Temel fıkraları

Temel birgün Dursun’a:

-“Ula ben seni minareden atar, iner assağu tudarum” demiş.

Dursun da tutamayacağını söylemiş ve iddiaya girmişler:

Minareye çıkmışlar, Temel Dursun’u tuttuğu gibi boşluğa sallamış ve hızla minaraden inmiş. Dursun yerde can çekişir bir vaziyette Temel’e sitem etmiş.

-“Ula hani tudayidun peni?”

Temel:

-“Ne diyun da , sen de yavaş inup da pekleseydun.”
 
Temel Çımacı olmuş, ilk kez yurt dışına gitmişti. Gemi Liverpool Limanı’na yanaşırken, Temel iskeledeki İngiliz’e bağırdı:
-Tut şu halatı! İngiliz anlamadı bir şey..
Temel yine bağırdı:
-Tut şu halatı! İngiliz’de gene hareket yok..
Temel ortaokuldaki ingilizcesi ile bağırdı:
-Do you speak English?
-Yes.. Yes.. dedi İngiliz.
Temel öfkeyle bağırdı:
-O zaman tut şu halatı..!
 
Dursun’la Temel, bebeklerini parkta dolaştırıyorlardı.
Dursun 12 aylık bebeği yürüyor, Temel’in 22 aylık bebeği ise kucakta..
-Övünmek cibi olmasun benimçi çok akillidur, dedi Dursun.
Temel’in cevabı daha bi gariptir:
-Benimçi daha akilli daa! 20 aylik oldu hala kendini taşıtayi..
 
Okuldan dönen Fadime ile Temel konuşurlarken, Fadime şöyle der:
-Bizim evde bir çay takimi var, tam yirmi alti parçadur…

Temel:
-Peki, o parça parça şeyi nasi kullanaysinuz?
 
Temel, annesinin sakladığı pastayı bulamadı ve annesine şöyle dedi:
-Anacuğum, senunle fil oyuni oynayalum.
-Ben pilmeyrum ula oni.
-Çok basit anacuğum, ben fil olacağum, sen de file pasta veren iyi kalpli kadun.
 
Dursun Temel’i istasyonda memleketine uğurlarken şöyle dedi:
-Sakın en öndeki vagona binmeyesun Temel. Bir kaza anında en çok hasari gören vagon ön vagondur uşağum.

Temel:
-Hiç anlamayrum ula neden ha bu ön vagonu kaldirmayiler?
 
Temel’in küçük oğlu hayvanat bahçesinde koşarak babasının yanına gelmiş:
– Koş baba, anami kocaman bir goril kapti!..
Temel gayet sakin cevap vermiş:
– Eyi, eyi. Bundan sonrasi gorilin problemi. Kurtulsun bakalum kurtulabiliyisa.
 
Temel babasına sorar.
– Babacuğum gözünde benim değerum nedu?
Babası cevaplar:
– Dünyalar kadar uşağum.
Temel çok sevinir ve tekrar sorar:
– Peçi Dünya’nun değeru nedu?
Baba cevap verir:
– Beş para etmez.​
 
Temel’in tek eğlencesi Dursun’la dalga geçmektir. Bir gün yine Dursun’u görünce şöyle der:

– Ula Dursun duydun mu 50 kişiyi taramişlar.
-Uyy deme ula nerede?
-Marketin karşisundaki berberde.
smile.gif
 
Temel ve Dursun kış mevsimi Sibirya’ya geziye giderler.
Temel bir mağazada ayağına çok büyük bir çorap ve iki kalpak alır.
Çorabı başına, kalpakları da ayaklarına geçirdiğini gören Dursun:
- Uy Temel, ha pu yaptuğun puranun modasimidur? - diye sorunca, Temel:
- Ne modasu. Penum Toktor temiştiçi, hasta olmamak içun, ayaklarunu siçak, paşuni serun tutacaksun. -
 
Temel'in karnesindeki zayıfları gören annesi sinirli sinirli Temel'e bağırır:
-Ha bu nedur? Geçen yıl sinif birincisudun, bu yıl sonuncu olmişsun!

Temel gayet sakin cevaplar:
-Anacuğum geçen yıl sen çok sevinmiştun bırak bu yıl da başka analar sevinsun da!
 
Annesi yeni uyanan Temel'i her zamanki gibi uyardı.
-Günaydın uşağum, sofraya oturmadan önce yüzünü yıkıyacasun.

Temel boş boş annesinin yüzüne baktı...
-Ne oldi niye bakaysun?
-Anacuğum biraz önce rüyada suya düştum. Yüzümi yıkamasam olmaz mi?
 
Misafirlere Temel'in akıllandığını kanıtlamak isteyen babası:
-Uşağum Temel, hadi emicelerine büyük bi laf et da, senin ne kadar büyuduğuni görsunlar.

Küçük Temel tek kelimeyle cevap vermiş:
-Fil.​
 
Temel sınavdan çıkan oğluna sordu:
-Uşağum nasi geçti, sorular zor miydi?
Oğlu omzunu silkti ve şahane cevabı verdi:
-Yok babacuğum, sorular kolaydi ama cevaplari çok zor idi.
 
Adam stadyumda yerini almış. Aldığı bilet tribünün en uzak köşesinde. Yerine oturmuş maçın birinci devresini güç bela seyretmiş.
O arada ön tarafta tam ortada bir koltuğun boş olduğunu fark etmiş.
Devre arasında sıralar arasından geçip o boş yere ulaşmış ve yan koltuktaki adama sormuş:
- Burası boş mu?
- Boş, demiş adam...
- Nasıl oluyor bu tıklım tıklım dolu statta boş bir yer kalmış...
- Orası benim eşimin, demiş adam, aylar önce bu maç için almıştık. Ama eşim vefat etti...
- Çok üzüldüm, demiş bizimki,
ama dost ve akrabalarınızdan birine neden vermediniz bileti?
- Onların hepsi şu anda cenazede.​
 
Adamın birinin evinde yangın çıkmış. Komşuları yardıma koşmayıp olayı seyretmeye başlayınca iş başa düşmüş.. İlk önce oğlunu yangının içerisinden çıkarıp dışarda beklemesini söylemiş. Dalmış tekrar duman ve ateşin içerisine, kızını çıkartmış dışarıya. Sonra karısını, sonra köpeği ve kedisini. Daha sonra dışarı hiçbir şey getirmeden 3 kere daha içeri girmiş çıkmış. Onu seyreden komşularından biri sormuş: - Niçin yanan eve girip çıkıyorsun dışarı hiçbir şey getirmiyorsun?" diye. - "Kayinvalidem içeride!" demiş adam; "arada bir girip çeviriyorum!".
 
Evde kadın kocasını haşlıyor: - Hiç olmazsa şu yan komşularımızı örnek al. Kaç yıllık evliler ama birbirlerine hala balayında gibi davraniyorlar. Adam karısını arabada, kapının önünde, her yerde öpüyor. Yazıklar olsun! Sen neden aynı şeyi yapamıyorsun? - Yaparım yapmasına ama, ben kadını iyi tanımıyorum ki... :)
 
Cemaate girmek istiyor

Vatandaş bir cemaate girmek ister. Doğrudan cemaatin şeyhine başvurur..

Şeyhten aldığı yanıt:

-“Gir bir ay boyunca namaz kıl gel.”

Vatandaş deneni yapar, bir ay sonra tekrar şeyhe başvurur.

Şeyh bu sefer,

-“Bir ay namaz kılıp oruç da tutacaksın” der ve yine gönderir.

Vatandaş bir ay boyunca namaz kılıp oruç tutar ve şeyhin yolunu tutar.

Şeyh yine olmaz der.

-“Şimdi gideceksin, bir ay buyunca namaz kılıp, oruç tutacaksın ve eşine de yaklaşmayacaksın.

Vatandaş:

-“Tamam” der, gider.

Aradan 15 gün geçmiştir. Vatandaş şeyhe gider.

Şeyh görünce:

-“Senin bir ay değil miydi?” diye sorar.

Vatandaş:

-“Şeyh Efendi, ben ancak 15 gün dayanabildim. Hanımla Migros’a alış verişe gittik. Hanım önde gidiyordu, artık dayanamayıp hanıma oracıkta yaptım.”

Şeyh sinirli şekilde:

-“O zaman seni cemaate almıyorum.”

Vatandaşın tepesi atmıştır:

-“Ne cemaati şeyh efendi, beni artık Migros’a da almıyorlar…”
 
Geri
Üst