Bezler : Mide , pankreas örnektir.
Dış Salgı Bezleri Çeşitleri ve Organizmada Bulunduğu Yerler :
1-Tek hücreli bezler :

Solucan derisindeki solunum yollarında ve
sindirim kanalındaki goblet hücreleri (Mukus salgılayarak nemlilik ve kayganlık
sağlar.)
Mukus Salgısının Organizmadaki Önemi :
  • Ağızda mekanik sindirimle oluşan partiküllerin yapışıp lokma haline gelmesi.
  • Yüzeyin kayganlaşması.
  • Yüzey neminin korunması.
  • Sindirim kanalı iç yüzeyinin enzimatik etkilerden korunması.
  • Solunum kanalında hava ile giden partiküllerin sillere yapışması.
  • Solucan ve kurbağada deri solunumunun gerçekleştirilmesi
2- Çok Hücreli Bezler :
  • Basit Tubuler Bezler : Ter bezleri , mide bezleri , uterus bezleri.
  • Bileşik Tubuler Bezleri : Tükürük bezi , erkeklerde Cowper bezi , dişilerde Bartholini bezleri.
  • Basit Alvoler Bezler : Memelilerde görülmez kurbağa derisinde bulunur.
  • Bileşik Alvoler Bezleri : Derinin yağ bezleri , prostat ve meme bezleri.
  • Bileşik Tubuler Alvoler Bezler : Tükürük bezleri , yutak ve özefagus bezleri , pankreas , süt bezleri , prostat
Duyu Epiteli ve organizmada bulunduğu yerler :İç kulakta korti organında , burunda , dilde , gözde bulunur.
NOT : Deri ile alınan duyular epitel kökenli hücreler değil özelleşmiş sinir sonlarıyla alınır.
c-Kessel Epitel ve organizmada bulunduğu yerler :
Tükürük , ter , gözyaşı ve meme bezlerinin etrafında yıldız şeklinde kasılabilme yeteneği olan miyoepitel hücrelerdir. Salgı bezlerinin salgılarının boşaltılmasında rol oynar.

B-Bağ Dokusu
lisebiyoloji-dokular%20(20).jpg

  • Mezodermden meydana gelir.
  • Hücre ve hücreler arası maddeden oluşur.
  • Bol miktarda kan damarı ve sinirler içerir.
  • Hücreler arası madde difüzyona elverişlidir.
  • Yapısında esas doku hücreleri ve kan dokusun ait olan hücreler bulunur.
  • Vücudun her noktasında bulunur.
  • Esas hücrelerinin gerektiğinde bölünme yeteneği vardır .(Fibroblast)
  • Hücreleri gerekirse diğer doku hücreleri haline dönüşebilir. ( Kıkırdak, kan,Kemik gibi.)
Bağ dokusu hücreler ve hücreler arası maddede meydana gelir. Hücreler arası madde şekilli ve şekilsiz elemanlar olarak iki tiptir ve fibroblastlar tarafından oluşturulur.
a-Hücreleri :
1-Fibroblastlar :
Bağ dokusu ara maddesinin şekilli ve şekilsiz elemanlarını üretir.Bölünme yeteneği vardır. Gerekirse diğer doku hücreleri haline dönüşebilir.
2-Makrofag : Mikroorganizma , işlevsiz proteinler , kimyasal maddeler , yabancı cisimler , ölü hücre ve kanserli hücreleri fagositozla yok ederek vücudun savunmasında rol oynar.
3-Plazmasitler : Antikorlar meydana getirerek vücudun Hücresel olarak mikroorganizma ve yabancı proteinlere (Antijen) karşı korurlar.
4-Liposit : Yağ depolayan hücrelerdir.
lisebiyoloji-dokular%20(19).jpg

5-Mastosit : Heparin salgılayarak bağ dokusu ara maddesinin katılaşmasını önler.Böylece ara maddenin difüzyona elverişli halde tutar.
F-Melanosit (Pigment Hücreleri) : Melanin pigmenti biriktirerek deri ve gözün U.V.ışınlara karşı korunmasında rol oynar.
NOT : Fibroblastlar ihtiyaç halinde diğer hücreler haline dönüşebilirler.
Örn: Osteositler.
b-Ara Madde :
1-Kollejen Lifleri : Gerilme ve çekilmelere dayanıklıdır. Tendonlarda , beyin zarı
2-Elastik Lifler : Uzayıp kısalabilirler. Alvoler oda ve kan damarları.
3-Retiküler (ağsı) lifler : Dalak , lenf düğümleri , karaciğer , kan damarları ,
Bağ Dokusunun Görevleri :
  • Doku ve organları birbirine bağlar.
  • Doku ve organlara şekil ve direnç kazandırır.
  • Dokuları onarır ve doku kayıplarını tamir eder.
  • Vücudun savunmasında Görev alır.
  • Kan damarı içermeyen (epitel , kıkırdak ) dokuların beslenmesini sağlar.
C-Kıkırdak Dokusu
lisebiyoloji-dokular%20(18).jpg

  • Mezodermden meydana gelir.
  • Hücre ve hücreler arası maddelerden oluşur.
  • Omurgasızlardan sadece yumuşakça ve kafadanbacaklılarda bulunur.
  • Kan damarı ve sinir içermez.
  • Hücrelerin beslenmesi çevredeki bağ dokularından gerçekleşir.
a-Hücreleri :
Kondrositlerdir. Ara maddenin şekilli ve şekilsiz elemanlarını yaparlar. Ara madde içinde lakün adı verilen boşluklarda bulunurlar.
b-Ara madde :
1-Şekilsiz Eleman : Temel madde olup kondrin adı verilir.
2-Şekilli Elemanlar : Elastik ve kollejen liflerdir.
Kıkırdak doku ara maddesine göre üçe ayrılır.
1-Hiyalin kıkırdak :
Kollejen lifler taşımasına karşın homojen yapı gösterir. Kıkırdaklı balıklarda iskelet , embriyonal dönemde iskelet , burun , trake , kaburga uçlarında bulunur. Metabolizması çok düşük ve regenerasyon yeteneği yoktur.
2-Elastik Kıkırdak : Ara madde elastik lifler taşırlar. Kulak kepçesi , ses telleri östaki borusu , dış kulak yolunda bulunur.
3-Fibröz (lifli) Kıkırdak : Bol miktarda Kollejen lifler taşırlar. Omurlar arasındaki diskte , diz kapağında , göğüs ve köprücük kemiğinin oynak (eklem) yerlerinde bulunur.
Görevi :
1-Bazı organların şekil kazanması (burun , kulak vb.)
2-Bazı organların yapı ve şekillerinin bozulması (Trake , bronş , östaki borusu )
3-Kemiklerin eklem bölgelerinde tahribatın önlenmesi , kayganlığın sağlanması
4-Kemikleşme (Kemiklerde boyca büyümenin sağlanması )
NOT: Kıkırdağın regenerasyon , büyümesi ve beslenmesi yapısında bol miktarda kan damarı ve sinirler taşıyan bağ dokusu yapısında olan ve perikondrium adını alan kıkırdak zarı ile gerçekleşir.
D-Kemik Dokusu
lisebiyoloji-dokular%20(17).jpg

  • Mezodermden köken alır.
  • Hücre ve hücreler arası maddeden meydana gelir.
  • Vücudun dişlerden sonra en sert yapılarıdır.
  • Kıkırdak ve bağ dokusunun kemikleşmesi ile oluşur.
  • Yapısında kan damarları ve sinirler bulunur.
  • Arsa madde sert ve geçirimsizdir ; beslenme ,solunum ve boşaltım doku içine kadar özel kanal sistemi ile ulaşan kan damarlarından difüzyonla olur.
  • Yaşam boyu metabolik ve hormonal etkilerle ; yenilenme , büyüme ve küçülme görülür.
  • Vücud ta inorganik maddelerin depolandığı dokudu.
  • Hücrelerine osteosit , ara maddeye ise osein denir.
  • Kan dokusunun bütün hücreleri kırmızı kemik iliğinde oluşur.
lisebiyoloji-dokular%20(16).jpg

K emikleşme: kıkırdak ara maddesine minarellerin çökelmesi ile sertleşmesine denir.Kemikleşme için gerekli koşullar:
  • Yeterli ve dengeli beslenme.
  • Vit-D ve vit-C.
  • Dengeli hormon salınımı (Tirokalsitonin ve Parathormon)
  • Dengeli ve yeterli mineral (Ca, Mg, P, F )
  • Güneş ışını ve spor.
Kemik dokusu çeşitleri:
1- Süngersi kemik dokusu: İçleri kırmızı kemik iliği ile dolu düzensiz boşluklardan meydana gelmiştir. Uzun kemiklerin epifiz (Uç) kısımında bulunur. Kısa ve yassı kemiklerin merkezinde bulunur.
2- Sıkı kemik dokusu: Gözle görülen boşlukları olmayıp,mikroskobik kanallar taşır. Kan damarları ve sinirler bu kanallarda bulunur. Uzun kemiklerin diafiz (Gövde ) kısımında diğer kemiklerin merkezinde bulunur. Uzun kemiklerin gövdesindeki kanalda sarı kemik iliği bulunur.
Kemik dokusu hücreleri ve hücreler arası maddesi
a- Hücreleri:
1- Osteoblastlar: Kemik dokusu ara maddesini oluşturan hücrelerdir. Bu hücreler periost denen zarın hemen altında bulunurlar. Olgunlaştıklarında ara madde içinde kalıp osteositlere dönüşürler.
2-Osteoklastlar: Kemik kanalı ve boşlukların iç yüzeyinde bulunurlar. Fagositoz yetenekleri olup ara maddenin yıkılmasına neden olurlar. Kandan gelen monositlerin birleşmesinden oluşurlar. Kanda Ca dengesinin sağlanmasında rol oynarlar.
b- Ara madde:Osein denir organik ve inorganik olmak üzere iki kısımda oluşur.
1-Organik: Kollejen lifler ve şekilsiz proteinsel yapılardan meydana gelirler.
2-İnorganik
biggrin.gif
okuya sertlik veren esas kısımdır. Kalsiyum fosfat, kalsiyum karbonat, magnezyum fosfat, kalsiyum florid vb. maddelerden oluşur.
Not: Sert olan ara maddenin kolay kırılmasını önleyen ara maddede bulunan kollejen liflerdir.
Kemik dokusunda büyüme :
1-Enine büyüme:periost tarafından sağlanır.
2-Boyca büyüme
biggrin.gif
iafizle epifiz arasında kalan kıkırdağın kemikleşmesiyle gerçekleşir.

Not:Eşey hormonların etkisiyle epifiz eklenti yerindeki hücre bölünmesi dolayısıyla boyca büyüme durur.
Not: Kandokusunun bütün hücrelerinin oluşumu ve olgunlaşması kemik dokuda gerçekleşir.( Sadece T lenfositleri timusta , B lenfositleri sindirim sistemi lenfoid yapılarında olgunlaşır.)
E-Kan Dokusu
lisebiyoloji-dokular%20(5).jpg

  • Mezoderm orijinlidir.
  • Hücre ve hücreler arası maddeden oluşur.
  • Akışkandır. Damar ve kalp sistemi gibi kapalı ortamda bulunur. Vücutta kayıbı görülebilen tek dokudur.
  • Hücreleri eritrositler , leukosit ve trombositlerdir. Kanın % 45 ‘ini oluştururlar.
  • Ara maddeye plazma denir. Kanın % 55 ‘ini oluşturur.
  • Akışkan olan dokuda hareket kalbin etkisiyle sağlanır.
  • Tek hücreli ve mikroskobik organizmalarda bu doku bulunmaz.
  • Hücreleri kısa ömürlüdür. Doku devamlı yenilenir.
lisebiyoloji-dokular%20(6).jpg

Hücreler
Alyuvarların Özellikleri

  • mm kanda 5 milyon tane bulunur. Değişik canlılarda farklıdır. (Tavukta 3,Kedide 9 milyon) kansızlıkta azalır. Oksijen yetersizliğinde artar.
  • yuvarlak yası hücrelerdir.
  • Memeliler hariç Diğer omurgalılarda çekirdeklidir. (Ancak çekirdek görev yapmaz.)
  • Yalnız lamada eritrositler elips şeklinde ve çekirdeklidir.
  • Kanda bulunan olgun eritrositlerde nukleus , E.R. , R.N.A., mitekondri , sentrozom , ribozom vb. organeller bulunmaz.
  • Ortalama ömürleri 120 gündür.
  • 8-Sitoplazmalarında hemoglobin ve karbonik anhidraz gibi enzimler taşır.
  • 9-Boyanmamış eritrositlerin rengi hemoglobin içeriğine bağlı olarak yeşilden ten rengine değişir.
  • 10-Eritrosit zarındaki mukopolisakaritlerin antijen özelliğinden dolayı kan grupları oluşur.
  • 11-İnsanın 5. ayından itibaren alyuvarlar kırmızı kemik iliğinde üretilir.
  • 12-Ergin alyuvarlarda mitekondri olmadığında gerekli enerji O2 ‘siz solunumla sağlanır.
  • 13-Yaşlanan alyuvarlar dalak , karaciğer ve kemik iliğindeki makrofaglar tarafından parçalanır.
  • 14-Kandaki hareketi yavaştır.
NOT :
1-Hemoglobin in beta zincirindeki valin aminoasit inin yerini gulutamin in alması eritrositin yapısını bozarak orak şeklinin oluşmasına neden olur. (Orak hücreli anemi.)
2-Hemoglobin sentezi ile alyuvar sayısının birbirleri ile ilişkisi yoktur. Demir etkisinde hemoglobin sentezi azalır ;ancak alyuvar üretimi sürer.
3-Kanda oksijen miktarı azalınca karaciğer ve böbreklerden salınan eritroprotein , eritrosit yapımını uyarır.
lisebiyoloji-dokular%20(7).jpg

Akyuvarların Özellikleri :
  • Çekirdeklidir.
  • Renksizdir.
  • Amipsi hareket ederler.
  • damarların dışına çıkabilirler.
  • kırmızı kemik iliği ve lenfatik yapılarda oluşurlar.
  • Ortalama 1mm kanda 4000-11000 arasında bulunurlar.
  • Enfeksiyon , alerjik durum ve beslenmeden sonra sayıları artar.
  • Kan dışında bağ doku ve diğer dokularda da görülürler.
  • Kan dokusunu geçici süre kullanırlar. Bağ dokusunda daha uzun süre kalırlar.
  • Lenf dolaşımında bulunurlar.
  • Ömürleri 1-2 saat ile 15 gün sürebilir.
  • Kandaki sayısı ile enfeksiyonun şiddeti arasında doğru orantı vardır.
  • Viral hastalıklarda sayısı azalır.
Akyuvarlar granulosit ve agranulosit olmak üzere iki hücre grubuna ayrılır.
A- Agranulositler:
a)Lenfositler:

  • En küçük akyuvarlardır.
  • Nukleus büyük ve düzdür.
  • Hareket az veya hiç yoktur
  • Kırmızı kemik iliğinde oluşurlar,daha sonra timüs ve sindirim sistemi lenfoid yapılarına giderek olgunlaşırlar ve tekrar kana geri dönerler.
  • Vücudun hücresel ve humoral olarak savunulmasında görev alırlar.
  • Gereğinde damar dışına çıkıp diğer dokulara geçerler.
  • Bağ dokusuna geçip fibroblastlara dönüşebilirler.
  • Merkezi sinir sistemi hariç her dokuda görülürler.
  • Uzun ömürlü hücrelerdir.
b)Monositler:
  • En büyük akyuvarlardır.
  • Nukleus yuvarlak ,atnalı veya fasulye şeklinde olabilir.
  • Sitoplazma granulsüz ve boldur.
  • Çok hareketlidirler.
  • Kırmızı kemik iliğinde oluşurlar.
  • Bakteri , yabancı cisim ve hücre atıklarını fagositozla yok ederler.
  • Gereğinde bağ dokusuna geçerek makrofajlara dönüşürler.
  • Karaciğer Kupffer hücreleri ve akciğerlerdeki makrofajların orijinini oluştururlar.
B- Granulositler:
a)Nötrofiller:

  • Çok hareketlidirler.
  • Sitoplazmaları asidik ve bazik boyarlarla boyanmaz.
  • Bakteri yel enfeksiyonlarda sayıları artar.
  • Ameboid hareketlerle yabancı cisimleri fagositozla yok ederler.
  • Gereğinde damar dışına çıkıp diğer dokularda fagositoz yaparlar.
b)Eozinofiller:
  • Asit boyalarla pembeye boyanırlar.
  • Ameboid hareket ederler
  • Kanda ve bağ dokusunda fagositoz vücud savunulmasında rol alırlar.
  • Daha çok antijenlere karşı görev yaparlar.
  • Alerji ,paraziter hastalıklarda ve aşırı duyarlılıkta sayıları artar.
c)Bazofiller:
  • Bazik boyalarla maviye boyanırlar.
  • Histamin ve heparin içerirler.
  • Bağ dokusu mast hücrelerine çok benzerler.
  • Yangı oluşumunda rol oynarlar.
Trombositlerin özellikleri
  • Megakaryosit denen dev hücrelerin sitoplazmik parçalarıdır.
  • Balık,kurbağa,sürüngen ve kuşlarda çekirdekli ve gerçek hücresel yapılardır.
  • Memelilerde sitoplazmik partiküllerdir.Gerçek hücre değillerdir.
  • Normalde ömürleri 8-10 gündür.
  • Kanın pıhtılaşmasında rol alırlar.
  • Omurgalılarda trombositlerin yaptığı işi omurgasızlarda akyuvarlar yapar.
  • Gerçek pıhtılaşma mekanizması omurgalılarda görülür.
  • Memeliler hariç diğer omurgalılarda troımbositler kan köken hücrelerinden farklılaşır.
    lisebiyoloji-dokular%20(8).jpg
F-Kas Dokusu
lisebiyoloji-dokular%20(9).jpg

  • Mezodermden orijin alır.
  • Hücreler arası madde bağ dokusundan oluşur.
  • Hücreler ipliksi ve mekik şeklindedir.
  • Hücre sitoplazmasında bol miktarda miyofibriller bulunur.
  • Hücrelerin kontraksiyon ve ekspansiyon yetenekleri vardır.
  • Hayvansal çok hücrelilerde vücud ve organ hareketini sağlar.
  • Dokunun bölünme ve rejenerasyon yeteneği yoktur.
  • Bol miktarda kan damarı ve sinirler içerir.
  • Uyarı aldıklarında kimyasal bağ enerjisini mekanik enerjiye çevirirler.
  • Uyarı alma,uyarı iletme ve uyarma yetenekleri vardır.
lisebiyoloji-dokular%20(10).gif

Yüksek yapılı (Omurgalılarda) İskelet kası (Çizgili kas) dokusu,Organ kası (Düz kas) dokusu ve kalp kası dokusu olmak üzere üç tip kas dokusu vardır.
a-Çizgili kaslar:
lisebiyoloji-dokular%20(11).jpg

  • İstemli çalışırlar.
  • Motor sinirlerle uyarılır.
  • İskelet sistemi üzerinde bulunur; vücudun hareketini sağlar.
  • Hücrelerin kaynaşması sonucu çok çekirdekli görünürler.
  • Kasılmaları hızlı ve şiddetlidir.
  • Gerektiğinde oksijensiz solunum yaparlar; yorgunluk görülür.
  • Glikojen depolarlar.
  • Bolca keratin –P içerirler.
  • Actin ve miyozin flamentleri düzgün sıralanış ( bantlaşma) gösterir.
  • Yapısındaki miyoglobulin den dolayı kırmızı renkte görülürler. (Beyaz çizgili kaslarda vardır.)
  • Eklem bacaklılarda hareket çizgili kaslarla sağlanır. Bu nedenle hareket hızlıdır.
  • Bütün hücreleri sinirlerle temas halindedir. Gelen uyarı aynı anda temas ettiği bütün hücrelerde kasılma meydana getirir.
-Beyaz kaslar:Tavukların göğüs kasları, Tavşanda bacak, insanda kol kasları büyük ortanda beyaz kaslardan meydana gelmiştir.
Özellikleri:
  • Çok az miyoglobulin içerirler.
  • Enerjilerini glikojenin oksijensiz solunumla yıkımından üretirler.
  • Kasılmaları hızlı ve büyük güç üretirler.
  • Çok kısa sürede yorgunluk gösterirler.
  • Mitokondri oranı azdır.
  • Kanlanma oranı azdır.
  • Ani hareketler (Kaçma, kurtulma vb.) için uygundur.
-Kırmızı kaslar:İnsanda bacak kasları, uçan kuşlarda kanat kasları gibi.
Özellikleri:
  • Miyoglobulin çoktur.
  • Enerjilerinin çoğunu öncelikle yağ asitlerinden karşılar.
  • Yavaş kasılırlar.
  • Uzun süre yorulmadan çalışırlar.
  • Mitokondri sayısı çoktur.
  • Kanlanma oranı fazladır.
  • Uzun süreli hareketler (Koşma , yürüme , uçma ) için uygundur.
b-Düz kaslar:
lisebiyoloji-dokular%20(12).jpg

  • İğ şeklinde hücrelerden oluşur.
  • Nukleus tek ve ortadadır.
  • Pembe renklidir.
  • Kalp hariç organların yapısında bulunur.
  • Otonom sistemin kontrolünde çalışır. İstemsiz hareket ederler.
  • Çalışmaları yavaş olup yorgunluk göstermezler.
  • Oksijensiz solunum yapılmaz.
  • Glikojen depolanmaz.
  • Omurgalılarda organ hareketini sağlar. Bazı omurgasızlarda (Yumuşakça,Toprak solucanı vb.) vücud hareketinide sağlar. O nedenle bucanlılarda hareket oldukça yavaştır.
  • Bantlaşma göstermezler.
  • Uterus hariç rejenerasyon (Yenilenme) yetenekleri yoktur.
  • Sinirler bir grup hücreyi uyarır, uyartı diğer hücrelere bu hücrelerden yayılır. nedenle bu kaslarda uyartıya verilen cevap yavaştır ve uzun sürelidir.
c-Kalp kası:
lisebiyoloji-dokular%20(13).jpg

  • Bantlaşma gösterirler.
  • Sadece kalbin yapısında bulunur.
  • Otonom sistem tarafından kontrol edilir.
  • Bir veya iki nukleuslu olup nukleuslar merkezde bulunur.
  • Mitokondri sayısı oldukça fazladır.
  • Nöronlar belli noktalarda sinir düğümleri yaparlar;uyartılar hücrelere buradan yayılır.
  • Çalışma temposu sinirlerle ve hormonlarla kontrol edilir.
  • Kas telleri yan demetlerle birbirine bağlanır.( Sadece kalp kasında görülen özellik)
  • Demetlerin arasını bağ dokusu doldurmuş olup bol miktarda kan damarları içerir.
  • Ritmik ve otomatik olarak çalışır.
  • Rejenasyon yetenekleri yoktur.
G-Sinir Dokusu
lisebiyoloji-dokular%20(15).jpg

  • Ektoderm orijinlidir.
  • Nöron ve glia hücrelerinden oluşmuştur.
  • Fiziksel ve kimyasal uyarıları elektriksel enerjiye dönüştürür.
  • Uyarı alma , uyarı iletme ve uyarma özelliği vardır.
  • Organizmada iç ve dış değişmelere karşı uygun tepkilerin oluşumunu sağlar.
  • Gelişkin şekil omurgalılarda olmaka beraber, süngerler hariç diğer omurgasızlarda da bulunur.
  • Nörotransmiter madde (Sinirsel hormon) üreterek salgı bezleri gibi çalışır.
  • Rejenerasyon yetenekleri yoktur .Ancak periferik sinirlerde aksonları saran schwann hücrelerin etkisi ile aksonlarında oluşan dejenerasyon onarılabilir.
  • Organizmada merkezi(Beyin ve omurilik) ve çevresel sinir sistemini oluşturur.
  • Çevresel sistemde ara madde bağ dokusundan oluşurken , merkezi sistemde ara madde nöroglia tarafından oluşturulur.
lisebiyoloji-dokular%20(14).jpg

a-Hücreleri: (Nöronlar)
  • Kimyasal ve fiziksel olarak uyarılır.
  • Uyarıyı elektriksel olarak hücre zarında taşır.
  • Uyartıyı kimyasal olarak başka hücreye aktarır.
  • Nörotransmiter maddeleri üretir.(Akson uçlarında).
  • Uzantılarını kısmen dejenere edebilirler.
  • Hücre gövdesinden kısa (Dendirt ) ve uzun (Akson) uzantıları bulunur.
  • Uyarı dendirt ve hücre gövdesi ile alınır , akson uçları ile verilir.
lisebiyoloji-dokular%20(23).gif

b-Ara madde (Nöroglia dokusu)
  • Glia ve schwann hücreleri tarafından oluşturulur.
  • Nöronların arasını, nöron hücrelerinin uzantıları ve glia hücreleri extrasellular boşluk kalmayacak şekilde doldururlar.
  • Glia hücreleri ; sinir dokusunun ,beslenmesinde , solunumunda ve desteklenmesinde rol oynar.
  • Dokuda ölen sinir hücrelerinin yerini doldurur.
  • Ara maddesinden izole edilen sinir hücresi ölür.
NOT : Retikula Endotelial Sistem
Bulunduğu Yapı ve organlar :
    • Bağ dokusu ---------- Histiyositler
    • Karaciğer ---------- Kupffer hücresi
    • Akciğer ---------- Makrofaglar
    • Lenf düğümleri ----- Makrofaglar
    • Dalak --------- Makrofaglar
    • Kemik iliği ---------- -Makrofaglar
    • Kemik ---------- Osteoklast
    • Merkezi sinir sis.--- -Glia hücreleri
    • Eklem sıvısı -------- -Tip A hücresi
 
Sinir sistemi; canlının dış çevreye uyumunu sağlayan iç çevrenin dengede tutulmasından sorumlu, uyarılara verilen tepkileri düzene koyan bir sistemdir.
• Sinir siteminin en küçük yapı ve görev birimi nörondur.
Nöronun (Sinir Hücresinin) Yapısı :
a) Dentrit
b) Hücre gövdesi(asıl hücre kısmı)
c) Akson
• Kısa uzantılara dentrit, uzun uzantılara akson denir.Hücre kısmında gövdede sitoplazma ve çekirdek bulunur.Sitoplazma da ince iplikçikler(nörofibriller) bulunur.Bunlar iletimde etkilidir.
• Aksonların bir araya gelmesiyle sinir kordonu meydana gelir.
• Aksonların dışı miyelin kılıf ile örtülüdür.Miyelin kılıf schwan hücrelerinden meydana gelmiş olup iki hücre arasında ranvier boğumu bulunur.Ranvier boğumda miyelin kılıf yoktur.
• Miyelinli kılıf uyartıların hızlı taşınmasını sağlar.
• Ranvier boğumda uyartılar sıçra***** geçer.
• Uyarıların miyelinli nöronlarda taşınma hızı 120 m/sn iken miyelinsizlerde taşınma hızı 12m/sn dir.
• Bir sinir hücresi dinlenme halinde iken iç kısmı negatif dış kısmı pozitif yüke sahiptir.Buna kutuplaşmış (polarize olmuş) sinir hücresi denir.
• Kutuplaşmanın sebebi hücre içi ve dışındaki iyonların yoğunluğudur.Na+ iyonu nöronun dış kısmında, K+ iyonu iç kısımda yoğundur.Bu yoğunluk, sodyum potasyum pompası ile sağlanır.Bu işlem aktif taşıma ile gerçekleşir.
• Hücre dışına pompalanan pozitif iyonlar hücre içine alınanlardan fazla olduğundan dış kısım pozitif, iç kısım negatiftir.
• Nöronların görevi, uyarıları almak ve taşımaktır.
• Nöronlarda dengesizliğe ve tepkiye yol açan iç ve dış çevre değişikliklerine uyarı(etki) denir.Nöron bir uyaranla uyarıldığında hücre gövdesi ve aksonlarda meydana gelen değişikliklere uyartı(impuls) denir.
Uyarıların Alınması ve Taşınması
• Uyarıların alınabilmesi için uyarı eşik değerde veya üzerinde olması gerekir.Eşik değerin altındaki uyarılar nöronlar tarafından alınmaz ve tepki oluşturulmaz. Bir sinir hücresinin uyarıları alabilmesi için gerekli uyarı şiddetine eşik şiddeti denir.
• Uyarılar dentrit ile alınıp akson boyunca taşınır ve akson ucuna iletilir.
• Uyartılar taşınırken; sodyum potasyum pompası çalışır(Na+ içeri girer, K+ dışarı çıkar). Kutuplaşma bozulur(Depolarize=iç kısım pozitif, dış kısım negatif olur).ATP harcanır.
• Bu olayların gerçekleşmesi ile uyartı elektriksel ve kimyasal olarak taşınır.
• Bir nöron bir uyartıyı taşırken ikinci uyarıyı alamaz.
• Nörondaki impuls taşınım hızı sabittir.
• İmpuls sinir telinin bir bölgesinden geçtikten sonra o bölge hemen eski durumuna döner. Buna repolarizasyon denir.
• İmpulsun iletimi için gerekli enerji sinir hücrelerinin kendisinden sağlanır. Bu sırada O2, glikoz tüketimi, CO2 üretimi, sıcaklık artar. Bu nedenle sinirsel iletimde hem kimyasal hem de elektriksel olaylar rol oynar.
• Bir nöronun akson ucu ile diğer nöronun dentritinin karşılaştığı yere sinaps denir.
• İmpuls depolarizasyon dalgası şeklinde sinir hücresi boyunca ilerler. Aksonlara gelince diğer hücreye geçme, elektriksel olarak sağlanamaz, kimyasal olarak devam eder. Uyartıların sinapslardan diğer bir nörona taşınmasını sinirlerin akson uçlarında bulunan sinaptik keselerden salgılanan nörotransmitter maddeler sağlar.
• Bu maddeler Asetilkolin, Histamin, Dopamin, Serotonin, Nöradrenalin ve Glumatotdur. Uyartı aksonun ucuna erişince bu maddeler impulsu diğer nöronun dentritine taşırlar. Uyartıların sinapslardan geçişi nöronda taşınma hızından yavaştır.
• Uyartıların ilk değerlendirilme ve kontrollerinin yapıldığı yerler sinapslardır. Uyartılar sinapsta nörotransmitter maddeler ile seçime uğrar. Buna seçici direnç denir. Bu sayede gerekli olan sinirler uyarılır. Böylece vücudun diğer kısımları gereksiz uyarımdan korunur.
• Sinapstaki bir impulsun diğerini etkisiz hale getirmesine engelleme, diğerinin geçişini hızlandırmasına kolaylaştırma denir.
• Yapısına göre (hücre gövdesinden çıkan uzantılara göre) sinir hücreleri 3 çeşittir.
*Bir uzantısı varsa bir kutuplu nöronlar
*İki uzantısı varsa iki kutuplu nöronlar
*Çok uzantısı varsa çok kutuplu nöronlar
• Görevlerine göre sinir hücreleri 3 çeşittir.
a-Duyu Nöronu
Uyarıları duyu organlarından merkeze götürür.
b-Motor Nöron
Merkezden aldığı emirleri (cevapları) kas ve salgı bezlerine götüren ve onların faaliyete geçmesini sağlayan nörondur.
c-Ara Nöron
Uyarıların değerlendirildiği ve cevapların oluşturulduğu nöronlardır. Duyu ve motor nöronları arasında bağlantı kurarlar. Merkezde bulunurlar.
• Uyarının eşik değerinin üzerinde olması uyartının nöronlardaki akış hızının ve etkisini değiştirmez.
• Tepki şiddetini etkileyen faktörler
*Uyartının şiddeti
*Uyartının süresi (birim zamanda nörondan geçen impuls sayısı)
*Uyartıyı taşıyan nöron sayısı ve dizilişi
*Sinaps sayısı

CANLILARDA SİNİR SİSTEMİ
• Tek hücrelilerde belli bir sinir sistemi yoktur. Uyarıyı alma ve cevap verme olayı hücre sitoplazması tarafından sağlanır.
• Süngerlerde sinir sistemi yoktur. Fakat uyartılar kimyasal maddelerle iletilir.
• Hydra da özelleşmiş sinir hücreleri görülür. Sinir hücreleri birbiriyle bağlantılı olarak tüm vücudu sarar.
• Planarya da ip merdiveni şeklinde sinir sistemi vardır.
• Böceklerde ve halkalı solucanlarda ip merdiveni sinir siteminin gelişmiş hali görülür. Baş kısmında beyin görevi gören sinir hücrelerinden oluşan kümeye ganglion denir. Bu ganglionlar kendi başına hareket edebilirler.
Örnek : Başı kesilmiş bir arının insanı sokması
• Tüm omurgalılarda merkezi sinir sistemi görülür.
İNSANDA SİNİR SİSTEMİ
A) Merkezi Sinir Sistemi
• Merkezi nöronlardan oluşur. Çevresel sinir sistemiyle getirilen bilgilerin değerlendirildiği ve uygun cevapların hazırlandığı yerdir. Uyarılar çift yönlü olabilir.2 kısımdır.

İ) Beyin
• Kafatası içerisindedir.
• Balık ve kurbağalarda düz ve tek, diğerlerinde çift ve kıvrımlıdır. 3 kat zarla çevrilidir.
Sert zar; kafatası kemiklerine yapışmış olan kalın bir zardır.
Örümceksi zar; sert zar ile ince zar arasında yer alır. İnce zar ile örümceksi zar arasında beyin omurilik sıvısı (BOS) bulunur. Bu sıvı beyni şiddetli sarsıntı ve çarpmalara karşı korur.
İnce zar; beyine yapışıktır ve kan damarları bulunur.
• Beynin dışında boz(dentrit), içinde de ak(akson) madde bulunur.
• Beyin 3 kısımdır.
1) Ön Beyin
• İki kısımdır.
a) Uç Beyin (= Beyin kabuğu = Telensefelon)
• İstemli hareketleri yaptırır.
• Düşünme, hafıza ve zeka merkezidir.
• Beş duyu merkezi bulunur.
• Bütün uyarılar en son buraya gelir.
• Boz madde (kabuk kısmı) ak madde içine çeşitli girinti ve çıkıntılar yaparak kabuk kısmının yüzeyini genişletir. Boz maddenin yapmış olduğu girintilerden en büyükleri rolando ve silvius yarıklarıdır. Rolando yarıyı ön beyni ikiye ayırarak beyin yarımkürelerini oluşturur. Silvius yarığı ise ön beyni loblara ayırır. Rolando yarığı ile ikiye ayrılan beyin yarımküreleri üst taraftan nasırlı cisim ve motor, altta ise beyin üçgeni ve duyu nöronlarının merkezi bulunur.
b) Ara Beyin
• İki kısımdır.
b-1) Talamus
• Kavşaktır. Bütün sinirlerin sinapsları bulunur. Gelen uyarılar beyin kabuğundaki merkezlere iletilir.
b-2) Hipotalamus
• Sinir sitemi ile hormonlar arasındaki bağlantıyı sağlar. Su tuz dengesinin ayarlanmasını, sıcaklığın kontrolünü, karbonhidrat, yağ metabolizmasını, iştahı, açlığı, susuzluğu, kan basıncını, uykuyu, eşeysel gelişmeyi düzenler. Kısaca homeostasi merkezidir. ADH ve oksitosin hormonu üretir. RF ile hipofiz bezini hormon salgılaması için uyarır.
2. Orta Beyin
• İşitme ve görme reflekslerini kontrol eder. Göz bebeği açıklığını ve kas tonusunu ayarlar. Tonus, dinlenme halinde bile kasların biraz kasılı durmasını sağlar. Görme ve işitme merkezleri optik lopta bulunur.
3. Arka Beyin
• İki kısımdır.
a) Beyincik
• Denge merkezidir. Kulaktaki yarım daire kanalları ile birlikte çalışır. Kasların düzenli çalışmasını sağlar. Balık, kurbağa ve sürüngenlerde düz ve tek kuş ve memelilerde çift ve kıvrımlıdır.
b) Omurilik soğanı
• İsteğimiz dışında çalışan kalp, akciğer, mide vs...organların çalışmasını düzenler. Beyinle omurilik arasında kalan bölümdür. Beyin ile omurilik arasında köprü görevi görerek mesajların taşınmasında görevlidir. Dışında ak madde, içinde boz madde vardır.sinirlerin bazıları buradan çapraz geçer. (Soldan gelenler sağa, sağdan gelenler sola geçerler). Omurilik soğanı çarpma ve zedelenmelerde ölüme sebep olur. (Hayat düğümü)

II) Omurilik
• Beyinden başlayıp omurga boyunca uzanan sinir demetidir. Nöronlardan başka, sinir dokusunun destek hücreleri olan nöroglia hücreleri de bulunur.
• Dış kısmı ak maddeden iç kısmı boz maddeden yapılmıştır. (Beyindekinin tersi)
• Beyne giden ve beyinden gelen uyarılara geçiş sağlar.
• Refleks kontrol merkezidir. Refleks, dıştan gelen bazı uyarılara karşı organizmanın oluşturduğu ilk ve en kısa istemsiz tepkidir. Refleksi oluşturan sisteme refleks yayı denir.
• Refleks yayı : Duyu nöronu – ara nöron – motor nöron – tepki organı
• Refleks: alınan uyarılar duyu nöronları ile omuriliğin arka köküne (dorsal kök=dorsal boynuz) getirilir. Ara nöronda cevap oluşturulur. Oluşturulan bu cevap ön kökte (ventral kök = ventral boynuz) bulunan motor nöronları ile efektöre iletilir. Daha sonra beyin bu işten haberdar edilir.
• İki çeşit refleks vardır.
a) Doğuştan(kalıtsal) refleks : çoğu böyledir. Örneğin, aksırma, hapşırma, diz kapağına vurmayla oluşan refleksler, göz kapağının kısılması, yeni doğmuş bebeğin emme refleksi gibi...
b) Sonradan kazanılan refleksler(Şartlı refleksler) : bir uyarının tekrarlanmasıyla kazandırılan reflekslerdir. Örneğin Pavlov’ un köpekleri...
• Duyu organlarından beyne ve beyinden kaslara giden bütün sinirler omurilikten çapraz geçerler. Bu sebeple beynin sağ tarafı vücudun sol bölümünü, sol tarafı da vücudun sağ bölümünü yönetir.

B) Çevresel Sinir Sistemi
• Beyin ve omurilik dışında yer alan sinirler oluşturur.
• Bu sistem beyin ve omuriliği diğer organlara bağlayan sinirlerden oluşur. Sinirler ve gangliyonlardan meydana gelmiştir.
• İki kısımdır.
I) Somatik Sinir Sistemi
• Duyu ve motor nöronlardan oluşur.
• Uç beyin ve beyincik kontrolündedir.
• İstemli hareketleri yaptırır.
• Duyu nöronları, iç ve dış çevreden gelen uyartıları beyin ve omuriliğe getirirler.
• Motor nöronları, beyin ve omurilikte oluşan değerlendirilmiş bilgilerin kas ve bezlere taşınmasını sağlarlar.
II) Otonom Sinir Sistemi
• Motor nöronlarından oluşur.
• Orta beyin, omurilik soğanı ve omurilik tarafından kontrol edilir.
• İsteğimiz dışındaki olayları yaptırır.
• İç organlara iki çeşit sinir gider.. bunlar birbirlerine zıt çalışırlar.
1. Sempatik sinirler
• Organizma zor durumda kaldığı zaman etkilidir.
• Genellikle hızlandırıcıdır fakat sindirimi yavaşlatır.
• Sempatik sinirlerin çalışmasıyla kan basıncı ve kandaki glikoz miktarı artar, kıllar dikleşir, kan damarları daralır, terleme artar, kalp atışları hızlanır, göz bebekleri büyür.
• Kızma, hiddet, heyecan gibi durumlar sempatik sinirlerin aşırı çalışmasıyla ortaya çıkar
2. Parasempatik sinirler
• Beynin 3., 7. ve 10. sinirlerinden ve omuriliğin son kısmından çıkarlar.
• Sempatik sinirlerin aksi yönde etki gösterirler.
• Genellikle yavaşlatırlar fakat sindirimi hızlandırırlar.
 
Geri
Üst