Yılmaz Erdoğan Şiirleri

KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
BİR MEVSİMİN ACI GERÇEKLERİ

""Bir tek dileğim var mutlu ol yeter” sözünün
bir kamyon yükü
anlam taşıdığı günlerdi

Kaldırımlar toz ve kağıt topakları
Ankara’nın
Ankara’nın sonbahar yaprakları
ayvalar sarı
hüzünler olgun
yaz yorgunu gövdeler serili betonlarda

Ben yanımda çok acıklı
epey yol üstü sözler getirmiştim.
“Sanki terk edilmiş bir viraneyim
her yanım dağılmış yıkılmışım ben”

Okul önlük mevsimi
ve kaplanması kitapların
cumhuriyet gazetesiyle
bir ön beslenme çantası kompleksi
malum şu otlu peynir meselesi

Saçlarını süt mısırı örgü yapmış
bir al yüz koca göz görüyorum.
Sanki o tehlikeli yolun başındayım
Aşk’a geliyorum!
ama yanıma hep
köy zılgıtlı sözler almışım
arabesk kalıyorum
her kent soylu aşkın karşısında
“Bir kulunu çok sevdim” diyorum
“O beni hiç sevmiyor” diyorum
“Kalbimi ona verdim
artık geri vermiyor” diyorum.

temmuz 2000, kemer

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
ÇÖL DAHA İYİ

Çöle kıyısı olan kentlerin
limanları sıkıcı olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
sevdiği için ağlamayı.

hangi türküde sevmekten bahsedilse
ben hicaz olurum
elimi ıslatır elinin teri
ziyan olurum

seni sevmekle ıslanır akşam sefalarım
hangi türküde sevmekten bahsedilse
bu çölde ben
'şair burada yaşadığı kenti çöle benzetiyor'da
bahsedilen şair olurum

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Depo Çavuşu Konyalı Mustafa'nın Şiiri

Ağbi, dedi
bir söz var,
dilimle yüreğim arasına sıkışmış
belki on yıl belki onbeş
gider gelir
usumun uslanmayan yerlerine,
bir şiirinde, dedi
yazarsan, dedi
çok makbule geçer
belki makbul saymayacağım bu isteğim,
yazarsan eğer, dedi
şöyle kocaman harflerle:
İSYANLARDAYIM, diye
kepime yazdığım gibi şöyle,
o kepi hep çıkarırız
ne zaman ismin anılsa hanemizde...
olur dedim be çavuşum,
yazarız...
şiir dediğin kimin içindir mustafa?

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Ey Halkım

Sevidir öz türkçe
Tüm belaların mümessili
Her dilde aynı sızıyı hatırlatır
Yalnızlık
Bakma kemik sesidir sesimin içine sızan
Kırılmaktadır sabah akşam
Eklemlerim fire vermektedir ek yerlerinden
Ruhumdaki
Dikiş izleri belli olmaktadır
Evet değirmende bir başak kederidir un
Ama suyla hamur olacak bir şey değildi bu kördüğüm...
Sen bir sokak oluyorsun bazı
Bazı bir koku
Birinin saçına sinen
Sen bir şaka oluyorsun bazı
Durup dururken aklıma gelen
Sen bir çift göz oluyorsun bazı
Bir tek sözü bile aklında tutamayan
Herkes kötü davranıyor bana
Sözüm kesiliyor
Ve kanıyor en zayıf harfinden
Saçım çekiliyor
Yüzümden
Herkes bana kötü davranıyor
Yalnızlığım ki,yirmidört saat birlikteyiz
Kendisiyle
Bazı o bile uğramıyor
Asıl gelmayince gelen
Bir ölüm haberi gibi
Ağaçlarım sökülüyor sonra
Başka yere ekilecekmiş süsü veriyor
Kuru dallarımın pişmanlığına
Ellerime yapraklar dökülüyor
Hak edilmiş bir sonbahardan
Herkes bana kötü davranıyor
Uğradıklarında anlıyorum
Görmezden geliyorlar
Yol uzun vakit kalmıyor bana
Ayaküstü kalbimi kırıp gidiyorlar
Ağzımda kendi gözyaşım birikiyor
İçin için bir tuz tadı
İçin bu kayıplar içinizden geldiği gibi
Üzülmeniz için
Herkes sevsin istedim beni
Suç işledim masa örtülerime
Süs mahiyetinde
Kimseyi sevemedim uluorta
Suç işledim kayıtlara geçti
Geçti gitti bir ömrün
Henüz bilmiyorum ne kadarı
Cezadır ey halkım
Çekilir tenimden
Tez elden hazırlanır doktora
Kendini ele veren tezler
Konumuz yoktur ey halkım
Konuşmacınız yalnızlık illetinde
Yazılarına bir süre zarar verecektir
Kendisi yıllık gizinde
Kar bile yağmaz
Kış kendini tanımlamaz
Akdenizin zedeli mevsimlerinde
Seyrine buğu dayanmazdı oysa
Çocukluğum
Lapa lapa bir seyirliktir
Komikliğimiz yoktur ey halkım
Komiğiniz kar izindedir
Kadındır
Saçlarında birbirine karışır teller
Sevgilinin tellerine bakışlar konar
Herkes sevdiğine canım
Böyle mi yazar?
Aşkımız yoktur ey halkım
Sevdalınız şıllık izindedir
Yazımız yoktur ey salkım
Üzümlerimiz üzünç içinde
Şarap meylindedir
Şiirimiz çoktur ey halkım
Şairiniz acı çekmektedir.

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Gürdal'la Konuştum

Tam soruyordum
“madem ölecektin
niçin bu kadar güzeldin?”
peçetedeki balığı gördüm
ağlıyordu
niçin ağlar peçetedeki balık diye sordum
bir mendil niye kanarsa ondan
dedi Gürdal.

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Hoşçakal Anlatıcı

Kolları kesiliyor
Takatten
Alt kattan sesler
Ve penceresinde kız çocuğu bir fesleğen kokusu
İnadından olacak
Evcil daralmaların
Kuş yüreğinin içinde bir kafes besler
Nefes almadan
Sadece vererek koşar
Boylu boyunca yaşamanın içine
Zira
Soyulunca anlaşılıyor asıl
Portakalın mucizesi
Hoşçakal tabiat
Sağol hatırlattığın için
Hoşçakal bilim
Elimde
Binlerce cevapsız kalmış ahize
Yüze kapatılmış yüzlerce telefon
Hoşçakal anlatıcı
Yerini bulamadım anavatanımın
Sesinin haritasında
Anlattığını anlayamadım beni affet
Doğduğum yer biraz sapa
Bilirsin
İki kere hoşçakal der
Bütün romantikler
Hoşçakal anlatıcı
Hoşçakal!

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
KARANFİL ÖLÜLERİ

günler güz yanığı
sonsuza giden raylarda gümüş
kum susan çöller gibi
yalana buyruk akıyor
bıkıyor zaman...
senin maviliğinden eser yok
haki yeşil bir yaz
ve tel örgülerde
karanfil ölüleri...

bazı salak kuşlar
konduğu pencerelere tutsak
yalan yanlış konmalara zemin
haki yeşil bir yaz
hasret mavisinde karanfil ölüleri
önünden tren geçen hemzenin hayat
duran zaman
esneyen saatler
amaçsız bir bit yarışı
yürüdükçe uzayan
koştukça beton yollar
ve yollarda
karanfil ölüleri...

limanlarında denizsiz yaşanan
ezan vakti küheylan
kuşluk vakti beyinsiz bir şehir
diken biriktiren bir koleksiyoncu
ve gül kokumsuz çim bahçelerde
karanfil ölüleri...

bezgin çamurlarda
nefsi müdafadır bir tozun direnişi
kimsenin bikinisini çıkarmadığı
haki yeşil bir yaz

ve yarasına işeyen kırık haziran makamında
erotik
karanfil ölüleri...

sormadan konuşan ahmak
yalan değil gölge değil iz hiç değil
sanal bir serinliğe sığınan
çağıl çağıl bir nehir bile değil
çağlayan diliyle ırmamak
ve ırmaklarda
karanfil ölüleri...

yaprağına kırmızı
kıvrımına şarkılar
dallarına suskun bir hayat öpücüğü
ve haki yeşil bir yaz içre yazılan
sıkkın şiirlerde
karanfil ölüleri...
Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
KASABA

astarı erken sarkmış
kirasız kaygısız
belki kefilsiz bile
et kokusunda bir vitrin özlemiyle büyütülmüş
bir kasabada
ölmeliydim aslında
on yıl geriden gelen afişli
seks kokulu yazlık sinemaların birinde
uyuyakalmalıydım

sizi tanımadan hatta
gazete bile okumadan
konformist kahvaltılarda
o kasabada
o kendi delikli uykusundan bile habersiz
karabasanda ölmeliydim

adınız geçmiyor farkındasınız değilmi
tek bir şarkıda bile
nasıl kasabaların tek bir caddesi vardır mühim
gerisi ara sokak yalnızlıkları
kediler bile ıslık çalmadan geçer kaldırımları
bir otobüs geçer
'soğuk ve şehirler arası'
bir uykuda içindekiler...

ne kasaba karşılar otobüsü
ne muavin irkilir
kimse inmeyecektir çünkü
kimse binmeyecektir...
herşey bizzat hayata benzer:
otobüsün kasabadan geçişi,
bizim dünyadan geçişimiz...

hiç meşhur olmayan şairler kalır
bazı kasabaların otel odalarında
beyaz kağıt ister vakitsiz
resepsiyon uykuluğundan

kasaba il olmak ister
herşey bizzat hayata benzer
otobüs geçer kasabanın gecesinden
ara sokakta ıslıksız kediler
bazısı yeni hayat'a yazılır olanların
bazısı yazılamaz
olmayan bir beyaz kağıda

ıssızlığın da bir müziği vardır elbet
konuşulamayan notaları vardır
en dandik kasabaların bile
kurulu düzenleri vardır sabahın sekizine
herşey bizzat hayata benzer
ıssız kasaba eskizlerinde...

kasaba il olmak ister
her şair intihar etmek ister bizzat
kafiyeli cinaslı bir son peşindedir
yoksa neden gecenin üçünde
neden kediler bile mırıldanmazken en tutan şarkıları
neden boktan bir kasabanın orta yerinde
ışıksız bir vitrin seyri

herşey hayata benzer bizzat
iki sevdalı arasında...
biri doğumdur hesapsız
öteki ölüm şairce
bazı kasabaların
otel odalarında...

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Kayıp Kentin Yakışıklısı

Dokuzunda kayboldu Mayıs'ın,
Cesedi bulundu
Onikisinde...

Kaçırıldığında da
Kaybolduğunda da
Ve cesetken de
Yakışıklıydı...



Amcamdı...

(Ağustos 1995,İstanbul)
Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Kayıp YIldız

Sonbaharın serin esen rüzgarlarında
Sabahın güneşi, akşamın ayışığında
Arıyorum!
Kaybettim geceyi ve gündüzü

Yokluğun acıydı hançer misali
Sözlerin acıydı kurşun misali
Ahirette arar bulurum seni
Kendimi unutup unutmam seni

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Kızım Berfin'e

Berfinim,
içimin güler yüzü,
yaşanılası iklimim hoşgeldin...

(adımın çapraz yazılması kimin umrunda...
denize düşen yılana öykünür biraz da...)

bir aralık sızıverdin işte
ömrümüzün en gevrek zamanı...
çıt diyor kırılıyoruz,
öfke kadar saydamız o zamanlar
ve kırılgan
bıçak kadar!

kızım demeyi öğrettiğin için
o tanrısal kokun
ve gülüşündeki baban için

ki hala zillleri çalıp kaçmak istiyorduk
yarım yamalak aşk kırıntıları
tabakta bırakılmış,yazık atılacak bir sevda
haritası,
hatta el değmemiş delilikler istiyorduk...
çocuktuk daha
büyümeye direniyorduk,
iş toplantılarında lolipop zamanlar
düşlüyorduk

ama sızı verdin işte...
bir avuç yeşil gevrek rokaydık,
mayışmamıza bir limon yetecekti...
biz garsonu bekliyorduk,
sen çıkageldin...

hoşgeldin berfinim..
kızım kızgınlığım..
bilmiyorduk daha,
objektıflerin objektif olmadığını,
ikimize yeter sanıyorduk ikimizin toplamı,
meğer doyurmak zormuş içimizdeki hayvanı...

habersiz geldin,kusura bakma
ortalık biraz dağınıktı..
şimdi hemen toplarız sanıyorduk,
olmamıştık daha...

işin zor kızım
hem büyüyecek
hem bizi büyüteceksin..
baban mı var,derdin var kızım...

hoşgeldin kızım,
içimin güler yüzü,hoşgeldin...

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Mavilere Uyanmak

yedi iklim geçer,
ağarıp solan güz ışıklarından
yalan pencerelere doğru...

uykularda olur ne olursa
yangınlar,
takvim ziyanları,
gömülü sevdalar...

iksir gibi yayılır
hücrelerimin rehavetine ıslaklığın
düş tüccarları ağır mesaidedir...

uykularda olur ne olursa,
talanlar
ve beton serinliği
inşaat halindeki aşkların...

uykularda ölür ne ölürse,
kıpırdayan su
gülümseyen yel...

yedi iklimin oralarda
kavalını kırmış bir çobandır
gökyüzü,
aklında new orleans
heybesinde caz!

yedi iklimin
bar olduğu yerdedir uykunun
alkol imparatorluğu
kalabalık avındadır bakışlar...

uykularda olur ne olursa,
bitmez efkar kırları
bazı saçlarda
ve ölüm gibi suskunluklar açar
derin kuyularda...

ve şaka gibi
ve sarsak sarsak
ve kımıl kımıl
bir yaşamaktır
MAVİLERE UYANMAK
en kesif karanlıklara kafa tutan
gözlerinin mavisine kuşanmak...

senin kanatların var,
benim köylü yüreğim...
operada tezek kokusu
bu şehirdeki varlığım! ..
beni taşıyacak vesaitim yok
bu caddeüstü sevdada
ellerinden gayrı..
'gayrı dayanamam ben bu hasrete'
ya beni de yitir
ya sen de git
beni götürdüğün yere...
türküleri sev
yalan kahkahalardan uzak dur
canımın suyuyla yıka ellerini..
aklımın maharetiyle giydir
en mavi yerlerini...

senin adın
buzul mavisi!
çünkü mavilerde uyur,
benden sana geçen
sende beni kalkındıran ne varsa!
sevdiğim, açlığımın uzak ufku,
her sabah;
güneşten ne zaman işaret alırsan
ne zaman dar gelirse soluğun
böyle uzun sarılmaklara,
fikrini kurcalarsa eğer
açık korkular,
işte o zaman
mavilere,
mavilere
uyandır beni...
Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Ne Güzel

İkimizde seni seviyoruz ne güzel
Olmuş yerlerine bakıyoruz
Bütün aynalarda
ikimizde seni beğeniyoruz ne güzel
mevsimler geçiyor üstümüzden
susuz bir yolculuk
tıka basa dolu mataralar arasında
ikimizde seni seviyoruz ne güzel
söylenmiş sözleri tekrarlamaktan
ve incinmekten yine
eski yaralarımızdan korkuyoruz
ikimizde saklanıyoruz ne güzel
gözlerimizdeki ölü çocukları besliyoruz
bütün gördüklerimizle
ikimizde körüz kendimize ne güzel

sakındığımız yerlerimizden korkular açıyor
iyi niyetli çiçekler kılığında
birbirimize hiç armağan vermiyoruz ne güzel
iz bırakmak istemiyoruz tenlerimizde
evlerimizde
çünkü kolay tespit ediliyor acılar
hemen ele veriyor bizi
uğruna ihanetler verdiğimiz şarkılar
silemiyoruz ne güzel
yüreğimizdeki parmak izlerini
ikimizde seni seviyoruz ne güzel
eski sevgililerimizi
okumaktan ve yazmaktan geçtik
ama dilimize çeviremedik aşk yazısını
okumaktan ve yazmaktan geçtik
cebimizde yaralı sözcükler
ne biriktirdiysek ona vurulduk
entelektüel ay ışıklı aşkamlarda

hiç yanmadığı için bitmeyen mumlarımız
işe yaramaz şamdanlarda
okumaktan ve yazmaktan geçtik
ortam iyi koksun diye yaktığımız
aromalı mumların hijyenik ışığında

kendimize o kadar güveniyorduk ki
birbirimize ihtiyacımız yoktu
oysa aşk güvensizlerin işiydi
unuttuk

sakındığımız yerlerimizden ayrılıklar açıyor
zehir zemberek gece kılığında
ama korkmuyoruz
çünkü biz zeki
okumuş
yazmış
zeki
yazanı görmüş
yazmayı seçmiş
okumaktan usanmış
zeki
kendini beğenmiş
zeki
hiçbir şeyi beğenmemiş
deneyimli
bilgili
zeki

çok şey öğrenmiş
öğrendiğinden fazlasını öğretmiş
zeki
korkusuz

ve çocuktuk...

o kadar çok ağlamıştık ki
hiç ağlamayacakmış gibi yaşadık

ikimiz
birlikte
hiç ağlamadık ne güzel

şimdi tanıdık –ki bizim için tanıdık olmayan bir şey kalmadı hayatta-
bir yol çatalında
elele duruyoruz
ikimizde ağlamaklı değiliz ne güzel

ikimiz de
hala
seni seviyoruz ne güzel

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Neden Yazıyorsun?

sevmek bir şey değil de
sevinmek kötü be,
kumruların
kumsalların
bulutların aşkına
mecburduk da yazdık
kirli sakallı sabahların namına
öylesine değil
savrulsun diye değil
yalandan değil
yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünkü

hani bazı
içinde bir dal burkulur
yeşil için
sarı için
her morun tonunda büyüyen
sağrılar için
belki kuşlardan habersiz
kanatlar için
yol yokuş
son ilk bahar
uzun eskilerden gelme
bir içim nefes için
yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünki

erguvan görüldü bir zaman
sonra çıkmaz oldu sokakların alayı
mavi çakmak
fitil falan
kalabalık oldu yokuşlar
o yokuşların baladı oldu
düğün oldu hatta
serim düğün ve çözüm için
boşanmalar oldu
her sevdanın final tezi adliyeye verildi
gerisi ilam oldu
kıyılar kumrular
göçler oldu...

buhurdanlar semaverler
ve nargile geyikleri
yavaş
yavaş
çok yavaş
hız'da yitirilenlerin aşkına
yavaş'ın içindeki ölü şövalyeler için
her işin bir raconu vardı
yaşamın ortaçağında
atılan adımlar vardı yavaş ve eski
bir düellodan alınmış
işte bu yüzden yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünkü...

sonra unutmak vardı
hatırlamak içindi bütün muallak resimler
hiç olmamış gibi yapmak
öküz öldüren bir hasrete
can dayanmıyordu ya
zaten bütün bunlar
yeni ve dayanıklı canlar içindi
dursun koyuyordular en son çocuklarının adını
üstü kalsın ikizler mesela
birisinin içinde civciv havalansa
diğeri kanat çırpıyordu istemsiz
oluyordu bunlar
ve yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünkü...

eski harfleri dağıtıyorduk komşularımıza
yepisyeniydiler
hepi topu bir kere kullanılmışlardı
sapa bir cümlenin içinde
hat sanatıydı gömdüğümüz uykuya
edebiyat avuntusuydu işimiz
uzak suretlerinden biriyle yapılan nef'inin
yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı,
aslında olurdu tabii
bir sürü yazmadığımız
bir süre yazmadığımız
ama o zamanda
bakkalda hesapüstü kalmışlık oldu
siparişi unutmuşluk bakkal çırağında
hem de ekmeğin en yumurtaya banılacağı sırada
ve kapatıyoruz manasında söndürülen ışıklar oldu
hadi gidin artık makamından
kırklık bir ampul kaldı geriye...
baktık olmuyor yazmadan
baktık mesele oluyor
dimağı eşeleyen cümleler
olmuşlar
olacaklar

yani bir fikrin hizasına konulacak ne varsa işte,
yazdık
ki yazmasak olmazdı
bütün bunlar
bütün bunlar içindi
gizli hüzün artıkları
kalmıştı ayrılık salonundaki
güvercinlerde manasız bir tango ciddiyeti
dans mı ediyorlar fırça mı yiyorlar
belli değil
öyle suçlu bir işti tango
arjantinde solcu gençler işkencedeyken
maradonaydı 82'de
kibrit kutusunun kapağı
vasati kırk çöptü ve
kırkının da tek tek
kendine göre sorunları vardı...

çözüm bekleyen ağır meseleleri de vardı
yaprakların
kuruyorlardı saatlerini kasım patlarına
hemen ve şimdi
müdahale gerekiyordu
akarsulara

ve ivedi
bir gülümser kelimeydi
yadırgayan
türkçedeki yerini
ama yinede yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı...

sonra hiç aklına gelirmiydi
örümceklerin sinirli bir iklime
ağ'yacakları kendilerini
ya da kuşak çatışması balıkların
pul pul gerinir diye düşünürken biz
meğer esnemeye bile takati kalmamış
yorgun bir akdeniz...
ucundan çeksen
new york'a kadar götürebilirsin
elektrikli vakumlu halı bile yıkayan sömürgeni
işte böyle bir durumdu
ve tedirginliğimiz
siren miren istemiyordu
telaşımızın gürültüsü yerindeydi
ve küt diye akşam oluyordu

biz ki öğle vaktiyiz daha
rakıdan filan habersiz
ve söylemeye gerek yok
uzun
çok uzun içmeler oldu
mürakabe susamış peçetelere notlar düştük
kalktık
zeytinyağı lekesinden arta kalan
şiircik kuşunu besledik
gel gör ki üç gün yaşayabildi us pas içinde
ama olsun yine de yazdık
yazmasak olmazdı...

nehirde (hiç tanımadığımız)
bir tekne için (hiç binmediğimiz)
bir şarkı (hiç duyulmamış)
bestelemeyi istersin de
hani nefesin yetmez nefsini güftelemeye
işte bu yüzden yazdık
yoksa hoşumuza mı gidiyor zannediyorsun
smokin bulutlu bir gökyüzünden söz etmek
bir kelebeğin kararsızlığını anlatmak
tırtıl kılığında...
ya da bir ateş böceğinin direnişini
yalancı aydınlıklara...
başka türlü olmuyor,
başka türlerde nasıl oluyor bilmem
ama yazmak lazımdı işte
yazmasak olmazdı çünki!

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Nisanlık Öldü mü?

Koşulacak bir sanci gibi inceden
genceden aktım geceye
ihtiyar sokaklarda acemi lambalar
ve ıslak bir ışık ilkbahara
ilkbaharın günahı olmaz nasılsa...

çocuklar bulmuş,getirdiler
kanadı kırılmış bir nisan yağmurunu
nisan'ın kuyruğuna teneke bağlar mı insan,
çocuk olmasa?...

bir celsede boşanıyor mağrur bir yağmur
nisanların yenildiği yalancı baharlarda..
ilkbaharın günahı olmaz nasılsa!

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Onulmaz

iyileşmez hiçbir yara bilirsin
tortusu kalır
hangi ses unutturabilir
ilk bıçağın yankısını
sende rehin kalmıştır
gecenin saplantısı

hiçbir yara
hiçbir zaman iyileşmez bilirsin
saklısı kalır
yel esince sızılanır
su susunca ikindilerde
herşey vakitsizce gelişir
birine sevişirsin
ötekini düşünürken

sabahları zordur korsan sevişmelerin
eski yaraların ağrır
oysa ne bir iz görünür teninde
ne şiiri ses verir orta kulağında
yalnız bir yürüme isteği vardır
eski yaraların eski yerinde

kahvaltısı zordur olmasaydı bir sevişmenin
ve hep ten tuzu basmaktır
eski yaraların eski yerlerine
hiçbir yara
tam olarak iyileşmez bilirsin
hangi bakış unutturabilir
ilk bıçağın ışıltısını
karanlıktaki

şairden bir bok olmaz sabaha karşı
sebepsiz hüzünler yazar ehliyetinde
ve ne söylese yalandır
alkol kontrolünde
sevmek bizahiti yaralanmaktır
ve yaralar hiçbir zaman iyileşmez teninde
yanlış vurulmuş bir aşıdan sızar da
diriltir solgun baharları
şiire sebep istemez
şairden bir bok olmaz ve
hiçbir yara
hiçbir zaman tam olarak iyileşmez

bardaklarda dudak izleri birikir
sahnede eğri büğrü sesler
ve sade bir yürümek isteği tek başına
eski bir yaranın artık gözle görülmeyen izinde...

çünkü hiçbir yara hiçbir zaman tam olarak iyileşmez
çünkü en hızlı hatırlanandır
en eski unutulan
ondan gelen ıtırlar olur yellerde
her esinti bir acılı kokuyu taşır hassas burunlara
savrulur gidersin
çok eski çok acıtan bir ağustosa
nasıl kıyısında kalmıştık
yapış yapış bir yazın
daha başkaydı hani yüzünde
herkese aynı oranda bulaşan tuz
yolların açmazıydı enginlikle kabaran
ve bütün yanlışları dalga dalga saklayan
şarkılıktan usanmış deniz
ve denizi herşeye benzeten şiirler
ve kıstırılmış istridyelerde kullanılmış inci taneleri...

çünkü bilirsin
hiçbir yara hiçbir zaman
tam olarak iyileşmez!

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Oy Benim...

Ceyhan depremi ve Kerim Tekin için

yakayıp geçti tramvay
atmosfer yakıverdi sızılayıp
yıldızların en haylazını

hey gidi başıbozuk
ayarsız gemi
azıya aldım tayfalarımı
salınmaktayım
filikasız filan
önce fareleri kurtarıyorum
bu titanik akşamından

geçerdi her saat başı
cürmünden büyük amatör bir gökkuşağı
tedirgin renkler taşırdı
tedavisi yarım kalmış ikindilere

oy benim
gamzeli kuşbakışlı evrenim
ummanda ıslak
kaderde alt yazılı dünyalım
önce çocukları
ve
muayyen kadınları kurtarıyorum
bu galaksi mesaisinden

kırık faylarda yolalan
bir depremdir
trenimin güzergahı
açılır saçbağı gibi kundaklara düşerim

göçük altında enfes bir nefestir
bazen benden bile sakladığım
vay benim güzağacım
köklerinden kurtulmuş
erozyon bir hayatın özüdür
humuslu bir kayıbı anlamak
ya da mümkün müdür
bu rastlantısal karmaşada
ölümün sıradanlığına şaşmadan yaşamak?
belki de o balkonları
ondört yaşında çocuklar atlasın diye yapıyoruz

ey benim
zavallı yüsekliğim
bütün serüven küçücük bir an'dı
allah hep kerimdi
ve tekin değildi doğumlar
genç bir gidiş için
erken çıkılmalıydı yola
vuslata varılmalıydı hava kararmadan
kimsenin gelmediği buluşmalara
aceleyle
polaroid hızıyla gidiyorduk
oysa koşmanın da bir hukuku vardı durulmanın da...

oy benim
yaz ölümlerim
gencecik bir hazirana gömülen...

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Ömrüm Ömrüm

mum yanar
mum ışıldar
kendileri yoktur gölgeleri oluşur
ferinden korkulsa da rahmetin
yenilmez toprağa can katmanın kudreti
bir ömre kaç hayat sığar
görülecektir....
mum aydınlar
mum sınar
ayrılık acısı kadar seversin
ve sevmenin coşkusu kadar koyar insana
aşk sözlüğünden ayrılmak

mum yaralanır
mum sürer
kem göz sahibini sürükler
son çağındır artık
fitil kokar
gövdende birikir
senden eriyen parçalar

mum biter
mum söner dibine hayatın
işte yaşadım dediğin
bir mum ömrüdür

eren
ve
eriten kendini....
(eylül'97, demirciköy)

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Ötesi

saçakların buz kırgını
soğuk fırtınalar
boranlar yara doğru
sanrılar durulur duyulmaz
vakitlerden kehribar
şehr-i sefahatti kol kanat gerilmiş
kuşaklar tetikte
babil'in asma bahçelerinde infazlar
dünyanın yedinci cücesiydi sekiz harika insandan biri
mavi bir yuvarlaktı hepsi kainat kadar büyük
ve küçücük bir damla hayat kadar
bu işten en çok sıkılanlardır peygamberler
nefsi terbiye zemininde
uhrevi bir ıslıktı en kabadayı mucizesi
kolaydı çünkü bir olmazı anlatmak inanmak isteyene
denizler yarıldı yarıdan
sönük bir akşam yemeğinin ortasında
bir düzine uhrevana kaldı kabarık hesap
ve sonuncunun mucizesi mucizesizliği oldu

kardeşlerim!
kardeşlerim acele etmeyiniz
hele bir ölelim de gerisi kolay!

Yılmaz Erdoğan
 
KS
KS

Damla

Co Admin
Yönetici
Apple Expert
Adım
Öznur
Cihaz
iPhone 11
Katılım
13 Haz 2018
Konular
1,107
Mesajlar
5,271
Çözümler
14
Tepkime puanı
4,605
Puanları
3,064
Yaş
39
Konum
Türkiye
Öyle Bakma Çünkü...

Güzel bahçeli bir ilkokulun penceresinden
dünyaya,
hayret, hasret ve biraz da
bayat bayram şekeri kederiyle bakan,
aklı canbaz,yanağı al,
sesi çilek aroması
bir çocuk oturuyor
gözlerinde...

Yılmaz Erdoğan
 
Geri
Üst