- Cihaz
- iPhone 13 pro Max
- Katılım
- 10 Haz 2018
- Konular
- 511
- Mesajlar
- 2,081
- Çözümler
- 2
- Tepkime puanı
- 1,281
- Puanları
- 2,464
- Konum
- Türkiye
Materyalizm; varlık dünyasının, insan zihninden bağımsız olarak varolan bir madde dünyası olduğunu savunan felsefi yaklaşımın adıdır.
Thales, Herakleitos, Demokritos gibi Antik Yunan düşünürleri maddeci idiler. Ama madde ile bilgi arasındaki ilişkileri ilk inceleyen Aristoteles oldu. Ona göre madde, ancak şekil ile varlığa gelebiliyordu ve bunu da sağlayan, onun içindeki öz idi.
Ortaçağ İslam ve Hristiyan felsefelerinde madde, Tanrı'nın yarattığı bir şey; ama bizim varlık dünyasının en büyük dayanağı idi. Madde, akıl ve ruh ile birleşerek çeşitli şekiller alıyor ve böylece biliniyordu.
Maddecilik, bütün gerçeğin maddede ve maddenin hareketinde, birbirlerini etkilemesinde olduğunu savunur. Bütün canlı ve cansız dünyası madde ile açıklanabilir niteliktedir. Burada maddeciliğin esas desteği mekanik işleyiştir. Demokritos, Epikuros, Ortaçağda yaşayan Gassendi, insan psikolojisine kadar her şeyi mekanist materyalizm ile açıklamaya çalışmışlardır. Hobbes, Lamettrie, Holbach gibi 18. yüzyıl düşünürleri varlık evrenindeki maddi ve manevi her şeyi (ruhu bile) madde ve onun hareketleri ile açıklamışlardır.
La Mettrie, ustası Descartes'tan fazla olarak, maddenin hem uzayda yer kapladığını hem de hareket edebilme ve duyumlama yetenekleri olduğunu savunur. Dolayısıyla bütün hayvanlar da duyar ve düşünür. Burada, ruhun da maddenin bir parçası olduğu, organik hayatın da mekanik nitelikte çalıştığı anlatılıyor. 19. yüzyıl Almanya'sında L. Feuerbach, L. Büchner gibi materyalistler insanı, içinde yaşadığı maddî şartların bir ürünü olarak görmüşlerdir. Darwin, E. Haeckel gibi biyolojik materyalistler de canlı hayattaki tüm gelişmeleri maddeci olarak açıklayan teoriler geliştirmişlerdir.
Marx ve Engels gibi diyalektik materyalistlere göre de gerçek varlık dünyası ide değil, maddedir. İnsanların sosyal, siyasal ve düşünsel yapıları ve düzenler de madde dünyasının eseridir, insanın ruhu ve zihni de, madde dünyası tarafından şekillendirilir.
Varlık dünyasının ve gerçeklik düzeninin anlaşılmasında kademe kademe döküm ve açıklamalar yapma metodu olan diyalektik, Herakleitos'tan beri, evrendeki oluşu kavramaya çalışan bir metodolojidir. Herakleitos'ta evren ateşten gelir, Logos'un kurduğu düzene göre oluş meydana gelir ve geri ateşe döner. Bu, hiç durmayan bir harekettir. Herakleitos, gerçekliğin zıtların birliğinden meydana geldiğini, her şeyin zıtların çatışmasından doğduğunu anlatır. Platon'da da "idea"ların belli bir düzenle varlık dünyasına yansıyıp, -maddenin bozulmasıyla- tekrar idealar alemine döndüğü anlatılıyor. Hegel'de tinin (Geist) varlık dünyasını oluşturması tez-antitez-sentez yöntemiyle olur. Her gerçekliğin içinde tez-antitez ve sentez vardır. Değişimin kanunu budur. Marxist felsefede de madde mekanik olarak değil diyalektik olarak hareket eder. Varlık dünyasının tez-antitez-sentez şeklinde gelişmesi, tarihte ve toplum düzeninde de geçerlidir. Madde, varlığı oluşturabilmek için diyalektik olarak hareket eder. Hareket için düşünceye gerek yoktur; maddedeki niceliksel değişmeler niteliğe de etki eder.
Kaynak: Prof. Dr. Mustafa Ergün - Felsefeye Giriş - Varlık Felsefesi
Thales, Herakleitos, Demokritos gibi Antik Yunan düşünürleri maddeci idiler. Ama madde ile bilgi arasındaki ilişkileri ilk inceleyen Aristoteles oldu. Ona göre madde, ancak şekil ile varlığa gelebiliyordu ve bunu da sağlayan, onun içindeki öz idi.
Ortaçağ İslam ve Hristiyan felsefelerinde madde, Tanrı'nın yarattığı bir şey; ama bizim varlık dünyasının en büyük dayanağı idi. Madde, akıl ve ruh ile birleşerek çeşitli şekiller alıyor ve böylece biliniyordu.
Maddecilik, bütün gerçeğin maddede ve maddenin hareketinde, birbirlerini etkilemesinde olduğunu savunur. Bütün canlı ve cansız dünyası madde ile açıklanabilir niteliktedir. Burada maddeciliğin esas desteği mekanik işleyiştir. Demokritos, Epikuros, Ortaçağda yaşayan Gassendi, insan psikolojisine kadar her şeyi mekanist materyalizm ile açıklamaya çalışmışlardır. Hobbes, Lamettrie, Holbach gibi 18. yüzyıl düşünürleri varlık evrenindeki maddi ve manevi her şeyi (ruhu bile) madde ve onun hareketleri ile açıklamışlardır.
La Mettrie, ustası Descartes'tan fazla olarak, maddenin hem uzayda yer kapladığını hem de hareket edebilme ve duyumlama yetenekleri olduğunu savunur. Dolayısıyla bütün hayvanlar da duyar ve düşünür. Burada, ruhun da maddenin bir parçası olduğu, organik hayatın da mekanik nitelikte çalıştığı anlatılıyor. 19. yüzyıl Almanya'sında L. Feuerbach, L. Büchner gibi materyalistler insanı, içinde yaşadığı maddî şartların bir ürünü olarak görmüşlerdir. Darwin, E. Haeckel gibi biyolojik materyalistler de canlı hayattaki tüm gelişmeleri maddeci olarak açıklayan teoriler geliştirmişlerdir.
Marx ve Engels gibi diyalektik materyalistlere göre de gerçek varlık dünyası ide değil, maddedir. İnsanların sosyal, siyasal ve düşünsel yapıları ve düzenler de madde dünyasının eseridir, insanın ruhu ve zihni de, madde dünyası tarafından şekillendirilir.
Varlık dünyasının ve gerçeklik düzeninin anlaşılmasında kademe kademe döküm ve açıklamalar yapma metodu olan diyalektik, Herakleitos'tan beri, evrendeki oluşu kavramaya çalışan bir metodolojidir. Herakleitos'ta evren ateşten gelir, Logos'un kurduğu düzene göre oluş meydana gelir ve geri ateşe döner. Bu, hiç durmayan bir harekettir. Herakleitos, gerçekliğin zıtların birliğinden meydana geldiğini, her şeyin zıtların çatışmasından doğduğunu anlatır. Platon'da da "idea"ların belli bir düzenle varlık dünyasına yansıyıp, -maddenin bozulmasıyla- tekrar idealar alemine döndüğü anlatılıyor. Hegel'de tinin (Geist) varlık dünyasını oluşturması tez-antitez-sentez yöntemiyle olur. Her gerçekliğin içinde tez-antitez ve sentez vardır. Değişimin kanunu budur. Marxist felsefede de madde mekanik olarak değil diyalektik olarak hareket eder. Varlık dünyasının tez-antitez-sentez şeklinde gelişmesi, tarihte ve toplum düzeninde de geçerlidir. Madde, varlığı oluşturabilmek için diyalektik olarak hareket eder. Hareket için düşünceye gerek yoktur; maddedeki niceliksel değişmeler niteliğe de etki eder.
Kaynak: Prof. Dr. Mustafa Ergün - Felsefeye Giriş - Varlık Felsefesi