Temel fıkraları

"U" Harfinin sakincalari

Karadenizli vapur acentasina gider: 'Biz vapuru kacirduk, baska vapur bulur musunuz?' der. 'Kac kisisiniz?', 'Yediyuz'. Acenta yetkilisi bu kadar müsteriyi kacirmamak icin hemen yeni bir vapur ister. Vapur geldiginde Karadenizli ve arkadaslari rihtimda toplanmislardi. Ama nedense fazla kalabalik degillerdi. Görevli sorar: 'Hani yedi yüz kisiydiniz?'. 'Dogridur, iste pir, ici, uc, dort, pes, alti, yedi. Toplam yediyuz daa..' der Karadenizli. Kafasatan acenta yetkilisinin. Karadenizliyi bir güzel dövdü ve: 'Eger, bir daha (i) yerine (u) dersen, canina okurum..' der. Ayni Karadenizli birkac gün sonra bir bakkala gider. 'Bana bir mim verin...' der. Bakkal anlayamaz, birkac kez tekrar ettirir, sonra eliyle göstermesini istedi. Karadenizlinin isaretine bakinca: 'Yooo, o mim degil, mumdur.' der. 'Olsun, mim demek, dayak yemekten iyidir.' der Karadenizli.
 
Eyaletlerin Hikayesi

Temel ile Idris cok eskiden bir yolculuga cikmislar. Temel'in arkasinda saz, Idris'in sirtinda azik, Asya'yi gecip, Amerika'ya gelmisler. Burda dolasirken birden etraflarini kizilderililer sarmis.
Napicaz derken Temel:
-"Ben sazimi cikartip calayim, bunlar böyle birsey görmemislerdir," deyip baslamis saz calmaya. Temel'in saz calisini duyan büzün kizilderililer son hizla kacmislar.
Bunun üzerine Idris:
-"Buraya bir tek saz yetti, buranin adi TekSaz (Texas) olsun"
der.
Gene yola koyulmulsar. Bir gün yine kizilderiler etraflarini sarmislar,
Temel gene ayni taktik saz calmis. Sazi duyan yerliler iyicene sinirlenip üzerlerine yürümeye baslamislar Temel ile Idris'in.
Bunun üzerine Idris güzel bir yellenmis. Kokuya dayanamayan kizilderilerin hepsi kacmis.
Temel:
-"Buranin adi da Laz Ve Gaz (Las Vegas) olsun bari," der.
Dolasmaya devam ederken gene kizilderililer saldirmislar. Temel baslamis saza, ama sazi duyan kizilderililer cok sinilenip almislar sazi, Temel'in uygun bir yerine monte etmisler ve gitmisler. Bunun üzerine Idris:
-"Buranin adi da ArkanSaz (Arcansas) olsun" der.
 
Isadami

Büyük isadami Temel seyahate cikiyor, büyük bir otele yerlesiyor. Tam uyuyacak, yandan gürültüler geliyor. Gidip soruyor, "heavy metal"ciler, "Yarin disko aciliyor; onun icin prova yapiyoruz" diyorlar. Bu olay bir hafta boyunca tekrarliyor. Sekizinci gün Temel sikayete gelmeyince orkestra elemanlari merak edip odasina gidiyorlar, bir bakiyorlar Temel yatakta mastürbasyon yapiyor. Ne yaptigini sorduklarinda,
-Pugün prova yapayrum, yarin sülalenizi sapacagum,
diyor.
 
Cemal Askere gidiyormuş. Cemal’ in annesinin sürekli ağladığını gören Temel, kendince kadıncağızı rahatlatmak istemiş:

– Anacağum niye aylaysun. 2 ihtimal vardur. Ya geri planda kalur, yada cepheye gider. Geri planda kalırsa sorun yok. Cepheye giderse iki ihtimal vardur. Ya yaralanur, yada yaralanmaz. Yaralanursa iki ihtimal vardur. Ya iyileşir, yada iyileşmez. İyileşirse ne ala, bir daha cepheye cöndermezler. Ama ölürse yine 2 ihtimal vardur. Ya cennete gider, yada cehenneme. Cennete ciderse iyi, cehenneme ciderse de öyle bir evlat için ağlaya değmez da
 
Temel telefondaki arkadaşına Trabzon kelimesini kodlayarak anlatmaya çalışıyormuş. Başlamışlar konuşmaya, Trabzon’ un T’ si, Trabzon’ un R’ si, Trabzon’ un A’ sı, Trabzon’ un B’ si… Arkadaşı dayanamamış sormuş:
– Temel bu ne biçim kelime kodlama? Böyle kodlanır mı hiç?
– Ne var daaa. Ha bu harfler Trabzon’ da yok mi dur?
 
Temel hayatında ilk defa Manisa’ ya gitmektedir. Otobüsten inmiş, bakmış az ileride 8-10 erkek, ağır ağır kol vurup, diz bükerek zeybek oynuyorlar. Bir süre izlemiş. Temel’ in yabancı olduğunu gören vatandaş sormuş:
– Nasıl buldun hemşerim, beğendin mi? Temel ‘ den efsane cevap gelmiş:
– O kadar düşündükten sonra ben de oynarum da.
 
Temel'in İneği

Temel'in ineği hastalanmış. Komşusu Cemal'e gitmiş.
- Ula ineğun hastalanduğunda ne vermiştun?
- Tuz ruhi
- Eyi
Temel ertesi gün koşa koşa geri dönmüş.
- Ula ineğum öldi.
- O zaman benumçi de olmişti.
 
Amerika’ da yaşan Dursun, Trabzon’ daki Temel’ i yanına çağırıyormuş:
– Ula Temel ha puraya gelursen aç kalmazsun da. Sadece yerdeki paraları toplasan o bile yeter sana demiş. Bunu duyan Temel birazda merakında binmiş uçağa Amerika’ ya gitmiş. Uçaktan inmiş, valizini alıp hava alanından çıkmak üzereymiş. Bir de bakmış yerde 100 dolar var. Paraya bakmış bakmış ve şöyle demiş :
– Ula daha ilk günden işe mi başlanur
smile.gif
 
Temel bir gün fotoğraf çektirmek için stüdyoya gitmiş.
Fotoğrafçı : Buyrun beyefendi, nasıl yardımcı olabilirim?
Temel : Ula uşağum ben fotoğraf çektirecegum, fakat vesikalık istemeyrum.
Fotoğrafçı : Tabi ki efendim, 30X40 a ne dersiniz?
Temel : Ula 1200 ederde, bunun konumuzla ne alakası var?​
 
Cemal Askere gidiyormuş. Cemal’ in annesinin sürekli ağladığını gören Temel, kendince kadıncağızı rahatlatmak istemiş:
– Anacağum niye aylaysun. 2 ihtimal vardur. Ya geri planda kalur, yada cepheye gider. Geri planda kalırsa sorun yok. Cepheye giderse iki ihtimal vardur. Ya yaralanur, yada yaralanmaz. Yaralanursa iki ihtimal vardur. Ya iyileşir, yada iyileşmez. İyileşirse ne ala, bir daha cepheye cöndermezler. Ama ölürse yine 2 ihtimal vardur. Ya cennete gider, yada cehenneme. Cennete ciderse iyi, cehenneme ciderse de öyle bir evlat için ağlaya değmez da.
 
Temel hayatında ilk defa Manisa’ ya gitmektedir. Otobüsten inmiş, bakmış az ileride 8-10 erkek, ağır ağır kol vurup, diz bükerek zeybek oynuyorlar. Bir süre izlemiş. Temel’ in yabancı olduğunu gören vatandaş sormuş:
– Nasıl buldun hemşerim, beğendin mi? Temel ‘ den efsane cevap gelmiş:
– O kadar düşündükten sonra ben de oynarum da.​
 
“Şemsiyemi Tutmasaydım”
Dursun zengin ve şımarık birisi olmuştu, yağmurlu bir günde şemsiyesinin altına alarak ıslanmaktan kurtardığı Temel’i her gördüğünde; “Ne haber Temel! O gün şemsiyemi tutmasaydım ıslanacaktın.” diyerek başına kakmaktaydı.

Temel, Dursun’un bu laflarından sıkılmıştı artık. Yapılan bir iyiliğin bu kadar tekrar edilmesine karşı tahammülü kalmamıştı artık. Temel yine aynı sözleri duyduğu bir gün kendisini gördüğü ilk su birikintisinin içine atarak üzerinde ıslanmadık bir yer bırakmadı. Sonra da adama dönüp; “O gün şemsiyeni tutmasaydın, en fazla bu kadar ıslanırdım. Sen şemsiyeni tutmadın kabul et, ben de kendimi ıslanmış farzedeyim uşağım.” der.
 
“Kuyudan Ay Çıkarmış”
Mehtapta kuyudan su çeken Temel, birden Ay’ın kuyudaki yansımasını görüp,
“Ay kuyuya düşmüş,” demiş, “İyisi mi ben onu kuyudan çıkarayım.”
Su dolu kova ile, sözde içindeki Ay’ı kuyudan çekmeye başlamış. Kova bir yerde kuyunun duvarına takılmış. Hoca çekmiş, çekmiş…

Sonunda ip kopunca sırt üstü yere düşmüş. Yerde yatarken gökyüzündeki Ay’ın yerinde olduğunu görüp, “Çok yoruldum ama, kuyudan da Ay’ı çıkardım” demiş.
 
“Maçın Kadrosunda Sen de Varsın”
Temel ve Dursun Trabzonspor’da futbol oynuyorlarmış. Maçtan sonra sohbet ederlerken Temel bir soru sormuş Dursun‘a:

– Ula Dursun, öbür dünyada futbol var midur?

Dursun gözlerini kocaman açarak:

– Ben de bilmeyirum ula. Kim önce ölürse mektup yazsın, haber versun, demiş. Ve birkaç zaman sonra Dursun’un eceli gelmiş.

Arkadaşı Dursun’un vefatına üzülen Temel eve girerken posta kutusunda, kendisine gelen bir mektup geldiğini farketmiş. Mektup Dursun’dan gelmiş ve şöyle yazıyormuş;

– Ula Temeeeel!!! Saa bir eyi bir kötü haberim var. Eyisi şu ki, burada futbol vardur. Kötüsü şu ki, bu hafta maçın kadrosunda sen de varsun
 
Temel ve Azrail
Temel bir gün parkta dolaşır. Güzelce etrafı, kuşları böcekleri seyrederken Temel’in yanına, bir anda Azrail gelir. Azrail Temel’e der ki; “Kardeş, vaktin doldu. Hadi gidelim.”

Temel uyanık ya, yalvarır ona 5 yıl daha süre vermesi için. “Ey Tanrım bana 5 yıl süre ver, sonra da gel canımı al.” der. Azrail de tamam der ve oradan uzaklaşır.

Temel düşünür ki, Azrail onu havada yakalamaz ve pilot olmaya karar verir. Derken 5 yıl sonra Azrail, bizim pilot Temel’in yanına gelir. Azrail yine Temel’e der ki; “Kardeş, vaktin doldu. Hadi gidelim.”. Bunu duyan Temel;

“Şimdi beni öldürsen, arkada 300 yolcu var onlara ne olacak, der. Bunu duyan Azrail der ki;”

“Oğlum, hepinizi bir araya getireceğim diye canım çıktı zaten, şimdi tam zamanı…”
 
Temel ile Dursun, İstanbul’da minibüsle Kadıköye gidiyorlarmış…

Şoför “Karaköy,Beşiktaş,Taksim” diyormuş.

Dursun sıkılmış ve Temele:

-Ula Temel, biz ne zaman ineceğuz?

+Çatlamasana ula, ismimiz okununca ineruk.
 
-Afedersiniz, siz Laz mısınız?

+Evet, neden sordun uşağım?

-Şapkanın üzerinden kafanı kaşımaya çalışıyorsun da ondan anladım.

+ Ne var yani? Sen kıçını kaşımak için pantalonunu çıkarıyor musun?​
 
Temel askerliğini yapıyormuş. Bölükte kırk ere izin vermişler. Geç kalırlɑrsa çadır hapsi var, ancak iyi ßir mazeretleri olursa affedilecekler. Kırk kişiden otuz dokuzu da geç kalmış, hep aynı mazeret: – Atlɑ istasyona celeydum. At çatlɑdi, tren kaçti, geç kaldum. Derken kırkıncı da tamamlɑnmış, Temel çıkagelmiş. – Senin de mi atın çatlɑdı, diye sormuşlɑr. – Hayır, demiş. Yoldaki otuz tokuz at leşini geçemedum.
 
Temel ile Dursun teravih sonrası sohbet ederler. Temel sorar:

- Ulɑ Dursun, sen oruçlu iken kaç hamsi yiyeßilursun?

- 100 tane.

- Hayır, yiyemesun.

- Niye yiyemeyecekmişum da?

Ulɑ Dursun, ßirini yedun mi orucun bozulur. Kalɑn 99 hamsiyi oruçsuz olɑrak yersun.
 
Temel tabanca almak için silɑhçı dükkanına girer ve sorar:

- Bana ßir tabanca lɑzım.

Dükkancı sorar:

- Peki, nasil ßişe istersun?

Temel:

- 5 kişilik olsun
 
Geri
Üst