Ziya Osman Saba şiirleri

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
Ziya Osman Saba ( 1910)- (29.01.1957)

1910 yılının Mart ayında, İstanbul'da doğdu. Babası askerdi. Sekiz yaşında iken annesi ölen Saba, Mütareke yıllarında yatılı olarak başladığı Galatasaray Lisesi'nden 1931 yılında, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden 1936 yılında mezun oldu. Servet-i Fünun'da yayımlanan şiiriyle edebiyata başlayan ve Yedi Meşale topluluğu içinde yeralan (1928) Saba, Hukuk Fakültesi'nde iken Cumhuriyet gazetesi muhasebe servisinde (1931-1936) , mezuniyetinden sonra Emlak Kredi Bankası'nda (1936-1945) ve bilahare Milli Eğitim Basımevi Tashih Bürosu'nda çalıştı (1945 - 1950). Kalp hastalığı üzerine evine çekilerek Varlık Yayınevi'nin yayın işleriyle meşgul oldu. Ziya Osman Saba 29 Ocak 1957 tarihinde İstanbul'da öldü.

ESERLERİ
Şiirleri: Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman,Nefes Almak
Hikayeleri:Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Değişen İstanbul

Ziya osman saba yedi meşalecilerin öncüsü ve en ünlü şairi idi.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
Ziya Osman Saba

30 Mart 1910′da İstanbul’da doğdu. 29 Ocak 1957′de İstanbul’da yaşamını yitirdi. Mütareke yıllarında yatılı olarak başladığı Galatasaray Lisesi’nden 1931 yılında, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1936 yılında mezun oldu. Hukuk Fakültesi’nde iken Cumhuriyet gazetesi muhasebe servisinde, mezuniyetinden sonra Emlak Kredi Bankası’nda çalıştı. Daha sonra Milli Eğitim Basımevi Tashih Bürosu’nda görev yaptı. Kalp hastalığı üzerine evine çekilerek Varlık Yayınevi’nin yayın işleriyle meşgul oldu.Lise öğrenciliği yıllarında şiir yazmaya başladı. İlk şiiri 1927′de Servet-i Fünun dergisinde yayınlandı. Bu dergide tanıştığı arkadaşlarıyla “Yedi Meşale” topluluğuna katıldı. Bir süre Milliyet gazetesinin edebiyat sayfasına ve İçtihad dergisine yazılar yazdı. Varlık, Yücel ve Ataç dergisinde de yazı ve şiirleri yayınlandı. Çoğunu hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde Batı nazım biçimlerini kullandı ama içerikte 19. Yüzyıl edebiyatı anlayışına bağlı kaldı. Şiirlerinde çocukluk anıları, ev ve aile sevgisi, yoksullara karşı duyarlılık, küçük mutlulukların sevinci, Tanrı’ya ve yazgıya boyun eğiş, ölüm ve ötesi gibi konuları işledi. Hecenin yanısıra özellikle son dönemlerinde serbest biçimde ve duru bir dille yumuşak, hüzünlü ve açık şiirler yazdı. Öykülerinde ise çoğunlukla anılarını anlattı.


Eserleri

Şiirleri;

Sebil ve Güvercinler (1943)
Geçen Zaman (1947, 1961)
Nefes Almak (1957, 1962)
Hikayeleri;
Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi (1952)
Değişen İstanbul (1959)

Beyaz Ev
Gözlerimin önünde hep aynı beyaz ev.
Her dağ yamacına kurduğum,
Beliren her su kenarında,
Pembe damlı, yeşil pancurlu, balkonlu,
Balkonuna tırmanan sarmaşık.
Gece, pencerelerinden sızacak ışık,
Kışın tütecek bacası.

Kapıyı ittiğinde çalacak bir çıngırak.
-Duyuyorum o sesi şimdiden, berrak-
Geçeceğim yol, çıkacağım üç basamak,
Ellerinden sıyırıp atacağım eldiven,
Her halin, gülüşün, kokun, bütün ruhunla sen!
Ah, bütün bir ömür bırakmayacağım el,
Okşayacağım saç, dinleyeceğim ses,
Bakmakla doymayacağım yüz…
Açık pancurlardan o gün dolacak gündüz,
O günkü hava,
Bir kapıyı açman, dolaşman sofada.
Şaşıracağım: Böyle gezinen kim?
-Evim! Evim!.. Ellerimle asacağım
Camlarına perdelerini.
Yatak odasında düsüneceğiz bir an
İki kişilik karyolanın yerini…
Yatak odamız, yemek odası, kiler
Raflarında ellerinle yapılmış reçeller.
Karşı karşıya oturacağımız sofra,
Sürahide ışıldayan su,
Yazın, rüzgâra koyacağımız testi;
Senin yatacağın öğle uykusu…
Sararacak bir yandan çardaktaki üzümler,
Kâh esecek rüzgâr, kâh dinleyeceğiz yağmuru,
Kâh karlarla bembeyaz kesilecek çimenler.
Hep geçireceğiz içimizden:
Hayat beraber, ölüm beraber…
Şu göklerin altında,
Olacağız o kadar bahtiyar
Ki çıkıp mezarlarından annemiz, babamız da,
Beyaz evimize yerleşecekler,
Uzun kış geceleri onlar da aramızda
Göz göze bakışacak, mangalı eşecekler..


Hikayeleri;

Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi (1952)
Değişen İstanbul (1959)
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
AHRET



Bu garip dünyada ben yadırgadım yerimi...
Yıllardan sonra bir gün görüp çektiklerimi,
Tanrım, bir meleğine emredecek: -Yetişir!
Gözlerimi o saat sessiz kapayacağım.
Beni bekleyedursun artık ılık yatağım,
Bütün yorgunluğumu alacak bir teneşir
Bir yükü atmış gibi sırtımda bir hafiflik,
Oraya geçmek için aşacağım bir eşik.
Başım bir defa olsun dönmeyecek geriye.
Bir el gözlerimdeki perdeyi sıyıracak.
Onları bulacağım!.. Ve annem şaşıracak:
“Görmeyeli ne kadar büyümüş oğlum” diye.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
ARTIK YAŞAMAK İÇİN



Artık yaşamak için herkesten kaçacağız,
Dünya bize verecek yalnız güzellikleri,
Yalnız, semalarından dökecek ruhumuza,
Geceler mehtapları ve gündüzler seheri

Düşünceli yürürken, bir yol dönemecinde
Çıkacak ömrümüze beyaz dallarla bahar.
Hatırlatacak bize şen çocukluğumuzu,
Erguvanlı bir bahçe, mor salkımlı bir duvar.

Tekrar yaşayacağız ümitli sabahları,
Bulacağız dünyanın o en güzel yerini.
Ebedi bir sahilde yeniden tadacağız
Kolkola sükûn dolu akşam gezmelerini.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BAHARI BEKLERKEN YAZILMIŞ ŞİİR



O günü görmek için sade bekleyeceğiz,
Göreceğiz bir sabah yeşil tomurcukları.
Hazırlanıyor gibi, gökyüzü, ufuk, deniz,
Bir sabah dökülecek baharların baharı.

Bu bahar yalnız mesut günler taşımaktadır,
Başbaşa kalacağız kenarında bir suyun,
Göz alabildiğine yeşil uzanan çayır,
Bir saadet içinde sessiz otlayan koyun.

Bu bahar güleceğiz en içten bir sevinçle,
Bir melek ordan bize uzatacak elini.
-Beni bırakma kalbim, kalbim sen bana söyle.
Ümitlerin en güzelini!..
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BEN DE



Ne çok anlatacaklarınız var
Birbirimize nişanlılar!
Ben de bir zamanlar sizin kadar mesuttum,
Ben de şu parkın sıralarında oturdum,
Ümid ettim, hayal kurdum...
Şahit bütün ömrüme bu şehir, bütün yurdum.
Ben de o mektepte okurdum
Küçük mektepli!
Bugün gibi hatıramda
İlk gün, ilk ders, ilk hece.
Şiirler yazmak için öğrendiğim güzel Türkçe.
Yeni kitaplarım, siyah göğüslüğüm,
Sevinçle dolup taşardı gönlüm.
Beri yanda günler akar giderdi.
Benim de bir anne üstüme titrer
Bir baba benimle iftihar ederdi.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BEYAZ ..



Bir bademin altına, yorgun, oturmak biraz,
Ayrı ayrı seyretmek çiçek açmış her dalı.
Artık bütün renklerden, artık uzaklaşmalı:
Beyaz işte, aylardır gözümde tüten beyaz.

İş bitti... Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz,
Duyuyorum bu sabah, kış içimden çıkalı,
İçimin dört duvarı bembeyaz badanalı,
Ah, sade nefes almak, göğsüme dolan bu haz...

Bir kuş ötecek şimdi... Havada bir durgunluk,
Mermeriyle konuşan açık kalmış bir musluk,
Beyaz çiçeklerini tektük düşüren kiraz.

Bahar pınarlarından içime damlayan su,
Bembeyaz çiçeklerin ıslak, temiz kokusu,
Kış bitti... Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz..
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BEYAZ EV



Gözlerimin önünde hep aynı beyaz ev.
Her dağ yamacına kurduğum,
Beliren her su kenarında,
Pembe damlı, yeşil pancurlu, balkonlu,
Balkonuna tırmanan sarmaşık.
Gece, pencerelerinden sızacak ışık,
Kışın tütecek bacası.

Kapıyı ittiğinde çalacak bir çıngırak.
-Duyuyorum o sesi şimdiden, berrak-
Geçeceğim yol, çıkacağım üç basamak,
Ellerinden sıyırıp atacağım eldiven,
Her halin, gülüşün, kokun, bütün ruhunla sen!
Ah, bütün bir ömür bırakmayacağım el,
Okşayacağım saç, dinleyeceğim ses,
Bakmakla doymayacağım yüz...
Açık pancurlardan o gün dolacak gündüz,
O günkü hava,
Bir kapıyı açman, dolaşman sofada.
Şaşıracağım: Böyle gezinen kim?
-Evim! Evim!.. Ellerimle asacağım
Camlarına perdelerini.
Yatak odasında düsüneceğiz bir an
İki kişilik karyolanın yerini...
Yatak odamız, yemek odası, kiler
Raflarında ellerinle yapılmış reçeller.
Karşı karşıya oturacağımız sofra,
Sürahide ışıldayan su,
Yazın, rüzgâra koyacağımız testi;
Senin yatacağın öğle uykusu...
Sararacak bir yandan çardaktaki üzümler,
Kâh esecek rüzgâr, kâh dinleyeceğiz yağmuru,
Kâh karlarla bembeyaz kesilecek çimenler.
Hep geçireceğiz içimizden:
Hayat beraber, ölüm beraber...
Şu göklerin altında,
Olacağız o kadar bahtiyar
Ki çıkıp mezarlarından annemiz, babamız da,
Beyaz evimize yerleşecekler,
Uzun kış geceleri onlar da aramızda
Göz göze bakışacak, mangalı eşecekler..
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BU RÜZGAR



Bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek.

Gökte bulut, suda yelken, dalda çiçek.

Bir gün, bir gün var ki, günden güne gerçek,

Çatır çatır servi, çıtır çıtır böcek.

- Çek ciğerlerine, bir nefes daha çek,

Bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BİLEMİYORUM



Bilemiyorum yıllardır neredeyim?
Hergün yediğim ekmek, susayıp içtiğim su,
Kolundan tutup gitmek istediğim kadın,
Yaşamak kaygısı, gök hasreti, ölüm korkusu,
Ve Rabbim senin adın!
Yıllar var ki içindeyim hayatın.
Anıyorum gençliğimi, özlüyorum çocukluğumu,
Fakat bilemiyorum yarını.

Bilemiyorum Rabbim, maksadını, kararını.
Hepimiz işte dünyadayız,
Yataktaki hastamız, topraktakı ölümüz;
Neyiz, ne olacağız?
Birşey bilmiyorum... Nefes almaktayım yalnız.
Rabbim! beni yaratmışsın,
İnsan şeklinde görünüyorum,
Terlerim yazın, üşürüm kışın,
Düşünüyorum, düşünüyorum...
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BİR ODA BİR SAAT SESİ



Bir oda, içinde bir saat sesi
Hayatın sırtımdan giden pençesi,
Ve beni maziye götüren bir el,
Eski günlerimiz, sessiz ve güzel...
Bulduğum kayıplar, her günkü yerin,
İşte konsol, ayna, köşe minderin,
Seccaden, tesbihin, namaz başörtün.
Bir şey değişmemiş, sanki daha dün.
Yine ortancalar altı camının,
Dışarda sükûnu yaz akşamının,
Bahçemiz sulanmış, ıslak her çiçek.
Kapı çalınacak, babam gelecek...
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BİR SOKAKTA GİDERKEN



Taşında otlar biten şu sokakta yürümek.
Bir bahçe duvarının kokulu gölgesinden.
Uzakta, mektepteyken okuduğumuz şarkı.
Su içmek o tasasız günlerin çeşmesinden.

Kalbe aşina bütün rastladıklarım,
Herşey eskisi gibi, herkes bahtiyar, iyi!
Bana büyük babamı hatırlatan ihtiyar,
Çocukluk arkadaşım sarı benekli kedi

Bütün günahlarımı affetmiş sanki Tanrım,
Duyuyorum kalbimde tadılmamış sevgiyi.
Ah, sade koşmak, koşmak istiyorum içimden:
Aradığım diyara bu yol çıkacak gibi
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BİR ÖLÜNÜN ARKASINDAN



Ey ölü, az daha yaşatmak isterdim seni,
Habersiz bırakıp gittiğin evde.
Giysen hazır duran terliklerini,
Odalarda dolaşsan, öksürsen
Toplasan bu yaz da bahçende yemişleri,
Az daha ömür sürsen.
Gözlerimin önünde hep boyun bosun,
Nasıl girerdin şu kapıdan, memnun
Şu iskemleye otururdun.
Avuçlarımda, ılık, el sıkışın,
Bana bakışın...
Nasıl uzatırdın bana şu sürahiyi?
Seyrederdik uçan bulutları, geçen gemileri.
Nasıl son defa konuştun, son defa güldün?
Nasıl öldün?..
Nasıl öldü, Yarabbim, nasil öleceğiz?
Hangi sonsuz geceler, iklimler geçeceğiz,
Bundan sonra da bir gün aynı sofrada
Oturacak mıyız bir daha!..
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
BÜTÜN SAADETLER MÜMKÜNDÜR



Bütün saadetler mümkündür...
Şu kapının açılması,
İçeri girivermen,
Bahar, kuşlar, gündüz.
Ve bütün dünya
Bir an içinde gürültüsüz.

Bütün saadetler mümkündür...
Bahtsızların biraz gülümsemesi...
Körlerin gün görmesi,
Mümkündür bütün mucizeler...
Ana, baba, evlât, bütün kaybolanlar...
Ebedî bir sabahta buluşmamız bir daha.

Ölüler! Hepimiz için yalvarın Allaha...
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
ÇOCUKLUĞUM



Çocukluğum, çocukluğum...

Uzakta kalan bahçeler

O sabahlar, o geceler,

Gelmez günler çocukluğum.



Çocukluğum, çocukluğum...

Gözümde tüten memleket.

Artık bana sonsuz hasret,

Sonsuz keder çocukluğum.



Çocukluğum, çocukluğum...

Habersiz ölen kardeşim,

Mezarı bilinmez eşim,

Her bir şeyim çocukluğum.



Çocukluğum, çocukluğum...

Bir çekmecede unutulmuş,

Senelerle rengi solmuş,

Bir tek resim çocukluğum...
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
EMANET



Geri vereceğiz hepsini...
Bunca yıllık vücudumuz; el, kol, ayak,
Öpüştüğümüz dudak,
Yeşilini gözlerimizin, mavisini.
Tepeden tırnağa kemiğini, derisini.
Kadın, erkek, yaşlı, genç,
Er geç,
Bir tabut içinde, hepsini..
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
GEÇEN ZAMAN



Hiç olmazsa unutmamak isterdim.

Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...

Yalnız bırakmayın beni hatıralar.

Az yanımda kal çocukluğum,

Temiz yürekli uysal çocukluğum...

Ah, ümit dolu gençliğim,

İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim...

-Doğdugum ev. Rahatlıyacak içim duysam

Bir tek kapının sesini.

Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...

Böyle uzaklasmayın benden, yasâdığım günler.

Güneş, getir bir bayram sabahını.

Açılın açılın tekrar

Çocuk dizlerimdeki yaralar,

Hepiniz benimsiniz:

Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...

Yalnız hatırlamak hatirlamak istiyorum

Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,

Rengine doymadığım o sema,

Ahengine kanmadığım ırmak.

Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum?

Neler geçmişti aklımdan,

Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?

Ah nasıldı yaşamak?
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
GÜZ ..



Çiçeğin rengi soldu, bitti şarkısı kuşun.
Yol tenha, dal mecâlsiz, su durgun.
Tabut yapılan tahta, ev ev taşınan odun.
Bahar, ümit yerine, ey kış, içimde korkun!

Allahım! kararmasa şu göğün...
Dal senin, ağaç senin, döktüğün
Yapraklarla, mevsimlerle, gün gün.
Geçip gidişi ömrün...
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
HER AKŞAMKİ YOLUMDA



Her akşamki yoluma koyulmuş gidiyorum.
Her akşamdan vücudum bu akşam daha yorgun.
Öyle istiyorum ki bu akşam biraz sükûn,
Bir cami eşiğine yatıversem diyorum

-Rabbim, şuracıkta sen bari gözlerimi yum!
Sen, bana en son kalan, ben senin en son kulun;
Bu akşam, artık seni anmayan İstanbulun
Bomboş bir camiinde uyumak istiyorum.

Sonsuz sessizliğini dinlemek istiyorum.
Bilirim ki taşlığın bir döşek kadar ılık,
Sana az daha yakın yaşamak için artık,
Rabbim, ben yalnız zeytin ve ekmek istiyorum.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
462
Mesajlar
1,969
Tepkime puanı
1,162
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
KURBAN



Tanrım, sonsuz dünyada ben âcım ve ufağım,
Kulların arasinda Tanrım ben bir koyunum.
İki tuğla halinde kenetlenmiş dudağım,
Sonra geçtiğim yollar kum, hep kum, daim kum.

Aradığım pınardan içebilsem bir yudum.
Artık o günden sonra hiç susmayacağım.
İnecek gözlerime uzun, en rahat uykum.
Tuz çalınıp ağzıma, bağlanınca ayağım.

Kulların arasında ben yaşadım sessizce,
Hiç ağzımı açmadım, verdim bütün yünümü.
En geniş bir sabahı düşünerek her gece,
Ben, Tanrım, şuracıkta bekliyorum günümü.
 
Geri
Üst