Ziya Paşa - Terkib-i Bend ve Terci-i Bend

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
Kaynak: Özge Şahin Uğurel - Ziya Paşa, Terkib-i Bend ve Terci-i Bend, Çağrı Yayınları, İstanbul 2012

* Yalnızca "günümüz Türkçesi"ne çeviriler ve dipnotlar bana aittir...



TERKÎB-İ BEND


Ziyâ Paşa'dan İntihâb:

Cism-i zârım hâkde pinhân olunca isterim:
Bir zamân olsun, Ziyâ, âlemde nâmım pâyidâr.
Sîretim âsâr-ı hâmemden kılınsın ictihâd;
Sûretim bu resm ile kalsın cihânda yâdigâr.


Ziya Paşa'dan Seçme:
Ağlayan varlığım toprakta saklanınca isterim:
Ziya, alemde adım sonsuz olsun.
Yaşam öyküm kalemimin eserlerinden anlaşılsın;
Görüntüm bu resim ile dünyada hatıra kalsın.


* * *


-1-

1. Sâkî getir ol bâdeyi kim mâye-i cândır,
Ârâm-dih-i akl-ı melâmet-zedegândır.

2. Ol mey ki olur saykal-ı dil ehl-i kemâle,
Nâ-puhtelerin aklına bâdî-i ziyândır.

3. Bir câm ile yap hâtırı; zîrâ dil-i vîrân,
Mehcûr-ı harâbât olalı hayli zamandır.

4. Sâkî! İçelim aşkına rindân-ı Hudâ'nın,
Rindân-ı Hudâ vâkıf-ı esrâr-ı nihândır.

5. Sâkî! İçelim rağmına sûfî-i harîsin,
Kim maksadı Kevser, emeli hûr-i cinândır.

6. Aşk olsun o pîr-i mey-i perverde-i aşka,
Kim bâdesi sâd-sâle vü sâkîsi civândır.

7. Pîr-i meye sor mes'elede var ise şübhen,
Vâ'izlerin efsâneleri hep hezeyândır.

8. Ben anladığım çarh ise bu çarh-ı çep-endâz,
Yahşi görünür sûreti ammâ ki yamândır.

9. Benzer felek ol çenber-i fânûs-ı hayâle,
Kim nakş-ı temâsîli serîü'l-cereyândır.

10. Sâkî bize mey sun ki dil-i tecribet-âmûz,
Endîşe-i encâm ile vakf-ı halecândır.

İç bâde, güzel sev var ise akl ü şu'ûrun,
Dünyâ var imiş, yâ ki yoğ olmuş ne umârun!


Günümüz Türkçesi:

1. Ey saki, o şarabı getir ki canın mayasıdır. Ayıplanmış kimselerin aklına rahatlık, huzur verendir.
2. O mey ki olgun kimselerin gönlüne cila olur. (Lakin) acemilerin, pişmemiş kimselerin aklına ziyanlık verir.
3. Bir kadeh ile gönlümü yap; gönlüm meyhaneden hayli zaman uzak kaldığı için virandır.
4. Ey saki, Allah yolunda olanların aşkına içelim! (Çünkü) Allah yolunda olanlar, gizli kalmış sırları bilenlerdir.
5. Ey saki, açgözlü ve hırslı sofuların inadına içelim! Maksadımız Kevser(cennet suyu), emelimiz cennet hurileridir.
6. Aşk ile olgunlaşmış şarap pirlerine aşk olsun! Ki şarabı yüz yıllık, sakisi taze ve gençtir.
7. Meselede şüphen varsa şarap pirlerine sor. (Çünkü) Vaaz verenlerin efsaneleri hep saçma sapan sayıklamalardır!
8. Benim anladığıma göre bu dünya hilekar bir dünyadır. Yüzü güzel görünür ama (içi) kötüdür.
9. Felek, hayal küresinin çemberine benzer. Ki resimlerinin çizilişleri çok hızlıdır.
10. Ey saki bize şarap sun! Tecrübe veren gönül, son bulma endişesi ve çarpıntıların, titremelerin durmasıdır. (Yani gönül ölümün ve son bulmanın tecrübesini verir).
Vasıta Beyti: Aklın ve bilincin varsa şarap iç ve güzel sev. Dünya var mıymış yok muymuş umurunda olmasın!..
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-2-

1. Yetmez mi bu kasrî reviş-i ağreb-i âlem?
Bir menzile ermez mi aceb kevkeb-i âlem?

2. Şimdi uyuyanlar o zamanda uyanırlar,
Bir subha resîde olur âhir şeb-i âlem.

3. Pâmâl eder encâm kimin üstüne dönse,
Âgâz edeli devre budur meşreb-i âlem.

4. Bin böyle cihân zer ü sîm olsa yetişmez,
Mümkün mü ki is'âf oluna matlab-ı âlem?

5. Hâricden eğer olsa temâşâsına imkân,
Müdhiş görünür heykel-i müsta'ceb-i âlem.

6. Almış yükünü şöyle ki seyrinde halelsiz,
Bir zerre dahi kaldıramaz merkeb-i âlem.

7. Ebnâ-yı beşerde kalacak mı bu mu'âdât?
Bilmem ne zaman doğrulacak mezheb-i âlem.

8. Her safhada bir şekl-i hakîkat eder ibrâz,
Her gün çevirir bir varaka makleb-i âlem.

9. Bin ders-i ma'ârif okunur her varakında,
Yârab! Ne güzel mekteb olur mekteb-i âlem.

10. Bu cism-i kesîfin neresi merkez-i kuvvet?
Yârab! Ne mâtiyye ile gezer kâlıb-ı âlem?

Subhâneke yâ men haleka'l-halka ve sevvâ,
Subhâneke subhâneke subhâneke elfâ.


Günümüz Türkçesi:

1. Bu dünyanın zorla tuhaf gidişi yetmez mi? Dünya yıldızı acaba bir durağa varmaz mı?
2. Şimdi uyuyanlar o zamanda uyanırlar. Bir sabaha ulaşır dünyanın son gecesi.
3. Kimin üstüne dönse, sonunda onu da ayakları altına alır; zamanın başlangıcından beri dünyanın tabiatı budur.
4. Bin cihan dolusu altın ve gümüş olsa yetmez; dünyanın isteklerini yerine getirebilmek mümkün mü?
5. Eğer dışarıdan izlemeye imkan olsa, dünyanın şaşkınlık uyandıran heykeli müthiş görünürdü.
6. Eksiksiz bir şekilde yükünü almış, (bu yüzden) dünyanın yük hayvanı bir zerre daha kaldıramaz.
7. İnsanoğullarında bu karşılıklı düşmanlık kalacak mı? Bilmem, dünyanın yolu ne zaman doğruya yönelecek.
8. Her aşamasında hakikatin şekilleri kendini göstermektedir. Dünya değişerek, her gün yeni bir sayfa çevirir.
9. Her sayfasında bin ilim ve ders okunur. Yarabbi! Dünya okulu (dünya denen okul) ne güzel bir okul olur!
10. Bu yoğun cismin kuvvetinin merkezi neresidir? Yarabbi! Dünyanın vücudu hangi binek hayvanıyla gezmektedir?
Vasıta Beyti: Ey varlıkları yaratan ve eşitleyen, senin şanın ne yücedir! Bin defa, senin şanın ne yücedir, senin şanın ne yücedir, senin şanın ne yücedir!..
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-3-

1. Ey kudretine olmayan âğâz u tenâhî!
Mümkün değil evsâfını idrâk kemâhî!

2. Her nesne kılar varlığına hüsn-i şehâdet,
Her zerre eder vahdetine arz-ı güvâhî.

3. Hükmün kılar izhâr bu âsâr ile mihri,
Emrin eder ibrâz bu envâr ile mâhı.

4. Dil-sîr-i bisât-ı ni'amın mürg-i hevâyı,
Sîr-âb-ı zülâl-i keremindir suda mâhî.

5. Eyler keremin âteşi gül-zâr Halîl'e,
Mağlûb olur peşşeye Nemrûd-ı mübâhi.

6. Zâlimleri adlin ne zaman hâk edecektir?
Mazlûmların çıkmadadır göklere âhı!

7. Bîgânelere münhasır envâ'-yı huzûzât!
Mihnet-zede-i aşkına mahsûs devâhî!

8. Sensin eden idlâl nice ehl-i tarîki,
Sensin eden ihdâ nice güm-geşte-i râhı.


9. Hükmün ki ola mûcib-i hayr ü şerr-i ef 'âl,
Yârâb! Ne içindir bu evâmir, bu nevâhî?

10. Sendendir İlâhi yine bu mekr ü bu fitne!
Bu mekr ü bu fitne yine sendendir İlâhi!

Güftî bikün ü bâz zenî seng-i melâlet;
Dest-i men ü dâmân-ı tü der rûz-ı kıyâmet.


Günümüz Türkçesi:

1. Ey kudretinin başlangıcı ve bitişi olmayan (Allah'ım). Sıfatlarını olduğu gibi idrak edebilmek mümkün değildir.
2. Her nesne varlığına tanıklık eder; her zerre senin tekliğine şahitlik eder.
3. Hükmün, bu eserlerin ile güneşi ortaya çıkarır. Emrin, bu ışıklar içinde ayı ortaya çıkarır.
4. Arzu kuşu, nimetler döşeğinde gönlü tok olmuştur . Sudaki balık, cömertliğinin tatlı suyuna doymuştur.
5. Cömertliğin, Halil(Hz. İbrahim) için ateşi gül bahçesi yapmıştır. Çok övünen o Nemrut sineğe mağlup olur.
6. Adaletin ne zaman zalimleri yerle bir edecektir? Mazlumların ahı göklere çıkmaktadır.
7. Çeşitli hazlar ve zevkler yabancılara sınırlanmıştır. Türlü cefalar, senin aşkının eziyetlerine uğrayanlara mahsustur.
8. Sensin nice doğru yolda olanları yoldan çıkaran. Sensin nice yolunu kaybetmişlere doğru yolu gösteren.
9. Sen işlerin, amellerin hayır ve şerre sebep olacağını emretmişsin. Yarabbi, öyleyse nedendir bu emirler ve yasaklar?
10. Allah'ım, sendendir yine bu fitne ve hileler. Bu hileler ve fitneler yine sendendir Allah'ım.
Vasıta Beyti: Hem yap dersin hem günahkar sayarsın. Kıyamet gününde ellerim duada, senin adaletine sığınırım.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-4-

1. Bir katre içen çeşme-i pür-hûn-ı fenâdan,
Başın alamaz bir dahi bârân-ı belâdan.

2. Âsûde olam dersen eğer gelme cihâne,
Meydâne düşen kurtulamaz seng-i kazâdan.

3. Sâbit-kadem ol merkez-i me'mûn-ı rızâda,
Vâreste olup dâire-i havf u recâdan.

4. Dursun kef-i hükmünde terâzû-yı adâlet,
Havfın var ise mahkeme-i rûz-ı cezâdan.

5. Her kim ki arar bûy-ı vefâ tab'-ı beşerde,
Benzer ona kim devlet umar zıll-ı hümâdan.

6. Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez,
Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan.

7. Erbâb-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar;
Rencîde olur dîde-i huffâş ziyâdan.

8. Her âkile bir derd bu âlemde mukarrer,
Rahat yaşamış var mı gürûh-ı 'ukalâdan.

9. Hall etmediler bu lûgazın sırrını kimse,
Bin kâfile geçdi hükemâdan, fuzelâdan.

10. Kıl san'at-ı üstâdı tahayyürle temâşâ,
Dem urma eger ârif isen çûn u çirâdan.

İdrâk-i me'âlî bu küçük akla gerekmez,
Zîrâ bu terâzû o kadar sıkleti çekmez.


Günümüz Türkçesi:

1. Faniliğin kan dolu çeşmesinden bir damla içen, bir daha bela yağmurundan kurtulamaz.
2. Eğer rahat olayım dersen dünyaya gelme. Meydana düşen, kaza taşından kurtulamaz.
3. Rızanın emin olunmuş merkezinde sözünde dur. Korku ve ümit dairesinden kurtul.
4. Ceza günü mahkemesinden(ahiretten) korkun varsa, adalet terazisi hükmün elinde dursun.
5. Her kim insan yaratılışında vefa kokusu ararsa, o kişi hüma kuşunun gölgesinden devlet(talih, baht) bekleyenlere benzer.
6. Gökten yağmur yerine inci ve elmas yağsa, bahtsız olanın bahçesine bir damlası düşmez.
7. Olgun kişileri eksiği olanlar, noksanlar çekemez. Yarasaların gözü ışıktan rahatsız olur.
8. Akıllı olan herkese bir derttir bu alemdeki olaylar. Akıllı kimselerden rahat yaşayabilmiş olan var mıdır?
9. Bu bilmecenin sırrını kimse çözemedi. (Oysa ki) Hakimlerden, erdemlilerden binlerce kafile geçti.
10. Üstadın sanatını(Allah'ın yarattıkları) hayranlıkla seyret. Eğer bilgili ve tecrübeli biriysen neden ve niçin diye boşuna sormazsın.
Vasıta Beyti: Bu küçük akla manayı anlamak gerekmez; çünkü bu terazi bu kadar ağırlığı çekmez.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-5-

1. Cehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde?
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde.

2. Bir reng-i vefâ var mı nazar kıl şu sipihrin,
Ne leyl ü nehârında, ne şems ü kamerinde.

3. Seyr etdi hevâ üzre denir taht-ı Süleyman,
Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde.

4. Hür olmak eğer ister isen olma cihânın
Zevkinde, safâsında, gamında, kederinde.

5. Cânân gide, rindân dağıla, mey ola rîzân,
Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde!

6. Hayr umma eğer sadr-ı cihân olsa da bi'l-farz,
Her kim ki hasâset ola ırk u güherinde.

7. Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim,
Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzerinde.

8. Onlar ki verir lâf ile dünyâya nizâmât,
Bin türlü teseyyüb bulunur hânelerinde.

9. Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz,
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.

10. Ben her ne kadar gördüm ise ba'zı mazarrat,
Sâbit-kademim yine bu re'yin üzerinde:

İnsana sadâkat yakışır görse de ikrâh;
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah.


Günümüz Türkçesi:

1. Dünyanın altınında ve gümüşünde acaba ne güzellik, ne saadet var? İnsan hepsini bırakır son seferinde(ölünce).
2. Bak, vefadan eser var mı şu gökyüzünün gecesinde gündüzünde, ne de güneşinde ayında!
3. Denir ki, Hz. Süleyman'ın tahtı gökyüzünde uçtu. Şimdi o saltanatın yerinde yeller esiyor.
4. Eğer özgür olmak istersen; dünyanın zevkinden, sefasından, gamından ve kederinden vazgeç.
5. Sevgili gitmiş, en iyi dostlar dağılmış, şarap dökülmük; böyle gecenin sabahından hayır umulur mu?
6. Soyunda sopunda ve cevherinde cimrilik, alçaklık olan kişiden, dünyanın en itibarlı mevkisinde olsa bile hayır bekleme.
7. Nice müneccim, falcı gökte ilginç yıldızları arar. Lakin gafleti yüzünden, yolunun üstündeki kuyuyu bile göremez.
8. Onlar ki boş konuşmalarla dünyaya düzen verdim sanarlar. Lakin bin türlü tembellik bulunur şahıslarında.
9. Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz. Kişinin aklının büyüklüğü ancak yarattığı eserlerde görünür.
10. Ben ne kadar gördümse de bazı zararlar, ziyanlar; kararlıyım yine bu düşüncemin üzerinde:
Vasıta Beyti: İnsan iğrençlik, kötülük görse de ona sadakat yakışır. Yüce Allah doğruların yardımcısıdır.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-6-

1. Gadr ede re'âyâsına vâlî-i eyâlet,
Dünyâda vü ukbâda ne zillet ne rezâlet!

2. Lâyık mıdır insan olana vakt-i kazâda,
Hak zâhir iken bâtıl için hükmü imâlet?

3. Kadı ola da'vâcı vü muhzır dahi şâhid,
Ol mahkemenin hükmüne derler mi adâlet?

4. Ey mürtekib-i har bu ne zillet ki çekersin,
Birkaç kuruşa müddet-i ömrünce hacâlet!

5. La'net ola ol mâle ki tahsîline anın,
Yâ din ola yâ ırz veya nâmus ola âlet.

6. Âdem olanın hayr olur âdemlere kasdı,
İnsanlığa insanda budur işte delâlet.

7. İnsan ona derler ki ede kalb-i rakîki,
Âlâm-ı benî-nev'i ile kesb-i melâlet.

8. Âdem ona derler ki garazdan ola sâlim,
Nefsinde dahi eyleye icrâ-yı adâlet.

9. Sâdık görünür kisvede erbâb-ı hıyânet,
Mürşid sanılır vehlede ashâb-ı dalâlet.

10. Ekser kişinin sûretine sîreti uymaz,
Yârab, bu ne hikmettir, İlâhi bu ne hâlet!

Ümmîd-i vefâ eyleme her şahs-ı dagalde,
Çok hacıların çıktı haçı zîr-i bagalde!..


Günümüz Türkçesi:

1. Şehrin valisi, halkına eziyet ediyormuş. Bu, dünyada ve ahirette ne rezilliktir, ne alçaklıktır!
2. İnsan olana, kaza vaktinde(Allah'ın takdir ettiklerinin gerçekleştiği zaman) doğrusu görünürken gerçeği eğip bükmek (çarpıtmak) yakışır mı?
3. Kadı davacı olup bir de mübaşir şahit olursa, o mahkemenin kararına adalet denir mi?
4. Ey çalıp çırpan eşekler! Niçin birkaç kuruş uğruna ömrünüz boyunca utanç çekersiniz?
5. Lanet olsun o mala mülke ki; onu kullanmak için ya din ya ırz ve namus alet edilmekte!
6. İnsan olan, başka insanlara iyilik için yaklaşır. İnsan olmanın göstergesi işte budur.
7. İnsan dediğinin yumuşak kalbi, insanlığın dertleriyle dertlenmeli, sıkıntı duymalıdır.
8. İnsan dediğin hedefinden, yolundan emin olmalıdır. Adaleti, kendi vicdanında dahi yerine getirmelidir.
9. İhanet eden kimileri, dış görünüşte sadık görünebilir. Doğru yoldan sapmış kimileri de bir an için iyilik yolunda zannedilir.
10. Çoğu kişinin ruhunun yapısı, yüzüne ve dış görünüşüne uymaz. Ey Allah'ım, bu ne hikmettir! Bu nasıl bir durumdur!..
Vasıta Beyti: Her hileci kişiden vefa ümit etme. Çok hacının, (sakladığı) haçı koltuğunun altından çıkmıştır!..
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-7-

1. Bir abd-i Habeş dehre olur baht ile sultân,
Dahhâk'ın eder mülkünü bir Gâve perîşân.

2. İkbâline, idbârına bel bağlama dehrin,
Bir dâirede devr edemez çenber-i devrân.

3. Zâlim yine bir zulme giriftâr olur âhir,
Elbette olur ev yıkanın hânesi vîrân.

4. Ekser görülür çünkü cezâ cins-i amelden,
Encâmda âhenden olur rahne-i sûhân.

5. Tezkîr olunur lâ'n ile Haccâc ile Cengiz,
Tebcîl edilir Nûşirevan ile Süleyman.

6. Kabil midir elfâz ile tagyîr-i hakîkat?
Mümkün mü ki tefrîk oluna küfr ile îmân!

7. Bir hâkden inşâ olunur deyr ile mescid,
Birdir nazar-ı Hakk'da Mecûs ile Müselman.

8. Her derdin olur çaresi, her inleyen ölmez,
Her mihnete bir âhir olur, hem gama pâyân.

9. Geh çâk olunur dâmen-i pâkîze-i ismet,
Geh iffet eder âdemi ârâyiş-i zindân.

10. Sabr et siteme ister isen hüsn-i mükâfât,
Fikr eyle ne zulm eylediler Yûsuf 'a ihvân.

Zâlimlere bir gün dedirir kudret-i Mevlâ:
“Tallâhi le-kad âserakellâhü aleynâ.” (*)


Günümüz Türkçesi:

1. Bir Habeşli köle talih sayesinde dünyaya sultan olur. Bir Gave gelir, Dahhak'ın mülkünü perişan eder.
2. Talihini de talihsizliğini de önemseme bu dünyanın; çünkü dünya çemberi, aynı dairede sürekli dönmez (talih devamlı değişkendir).
3. Zalim bile en sonunda bir zulme uğrar. Elbette, ev yıkanın evi viran olur.
4. Ne iş yaparsan, karşılık olarak aynısı başına gelir. Törpünün aşınması yine demir yüzünden olacaktır.
5. Lanetle anılmaktadır Haccac ile Cengiz. Yüceltilir, övülür hep Nuşirevan ile Süleyman.
6. Lafla sözle hakikatin değişmesi kabul edilebilir mi? İman ile imansızlığı ayırt etmek mümkün değildir.
7. Aynı topraktan inşa edilir kilise ile cami. Allah'ın gözünde Mecusi(ateşe tapan) ile Müslüman birdir!
8. Her derdin çaresi vardır; her inleyen ölmez. Her eziyetin sonu vardır; her gam, keder elbet bir gün bitecektir.
9. Bazen parçalanır masumiyetin tertemiz eteği. Bazen iffet, insanları zindanın süsü yapar.
10. Mükafatın güzelliğini tatmak istersen sitemlere sabret. Düşün ki, Hz. Yusuf'a kardeşleri ne zulümler etmişti.
Vasıta Beyti: Allah'ın kudreti bir gün zalimlere şöyle dedirtecek: “Vallahi, Allah seni bizden üstün yarattı!” (*)


* abd-i Habeş: Bilal Habeşî
* Dahhâk: İran hükümdarlarından birisi. İki omzunda iki yılan otururmuş. Bu yılanlara her gün iki çocuk beyni yedirilirmiş. Sıra Gâve'nin oğluna gelince, demirci deri önlüğünü bayrak gibi kullanarak, arkasına topladığı insanlarla ayaklanır. Dahhak'ı tahtından indirir ve yerine Feridun'u geçirir.
* Gâve: Divan şiirinde, Dahhak'a karşı koyması ve zulme isyan etmesiyle anılır. Ayaklanırken kullandığı ve bayrak yaptığı demirci önlüğüne “Drefş-i Gâveyânî” denir.
* Haccâc: Emevi komutanlarından. Mekke ve Hicaz bölgelerini ele geçirmiştir. “Zalim” lakabıyla anılmıştır. Mekke'ye girince burayı yakıp yıkmış, hatta Kabe bile zarar görmüştür.
* Cengiz: Büyük Moğol hükümdarı.
* Nûşirevan: Adaletiyle ün salmış Sasani hükümdarı.
* Süleyman: Hz. Süleyman.
(*) Yusuf Suresi 91'de yer alan bu ayetin anlamı: “Vallahi Allah seni bizden üstün kıldı” demektir. Mısır'a giden Hz. Yakub'un oğullarının, Hz. Yusuf'un gerçek kardeşleri olduğunu öğrenince söyledikleri sözdür.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-8-

1. Her şahsı harîm-i Hakk'a mahrem mi sanırsın?
Her tâc giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın?

2. Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın,
Âdem görünen harları âdem mi sanırsın?

3. Çok mukbili gördüm ki güler; içi kan ağlar,
Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın?

4. Bil illeti, kıl sonra müdâvâta tasaddî,
Her merhemi her yâreye merhem mi sanırsın?

5. Kibre ne sebeb? Yoksa vezîrim diye gerçek,
Sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın?

6. Ey müftehir-i devlet-i yek-rûze-i dünya,
Dünya sana mahsûs u müsellem mi sanırsın?

7. Hâlî ne zaman kaldı cihân ehl-i tama'dan?
Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın?

8. En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun,
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?

9. Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın,
Ey gonca bu cem'iyyeti her dem mi sanırsın?

10. Nâmerd olayım çarha eğer minnet edersem,
Cevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın?

Allah'a tevekkül edenin yâveri Hakk'dır,
Nâşâd gönül bir gün olur şâd olacakdır.


Günümüz Türkçesi:

1. Her şahsı Allah'ın evine uzak, gizli mi sanırsın? Her taç giyen çulsuzu Edhem(*) mi sanırsın?
2. Dünyayı arasan insanlığın binde birini bulamazsın. İnsan görünen eşekleri insan mı sanırsın?
3. Çok mutlu görünen kişi gördüm; dışı gülerken içi kan ağlıyordu. Gülen herkesi (gerçekte) mutlu mu sanırsın?
4. Hastalığı bil, ondan sonra tedavisini aramaya başla. Her merhemin her yaraya iyi geleceğini mi sanırsın?
5. Kibre sebep var mı? Yoksa vezir oldum diye kendini vazgeçilmez mi sanırsın?
6. Ey dünyanın gelip geçici nimetleriyle övünen kişi! Dünya sana özel ve senin için yaratılmış mı sanırsın?
7. Dünyada daima açgözlü insanlar olagelmiştir. Sen, kendini bu dünyaya çok lazım mı sanırsın?
8. En ummadığın insan keşfedebilir en gizli sırları. Sen herkesi kör, alemi de sersem mi sanırsın?
9. Bir gün gelecek, sen de perişan olacaksın. Ey gonca(genç ve güzel olan), sen bu dünyayı sonsuz mu sanırsın?
10. Eğer bu dünyaya minnet edersem namert olayım! Sıkıntılar ve eziyetler yüzünden kederleneceğimi mi sanırsın?
Vasıta Beyti: Allah'a tevekkül edenin yardımcısı yine Allah'tır. Mutsuz olan gönül bir gün mutlu olacaktır.

(*) Edhem: İbrahim Edhem diye bilinir. Edhem, genç yaşında Belh tahtına çıkmışsa da kısa zamanda saltanatı terk etmiştir. Rivayete göre, bir ceylan peşinde koşarken çölde bir karganın eli ve ayağı bağlı bir adamı, ağzına yiyecek getirerek beslediğini görür. Adam, kervan soyguncuları tarafından bu hale getirilmiş; Allah da ona kargayı yollayıp yardım etmiştir. Edhem, bu olaydaki hikmeti kavrayıp tahtından vazgeçmiş ve derviş olmuştur.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-9-

1. Pek rengine aldanma felek eski felekdir;
Zîrâ feleğin meşreb-i nâ-sâzı dönekdir.

2. Ya bister-i kemhâda, ya vîrânede cân ver;
Çün bây ü gedâ hâke beraber girecekdir.

3. Allah'a sığın sahs-ı halîmin gazabından;
Zîrâ yumuşak huylu atın çiftesi pekdir.

4. Yakdı nice cânlar o nezâketle tebessüm,
Şîrin dahi kasd etmesi câna gülerekdir.

5. Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma?
Zer-dûz palan vursan eşek yine eşekdir!

6. Bed-mâye olan anlaşılır meclis-i meyde;
İşret güher-i âdemi temyîze mihektir.

7. Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdîr,
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötekdir.

8. Nâdânlar eder sohbet-i nâdânla telezzüz,
Dîvânelerin hem-demi dîvâne gerekdir.

9. Afv ile mübeşşer midir ashâb-ı merâtib?
Kânûn-ı cezâ âcize mi has demekdir!

10. Milyonla çalan mesned-i izzetde ser-efrâz,
Bir kaç kuruşu mürtekibin câyı kürekdir.

İmân ile dîn akçedir erbâb-ı gınâda,
Nâmus u hamiyyet sözü kaldı fukarâda!..


Günümüz Türkçesi:

1. Rengine pek aldanma, dünya eski dünyadır. Çünkü bu dünyanın uygunsuz yaratılışı dönektir.
2. Ya ipekler içinde yatakta ya viranede can ver; zengin ve fakir toprağa beraber girecektir.
3. Yumuşak huylu kişinin gazabından Allah'a sığın; çünkü yumuşak huylu atın çiftesi sert olur.
4. Nice yüreği yaktı o nazik gülümsemeler. Aslan bile kişinin yüzüne gülerek saldırır.
5. Üniforma, soyu sopu kötü olana yücelik verir mi? Sırmalı altın semer vursan eşek yine eşektir.
6. Mayası kötü olan kişi şarap meclisinde anlaşılır. İçki içmek, insanın özünün iyi mi kötü mü olduğunu ayırt etmede ölçüdür.
7. Nasihat ile yola gelmeyeni azarlamak gerekir. Azarlamakla yola gelmeyenin de hakkı kötektir, dayaktır.
8. Cahiller, kendi gibi cahillerle sohbet etmekten hoşlanır. Delilere de yine deli arkadaş gerektir.
9. Yüksek makam sahiplerini bağışlayarak mı müjdelemek lazım? Ceza çekmek acizlere, fakirlere mi özgüdür!
10. Milyonla çalanlar yüksek makamlarda başı dik oturur; birkaç kuruşu çalanın yeri de kürek cezasıdır.
Vasıta Beyti: İman ile din zengin kimselerin akçesidir. Namus, vatanseverlik ve onur ise fakirlerde kalmıştır.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-10-

1. İkbâl için ahbâbı si'âyet yeni çıkdı,
Bilmez idik evvel bu dirâyet yeni çıkdı.

2. Sirkat çoğalıp lâfz-ı sadâkat modalandı,
Nâmûs tamâm oldu, hamiyyet yeni çıkdı.

3. Düşmanlara ahbâbını zemm oldu zarâfet,
Dildârdan ağyâra şikâyet yeni çıkdı.

4. Sâdıkları tahkîr ile red kaide oldu,
Hırsızlara ikrâm ü inâyet yeni çıkdı.

5. Hak söyleyen evvel dahi menfûr idi gerçi,
Hâinlere amma ki ri'âyet yeni çıkdı.

6. Evrâk ile i'lân olunur cümle nizâmât,
Elfâz ile terfîh-i ra'iyyet yeni çıkdı.

7. Âciz olanın ketm olunur hakk-ı sarîhi,
Mahmîleri her yerde himâyet yeni çıkdı.

8. İsnâd-ı ta'assub olunur merd-i gayûra,
Dinsizlere tevcîh-i reviyyet yeni çıkdı.

9. İslâm imiş devlete pâ-bend-i terakkî,
Evvel yoğ idi işbu rivâyet yeni çıkdı.

10. Milliyyeti nisyân ederek her işimizde,
Efkâr-ı Frenk'e tebâ'iyyet yeni çıkdı.

Eyvâh, bu bâzîçede bizler yine yandık!..
Zîrâ ki ziyân ortada, bilmem ne kazandık!..


Günümüz Türkçesi:

1. Makam mevki için eşin dostun dedikodusunu yapmak yeni çıktı. Bilmezdik önceden, bu anlayış yeni çıktı.
2. Hırsızlık çoğalıp sadakat söylemleri moda oldu. Namus yok oldu, vatanseverlik modası yeni çıktı.
3. Düşmanlara, dostunu kötülemek zariflik sayılır oldu. Yabancıya, elaleme sevdiğini şikayet etmek yeni çıktı.
4. Sadık insanlara hakaret edip kovmak kural oldu. Hırsızları affedip ikramda bulunmak yeni çıktı.
5. Gerçi doğru söyleyenden her zaman nefret edilirdi. Ama hainlere saygı göstermek yeni çıktı.
6. Kurallar, resmi belgeyle ilan edilir. (Lakin) Boş lafla halka refah vaat etmek yeni çıktı.
7. Aciz olanın açık ve net hakları saklanır, gizlenir. (Yüksek makamlarca korunan), himaye edilenleri korumak yeni çıktı.
8. Gayretli, çalışkan kişilere bağnazlık suçlaması yüklenirken; dinsizlere doğruyu yanlışı sormak, onlara güvenmek yeni çıktı.
9. İslam, devletin ilerlemesine ayak bağı oluyormuş! Önceden böyle bir söylenti yoktu, yeni çıktı!
10. Her işimizde milliyetimizi unutarak, inkar ederek Avrupalılara uyma modası yeni çıktı.
Vasıta Beyti: Eyvah, bu oyunda bizler yine yandık! Zararımız ortada, bilmem ki ne kazandık!..
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-11-

1. Zâhirde görüp bizleri sanma ukalâyız,
Biz bir sürü âkil sıfatında budalâyız.

2. Âkil denilir mi bize, kim hâli bilirken,
Dildâde-i âlâyiş-i nîreng-i hevâyız.

3. Yârân-ı vatandan bizi özler bulunursa,
Düştük sefer-i gurbete muhtâc-ı du'âyız

4. Terkîb-i 'acîbiz iki hâsiyyetimiz var;
Ahbâbımızın devletiyiz, hasma belâyız.

5. Güncîde durur hırkamız altında künûzât,
Dervişleriz, gerçi nazarda fukarâyız.

6. Ukbâya yarar bir işimiz yok ise bârî,
Âzâde-dil-i şâ'ibe-i zerk ü riyâyız.

7. Devletlülere bizleri tahkîr düşer mi?
Biz âciz isek de yine mahlûk-ı Hudâ'yız.

8. Bir âfet-i hûnhâra esîr oldu gönül kim,
Her nâzına her lâhzada bin kerre fedâyız.

9. Hatırda durur sohbetinin lezzeti hâlâ,
Gerçi o şereften nice yıldır ki cüdâyız.

10. Her cevrine râzılarız, ey şâh-ı melâhat!
Bizler ki kuluz, mu'tasım-ı bâb-ı rızâyız.

İster bize lûtf eyle, diler bizden ırağ ol,
Dünyada hemân sen şeref ü şân ile sağ ol.


Günümüz Türkçesi:

1. Bizleri görüp de akıllıyız sanma. Biz, akıllı sıfatında bir sürü budalayız.
2. Bize akıllı denilir mi? Ki biz, arzu ve heves büyüsünün gösterişine gönül bağlamış kimseleriz.
3. Vatandaki dostlardan bizi özleyen bulunursa; (onlara söyleyin) düştük gurbet yolculuğuna, duaya muhtacız.
4. Acayip bir karışımız, iki özelliğimiz var: Dostumuzun uğur ve şans vesilesiyiz, düşmanımızın başına belayız.
5. Hırkamızın altında hazineler saklı durur. Çünkü biz dervişiz, görünüşte fakiriz.
6. Öbür dünyaya yarayacak bir işimiz yok ise de, ikiyüzlülük ve riyakarlık kusurlarından gönlünü temizlemiş kişileriz.
7. Devlet büyüklerine bizleri hor görmek düşer mi? Yakışır mı? Biz aciz olsak da yine Allah'ın yarattığı kullarız.
8. Gönül, kan içici bir afete esir oldu ki; her nazına her saniyede bin kere feda oluruz.
9. Sohbetinin lezzeti hatırımızda durur, fakat nice yıldır o şereften uzağız.
10. Her eziyetine razıyız ey güzellik padişahı! Bizler, senin rıza kapını çalan kullarınız.
Vasıta Beyti: İster bize yardım et, ister bizden uzak ol. Sen daima dünyada şeref ve şanınla yaşa.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-12-

1. Her millet için bir düziye adlini âm et,
Fikr-i gazab-ı hazret-i ma'bûd-ı enâm et.

2. Bevvâl-i çeh-i zemzemi lâ'netle anar halk,
Sen Kâ'be gibi kendini hürmetle be-nâm et.

3. İncinmemek istersen eğer mülk-i fenâda,
Bir kimseyi incitmemeğe hasr-ı merâm et.

4. Bir yerde ki yok nağmeni takdîr edecek gûş,
Tazyî-i nefes eyleme, tebdîl-i makâm et.

5. Avrat gibi mağlûb-ı hevâ olma, er ol er!
Nefsin seni râm etmeye, sen nefsini râm et!

6. Mânend-i şecer nâbit olur sâbit olanlar,
Her hangi işin ehli isen onda devam et.

7. Noksanını bil, bir işe ya başlama evvel,
Ya başladığın kârı pezîrâ-yı hitâm et.

8. Uğrarsa sabâ râhın eğer semt-i Irak'a,
Bağdad iline doğru dahi azm ü hirâm et.

9. Merdân-ı sühandânı ziyâret edip ondan,
Âdâb ile git ravza-i Rûhî'ye selâm et.

10. Tahsînini arz eyleyib evvelce Ziyâ'nın,
Bu beyti huzûrunda oku, hatm-i kelâm et:

Meydân-ı sühanda yoğ iken sen gibi bir er,
Bir şâir-i Rûm oldu sana şimdi berâber.


Günümüz Türkçesi:

1. Her millet için pek çok olan adaleti toparla (herkese eşit davran). Bütün yaratılmışların ilahı olan Allah'ın gazabını düşün.
2. Zemzem kuyusuna işeyen kişiyi lanetle anar halk. Sen, Kabe gibi iyi adınla anılmaya çalış.
3. Fani dünyada incinmek istemiyorsan, kimseyi incitmeyecek davranışlarda bulun.
4. Bulunduğun yerde melodini takdir edecek kulak yoksa; nefesini boşa tüketme, mekanını değiştir.
5. Kadın gibi arzuna yenilme, erkek ol erkek! Nefsine boyun eğme; sen nefsine boyun eğdir.
6. Ağaç gibi yere kök salar sabit olanlar. Sen hangi işte ustaysan o işte devam et.
7. Eksiğini bil. Ya bir işe başlama ya başladığın işi hakkıyla sona erdir.
8. Ey rüzgar! Yolun eğer Irak'a düşerse, Bağdat şehrine doğru git, orayı da gör.
9. Güzel söz söyleyen insanları ziyaret et. Sonra da saygıyla Ruhi'nin mezarına(*) selam götür.
10. Öncelikle Ziya'nın beğenisini ve takdirini söyle. Sonra bu beyti huzurunda okuyarak lafını sonlandır:
Vasıta Beyti: Söz meydanında senin gibi bir er yok iken, bir Anadolulu şair sana yetişti.

(*) ravza-i Rûhî: Bağdatlı Ruhi'nin mezarı. Ruhi, Divan Edebiyatı şairidir ve “Terkib-i Bend”i ile meşhurdur (ö:1605).
* Şair-i Rûm: Anadolulu şair. (Rûm= Anadolu, Türkiye)
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
TERCÎ'-İ BEND


-1-

1. Bu kârgâh-ı sun' aceb dershânedir,
Her nakş bir kitâb-ı ledünden nişânedir.

2. Gerdûn bir âsiyâb-ı felâket-medârdır,
Gûyâ içinde âdem-i âvâre dânedir.

3. Mânend-i dîv beççelerin iltikâm eder,
Köhne ribât-ı dehr aceb âşiyânedir.

4. Tahkîk olunsa nakş-ı temâsîl-i kâinât,
Ya hâb ü ya hayâl ü yâhud bir fesânedir.

5. Müncer olur umûr-ı cihân bir nihâyete,
Sayfın şitâya meyli, bahârın hazânedir.

6. Kesb-i yakîne âdem için yokdur ihtimâl,
Her i’tikâd akla göre gâ'ibânedir.

7. Yârâb! Nedir bu keşmekeş-i derd-i ihtiyâç?
İnsanın ihtiyâcı ki bir lokma nânedir.

8. Yokdur siper bu kubbe-i fîrûze-fâmda,
Zerrât cümle tîr-i kazâya nişânedir.

9. Asl-ı murâd hükm-i ezel bulmadır vücûd,
Zâhirdeki savâb ü hatâ hep bahânedir.

10. Bir fâilin meâsiridir cümle hâdisât,
Ne iktizâ-yı çerh ü ne hükm-i zamânedir.

Subhâne men tahayyare fi sun'ihi'l-ukûl,
Subhâne men bikudretihi ya'cüzü'l-fuhûl.


Günümüz Türkçesi:

1. Bu sanat atölyesi(dünya) ne acayip bir dershanedir. Her çizgisi, Allah katının kitabından bir göstergedir, ispattır.
2. Dünya, adeta felaketin etrafında dönen bir değirmendir. Sanki, içindeki insanlık nokta kadardır.
3. (Bu dünya) bir dev gibi, yavrularını yer yutar. Bu eskimiş dünya konağı ne acayip bir yuvadır.
4. Dünyada görünen şekiller, oluşumlar incelense; ya rüya ya hayal ya da efsane olduğu ortaya çıkar.
5. Yazın kışa dönüşmesi, baharın sonbahara dönüşmesi gibi; dünyanın işleri de elbet bir sona varacaktır.
6. İnsanlık için, kesin bir bilgi elde etme ihtimali yoktur. Her inanış, aklımıza göre bilinemezdir.
7. Yarabbi! Bu ihtiyaç derdinin karmaşası nedir? Oysa ki insanın ihtiyacı bir lokma ekmektir.
8. Bu mavi renkli kubbede saklanacak siper yoktur. Bütün zerreler(yaratılmışlar) kaza oklarına hedeftir.
9. Biz ezeli hükmün(Allah'ın isteği) isteğiyle vücut bulduk. Görünürdeki sevaplar ve günahlar hep bahanedir.
10. Bir yaratıcının eseridir bütün olan bitenler. Bunlar, ne dünyanın gerekleri ne de zamanın hükümleridir.
Vasıta Beyti: Allah bütün kusurlardan uzaktır; akıllar bu yaptıklarına şaşkındır. Akıllar, Allah'ın kudreti karşısında aciz kalırlar.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-2-

1. Ecrâm-ı bî-nihâye ile pürdür âsmân,
Nisbet olunsa zerre değildir bu hâk-dân.

2. Bin şems-i tâbdâr ü hezârân meh-i münîr,
Yüz bin sevâbit ü nice seyyâre-i ıyân.

3. Her şems eder tevâbi-i mahsûsasiyle seyr,
Her tâbie tevâbi-i uhrâ eder kırân.

4. Her şems eder levâhikına neşr-i feyz-i hâs,
Her lâhikın tabiatı emsâline nihân.

5. Her cümle merkezinde eder seyr-i bî-vukûf,
Her kıt'a mihverinde bulur feyz-i câvidân.

6. Her cümle-i vesîada mebsût bin vücûd,
Her kıt'a-yı fesîhada meşhûd bin cihân.

7. Her bir vücûd masdar olur bin vücûd için,
Her bir cihân hezâr cihândan verir nişân.

8. Her zerrede tarîka-i mahsûsa üzre feyz,
Her cismde tabiat-ı mahsûsa üzre cân.

9. Her âlemin sinîn ü tevârîhi muhtelif,
Her bir zemînde başka hisâb üzredir zaman.

10. Peyvestedir sevâhili girdâb-ı hayrete,
Bir bahrdır ki hâsılı bu bahr-ı bî-kerân.

Subhâne men tahayyare fi sun'ihi'l-ukûl,
Subhâne men bikudretihi ya'cüzü'l-fuhûl.


Günümüz Türkçesi:

1. Gökyüzü sonsuz yıldızlarla doludur. Yaşadığımız bu yeryüzü, gökyüzüne oranla zerre bile değildir.
2. Bin parlak güneş ve binlerce ışık veren ay; yüz bin sabit yıldız ve nice bilinen gezegen vardır.
3. Her güneş kendi uydularıyla birlikte döner. Her uydu da kendine bağlı diğer uydularla döner.
4. Her güneş, kendisine başka uydular katar. Her doğan uydunun yaratılışı, diğerlerince gizlidir.
5. Her yıldız topluluğu, şuursuzca kendi çevresinde döner. Her parça, kendi ekseninde sonsuz bir yaşam bulur.
6. Her geniş yıldız sisteminde yayılmış bin varlık; her büyük parçada görünen bin dünya vardır.
7. Her bir varlık, bin varlık için kaynak oluşturur. Her bir dünya, binlerce dünyanın varlığına işarettir.
8. Her zerrede kendine özgü bir yaşam; her cisimde de kendine özgü yaratılışlı canlı vardır.
9. Her alemin(gezegen, dünya) yılları ve tarihleri çeşit çeşittir, farklıdır. Her gezegende zamanın hesaplanması başkadır.
10. Bitişiktir sahilleri hayret girdabına; kısacası öyle bir denizdir ki başı sonu yoktur.
Vasıta Beyti: Allah bütün kusurlardan uzaktır; akıllar bu yaptıklarına şaşkındır. Akıllar, Allah'ın kudreti karşısında aciz kalırlar.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-3-

1. Bir zerredir ki zerre-i nâ-müntehâ-yı hâk,
Bir zerre hârice edemez ondan infikâk.

2. Lübbü lehîb-i nâr ile bir gûy-ı âteşîn,
Kışrı mecâri-i yemm ü nehr ile çâk çâk.

3. Nisbetle kışrı hacmine ol lübb-i âteşin,
Şol kubbedir ki ferş oluna onda berg-i tâk.

4. Bu kışrdır ki cümle-i hayvâna rûz u şeb,
İhzâr-ı rızk u tûşe için eyler inhimâk.

5. Gâhî teneffüs eyleyicek ejder-i zemîn,
Kûh-ı şerer-feşânlar eder arzı lerze-nâk.

6. Ol zerre-i cesîmeyi fânûs-ı şem'-vâr,
Olmuş muhît tûde-be-tûde nesîm-i pâk.

7. Kim rûz u şeb o sofra-i âlem-şümûlden,
Her nefs rızkın almada ber-vech-i iştirâk.

8. Bu noktadır yemîn ü şimâli beyân eden,
Eyler cihâta akl bu merkezden insilâk.

9. Zerrât-ı kevn bunda bulur neşve-i hayât,
Efrâd-ı halk bunda çeker cür'â-yı helâk.

10. Husbîde-i firâş-ı emândır nüfûs hep,
Bir top-ı şû'le-nâkde bî-kayd-ı vehm ü bâk.

Subhâne men tahayyare fi sun'ihi'l-ukûl,
Subhâne men bikudretihi ya'cüzü'l-fuhûl.


Günümüz Türkçesi:

1. Toprak(yeryüzü) öyle bir bütündür ki, ondan bir zerre dahi dışarı çıkamaz, ayrılamaz.
2. İçi, cehennem ateşi ile bir ateş topu halindedir. Kabuğu, deniz ve ırmakların su yollarıyla parça parçadır.
3. Kabuğun içindeki ateşin hacmine nispetle; şu kubbe, adeta asma yaprağı gibi göğe yayılmıştır.
4. Bu öyle bir kabuktur(topraktır) ki bütün hayvanlara gece ve gündüz, rızık ve yiyecek hazırlamak için çabalar.
5. Yeryüzü ejderhası ara sıra nefes alacak olsa, kıvılcımlar saçan dağlar adeta yeryüzünü titretir.
6. O kocaman yeryüzünü, mumun fanusu koruduğu gibi (koruyarak); gök kubbe etrafı yığın yığın temiz hava ve hafif rüzgarlarla doldurmuştur.
7. Gece ve gündüz her gelen kişi o dünyayı kaplayan sofradan, rızkını eşit şekilde almaktadır.
8. Bu noktadır ki sağı ve solu (doğuyu batıyı) gösteren. Akıl, dört bir tarafa bu yoldan gider.
9. Kainattaki zerreler burada yaşama sevinci bulur. Bütün insanlar, helak eden sudan bir yudum burada içerler.
10. Bu ruhlar, bir ateş topundan habersiz ve korkusuz bir şekilde senin güven veren yatağında uyuyorlar.
Vasıta Beyti: Allah bütün kusurlardan uzaktır; akıllar bu yaptıklarına şaşkındır. Akıllar, Allah'ın kudreti karşısında aciz kalırlar.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-4-

1. Dendân-ı şîre lokma olur âhuvân-ı zâr,
Bir gûsfendi tû'me kılar gurk-i cân-şikâr.

2. Bî-cürm iken gıdâ-yı anâkib olur meges,
Mâ'sum iken kebûteri şâhin eder şikâr.

3. Âciz iken ukâba giriftâr olur keşef,
Gûk-ı zaîfi kût edinir bî-vesîle mâr.

4. Bî-cünha mâkiyân-beççeyi çâk eder zagan,
Bî-sâbıka dü pâre eder mûşu mûş-hâr.

5. Güncişk-i zâr-ı bâşe-i perrân helâk eder,
Eyler tezervi pençe-i gadrinde bâz hâr.

6. Mâr-ı zemîne lokma olur mürg-i tîz-per,
Mürg-i hevâya tu'me olur mâhî-i bihâr.

7. Gavvâsı hırs-ı gevher eder lokma-i neheng,
Kebgi ümîd-i dâne eder teleye şikâr.

8. Dürdâne-i derûnu için çâk olur sadef,
Âvâzıdır kafesde eden bülbülü nizâr.

9. Bîdesterin helâkine hayye olur sebeb,
Katl-i samûr-ı zâra olur postu medâr.

10. Gâlib zebûnu kâidedir eylemek telef,
Yerde, hevâda, bahrde cârî bu gîrûdâr.

Subhâne men tahayyare fi sun'ihi'l-ukûl,
Subhâne men bikudretihi ya'cüzü'l-fuhûl.


Günümüz Türkçesi:

1. Ağlayan ceylanlar, aslanın dişine lokma olur. Bir can alıcı kurt, koyunu lokma yapar.
2. Sivrisinek hiç suçu yokken örümceğin gıdası olur. Masum güvercini de şahin avlar.
3. Kaplumbağa aciz olunca kartala avlanır. Yılan, sebepsiz yere zavallı kurbağayı yer.
4. Çaylak kuşu, günahsız civcivleri parçalar. Yırtıcı kuş, suçsuz fareyi iki parçaya böler.
5. Ağlayan serçeleri, uçan atmacalar helak eder. Doğan ise zalim pençesiyle sülünü parçalar.
6. Hızlı uçan kuşlar yeryüzündeki yılana lokma olur. Denizlerdeki balıklar ise gökteki kuşlara yiyecek olur.
7. Mücevher çıkarmak hırsıyla (suya dalan) kişi timsaha lokma olur. Kekliği, ekmek ümidi tuzağa(kapana) düşürür.
8. İstiridye, içindeki inci tanesi için parçalanır. Bülbülü kafese hapseden avazıdır(ötüşüdür).
9. Yılanlar, kunduzların helak olmasına sebeptir. Zavallı samurun katledilmesine sebep postudur.
10. Güçlünün güçsüzü yok etmesi kuraldır. Yerde, havada ve denizde meydana gelen savaş budur.
Vasıta Beyti: Allah bütün kusurlardan uzaktır; akıllar bu yaptıklarına şaşkındır. Akıllar, Allah'ın kudreti karşısında aciz kalır.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-5-

1. Gâh âfitâb u gâh kevâkib gehi cemâd,
Oldu ilâh-ı mu'tekad-ı zümre-i ibâd.

2. Geh icl ü gâh âteş ü Yezdân u Ehrimen,
Geh nûr u zulmet oldu kazâyâ-yı i'tikâd.

3. Akl u cemâl ü aşk ilâh oldu bir zaman,
Bütlerle doldu bir nice yıl cümle-i bilâd.

4. Encâm erdi nevbet-i tevhîd-i zât-ı Hakk,
Geldi zuhûra bunda da bin fitne bin fesâd.

5. Geh ayn u gâh gayr sanıb halk u hâlıkı,
Geh cem'e gâh farka ukûl etti i'timâd.

6. Oldu hezâr zât denip geh sıfâta ayn,
Bir aslda gehî nice asl etti ittihâd.

7. Her şahs nefs unsuruna nisbet eyleyib,
Aklınca bir ilâh-ı müşahhas eder murâd.

8. Yek-dîgere ne rütbe muhâlifse şahs u akl,
Âlemde ol kadar mütehâliftir i'tikâd.

9. Hikmet budur ki âherine hasm olur bilip,
Her kavm kendi mesleğini menhec-i sedâd.

10. Ammâ bu ihtilâf ile maksûdu cümlenin,
Bir hâlıka hulûs ile etmekdir inkıyâd.

Subhâne men tahayyare fi sun'ihi'l-ukûl,
Subhâne men bikudretihi ya'cüzü'l-fuhûl.


Günümüz Türkçesi:

1. Bazen güneş bazen yıldızlar ve bazen cansız nesneler, kulların ibadet ettikleri tanrılar yerine geçmiştir.
2. Bazen dana(*) bazen ateş ve bazen Yezdan ve Ehrimen(*); bazen de ışık ya da karanlık inanç meselesi haline getirilmiştir.
3. Akıl, güzellik ve aşk bir zamanlar ilah oldu. Nice yıl boyunca putlarla doldu ülkelerin tümü.
4. Allah'ın birliğine dair nöbet sona erdi (yani; son peygamber de gelip âhir zaman oldu). Bundan dolayı da bin fitne ve fesat ortaya çıktı.
5. Kul ile yaratıcıyı bazen bir sandık, bazen ayrı. Bu yüzden akıl, bazen birliğe(Tevhid) bazen de pek çok tanrıya inandı.
6. Bazen aynı vasıfları bin parçaya böldük. Aslında gerçeklerin içinde nice doğrular birleşir.
7. Herkes kendi nefsinin ölçütlerine uyarak; aklınca somut bir tanrı diledi.
8. Ötekine ne derece karşıysa kişilik ve akıl; dünyada da o kadar muhalif inanç vardır.
9. Her topluluk kendi yolunu doğru kabul edip diğerlerine düşmanlık besler. İşte bunda da hikmet vardır:
10. Ama bu karşıtlıklarla herkesin amacı; bir ilaha gönül temizliği içinde kulluk etmektir.
Vasıta Beyti: Allah bütün kusurlardan uzaktır; akıllar bu yaptıklarına şaşkındır. Akıllar, Allah'ın kudreti karşısında aciz kalır.


(*) Yezdan: Zerdüşt inanışında iyilik tanrısıdır.
(*) Ehrimen: Zerdüşt inanışında kötülük tanrısıdır(Şeytan).
(*) dana: “icl” erkek buzağı demektir. Burada kastedilen; Hz. Musa Tur-i Sina'da Allah'la konuşmaya gittiğinde, Samiri isminde birinin buzağı şeklinde bir put yapıp: “İşte Musa'nın aradığı ilah” diye taptırmaya kalkıştığı heykeldir.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-6-

1. Güller güler figânla geçer ömr-i andelîb,
Bîmâr ihtizârda ücret diler tabîb.

2. Mânend-i lâşe nâ'ş-ı tüvanger zelîl ü hâr,
Kerkes misâl vâris ü gassâl nâ-şekîb.

3. Bâlîn-i nâza hâce-i şehr eyler ittikâ,
Hâk-i mezellet üzre yatar aç bir garîb.

4. Pertev-fürûz-ı bezm-i tarab şem-i hande-rîz,
Pervâne-i şikeste-per üftâde-i lehîb.

5. Sûm ü basal çü nergis ü lâle güşâde-leb,
Mahbûs künc-i mahfaza-i tengnâda tîb.

6. Bister-nevâz-ı izz ü safâ ahmak-ı hasîs,
Külhan-nişîn-i züll ü hevân âkil-i hasîb.

7. Geh devlet-i cihândan eder cehl behre-yâb,
Geh lokma-i aşâdan eder akl bî-nasîb.

8. Makbûl-i bezm-i sohbet olur müfsid-i leîm,
Menfûr-ı tab'-ı âlem olur nâsih-i musîb.

9. Gâhî muhakkar-ı cühelâ şâir-i beliğ,
Gâhî musahhar-ı humakâ fâzıl-ı edîb.

10. Bir âcizin maîşeti noksan-pezîr olur,
Bir zâlimin umûru eder kesb-i fer ü zîb.

Subhâne men tahayyare fi sun'ihi'l-ukûl,
Subhâne men bikudretihi ya'cüzü'l-fuhûl.


Günümüz Türkçesi:

1. Güller gülerken bülbülün ömrü inleyerek geçer. Hasta can çekişirken doktor ücret ister.
2. Zenginin cenazesi leş gibi çirkin(ortada kalmışken); varisleri ve ölüyü yıkayacak olanlar akbaba gibi sabırsızdır(miras peşindedir).
3. Şehrin hocası, naz yastığına yaslanırken; alçalmışlık toprağında garibanlar aç sefil yatıyor.
4. Gülücükler saçan mum, şenlik toplantısını aydınlatırken; kırık kanatlı pervane ateşin aşığıdır.
5. Sarımsak ve soğan, nergiz ve lale gibi açıkta bekler. Güzel kokular ise mezarlığın içinde hapsedilmiştir (sarımsak ve soğan, evlerde ve bahçelerde varken güzel kokulu çiçekler mezarlara dikilmiş).
6. Yücelik ve rahatlık yatağını okşamak cimri ahmakların işidir. Alçaklık ve rezillik külhanında oturanlar ise değerli akıl sahipleridir.
7. Bazen cehalet, dünya nimetlerinden isteyeni payından eder. Bazen de akıl, bahtsızları akşam yemeğini yemekten eder.
8. Dedikoducu ve fesatçı kimseler, sohbet toplantılarının beğenileni olurlar. İyi ve doğru nasihat edenler ise dünyanın en nefret edilenleri olurlar.
9. Bazen cahillerin en aşağılığı, güzel söz söyleyen şair sayılır. Bazen ahmakların en ahmağı ediplerin en faziletlisi sayılır.
10. Bir acizin yaşamı ve dirliği eksilir; bir zalimin işleri güçleri ise yükseklik ve parlaklık kazanır.
Vasıta Beyti: Allah bütün kusurlardan uzaktır; akıllar bu yaptıklarına şaşkındır. Akıllar, Allah'ın kudreti karşısında aciz kalır.

* külhan: hamamları ısıtan, hamamın altında bulunan kapalı ve geniş ocak.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-7-

1. Yârâb! Nedir bu dehrde her merd-i zû-fünûn
Olmuş belâ-yı akl ile ârâmdan masûn!

2. Yârâb! Niçin bu arsada her şahs-ı ârifin
Mikdâr-ı fazlına göre derdi olur füzûn?

3. Her hangi sûya atf-ı nigâh etse bî-huzûr;
Her hangi şey'e sarf-ı hayâl etse aklı dûn.

4. Mümkün müdür ki hakîkat-i eşyâyı vezn ü derk?
Mîzan-ı akla dirhem-i tâdil iken zunûn.

5. Güncîde-i basîret olur mu bu acz ile?
Haysiyyet-i havâdis ü keyfiyyet-i şuûn.

6. Gûyâ ki bunca mihnet ü gam az gelip olur,
Bir de tahakküm-i cühelâ ile bağrı hûn.

7. Bilmem ki muktezâ-yı nizâm-ı cihân mıdır?
Dâim cihânda câhil olur mes'adet-nümûn!

8. Cârî cihân cihân olalıdır bu kâide,
Bir akmak-ı denîye olur ehl-i dil zebûn.

9. Nâdânı firâz-ı izz ü saâdette ser-firâz,
Dânâ hazîz-i acz ü mezellette ser-nigûn.

10. Nâdânı kâm-perver eder tâli'-i bülend;
Ehl-i kemâli sâil eder baht-ı vajgûn.

Subhâne men tahayyare fi sun'ihi'l-ukûl,
Subhâne men bikudretihi ya'cüzü'l-fuhûl.


Günümüz Türkçesi:

1. Yarabbi! Neden bu dünyadaki her bilge adam, akıl belası yüzünden rahat ve huzurlu olamaz?
2. Yarabbi! Bu dünyada niçin her bilgili kişinin, bilgisi miktarınca çok derdi vardır?
3. Huzuru olmayan kişi hangi tarafa bakınsa, neyi hayal etse aklı ona yetmez, zayıf düşer.
4. Zanlar (gözle görünen gerçekler) aklın terazisine etki ettiği sürece, nesnelerin hakikatlerini ölçmek ve tartmak mümkün müdür?
5. Bu acizliğimiz yüzünden olayların doğruluğu ve itibarı, olayların niteliği gönül gözüyle görülebilir mi?
6. Güya bunca zorluk ve dert az gelmiştir; bir de cahillerin baskısıyla yürekler kan ağlamaktadır.
7. Bilmem dünyanın düzeninin gereği midir ki, hayatta hep cahiller saadet içindedir.
8. Olan olaylar ve bu kural dünya kurulduğundan beridir var. Gönlü açık ve erdemli kimseler, gider hep alçak ve akılsız kişilere yenilirler.
9. Bu dünyanın cahilleri şeref ve mutluluk yokuşunda hep başı diktir. Bilgili kimseler ise acizlik ve zavallılığın en aşağı noktasında tepetakla olmuşlardır.
10. Yüce talih, cahillerin emellerini ve arzularını besler. Ters dönmüş talih ise erdemli kişileri dilenci konumuna sokar.
Vasıta Beyti: Allah bütün kusurlardan uzaktır; akıllar bu yaptıklarına şaşkındır. Akıllar, Allah'ın kudreti karşısında aciz kalır.
 

josepH

Moderatör
Apple Expert
Tecrübeli Üye
Elit Üye
Cihaz
iPhone 13 pro Max
Katılım
10 Haz 2018
Konular
460
Mesajlar
1,964
Tepkime puanı
1,158
Puanları
2,089
Konum
Türkiye
-8-

1. Düşdü cüdâ na'îm-i safâdan Ebü'l-beşer,
Oldu Halîl'e tecrübe-geh gerden-i beşer.

2. Yâkûb'u kıldı firkat-i ferzend eşk-bâr,
Oldu cenâb-ı Yûsuf 'a çâh-ı belâ makarr.

3. Eyyûb'u illet-i beden inletti zâr zâr,
Minşâra eyledi Zekeriyyâ fedâ-yı ser.

4. Başı kesildi gadr ile Yahyâ-yı mürselin,
Çıkdı semâya zulm ile İsî-i bî-peder.

5. Tâif 'de nâ'li lâ'le dönüp oldu hem şikest,
Yevm-i Uhud'da dürre-i nâb-ı Peygamber.

6. Taş bağladı mecâ' ile batn-ı pâkine,
Dünyâya rağbet eylemedi seyyidü'l-beşer.

7. Te'sîr-i semm ile eyledi Sıddîk irtihâl,
Oldu şehîd-i tîr-i kazâ âkıbet Ömer.

8. Encâm erdi câmi'-i Kur'ân şehâdete,
Âhir cenâb-ı Haydar’a da etti tîg eser.

9. Mesmûmen etti zât-ı Hasan Adn'e intikâl,
Mazlûmen oldu Şâh-ı şehîdân bürîde-ser.

10. Her kimde aşk gâlib ise kurb-ı Hazret'e,
Ol denli ondadır elem ü derd-i bîşter.

Subhâne men tahayyare fi sun'ihi'l-ukûl,
Subhâne men bikudretihi ya'cüzü'l-fuhûl.


Günümüz Türkçesi:

1. İnsanların babası(Hz. Adem) mutluluk cennetinden uzak düştü. Oğulun gerdanı, Halil'e (Hz. İbrahim) tecrübe yeri oldu. (Buradaki oğul; Hz. İbrahim'in oğlu İsmail'dir. Hz. İbrahim'in oğlunu kurban edişi telmih edilmiştir)
2. Oğlundan ayrı kalmak Hz. Yakup'u çok ağlattı. Bela kuyusu, Hz. Yusuf 'a karargah oldu.
3. Hz. Eyüp'ü beden hastalığı ağlattı, inletti. Hz. Zekeriya ise hayatını testere yüzünden kaybetmiştir.
4. Gaddarlıkla başı kesildi Hz. Yahya'nın. Babasız doğan Hz. İsa ise zulüm yüzünden göğe çıktı.
5. Hz. Muhammed'in Taif 'de ayakkabısı kırmızıya döndü, yani kana bulandı. Uhud Savaşı'nda da Peygamber Efendimizin inci gibi dişi kırıldı.
6. İnsanların efendisi(Hz. Muhammed) açlık yüzünden karnına taş bağladı; yine de dünyaya minnet etmedi.
7. Sıddık(Hz. Ebubekir) zehrin tesiriyle bu dünyadan göçtü. Hz. Ömer ise kaza oku yüzünden şehit düştü.
8. Kuran-ı Kerim'i toplayan, biraraya getiren Hz. Osman da sonunda şehit oldu. Hz. Ali de sonunda kılıçla şehit edildi.
9. Hz. Hasan da zehirlenerek cennete gitti. Şehitlerin Şahı(Hz. Hüseyin) da başı kesilerek şehit edildi.
10. Kim Allah'a aşkla daha da yakınlaşırsa, daha çok dert ve keder onu bulacaktır.
Vasıta Beyti: Allah bütün kusurlardan uzaktır; akıllar bu yaptıklarına şaşkındır. Akıllar, Allah'ın kudreti karşısında aciz kalır.
 
Geri
Üst